
"muhafazakarlar" Arama Sonuçları

Kendilerini 'ümmetçi' sanan milliyetçi/muhafazakârların ve kendilerini siyasetçi sanan bürokratların konjonktüre göre kullanacakları bir sebepleri, bahaneleri veya başkaca yüzleri/maskeleri her zaman olmuştur.

İstanbul'da bir hayat nizamı, fert ve toplum hayatında belirleyici olacak bir yön/kıble seçimi yapılmadı. Sadece, neo-liberal kapitalist sosyo-ekonomik işleyişin sağ-muhafazakârlar tarafından mı, yoksa sol-kemalistler tarafından mı yönetileceğine dair bir seçim yapıldı. AKP kazansaydı AVM'leri sağ-muhafazakârlar dikmeye devam edecekti, CHP kazandı ve Beylikdüzü'nde olduğu gibi AVM'leri onlar dikecek, rantına onlar ortak olacak. Gerisi işin esasına dair olmayan ayrıntılardır.

"Bu noktada ikinci sonuç olarak çok daha çelişkili durum ortaya çıkıyor. Muhafazakarlar siyasette ve sosyoekonomik alanda konumlarını pekiştirirken aynı zamanda kendilerini de dönüştüren sekülerliğin meşrulaşmasına yol açmakta, en hafif tabirle varoluşsal anlamda bir sorun olmaktan çıkmaktadır. Siyasal alan seküler muhtevasını kaybetmeden muhafazakarlaşıyor ve bu durum devlet aygıtının tüm etkinliklerini de meşrulaştırıyor. Özünde seküler olmasına karşın muhafazakarlar nezdinde dini bir meşruiyet kazanarak fiziki olmanın yanı sıra zihinsel, ideolojik eklemlenme de gerçekleşiyor."

Sosyolog Fatma Barbarosoğlu’na göre, Türkiye çok yoğun bir değişimden geçiyor. Barbarosoğlu “Türkiye’de artık ahlaki değerler bakımından liberallerle muhafazakârlar arasında fark yok. Farkı yaratan, aylık gelirleri. Aylık geliri 5 bin doların üzerinde olanların kullandığı bir dil var, bunun muhafazakârı, sosyalisti, liberali olmuyor” diyor.

Hollanda’daki Radboud Üniversitesi’nde din sosyolojisi üzerine çalışan doktor adayı Volkan Ertit, “Endişeli Muhafazakarlar: Dinden Uzaklaşan Türkiye” isimli yeni kitabında “Türkiye’nin dindarlaştığı” kanısına karşı çıkıyor.

Siyasal anlamda ister elitist sağ muhafazakarlık, ister toplumla barışık muhafazakar kadrolar olsun her iki muhafazakar renk de ilerlemeci, kalkınmacı, modernleştirici ve seküler karakterlerde buluşurlar. Özellikle sekülerleşme konusunda pratikte uygulama farklılıkları olsa da toplumun modernleştirilmesi ve kalkınmacı siyaset konusunda sol-Kemalist siyasetten çok daha başarılı oldukları kesindir.

En-Nahda Lideri Gannuşi, Nahda iktidara geldikten sonra ülkedeki bir kesimin “irtica propagandası” yapmasına ilişkin “Şu anda iktidarda Nahda partisi ve iki laik partiden oluşan bir koalisyon hükümeti var. Tunus’ta laikler ile muhafazakarlar arasındaki çekişme siyasi bir çekişmedir, itikadi bir çekişme değil.” şeklinde açıklamada bulundu.

"Demokrat muhafazakarların halkın önüne koyabildikleri tek şey ise, jakoben laiklik uygulamalarına karşı anglo sakson sekülarizm oldu"

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 197. kez Adapazarı AKM önünde toplandı. Yapılan basın açıklamsında Kemalizmle uzlaşan muhafazakârların gerçekte tüm kavgalarının rant için olduu ifade edildi.

Neredeyse her kesimin bir Mustafa Kemal'i var. Kemalistlerin, muhafazakârların, milliyetçilerin, sosyal demokratların Mustafa Kemal'İ hiç birbirine benzemiyor. Peki Mustafa Kemal gerçekte bunlardan hangisi? Taha Akyol, "Atatürk'ün değişen politikaları" başlığıyla bunu yazdı:

Ufuk Aktaşlı: "Kemalizm geleneği geri kalmışlık nedeni olarak görüp tasfiye etmek istemiştir. Türk muhafazakârları ise geleneği de modernleşme sürecine eklemlemek ve böylece Kemalizm’e dâhil etmek istemişlerdir. Batı’da devrimci düşüncelerle, muhafazakârlık arasında derin farklar bulabilirsiniz. Ama Türkiye’de Kemalizm ile muhafazakârlık arasında öyle temel farklılaşmalar yoktur."

Avustralya'da yapılan seçimlerde İşçi Partisi zaferini ilan etti ve Başbakan John Howard liderliğindeki muhafazakarların 11 yıllık iktidarına son verildiğini açıkladı. Boşuna dememişler: İbret almazsan ibretlik olursun! Howard Aznar ve Blair'den ibret almadı, sonunda klendisi de ibretlik oldu.

Gerçek modern faşistler İslam Dünyasında değil fakat Washington’dadır. Avazları çıktığınca “faşist var!” diye bağıran neo-muhafazakarların asıl kendileri faşisttir. Ne yazık ki, komünist ve solcu propaganda neo-faşist terimini neredeyse anlamsız hale gelecek derecede itibardan düşürmüştür. Oysa, “neo-konlar”ı çağırmamız gereken ad budur; çünkü bu onların gerçekte olduğu şeydir.

Dünyayı değiştirmek için yola çıkan fakat zaman içinde kendileri kapitalist anlayışın yönlendirdiği mevcut işleyişe ayak uyduruveren muhafazakar çevrelerden sonra, aynı iddiayla siyaset yapan sol çevreler de geçmişte "burjuva yaşam tarzı" şeklinde tanımlayıp eleştirdikleri kapitalizmin güdümündeki hayat tarzına ayak uydurmaya başladı
Makaleler
Hava Durumu