"gidenler" Arama Sonuçları
Sanki uzay dolmuşu icat etmişiz
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
Modern hayat, trafik iflas etti, görmüyor musunuz? İstanbul’un her semtinde, günün her saatinde trafik o hale geldi ki, yaya gidenler, arabayla gidenlerden çok daha çabuk gitmiş oluyor gideceği yere.
Çocuk yaşta hacca gidenler neler hisseder?
Annesinden ayrılıp kaldırımda uyuyanı da var, babasına sarıkla bağlı dolaşan da.. Geldikten sonra kendilerine ‘hacı’ denmesi ise büyük mutluluk onlar için. Eslem Nilay Bozdemir çocukken hacca umreye gidenleri konuşturdu..
Annesinden ayrılıp kaldırımda uyuyanı da var, babasına sarıkla bağlı dolaşan da.. Geldikten sonra kendilerine ‘hacı’ denmesi ise büyük mutluluk onlar için. Eslem Nilay Bozdemir çocukken hacca umreye gidenleri konuşturdu..
İslâm coğrafyasını kasıp kavuran fitnenin kökünü kazımak - II
Bugün Müslüman zihnin unutmaması gereken ana gerçek, İblis/şeytan ve İblis’in/şeytanın yolundan gidenlerin, iman edenlere karşı “sınırsız ve topyekûn bir savaş” yürüttükleri ve de yürütecekleri gerçeğidir. Bu gerçek unutulduğu ya da görülemediği zaman, günümüzde ki fitneleri ve fitnelerin sebep olduğu sonuçları, anlamamız ve yorumlamamız mümkün değildir.
Bugün Müslüman zihnin unutmaması gereken ana gerçek, İblis/şeytan ve İblis’in/şeytanın yolundan gidenlerin, iman edenlere karşı “sınırsız ve topyekûn bir savaş” yürüttükleri ve de yürütecekleri gerçeğidir. Bu gerçek unutulduğu ya da görülemediği zaman, günümüzde ki fitneleri ve fitnelerin sebep olduğu sonuçları, anlamamız ve yorumlamamız mümkün değildir.
2. kez Umreye veya Hacca gidenlere ek harç
Suudi Arabistan'da, Mekke ve Medine'ye ikinci defa hac veya umre ziyareti için gelenlerden ilave 2 bin riyal (530 dolar) harç alınacak.
Suudi Arabistan'da, Mekke ve Medine'ye ikinci defa hac veya umre ziyareti için gelenlerden ilave 2 bin riyal (530 dolar) harç alınacak.
Bosna da Suriye'ye gidenleri cezalandıracak
Daha önce Suudi Arabistan Kralı Abdullah yurtdışında savaşan Suudi Arabistan vatandaşları için yeni bir düzenleme yapıldığını ve verilecek cezaların artırıldığını duyurmasının ardından Bosna yönetimide Suriye'de muhaliflerin safında savaşa giden gençleri engellemek için yeni bir kanun çıkardı.
Daha önce Suudi Arabistan Kralı Abdullah yurtdışında savaşan Suudi Arabistan vatandaşları için yeni bir düzenleme yapıldığını ve verilecek cezaların artırıldığını duyurmasının ardından Bosna yönetimide Suriye'de muhaliflerin safında savaşa giden gençleri engellemek için yeni bir kanun çıkardı.
Yalçın İçyer'den "Suriye İzlenimleri"
Dışarıda Suriye'de onlarca grubun olduğu havası veriliyor. Duvar yazılarına bakarsanız ve isimlere bakarsanız bu doğru. Ancak işin içine girirseniz farklı olduğunu anlarsınız. Bir sefer Suriye'de İslami bir hareket yoktu. Çünkü anayasanın maddesiyle islami çalışmalar yasaktır. Libya'da, Suud'ta ve kendilerini İslam!!! devleti sanan tüm ülkelerde İslami çalışmalar yasaktır. Çünkü o çalışmaları devlet yapıyor!!!. Dolaysıyla o çalışmaları yapanlar irhabidir-yani teroristtir.- Mutaterrife, aşırı- gidenlerdir. Suriyeli müslümanlar tarihin en büyük zulüm ve işkencesini yaşadılar. Buruç suresini onlar için okuyabilirsiniz. Onun için şu an Suriye'de ki mücadelenin eskilere dayanan yönü çok yoktur. Yeni oluşmuş ve ulemanın yönlendirdiği iki boyutlu mücadeledir. Birisi kültürel ve ilmi, diğeri de silahlı mücadele.
