"ilkeler" Arama Sonuçları
İstikamet krizine girmiş tevhidî uyanış süreci öncülerini hâllerini sorgulamaya çağrı -III-
Bütün bu alanlarda yapılan dualar ve kullanılan İslâmî şiarlar, bu laik kurumların mevcut halleriyle devam etmelerini “dindar” kitleler nezdinde meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşıyor mu? Bu uygulamalar, bizi İslâmî kimlik ve temel ilkelerimiz bakımından çok rahatsız edip İslam’ın laiklikle hükmeden bu Atatürkçü kurumlar için kullanılmasına itiraza sevk ederken, neden geçmişte aynı çizgide olduğumuz Haksöz Haber’i çok memnun edebiliyor?
Bütün bu alanlarda yapılan dualar ve kullanılan İslâmî şiarlar, bu laik kurumların mevcut halleriyle devam etmelerini “dindar” kitleler nezdinde meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşıyor mu? Bu uygulamalar, bizi İslâmî kimlik ve temel ilkelerimiz bakımından çok rahatsız edip İslam’ın laiklikle hükmeden bu Atatürkçü kurumlar için kullanılmasına itiraza sevk ederken, neden geçmişte aynı çizgide olduğumuz Haksöz Haber’i çok memnun edebiliyor?
“Merhale” Ne Yönde İşliyor?
Kimi İslami çevreler, o günlere kadar istikrarlı bir şekilde, sebat üzere sürdürdükleri söz konusu akidevi/ilkesel tutumu, 28 Şubat döneminde uygulamaya konulan zulümlere son verilmeye başlanmasıyla birlikte, akidevi7ilkesel tutumu arka plana atarak yaşanan sürecin cazibesine kapıldı ve o güne kadar savunulan Kur’ani/Nebevi ilkelerle bağı koparılmış, reel politik bir düzleme oturan “maslahat”, “merhale fıkhı” gibi söylemlerle giderek Ak Parti’nin aktif destekçisi haline geldi. 2009 yılında Davos’ta yaşanan “van minut” olayı, İslami çevrelerin o güne kadar haklı olarak câhiliye kavramı çerçevesinde değerlendirdikleri mevcut sistem içi politik süreçler ve aktörlere “İslami anlamlar” yükleme noktasında etkili bir olay oldu.
Kimi İslami çevreler, o günlere kadar istikrarlı bir şekilde, sebat üzere sürdürdükleri söz konusu akidevi/ilkesel tutumu, 28 Şubat döneminde uygulamaya konulan zulümlere son verilmeye başlanmasıyla birlikte, akidevi7ilkesel tutumu arka plana atarak yaşanan sürecin cazibesine kapıldı ve o güne kadar savunulan Kur’ani/Nebevi ilkelerle bağı koparılmış, reel politik bir düzleme oturan “maslahat”, “merhale fıkhı” gibi söylemlerle giderek Ak Parti’nin aktif destekçisi haline geldi. 2009 yılında Davos’ta yaşanan “van minut” olayı, İslami çevrelerin o güne kadar haklı olarak câhiliye kavramı çerçevesinde değerlendirdikleri mevcut sistem içi politik süreçler ve aktörlere “İslami anlamlar” yükleme noktasında etkili bir olay oldu.
Akif Emre: Müslümanlar hiç Kur'an okumuyorlar mı?
Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Akif Emre ile unutulmayan söyleşi: "Müslümanlar hiç Kur'an okumuyorlar mı?"
Akif Emre: Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Akif Emre: Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Temel iman ilkelerini, Kur’an’daki Esmâ ile kavramak
Bugün kendisini İslam’a nisbet eden kitlelerin Allah tasavvurları, Peygamber algıları, Kur’an’la ilgili tanım ve yaklaşımları, âhiret inanışları Kur’an’ın öğretileriyle ne kadar mutabıktır? Bu soruya çok olumlu bir cevap vermek ne yazık ki mümkün değildir.
Bugün kendisini İslam’a nisbet eden kitlelerin Allah tasavvurları, Peygamber algıları, Kur’an’la ilgili tanım ve yaklaşımları, âhiret inanışları Kur’an’ın öğretileriyle ne kadar mutabıktır? Bu soruya çok olumlu bir cevap vermek ne yazık ki mümkün değildir.
Siyer mi Kur'an'a Tâbidir, Kur'an mı Siyer'e?
