
"onca" Arama Sonuçları

Bir tarikat şeyhi ölmekle İslam anlayışı, tasavvuftaki mevkii, İslam’a taban tabana zıt görüşleri de ölmemektedir. Ona gösterilen saygı ve hürmetten, onun görüş, düşünüş ve fikirleri, yaşam biçimi de payını almaktadır. İsmailağa Cemaati diye anılan tarikat, liderlerine ihtiram göstermekten öte, o cemaatin bütün üyeleri gibi bir beşer olan bir kişi nasıl rab edinilir, onun örneğini vermektedir. Kur’an’ın onca uyarılarına, Rasulullah’ın (sav) sakındırmalarına rağmen, büyükler ve reisler Allah’tan başka rab, şerik ve endâd edinilmektedir. Fani bir beşerden, bir ilah yontulmakta, İslam’ın şirk hakkındaki bütün uyarıları hiçe sayılmaktadır.

Biz İslam’a iman etmede ısrarcı olduğumuz takdirde ve Kur’an’ın yol göstericiliğini kendimize kılavuz seçtiğimiz sürece bu kirli propaganda şiddetinin etkilerine maruz kalmayız. Ne var ki işimiz sadece bununla da bitmiyor. Önümüzde uzanan onca kirliliğe sebep olan düşünce, davranış bozukluklarına karşı da söz ve amel inşa etme mecburiyetimiz vardır.

Japoncada “yalnızlık” anlamına gelen “kodoku (孤独)” ve “ölüm” anlamına gelen “şi (死)” kelimelerinin birleşiminden oluşan “kodokuşi (孤独死)” yani “yalnız ölüm” terimi, Japonya’da yalnız yaşadıkları evlerinde vefat eden insanların ölüm biçimini anlatmak amacıyla kullanılmaktadır. Japonya’da evlerinde yalnız başlarına ölen insanların sayısı günümüzde o kadar artmıştır ki bu ölüm biçimi günümüzde Japonya’da ciddi bir sosyal sorun hâline gelmiştir.

Tâğuta karşı çıkmayı imanî bir görev bilen mü’minler olarak, tağutî yönetimi reddettiğimiz gibi, böyle bir yönetimin başlatıldığı günü, şeriata, İslâmî devlet anlayışına düşmanlık günü olarak kabul ediyoruz. Devletin onca yönlendirmesi, belediyelerin katkıları, okulların ve medyanın onca teşviki olduğu halde, halkın da bu resmi bayram kabul ettirilen günleri bayram kabul etmediğini görüyoruz.

Kur’an anlaşılmaz diyenlerden sadece biz ve belirli (ruhban) kişiler anlar ifadelerine kadar; yine onca ayet ortada iken (haram ama yasal formunda) yokmuşçasına, onlarla hükmedil(e)memesinden, ‘Kur’anı kabirlerde okuyunuz!’ hükmüne kadar bir sürü aykırılık ve aşırılık Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda ‘içten’ ve ‘müslümanım’ diyenlerce, üstelik üst perdeden ve sıklıkla, öteden beri dillendirilmekte değil midir?! Şimdi kalkıp elin Fransızına ne adına, nasıl kızacaksınız?

Demek ki Kur’an’a göre insan için hayat, iki “İkra/Oku” emri arası bir süreçtir. İlk “Oku” emrine ittiba ederek teori ve pratikte onun gereklerini yerine getirenler, Hesap Günü yüzlerini ak edecek bir amel defteriyle/kitapla karşılaşarak Rabbimizin Kur’an’da onca ayet-i kerimede müjdelediği bir akibetle sevineceklerdir.

Seçim sürecinde algı operasyonlarıyla insanlardan "Ümmetin maslahatı" adına oy devşirip, sonrasında siyonist maslahatgüzarı iftara davet ederek İslami değerleri de tahrife yönelen bir ilkesizlik, AKP'nin reel politika tanrısını esas alan politikaları açısından şaşırtıcı değil aslında.. Şaşırtıcı olan, onca yıl Kur'ani-Tevhidi değerleri savunmuş insanların AKP'nin bu illüzyonlarına nasıl aldanabildiği...

Güneşi balçıkla sıvamaya ,rüzgar ekip fırtına biçmeye ,yağmuru rahmet olmaktan çıkarıp asit yağmurlarına ,toprağı organik olmaktan inorganik ,suyu , havayı ,insanı ifsad eden onca fesadçıya rağmen ,oyunu oyunları ile bozan ,onların silahı ile onları vuran ,sonrada onurla karşılarına geçip ,"Bana Müslümanların ilki olmam emredildi ."diyen İbrahim’lere…

Cuma günü, Libya'nın Zuwaya sahiline vuran ölmüş çocuk bedenlerini gördüğümde saatlerce düşündüm, dünyanın sonu acaba kıyıya vuran ölü çocukların ölü balıklardan daha önemsiz olduğu zamanlarda mı gelecekti? Zamanın sonunu zihnimde canlandırmaya çalışırken onca karanlık sahne hayal etmiş ancak böyle bir şeyi asla düşünememiştim. Zimbabwe'de avcılar tarafından öldürülen 'Cecile' adlı aslanın dünyayı ayağa kaldırdığı, ama küçük bedenleri kıyıya vurmuş göçmen bebeklerin fotoğraflarını görünce insanların 'Bunları göstermeyin. İçimiz kararıyor' diyerek geçip gittiği zamanlardan geçmek normal değildi şüphesiz.

Dünyanın Gazze'ye odaklandığı bir zamanda Doğu Türkistan'da Çin zulmü inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Çin'in onca baskısına rağmen ulaşan haberlere göre yaklaşık 2000 kişi Ramazan bayramından beridir katledilmiş durumda. Ramazan ayının başlangıcında D. Türkistan'da yaşayan müslümanların oruçlarını zorla bozdurarak ve oruç tutmalarını yasaklayarak gündeme gelen Çin, yaptığı soykırımla İsrail'i bile geçmiş durumda.

Cezayirli Bumedyen, 7 yılı aşkın süre Guantanamo esir kampında hiç bir gerekçe gösterilmeden tutuldu.

İmam Humeyni'nin çağdaş İslami hareket tarihinde ortaya çıkan en belirgin yanı, uzlaşmacı anlayışı kesin olarak reddetmesi, uzlaşmacı tavrı her fırsatta mahkum etmesidir. İslami mücadele tarihinde iyi niyetler ve samimi gayretlerle başlayıp yürütülen fakat sonunda gelip "uzlaşma" denilen girdaba yuvarlanan ve nice Müslümanın kanları ve terlerinin heder olmasıyla sona eren onca sonuçsuz çaba göz önüne alınacak olursa, İmam'ın işbirlikçi iktidarlarla, emperyalist güçlerle ve çıkar çevreleriyle uzlaşmama noktasında geliştirdiği ve sürdürdüğü kararlı ve ilkeli tutumdan çıkartılması gereken çok önemli dersler vardır.
Makaleler
Hava Durumu