"retmenin" Arama Sonuçları
Kadınlara Açık Mektup
Yaratmanın ve emretmenin elinde olduğu Rabbimizin farzına uymak yerine, çağın dayattığı tarzların peşisıra koşuşturmanız, Rabbinizin emirlerine tâbi olarak anlamlı bir hayatın öznesi olmak varken, modernizmin iğvasına kapılarak tüketilen, tüketen ve tükenen bir hayat anlayışının nesnesi olmanız, siz farkında olmasanız bile biz mü’minleri fazlasıyla üzmektedir.
Yaratmanın ve emretmenin elinde olduğu Rabbimizin farzına uymak yerine, çağın dayattığı tarzların peşisıra koşuşturmanız, Rabbinizin emirlerine tâbi olarak anlamlı bir hayatın öznesi olmak varken, modernizmin iğvasına kapılarak tüketilen, tüketen ve tükenen bir hayat anlayışının nesnesi olmanız, siz farkında olmasanız bile biz mü’minleri fazlasıyla üzmektedir.
Değişen değer algıları
Şunu sormalıyız kendimize: “Niçin varız bu dünyada? Yapmamız gereken, bizden istenen nedir?” Bir amaç uğruna varız burada. Bu amaç; daha iyi, daha ahlaklı birey olmak konusunda yarışmak, ancak ulvî değerlere bağlı kalarak kalıcı değerler üretmenin mümkün olduğuna inanmak ve Yaratan’ın rızasına nâil olmak.
Şunu sormalıyız kendimize: “Niçin varız bu dünyada? Yapmamız gereken, bizden istenen nedir?” Bir amaç uğruna varız burada. Bu amaç; daha iyi, daha ahlaklı birey olmak konusunda yarışmak, ancak ulvî değerlere bağlı kalarak kalıcı değerler üretmenin mümkün olduğuna inanmak ve Yaratan’ın rızasına nâil olmak.
Kitap kritiği: Emperyalizmin en ölümcül silahı demokrasi
Demokrasi ‘halk yönetimi’ diye bilinir. Ama bu, tarihte icad edilmiş en büyük yalandır. Hiçbir halk kendi kendini yönetmez. Kendi yönetimini vekaleten birisine devretmenin adı Demokrasi değildir. Ayrıca, halkın verdiği kararları kim belirliyor? Kim etkiliyor?
Demokrasi ‘halk yönetimi’ diye bilinir. Ama bu, tarihte icad edilmiş en büyük yalandır. Hiçbir halk kendi kendini yönetmez. Kendi yönetimini vekaleten birisine devretmenin adı Demokrasi değildir. Ayrıca, halkın verdiği kararları kim belirliyor? Kim etkiliyor?
Almanya yargısından başörtüsü düşmanı karar
Almanya'nın başkenti Berlin'deki İş Mahkemesi, iki başörtülü öğretmenin tazminat davalarını reddetti.
Almanya'nın başkenti Berlin'deki İş Mahkemesi, iki başörtülü öğretmenin tazminat davalarını reddetti.
Pakistan'da okula kanlı baskın
Peşaver'deki bir okula iddiaya göre Taliban tarafından düzenlenen baskında 126 öğrenci ile öğretmenin öldüğü, 122 kişinin yaralandığı bildirildi.
Peşaver'deki bir okula iddiaya göre Taliban tarafından düzenlenen baskında 126 öğrenci ile öğretmenin öldüğü, 122 kişinin yaralandığı bildirildi.
Kemalist azgınlar İzmir'de de başörtülüye saldırmış
İstanbul'da Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun gelini Z.D.'nin yaşadıklarının bir benzerinin, İzmir'de Duygu Takım isimli genç öğretmenin başına geldiği ortaya çıktı.
İstanbul'da Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun gelini Z.D.'nin yaşadıklarının bir benzerinin, İzmir'de Duygu Takım isimli genç öğretmenin başına geldiği ortaya çıktı.
Ramazan'da İslam'ı seçen İngiliz öğretmenin hikâyesi
Bir İngiliz öğretmenin ilk Ramazan heyecanı ve o zamandan sonra hayatında nelerin değiştiğinin hikâyesi.
Bir İngiliz öğretmenin ilk Ramazan heyecanı ve o zamandan sonra hayatında nelerin değiştiğinin hikâyesi.
Belçika'dan okulda başörtüsüne onay
Brüksel’de devlete ait bir Flaman ilköğretim okulunun başörtülü İslam dersi öğretmenini işten atma girişimi Danıştay’dan döndü.
Brüksel’de devlete ait bir Flaman ilköğretim okulunun başörtülü İslam dersi öğretmenini işten atma girişimi Danıştay’dan döndü.
Sanal dünya çocukları hipnoz ediyor
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Uzun süre TV seyreden çocukların izledikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldikleri, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediği bildirildi. Televizyonun, uzun süreli izlemelerde kendine güveni olmayan, bağımlı ve ilgi alanları kısıtlı, “sanal dünyada” yaşama eğilimli birey oluşumuna zemin hazırladığı bildirildi. Adana Numune Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sümer Öztanrıöver, uzun süre TV seyreden çocukların özendikleri karakterlerle özdeşleşmeleri sonucu “başka dünyada yaşama” sürecine yöneldiklerini, bu durumun özgüvenleri ve hayata bakış açılarını olumsuz etkilediğini söyledi. Televizyonun görsel ve işitsel özelliklerinin hipnoz etkisi meydana getirerek çocukların karşısında hareketsiz kalmasını sağlaması sebebiyle özellikle anneler için “iyi bir bakıcı” işlevi gördüğünü belirten Öztanrıöver, “Bu durumdaki çocukların uslu durup yaramazlık yapmamaları, ailelerin çok işine gelir. Çünkü çocuklarıyla ilgilenmeleri gerekmiyor” dedi. Öztanrıöver, trans haline geçerek pür dikkat kesilen çocukların, seyrettiği her şeyi bilinç altına yerleştirdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Seyrettikleri hangi tarz ve içerikte program olursa olsun istenilen veya istenilmeyen her türlü mesajı alacaklardır. Programda şiddet varsa şiddeti alıp bunu yaşamında uygulayacaktır. Reklamları seyrediyorsa bunların alınmasını sağlayıp tüketici pozisyonunu güçlendirecek, alınmaması durumunda da çöküntü hali yaşayarak psikolojik boyutta problemler oluşacaktır.” Aşırı televizyon seyretmenin “madde bağımlılığı” etkisi oluşturacağını anlatan Öztanrıöver, şöyle devam etti: “Televizyona baktıkları sürece kendilerini iyi hissediyor, kapatıldığı an sıkıntıya giriyorlar. Bu durum çocukların yanı sıra yetişkinler için de geçerli. Bazen yetişkinler de 'seyrettiğim dizi zihnimi dağıtıyor' diyorlar. Aslında dağıtmıyor, bu durum yorgunluğa ve strese yol açıyor. Madde bağımlılığı gibi etki yaptığı için yalancı mutluluk hali veriyor. Yetişkinler bu durumları kontrol edebilir, ama çocuk ve gençler kendilerini kontrol edemezler.”
Makaleler
Hava Durumu