"arzular" Arama Sonuçları
Erdoğan’ın söylemleri Filistin’den, somut politikaları siyonist rejimden yana
Bilindiği üzere Erdoğan, tevhide aykırı bir inançla sık tekrar ettiği bir sözünde; “ekonominin, sermayenin dini imanı olmaz” diyor. Her halde bu inancı sebebiyle olsa gerek, ekonomik ilişkilerde bu kadar rahat davranılmış, en sert söylemlerle İsrail’in “terör devleti” olarak suçlandığı süreçlerde bile ekonomik ilişkiler, neo-liberal politikalar gereği piyasa ilahının arzularına uygun ölçüler içinde zirve yaparak sürdürülmüştür.
Bilindiği üzere Erdoğan, tevhide aykırı bir inançla sık tekrar ettiği bir sözünde; “ekonominin, sermayenin dini imanı olmaz” diyor. Her halde bu inancı sebebiyle olsa gerek, ekonomik ilişkilerde bu kadar rahat davranılmış, en sert söylemlerle İsrail’in “terör devleti” olarak suçlandığı süreçlerde bile ekonomik ilişkiler, neo-liberal politikalar gereği piyasa ilahının arzularına uygun ölçüler içinde zirve yaparak sürdürülmüştür.
Abdurrahman Arslan: İnsanın arzuları bugün hakikatin kaynağı durumundadır
İktibas lokalinde konuşan Arslan: “İnsan arzuları hakikati temsil ediyor, gerçekliği temsil ediyor bugün insan için. Dolayısıyla da insanın arzuları artık bugün hakikatin kaynağı durumunda, insanın gündelik hayatını düzenleyen otorite halindedir.”
İktibas lokalinde konuşan Arslan: “İnsan arzuları hakikati temsil ediyor, gerçekliği temsil ediyor bugün insan için. Dolayısıyla da insanın arzuları artık bugün hakikatin kaynağı durumunda, insanın gündelik hayatını düzenleyen otorite halindedir.”
“İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlar”
Hayatının tamamına veya bir kısmına Kur’an yerine başka kuralların, hükümlerin, otoritelerin ya da heva ve arzuların yön verdiği kimseler, zamanla o yaşadıklarının doğruluğuna inanmaya başlarlar. Hatta o yaşadıklarını meşrulaştırmak, doğruluğunu ispat etmek için Hakkı tahrif edip, kendi batıl hâllerini ve tercihlerini Hakk’a tasdik ettirmeyi bile zorlamaya başlarlar.
Hayatının tamamına veya bir kısmına Kur’an yerine başka kuralların, hükümlerin, otoritelerin ya da heva ve arzuların yön verdiği kimseler, zamanla o yaşadıklarının doğruluğuna inanmaya başlarlar. Hatta o yaşadıklarını meşrulaştırmak, doğruluğunu ispat etmek için Hakkı tahrif edip, kendi batıl hâllerini ve tercihlerini Hakk’a tasdik ettirmeyi bile zorlamaya başlarlar.
Müslümanların bâtıl olana benzemesi, hangi süreçlerde ve nasıl gerçekleşmektedir?
Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.
Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.
İmanını ispat eden tutarlı Mü’minler ve vahyin şahidi “Müslimler” olmak – I
Kur’an’ın belirlediği mü’min ve müslimliğin en temel şartı; hayatın bütün alanlarında hükmüne tabi olunması, kendisine itaat ve ibadet edilmesi gereken tek İlah ve Rab olarak Allah’ı kabul etmek, Allah’tan başka ilahlık ve Rablik taslayan şeytan, heva ya da tağutların arzularına ve hükümlerine itaat etmeyi reddetmektir. (Enbiya, 21/25, Yasin, 36/60, Casiye, 45/18, Nahl, 16/36). Bu imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır
Kur’an’ın belirlediği mü’min ve müslimliğin en temel şartı; hayatın bütün alanlarında hükmüne tabi olunması, kendisine itaat ve ibadet edilmesi gereken tek İlah ve Rab olarak Allah’ı kabul etmek, Allah’tan başka ilahlık ve Rablik taslayan şeytan, heva ya da tağutların arzularına ve hükümlerine itaat etmeyi reddetmektir. (Enbiya, 21/25, Yasin, 36/60, Casiye, 45/18, Nahl, 16/36). Bu imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır
Şeytanın değişmeyen tuzağı
Şeytan apaçık düşman olduğu halde insan bu düşmanın tuzağına, aldatmasına düşebilmektedir. Niçin? Çünkü şeytanın aldatması insanoğlunun arzularına hitap etmektedir.
