Çocuk yaşta hacca gidenler neler hisseder?
Annesinden ayrılıp kaldırımda uyuyanı da var, babasına sarıkla bağlı dolaşan da.. Geldikten sonra kendilerine ‘hacı’ denmesi ise büyük mutluluk onlar için. Eslem Nilay Bozdemir çocukken hacca umreye gidenleri konuşturdu..
25-08-2017
Gitmesi ayrı rüya, içinde bulunması ayrı rüya olan şehir... ''Mekke Mekke güzel şehir'' ezgisinin yine dilinize dolandığı ama bu sefer o güzelliği çok daha iyi anladığınız, ne gece ne gündüz bir saniye bile uyumayan şehir. Bu rüya şehre giderseniz, tavaf eden kuşları görürsünüz. Altınoluk'un karşısında, ikinci katta hafızlık yapan çocukları izlemek bambaşka bir huzur kapısını aralatır size...
Dünyanın her köşesinde insanların en kıymetli ibadeti yaparken yöneldiği yerde bulunmak ve hatta namazları Kâbe'ye bakarak kılmak tavaf eden kuşların kanatlarında bulunmanızı sağlıyor. Namaz vakitlerinde şehrin durduğunu, ezana az bir zaman kala Allah için olan o güzel koşturmayı görmek O'nun yaşadığı şehirde O'nun izlerini gösteriyor. Mescid-i Nebevi'nin bahçesinde oynayan çocukların o cıvıl cıvıl seslerine karışmak, gökyüzünü giydiriyor üzerinize. Çocuk yaşta gidenlere, babasının omuzlarında tavaf edenlere, annesinin sıkıca elini tuttuğu masum çocuklara özenmemek elde değil. Onların ne düşündükleri, ne kadar farkında oldukları, ne hissettikleri, ne bildikleri de merak edilesi...
Küçük yaşta Peygamber toprağına ayak basan kardeşlerimiz de oradan dönmek istememe hissini yaşadı mı acaba, Kâbe'yi görünce neler hissettiler, geldiklerinde arkadaşları bu kutlu ziyareti nasıl karşıladı, orada en çok neyi unutamadılar? Bunları merak edip sorduk kendilerine:
Muhammed İsmet Şenocak:
Dokuz yaşında gittim. Korktum çünkü çok kalabalıktı. Heyecandan da Kâbe'yi gürünce söyleyeceğim ilk duayı şaşırdım.
Bir daha gitmek isterim. Arkadaşlarımla paylaştım ve onlar da bundan hoşlandı. Hocalarım da çok sevindi.
Sümeyra Güç:
On bir yaşında gittim. Tam da doğum günüme denk gelmişti. Çevremde küçük yaşta umreye giden kimse yoktu. Çok mutlu olmuştum. Çok heyecanlandım. Annem ve babamın yapamazsın demelerinden korktum biraz ama hiç de öyle olmadı. Asıl çocuk yaşta gidilmeli hatta oraya. Oradan döndükten sonra namazlarıma daha da dikkat eder oldum. Tabii bir de başörtüme. Tekrar gitmek için hep dua ediyorum. Hiç eksik etmiyorum bunu duamda.
Umreye gitmemi çok az arkadaşımla paylaştım. Çünkü onlara tuhaf gelebiliyordu. Ama aynı zamanda paylaştıklarımdan ''keşke ben de gidebilsem'' diyenler de oldu. Bir gün Kâbe'den dönerken nasıl uykum geldiyse annemin yanından ayrılıp kaldırımda uyuyakalmışım. Annemler çok korkmuşlar, hatta bensiz Türkiye'ye döneceklerini düşünmüşler. Sonra beni uyurken bulmuşlar.
Nisanur Bozdemir:
On iki yaşımda Medine'de yeşil halılarda namaz kılmak nasip oldu. Beni en çok etkileyen şeylerden biri buydu. Orada secde etmek çok farklı bir duygu gerçekten.
Yalnız o kalabalıkta annemi kaybedince çok korktum. Orada önümüze geçen, bizi ittiren insanlar olmuştu. Bunlara da kızmıştım biraz. Gelince arkadaşlarım bana hacı dediler.
Talha Üzeyir Furtun:
Dokuz, on ve on bir yaşlarımda arabayla umreye gittik. İçimde değişik bir his vardı. Bir hoş oldum yani. İnsanın içi oradayken iyilik doluyor hep, güler yüzlü oluyorsun. Her şeyi yapasın geliyor. Gitmeden önce hep merak ediyordum zaten Peygamber Efendimiz görülüyor mu diye, görülmediğini öğrenince üzüldüm ama yine de ziyaret ettiğim için çok mutlu oldum.
Okuldaki bazı arkadaşlarıma anlattım. İlk tepkileri arabayla nasıl onca yolu gittiğimize şaşırmak oldu. Sonrasında ise gitmeyen arkadaşlarım keşke biz de gitsek dediler. Çölde giderken Mekke-Medine arasında mola vermiştik. Orada bir grup maymun gördük. Bir kenarda dişi bir maymunu doğururken görmüştüm. Çölün ortasında böyle bir şey gördüğüm için çok şaşırmıştım. Bir keresinde otelimiz Kâbe'ye yakın diye ailemden ayrıldım ve dışarı çıktım. Ana caddenin karşısındaydı otel. Geçememiştim, o sırada bir amca gelip bir şeyler sordu, ben de beden diliyle karşıya geçmek istediğimi anlattım, bana yardım etti. Otele gittim, lobide oturup televizyon izledim. Tabii bu sırada herkes beni arıyormuş, ben ise gayet sakindim. Asıl olay ise bu olaydan sonra babamın beyaz sarığının bir ucunu kendi koluna diğer ucunu benim koluma bağlaması oldu ve sonra hep böyle dolandık. Epey zorlanmıştım.