Neticede tamamı İbn İshak’ın anlatısına dayanan söz konusu anlatımlarda yer aldığı gibi, hakem tayin edilen Sad b. Muaz’ın hükmünün “kabilenin yetişkin tüm erkeklerinin öldürülmesi” olması ve Rasulullah’ın da bu hükmü onaylaması gibi bir anlatı, Kur’an’ın hem genel/külli adalet ve merhamet ilkelerine, hem de bu konudaki cüz’i ifadelerine açıkça aykırıdır.
Neticede tamamı İbn İshak’ın anlatısına dayanan söz konusu anlatımlarda yer aldığı gibi, hakem tayin edilen Sad b. Muaz’ın hükmünün “kabilenin yetişkin tüm erkeklerinin öldürülmesi” olması ve Rasulullah’ın da bu hükmü onaylaması gibi bir anlatı, Kur’an’ın hem genel/külli adalet ve merhamet ilkelerine, hem de bu konudaki cüz’i ifadelerine açıkça aykırıdır.
Akif Emre ile unutulmayan söyleşi: "Müslümanlar hiç Kur'an okumuyorlar mı?"
Akif Emre: Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Akif Emre: Bazen bakıyorum, yahu bu insanlar hiç Kur’an okumuyor mu diyorum. Çok açık, net hükümlerde bile, bırakın fıkhî yorumlar veya içtihatları, çok açık, net ilkelerde bile insanlar bir sivil toplum savaşçısı olarak çıkıyor karşımıza. Yahut Batılı herhangi bir hümanist insan tipi çıkıyor karşımıza Müslüman kılıklı, Müslüman olduğunu söyleyen, ama dünyaya bakışı, olaylara modernitenin paradigmalarıyla yaklaşan tipler var. Peki, bu Kur’an ne diyor? İslam liberalizme karşı değil, liberalizmi kabul ediyor dendiğinde, İslam’dan neleri feda ettiğini düşünmüyor mu insanlar?
Ercümend Özkan'ın kaleminden Akide – İtikad
Bir dinin en temeldeki görüşleri, kavramları, ilkeleri o dinin akidesi’ni oluşturur. Yani bu oluşmadan bir kimse o dinin samimi mensubu, inananı olmaz, olamaz…
Bir dinin en temeldeki görüşleri, kavramları, ilkeleri o dinin akidesi’ni oluşturur. Yani bu oluşmadan bir kimse o dinin samimi mensubu, inananı olmaz, olamaz…
Akide - İtikad
Bir dinin en temeldeki görüşleri, kavramları, ilkeleri o dinin akidesi’ni oluşturur. İ’tikadınıza dikkat ediniz!.. Hem de çok titizleniniz itikadınız konusunda… Kendinizde bulunanı test ediniz Kur’an’dakilerle.. Uymayanları atınız, uygunları üzerinde varsa tereddütlerinizi gideriniz. Eksiklerinizi Kur’an’la tamamlayınız, fazlalarınızı Kur’an’da bulunmadığı için atınız ki kurtuluşa erenlerden olasınız.
Bir dinin en temeldeki görüşleri, kavramları, ilkeleri o dinin akidesi’ni oluşturur. İ’tikadınıza dikkat ediniz!.. Hem de çok titizleniniz itikadınız konusunda… Kendinizde bulunanı test ediniz Kur’an’dakilerle.. Uymayanları atınız, uygunları üzerinde varsa tereddütlerinizi gideriniz. Eksiklerinizi Kur’an’la tamamlayınız, fazlalarınızı Kur’an’da bulunmadığı için atınız ki kurtuluşa erenlerden olasınız.
Ömrümüzden bir yıl daha azaldı, gelin hâlimizi sorgulayalım!
Bilmeliyiz ki, hayatımız, ancak Allah’a teslim olup sadece O’na rükû ve secde ettiği, vahye ve Rasûlün sünnetine uygun yaşandığı zaman anlamlı ve değerli olur. Allah’ı unutan ve O’nun kitabına ve Rasûlün (s) güzel örnekliğine uymayan bir ömür, asla anlamlı ve değerli değildir. Tevhidî istikameti korumakta zaaflı bir “İslami kimlik” ve akıdevi ilkelerden tavizkâr bir hayat, hüsran sebebidir. Böyle bir ömür bin yıl sürse de, Allah yanında hiçbir kıymeti yoktur. Sadece tevhidî istikameti koruyarak Allah’a rükû ve secde ettirilen ve O’nun kitabına uygun yaşanan hayat ve ömür, çok kısa da sürse, Rabbimizin katında değerli, bereketli ve hayırlıdır.
