
"teoloji" Arama Sonuçları

Kapitalist yığma ve yağma çarkının kurulumunun yapılıp işler hale getirilmesinde, Rabbimizin bildirdiği faizin haramlığı ilkesinin ortadan kaldırılması ne kadar gerekli bir adım olarak görülmüşse, mahremiyeti koruyan ve kadının, dişiliği üzerinden bir enstrüman haline getirilmesine engel teşkil eden tesettürün yok edilmesi de aynı şekilde gerekli görülmüştür.

Bu gayretin sahipleri bu gerçeğin farkında olsalar da olmasalar da, propaganda ettikleri modernist yaklaşımlar hep bu talebe karşılık gelmektedir: “Bu Kur’an’ı değiştirin, bizim ictimai-siyasi-iktisadi düzenimizi tehdit eden ahkâmını revize veya iptal edin yahut da razı olacağımız, bizim düzenimizle çatışmayacak yeni bir Kur’an getirin!”

Bugün İslam'ın “Luther'i” ve özellikle de “Calvin’i” olmaya hevesli birçok kimse türemiş durumdadır. Bu türler, İslam'da Katoliklik veya Ortodoksluk’ta olduğu gibi bir “din adamı sınıfı olmadığını” ve dolayısıyla Kur’an’ı/İslam’ı anlamanın kimselerin tekelinde olmadığını haklı olarak söylerken, kendileri ise “dini anlamayı tekelinde gören din adamlığı”nın ötesinde, Kur’an’ı bağlamlarından koparıp kimi temel emir ve nehiylerini keyfi/subjektif yorumlara açık hale getirerek, İslam’ı temel iddiaları ve ahkâmından soyutlamaya kalkışabiliyor ve böylece tam anlamıyla içimizdeki "Protestan papazları" gibi hareket edebiliyorlar.

Mengüşoğlu: Kişisel kanaatim odur ki Kur’an-ı Kerim’deki her altı ayetten biri insana düşünmenin muhtelif kompartımanlarından birisini harekete geçirmesine dair bir uyarı, hatırlatma ve kılavuzluk yüklüdür. Mesela Hıristiyan ve Yahudi teolojisi ve Mukaddes Kitapları incelendiğinde, orada insanın düşünme merkezine değil duyu veya duygu merkezlerine dokundurmalar vardır. Menar müfessiri Reşit Rıza’nın tespiti doğruysa o diyor ki; Kitab-ı Mukaddes’te akıl ve türevlerine dair bir kelime dahi yoktur. O muharref kitaplar baştan sona duygu yüklüdür. İnsanları duygu sömürüsüyle yakalamaya çalışır. Oysa bir de Kur’an-ı Kerim’in hem de herhangi bir suresi veya ayetler blokuna bakılsın. Aradaki fark açıkça görülecektir. Türkçede düşünce dediğimiz kelime karşılığında Kur’an Arapçası neredeyse yüze yakın kelime ve kavram kullanır. Düşünme işinin bütün inceliklerini karşılayan her durumu ayrı bir kelimeyle öğretir inananlarına.

Mengüşoğlu: Kişisel kanaatim odur ki Kur’an-ı Kerim’deki her altı ayetten biri insana düşünmenin muhtelif kompartımanlarından birisini harekete geçirmesine dair bir uyarı, hatırlatma ve kılavuzluk yüklüdür. Mesela Hıristiyan ve Yahudi teolojisi ve Mukaddes Kitapları incelendiğinde, orada insanın düşünme merkezine değil duyu veya duygu merkezlerine dokundurmalar vardır. Menar müfessiri Reşit Rıza’nın tespiti doğruysa o diyor ki; Kitab-ı Mukaddes’te akıl ve türevlerine dair bir kelime dahi yoktur. O muharref kitaplar baştan sona duygu yüklüdür. İnsanları duygu sömürüsüyle yakalamaya çalışır. Oysa bir de Kur’an-ı Kerim’in hem de herhangi bir suresi veya ayetler blokuna bakılsın. Aradaki fark açıkça görülecektir. Türkçede düşünce dediğimiz kelime karşılığında Kur’an Arapçası neredeyse yüze yakın kelime ve kavram kullanır. Düşünme işinin bütün inceliklerini karşılayan her durumu ayrı bir kelimeyle öğretir inananlarına.

Türk Müslümanlar dinî rehberlik için Türkiye dışına bakıyorlar mı ve hangi kaynaklara ya da kişilere bakıyorlar? Türk Müslümanları günümüzdeki Sünni/İslam ümmete ne kadar entegre? Türk Müslümanları, Müslüman dünyanın diğer yerlerindeki İslamî gelişmelerden (teolojik, sosyal ya da siyasi tartışmalardan) ne kadar haberdar ya da ne kadar dışlanmış bir halde?

Bu bölümde Mehmet Pamak, küresel güçlerin İslam ve Müslümanları dönüştürme amaçlı projeleriyle de örtüşen, iktidar talebinden uzaklaştırılmış ve jakoben laikliğin yerine inşa edilmek istenen demokratik laikliğe razı edilmiş bir İslam algısının teolojik altyapısının nasıl oluşturulmaya çalışıldığına dair tesbitlerde bulunuyor ve Müslümanların bu fasid projeler karşısında nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiğine değiniyor.

Seküler bir teoloji olan İslami Sol kavramının yerlebir edildiği çok ciddi makalelerin yer aldığı Umran dergisinde Abdurrahman Arslan, “İslam’dan, sol bir İslam kadar liberal bir İslam türetmek de mümkün değildir” diyor.

Türkiye’deki tesettürlü kadınlar olarak bizler örtü ile olan ilişkimizi daha çok kimlik üzerinden savunuyoruz. Dolayısıyla bizim meseleyi ortaya koyuşumuzda antiemperyal, bireysel bir kimlik vurgusu hakimken, diğer İslâm coğrafyalarındaki kadınlarda daha teolojik, imani esas konusunda bir söylem vurgusu hakim...
Makaleler
Hava Durumu