Dışarıda Suriye'de onlarca grubun olduğu havası veriliyor. Duvar yazılarına bakarsanız ve isimlere bakarsanız bu doğru. Ancak işin içine girirseniz farklı olduğunu anlarsınız. Bir sefer Suriye'de İslami bir hareket yoktu. Çünkü anayasanın maddesiyle islami çalışmalar yasaktır. Libya'da, Suud'ta ve kendilerini İslam!!! devleti sanan tüm ülkelerde İslami çalışmalar yasaktır. Çünkü o çalışmaları devlet yapıyor!!!. Dolaysıyla o çalışmaları yapanlar irhabidir-yani teroristtir.- Mutaterrife, aşırı- gidenlerdir. Suriyeli müslümanlar tarihin en büyük zulüm ve işkencesini yaşadılar. Buruç suresini onlar için okuyabilirsiniz. Onun için şu an Suriye'de ki mücadelenin eskilere dayanan yönü çok yoktur. Yeni oluşmuş ve ulemanın yönlendirdiği iki boyutlu mücadeledir. Birisi kültürel ve ilmi, diğeri de silahlı mücadele.
Dersim katliamına katılan askerlerin ifadeleri kan donduruyor
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Bizim müziğimiz, gidenlerin son bakışıdır"
Eserleri biz seçmiyoruz, yaşanan acılar getirip önümüze koyuyor. Duyunca sarsıldığımız olaylar yaşanıyor çevremizde. Beni gör, beni anla, beni unutma diyen savaşçılar, önderler, şehitler son bir bakıştan sonra şairin dediği gibi " beyaz atlara binip" gidiyorlar... Ve bizim müziğimiz gidenlerin son bakışıdır.
Eserleri biz seçmiyoruz, yaşanan acılar getirip önümüze koyuyor. Duyunca sarsıldığımız olaylar yaşanıyor çevremizde. Beni gör, beni anla, beni unutma diyen savaşçılar, önderler, şehitler son bir bakıştan sonra şairin dediği gibi " beyaz atlara binip" gidiyorlar... Ve bizim müziğimiz gidenlerin son bakışıdır.
Camilerdeki bid'atler ve camilerin yeniden ihyaya ihtiyacı
- Mescidin meşrû ve makul süsü, orada bolca secde edilmesi, çokca insanın ibâdetle mescidi şenlendirmesidir. Asr-ı saâdette mescide biçilen roller, ne oranda uygulanabilirse onları icrâ etmekle mescidlerin yüzü gülecektir. Mescide gidenlerin süslenmeleri, temiz ve güzel giyinmeleri Kur'an'ın tavsiyesidir (7/A'râf, 31). Ama mescidleri, hem de gözü meşgul edecek, ibâdetteki huşûya engel olacak şekilde süslemek, abartılı tarzda ziynetlere, desen ve boyalara boğmak din açısından yanlıştır. - Din tamamlanmıştır, artırma da eksiltme de yapılamaz. Rasûlün ve ashâbın hayatında mevlid diye bir uygulama kesinlikle mevcut değildir.
- Mescidin meşrû ve makul süsü, orada bolca secde edilmesi, çokca insanın ibâdetle mescidi şenlendirmesidir. Asr-ı saâdette mescide biçilen roller, ne oranda uygulanabilirse onları icrâ etmekle mescidlerin yüzü gülecektir. Mescide gidenlerin süslenmeleri, temiz ve güzel giyinmeleri Kur'an'ın tavsiyesidir (7/A'râf, 31). Ama mescidleri, hem de gözü meşgul edecek, ibâdetteki huşûya engel olacak şekilde süslemek, abartılı tarzda ziynetlere, desen ve boyalara boğmak din açısından yanlıştır. - Din tamamlanmıştır, artırma da eksiltme de yapılamaz. Rasûlün ve ashâbın hayatında mevlid diye bir uygulama kesinlikle mevcut değildir.
Makaleler
Hava Durumu