Ahmet Furkan Güneş:
Dokuz yaşımda gördüm Kâbe'yi. Gideceğim için çok sevindim ve gururlandım. Hira dağını çok sevdim. Hüseyin Abimi Hira dağında maymunların kovalamasını unutamıyorum. Çok gülmüştüm. Say yaparken bazı yerlerde hızlı adımlar atılıyordu. O beni çok mutlu etmişti. Bana oyun gibi gelmişti o, çok zevkliydi.
Farklı milletlerden çocuklarla tanıştım. Gece uyanıp otelden Kâbe'ye gidiyorduk. Orada uyanmak çok zor gelmemişti bana. Tekrar gitmeyi çok isterim.
Sümeyye Nur Çakır:
On iki yaşımda umre yapmak nasip oldu. Gideceğimi duyunca ağzım dilim kurudu, dondum kaldım. Televizyonda görüyordum, çok hoşuma gidiyordu. O yüzden çok heyecanlandım.
Bilal Habeşi mescidinde arkadaşımla kayboldum, unutamam. Sevr dağına çıkarken maymunlar çok komikti.
Halil İbrahim Türkan:
Yedi yaşımda gittim. Orada çok mutluydum ve çok heyecanlıydım. Orada neler olduğunu gördüm ve çok şaşırdım. Hiç ayrılmak istemedim. Bir daha gitmeyi çok istiyorum. Kâbe'yi hiç unutamıyorum. Ölmeden önce tekrar gidip orada tavaf yapmak istiyorum.
Arkadaşlarım şaşırdılar. Oralarda neler olduğunu sordular, herkesin neden oraya gittiğini sordular. Ben de orada yaşadığımız şeyleri anlattım. Otelde, Kâbe'de, Medine'de neler yaptığımızı anlattım. Biz Medine'de hep babamla beraberdik. Namazları beraber kıldık. İftar sofralarına gittik. Bazı teravih namazlarını annem ve ablalarımın yanında kıldım. Kâbe'de de birlikte bir sürü tavaf yaptık. Medine'de bayram sabahı Mescid'de amcaların elini öptüm, bazıları para verdi. Hatta elini öptüğüm amcalar arasında Arap bir amca da vardı, o da bana para verdi ve beni sevdi. Medine'den Mekke'ye umre yapmak için giderken otobüsün mikrofonunu alıp herkese Lebbeyk ve Salavat söylettim, herkes çok beğendi ve beni tebrik ettiler, bunu unutamıyorum.
Hüseyin Güç:
Kâbe'ye gittiğim için kendimi çok şanslı hissettim çünkü okulumdan giden başka kimse yoktu. Öğretmenim bile gitmemişken ben çocukken gitmiş oldum. Orada acıktım dediğimde bile bir yerden bir ikram geliyor, hemen duam kabul oluyordu. Çok güzeldi.
Tekrar gitmeyi çok isterim. Farklı ülkelerden gelen insanlar vardı. Çok kalabalıktı. Kaybolmamak için havada tesbih sallıyorduk.
Yüsra Güngördü:
Altı yaşımda ve on yaşımda gittim. Altı yaşımda gidince Kâbe'yi ilk gördüğümde çok şaşırmıştım, develere binmiştim, çok eğlenceliydi. Umre yapmak ilk başta çok zor gelmişti.
Dönüşte arkadaşlarım tebrik ettiler, hayırlı olsun dediler. Onlara hediye getirdim. Hira mağarasına çıkmayı çok istedim ama çıkamadım. Giderken başımı örttüm ve bir daha açmamaya karar verdim ve örtünmüş oldum.
İbrahim Ethem Altınsoy:
On yaşımdayken gittim. Çok farklı duygular hissettim. Orada herkes aynıydı, kimsenin dilini bilmiyorduk ama herkes birbiriyle anlaşıyordu. Bu çok ilginçti. Orada yaşadığım mutluluğu ve heyecanı başka hiçbir yerde hissetmedim. Gitmeden önce telefon ve internet yok diye sıkılacağımı düşünmüştüm ama hiç aklıma bile gelmedi. Ayrıca insanın ailesiyle gitmesi çok güzel.
Elbette ki tekrar gitmek isterim, hem gitmek isteyip de gidemeyen herkes gitsin isterim. Anlattıklarım sayesinde arkadaşlarım da gitmek istediler.
Hasan Hüseyin Çakır:
Umreye on dört yaşımda gittim. Orada her türden Müslümanı gördüm. Bu çok büyük bir imkândı benim için.
Umreden döndükten sonra arkadaşlarım arasında ismim Hacı Hasan oldu. Bu çok hoşuma gitti. Oraya bir kere gidince tekrar gitmek istiyorsun.
Makaleler
Hava Durumu