Bilmeliyiz ki, hayatımız, ancak Allah’a teslim olup sadece O’na rükû ve secde ettiği, vahye ve Rasûlün sünnetine uygun yaşandığı zaman anlamlı ve değerli olur. Allah’ı unutan ve O’nun kitabına ve Rasûlün (s) güzel örnekliğine uymayan bir ömür, asla anlamlı ve değerli değildir. Tevhidî istikameti korumakta zaaflı bir “İslami kimlik” ve akıdevi ilkelerden tavizkâr bir hayat, hüsran sebebidir. Böyle bir ömür bin yıl sürse de, Allah yanında hiçbir kıymeti yoktur. Sadece tevhidî istikameti koruyarak Allah’a rükû ve secde ettirilen ve O’nun kitabına uygun yaşanan hayat ve ömür, çok kısa da sürse, Rabbimizin katında değerli, bereketli ve hayırlıdır.
Kur'an'da Müslim olmanın temel şartları -ı-
Kur’an hakkıyla okunup öğüt alınmadığı ve gereğince hayata taşınmadığı için, “Müslüman” oluğunu söyleyenlerin çok büyük kısmı, “Müslim” olmanın şartlarından ve tevhidî imanın gerektirdiği ölçü ve ilkelerden habersiz bir konumda bulunmaktadır. Kur’an’ı “mehcur”/terk edilmiş bırakıp Rasûlün (s) güzel örnekliğinden uzaklaşılınca, Müslim olmak için ne yapılması gerektiğini ve nasıl yapılması gerektiğini bilemez bir duruma gelinmiştir.
Kur’an hakkıyla okunup öğüt alınmadığı ve gereğince hayata taşınmadığı için, “Müslüman” oluğunu söyleyenlerin çok büyük kısmı, “Müslim” olmanın şartlarından ve tevhidî imanın gerektirdiği ölçü ve ilkelerden habersiz bir konumda bulunmaktadır. Kur’an’ı “mehcur”/terk edilmiş bırakıp Rasûlün (s) güzel örnekliğinden uzaklaşılınca, Müslim olmak için ne yapılması gerektiğini ve nasıl yapılması gerektiğini bilemez bir duruma gelinmiştir.
İslam yolunun, kralları değil kuralları vardır
İşbu "yolların kralı değil kuralı olur" sözü, aynıyla Allah'ın yolu (Din-i Mübin-i İslam) için de geçerlidir: Evet, Allah yolunun kralları (sadatlar, gavslar, kutublar, ayetullahlar, pirler, şeyhler) değil, kuralları vardır, ölçü ve ilkeleri vardır.
İşbu "yolların kralı değil kuralı olur" sözü, aynıyla Allah'ın yolu (Din-i Mübin-i İslam) için de geçerlidir: Evet, Allah yolunun kralları (sadatlar, gavslar, kutublar, ayetullahlar, pirler, şeyhler) değil, kuralları vardır, ölçü ve ilkeleri vardır.
Dünya Bizim sitesine konuşan Hüseyinoğlu: Peygamberlerin mücadelesi, esasta da usulde de ortaktır
Şükrü Hüseyinoğlu: Zaman ve coğrafya şartlarının değişmesine bağlı olarak kimi önceliklerde ve mücadele araçlarında değişim kaçınılmaz olsa da, Kur’an kıssalarından şunu öğrenmekteyiz ki temel öncelikler ve mücadelenin ilkeleri açısından hiçbir zaman hiçbir şey değişmemiştir. Araçlar değişse de, araçları İslami açıdan meşru veya gayri meşru kılan Rabbani ölçüler, ilkeler değişmemiştir. Kısacası, Peygamberler, esasta olduğu gibi usulde de ortak çizgide hareket etmişlerdir. Bu açıdan Peygamber kıssalarını ve Rasulullah’ın (a.s.) sîretini, Rabbani hayat nizamı ve mücadele usulünün farklı zaman ve coğrafyalardaki ortak tezahürleri olarak görmekteyiz.
