
"renk" Arama Sonuçları

Dünyadaki tüm dillerin ve renklerin ilahi birer ayet olması hasebiyle müslümanlar olarak kendimizi milliyetçiliklerin dar alanlarına hapsetmemeliyiz.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Hangi dilden, hangi ırktan, hangi renkten, hangi yaştan, hangi meslekten ve hangi ülkeden olursa olsun aynı inanca sahip insanları aynı şemsiye altında; ayırımları, makamları, diplomaları ortadan kaldırarak aynı hedef doğrultusunda bir araya getirebilen ibadettir hacc.

Hicret, öncelikle muhatap olunan bütün cahilî inanç ve düşüncelerden uzaklaşma ile başlar. Rasûlullah’ın (s) hicreti, bu anlamda mücadele ve dâvetin bütün aşamalarına renk ve yön veren mesajları muhtevîdir. Hicret, Mekke’nin darlığından Medînet’ül-İslâm’a yol alıştır.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

İslam, biz Müslümanları ırk, renk, dil ve coğrafya ayrımı yapmadan tek bir ailenin fertleri olarak değerlendirerek bu büyük İSLAM AİLESİ'nin bütün fertlerinin birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarının olduğunu belirtir, tıpkı kan bağıyla bağlı olduğumuz çekirdek ailemiz ve bu ailenin her ferdinin birbirine olan hak ve sorumlulukları gibi.

Cahiliyeye ve onun tüm biçimlerine, siyasi, ictimai, iktisadi, kültürel alanlardaki işleyişine itirazı olmayan, yeryüzünden fitnenin kaldırılması ve egemenliğin ancak Âlemlerin Rabbi’nin ölçülerine hasredilmesi iddiasından koparılmış, cahiliye bünyesinde kimi öğreti ve pratiklerine lütfen yer verilmesine razı olmuş, cahiliye içinde renklerden bir renk, tonlardan bir ton ve gök kubbede hoş bir seda olarak kalmayı kabullenmiş bir din algısı asla İslami değildir.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Şapka Kanunu’nun kabulünden bir buçuk yıl önce yayınlanan “Frenk Mukallidliği ve Şapka” adlı risalesinden dolayı İskilipli Âtıf Hoca’yı ve şapka dayatmasına karşı çıkan yüzlerce Müslümanı İstiklal Mahkemeleri’nde yargılayıp darağacına gönderen rejim, “laikleştirme politikasına dinsel meşruiyet kazandırmak” gayesiyle vücuda getirdiği Diyanet teşkilatı ve bu teşkilatın “din görevlileri” aracılığıyla da halkın muhayyilesinde şapkayı meşrulaştırmaya çalışmıştı.

Çağımızda Allah’ı tek olarak kabul edip O’na teslim olduklarını iddia eden kimselerde şirkin değişik tür ve renklerini görüyoruz. Şirk basamaklarından oluşan bir görünüm var önümüzde.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Venhar Kur'an Evi, çok renkli bir konuşmacıya ev sahipliği yaptı. 'Duygular' başlıklı oturumun konuşmacısı Ramazan Bayraktar idi.

Bir seçimde ‘oy vermek’ demek, re’y (görüş) belirtmek, irade beyan etmek, inisiyatif koymak demektir. Rey veren, o seçimin doğurduğu her türlü sonuca ortaktır. Kişi, kendi oyu ile nelere evet demiş olacağını iyi hesap etmelidir. Parçacı, uzlaşmacı ve ılımlı yaklaşımlar bizi kesinlikle İslam’a götürmeyecektir; olsa olsa, İslam'ın garnitürleştirildiği bir dünyaya sevk edecektir... Bir şirk müessesesi, oraya kıble ehli birisi seçilmekle, oranın akidevî dokusu değişmemektedir. Bilakis, insanların ayaklarını kaydırıcı tuzak renklere bürünmektedir.

Ve bu bağ, kesinlikle bir kan veya soy bağı değildir. Bir toprak ve yurt bağı değildir. Kavim ve aşiret bağı değildir. Renk ve dil bağı değildir. Irk ve uyruk bağı değildir. Bir sanat veya sınıf bağı da değildir. Çünkü söz konusu bağların tümü var olduğu halde bireylerarası ilişkiler kopabilmektedir.

Genç Birikim Derneğinin Konferans Salonunda yapılan Konferans Programında Zeynep-Der Başkanı Sabiha Ateş Alpat bir konuşma yaptı.

Muhammed Atıf Hoca'nın bu risalesi, son olarak Yalçın Eren tarafından baş kısmına Atıf Hoca'nın hayat hikayesi ve bu risalenin serüveni yazılarak hem Türkçe hem de Osmanlıca orijinal nüshasıyla yayınlandı ve Neyzen Kitap ytarafından yayınlandı.

Kitaplar hayatın içinde olmalı ki, hayata renk gelsin, yön verilsin, aksiyon katılsın. Şimdi ceplere neler konuyorsa, yaşamın dümenini çeviren de onlar oluyor haliyle. Mesela para konuyor, telefon konuyor. Bunların hayatı direkt etkiledikleri yalan mı? Etkilemeyi bırakalım, bilakis can damarına basıyor bu illetler hayatımızın.

Modern hayata inanacaksınız, bunu içselleştirmiş olacaksınız ve bu hayatın çekmecelerinden birinde de, böyle bir düzene itirazlarından arındırılmış şekliyle kuşa çevrilmiş bir din iddiası bulunduracaksınız, bu olmaz. Dini ilkeler ve mükellefiyetler keyfinize uymadığında, meseleyi bir iç mesele, bir duygu gürlüğü, bir kalp temizliği hadisesi olarak tarifleyip sınırlayacak, yan çizeceksiniz, bu da olmaz. İnsanlığınızı dinin renklerine boyamak yerine dini hayatınızın renk skalasındaki bir renge dönüştüreceksiniz, bu da olmaz. Ve nihayet, dini öğrenmeye, sindirmeye, kamil biçimde bilmeye hiçbir gayret sarfetmeden, kendi akıl ve mantığınızın sığlığıyla kendi işkembenizden din söylemleri geliştireceksiniz, bu hiç olmaz.

Siyasal anlamda ister elitist sağ muhafazakarlık, ister toplumla barışık muhafazakar kadrolar olsun her iki muhafazakar renk de ilerlemeci, kalkınmacı, modernleştirici ve seküler karakterlerde buluşurlar. Özellikle sekülerleşme konusunda pratikte uygulama farklılıkları olsa da toplumun modernleştirilmesi ve kalkınmacı siyaset konusunda sol-Kemalist siyasetten çok daha başarılı oldukları kesindir.
Makaleler
Hava Durumu