Şeytan apaçık düşman olduğu halde insan bu düşmanın tuzağına, aldatmasına düşebilmektedir. Niçin? Çünkü şeytanın aldatması insanoğlunun arzularına hitap etmektedir.
Ramazan’da neler yapmalıyız?
Ramazan, oruç ve az yeme ayıdır.Tıka basa yeme ayı, oburluk ayı değil; açlık ve mideyi dinlendirme, ruhu gıdalandırma ayıdır. Ramazan, zenginle fakiri en azından gündüzleri eşit yapar. Oruç, hayatın yalnız yeme-içme, bencil duyguları ve hayvanî arzuları tatmin etme anlayışına dayanmadığını öğreten bir ibâdettir. Oruç, fiil olarak fakirlik halini yaşamaktır. Sosyal adâlet fikrini, yardımlaşma duygusunu; açlık halini yaşatarak öğreten bir ibâdettir. Oruç sâyesinde zengin mü'minler de beden ve ruh yönünden fakirliğin sınırları içinde yaşarlar. Tok insanın açın halinden anlamasını kolaylaştırır oruç.
Ramazan, oruç ve az yeme ayıdır.Tıka basa yeme ayı, oburluk ayı değil; açlık ve mideyi dinlendirme, ruhu gıdalandırma ayıdır. Ramazan, zenginle fakiri en azından gündüzleri eşit yapar. Oruç, hayatın yalnız yeme-içme, bencil duyguları ve hayvanî arzuları tatmin etme anlayışına dayanmadığını öğreten bir ibâdettir. Oruç, fiil olarak fakirlik halini yaşamaktır. Sosyal adâlet fikrini, yardımlaşma duygusunu; açlık halini yaşatarak öğreten bir ibâdettir. Oruç sâyesinde zengin mü'minler de beden ve ruh yönünden fakirliğin sınırları içinde yaşarlar. Tok insanın açın halinden anlamasını kolaylaştırır oruç.
Doğru yoldan çıkmanın üç sebebi
İnsanın kendi arzularının esiri olması, çayırda bir hayvan olmasından daha kötüdür. Hiçbir hayvan Allah'ın belirlediği sınırları aşmaz. Her hayvan kendisi için tayin edilenleri yer ve yapar. Fakat insan öyle bir varlıktır ki kendini arzularına kaptırdığı zaman yaptığı işler şeytanı bile ürpertir.
İnsanın kendi arzularının esiri olması, çayırda bir hayvan olmasından daha kötüdür. Hiçbir hayvan Allah'ın belirlediği sınırları aşmaz. Her hayvan kendisi için tayin edilenleri yer ve yapar. Fakat insan öyle bir varlıktır ki kendini arzularına kaptırdığı zaman yaptığı işler şeytanı bile ürpertir.
5. Bölüm: Dinin afeti
Bu afet, sadece kitap ehliyle ilgili olan bir afet değildir. Allah dinini hafife alan her ümmetin başına gelen bir afettir bu. Dünyevî bir menfaat uğruna yüz suyu dökerek beşeri arzuları razı etmeye çalışmak bu afetin bir sonucudur, ilmi dürüstlüğün yozlaşıp kalbin günahla dolması; yani Allah'ın üzerine yalan söyleme günahının yüklenilmesi de bunun sonucudur.
Bu afet, sadece kitap ehliyle ilgili olan bir afet değildir. Allah dinini hafife alan her ümmetin başına gelen bir afettir bu. Dünyevî bir menfaat uğruna yüz suyu dökerek beşeri arzuları razı etmeye çalışmak bu afetin bir sonucudur, ilmi dürüstlüğün yozlaşıp kalbin günahla dolması; yani Allah'ın üzerine yalan söyleme günahının yüklenilmesi de bunun sonucudur.
Bu din, kana susamış tanrıların dini değil!
Bu İbrahim'in dinidir; kana susamış tanrıların, mazoşistlerin ve işkencecilerin değil. İnsanın mükemmelliğe ulaşmasının, bencillikten ve hayvani arzularından kurtulmasının hikayesidir yaşanan. Koç ancak İsmail'in bedeli olduğunda kurbandır; yalnızca kurban olsun diye koç boğazlamak ise kasaplıktır.
Bu İbrahim'in dinidir; kana susamış tanrıların, mazoşistlerin ve işkencecilerin değil. İnsanın mükemmelliğe ulaşmasının, bencillikten ve hayvani arzularından kurtulmasının hikayesidir yaşanan. Koç ancak İsmail'in bedeli olduğunda kurbandır; yalnızca kurban olsun diye koç boğazlamak ise kasaplıktır.
Makaleler
Hava Durumu