Şükrü Hüseyinoğlu: Zaman ve coğrafya şartlarının değişmesine bağlı olarak kimi önceliklerde ve mücadele araçlarında değişim kaçınılmaz olsa da, Kur’an kıssalarından şunu öğrenmekteyiz ki temel öncelikler ve mücadelenin ilkeleri açısından hiçbir zaman hiçbir şey değişmemiştir. Araçlar değişse de, araçları İslami açıdan meşru veya gayri meşru kılan Rabbani ölçüler, ilkeler değişmemiştir. Kısacası, Peygamberler, esasta olduğu gibi usulde de ortak çizgide hareket etmişlerdir. Bu açıdan Peygamber kıssalarını ve Rasulullah’ın (a.s.) sîretini, Rabbani hayat nizamı ve mücadele usulünün farklı zaman ve coğrafyalardaki ortak tezahürleri olarak görmekteyiz.
Türkiye'deki İslami Hareketin Son Çeyrek Asrının Tahlili (VİDEO)
İLKAV Alternatif Eğitim konferansları Ahmet Turgut Ulucak’ın ‘Türkiye ‘de İslami Hareketlerin Son Çeyrek Asrının Tahlili ’ başlıklı sunumu ile devam etti. Ulucak konuşmasında tevhidi ilkeleri önemseyen Müslümanların aralarında istişare, diyalog, uzlaşma ve birliktelik çabaları içerisinde olmaları gerektiğini, cemaatleşmenin önemi , zaafları, sürdürebilme şartları ve ümmet bilinci konularına temas etti.Türkiye'deki İslami hareketleri de gündeme alan konuşmacı, Müslümanların bir birleri ile bunyanun mersus (kurşun gibi kenetlenmiş) dışında bir alternatifleri bulunmadığını vurguladı. Konferans soru cevaptan sonra çay ve simit ikramı ile son buldu. Konuşmanın video kaydını paylaşıyoruz:
İLKAV Alternatif Eğitim konferansları Ahmet Turgut Ulucak’ın ‘Türkiye ‘de İslami Hareketlerin Son Çeyrek Asrının Tahlili ’ başlıklı sunumu ile devam etti. Ulucak konuşmasında tevhidi ilkeleri önemseyen Müslümanların aralarında istişare, diyalog, uzlaşma ve birliktelik çabaları içerisinde olmaları gerektiğini, cemaatleşmenin önemi , zaafları, sürdürebilme şartları ve ümmet bilinci konularına temas etti.Türkiye'deki İslami hareketleri de gündeme alan konuşmacı, Müslümanların bir birleri ile bunyanun mersus (kurşun gibi kenetlenmiş) dışında bir alternatifleri bulunmadığını vurguladı. Konferans soru cevaptan sonra çay ve simit ikramı ile son buldu. Konuşmanın video kaydını paylaşıyoruz:
Üç "İkna Odası"
İşte Türkiye’de 80’li yılların sonu ile 90’lı yılların ortalarına kadar her alanda akidevi netliğe ulaşıp ciddi bir güç haline gelen tevhidi mücadele hattının, Kur’ani-Nebevi ilkelerden ziyade “maslahatlar”a vurgu yapmaya başlaması ve imha ve inşa edici, bağımsız, özgün bir mücadele hattı olmaktan uzaklaşıp, mevcut sistem içi muhafazakâr demokrat değişim sürecine eklemlenme yoluna girmesi bu “ikna odaları”nın eseri olmuştur.
İşte Türkiye’de 80’li yılların sonu ile 90’lı yılların ortalarına kadar her alanda akidevi netliğe ulaşıp ciddi bir güç haline gelen tevhidi mücadele hattının, Kur’ani-Nebevi ilkelerden ziyade “maslahatlar”a vurgu yapmaya başlaması ve imha ve inşa edici, bağımsız, özgün bir mücadele hattı olmaktan uzaklaşıp, mevcut sistem içi muhafazakâr demokrat değişim sürecine eklemlenme yoluna girmesi bu “ikna odaları”nın eseri olmuştur.
Atıf Hoca, yargı prosedürü bile hiçe sayılarak idam edilmişti
İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunundan önce yazdığı şapka karşıtı kitap sebebiyle tüm hukuk ilkeleri hiçe sayılarak 90 yıl önce bugün idam edilmişti
İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunundan önce yazdığı şapka karşıtı kitap sebebiyle tüm hukuk ilkeleri hiçe sayılarak 90 yıl önce bugün idam edilmişti
Öncü şahsiyetlerin, batıl siyasete destek çağrıları vahimdir
Mehmet Pamak, İslami kesimde AKP iktidarı konusunda kendini gösteren ölçüsüz yaklaşımların doğurduğu istikamet krizi ve kimlik erozyonunun geldiği vahim boyutu yorumladı ve bir kez daha Tevhidi-Nebevi ilkeleri hatırlattı.
Mehmet Pamak, İslami kesimde AKP iktidarı konusunda kendini gösteren ölçüsüz yaklaşımların doğurduğu istikamet krizi ve kimlik erozyonunun geldiği vahim boyutu yorumladı ve bir kez daha Tevhidi-Nebevi ilkeleri hatırlattı.
Muaz El Hatib'den çarpıcı Suriye analizi
Devrim tamamen barışçıldı. Ancak rejimin protestoculara karşı sert müdahalesi, devrimcileri silaha sarılmaya itmiştir. Aynı zamanda devrimin ilkeleriyle bazen uyumlu, ama sık sık çelişkili bir çok parmak olaya müdahil olmuştur. Bu parmakların her birisi, rejime karşı savaşan tugayları kendi çıkarlarına uyacak şekilde yönlendirmiştir. Bazen onları engellemiş bazen de onlara sağladığı desteği kesmiştir.
Devrim tamamen barışçıldı. Ancak rejimin protestoculara karşı sert müdahalesi, devrimcileri silaha sarılmaya itmiştir. Aynı zamanda devrimin ilkeleriyle bazen uyumlu, ama sık sık çelişkili bir çok parmak olaya müdahil olmuştur. Bu parmakların her birisi, rejime karşı savaşan tugayları kendi çıkarlarına uyacak şekilde yönlendirmiştir. Bazen onları engellemiş bazen de onlara sağladığı desteği kesmiştir.
Siz değişseniz de, tevhidi çizgiyi eğip-bükmeye kalkmayın
Biz biliyor ve tüm Rasullerin (s) mücadele sünnetinde de ortak olarak tanıklık ediyoruz ki, zamana göre davet ve mücadelenin araçları değişse de yöntemi asla değişmez, ilkeleri asla değişmez. Dün tağut dediğine bugün tağut değil diyen bu zihniyetin bu tür söz oyunlarıyla Müslümanları yanıltmaya çalışmalarına karşı duyarlı olmak gerekir.
Biz biliyor ve tüm Rasullerin (s) mücadele sünnetinde de ortak olarak tanıklık ediyoruz ki, zamana göre davet ve mücadelenin araçları değişse de yöntemi asla değişmez, ilkeleri asla değişmez. Dün tağut dediğine bugün tağut değil diyen bu zihniyetin bu tür söz oyunlarıyla Müslümanları yanıltmaya çalışmalarına karşı duyarlı olmak gerekir.
Muhazakar siyaset ve modern kutsallık
Muhafazakâr siyasilerin bireysel dini tutum ve inançları ile seküler siyaset alanında bulunmalarının sonucu olarak, modern devlet ritüellerinin, ilkelerinin ve bizzat modern devletin varlığının kutsallık söylemiyle meşrulaştırılması; geçmiş dönemlerin, siyaset dilliyle karşılatırıldığında daha fazla toplumsallık kazanmasını sağladığı da gerçek... Seküler bir sistemde şu veya bu gerekçe ile siyaset yapan bir Müslümanın sadece Müslüman olması, siyasal eylemlerini peşinen dinî kılamaz. Seküler bir devletin yöneticisi dinî inancı ne olursa olsun din hakkında hüküm veremez.
Muhafazakâr siyasilerin bireysel dini tutum ve inançları ile seküler siyaset alanında bulunmalarının sonucu olarak, modern devlet ritüellerinin, ilkelerinin ve bizzat modern devletin varlığının kutsallık söylemiyle meşrulaştırılması; geçmiş dönemlerin, siyaset dilliyle karşılatırıldığında daha fazla toplumsallık kazanmasını sağladığı da gerçek... Seküler bir sistemde şu veya bu gerekçe ile siyaset yapan bir Müslümanın sadece Müslüman olması, siyasal eylemlerini peşinen dinî kılamaz. Seküler bir devletin yöneticisi dinî inancı ne olursa olsun din hakkında hüküm veremez.
Makaleler
Hava Durumu