
"yryle" Arama Sonuçları

Filistin halkı tarafından Nekbe yani Büyük Felaket olarak isimlendirilen olayın bugün (14 Mayıs), 75. yıl dönümü. Bu olay sadece Filistin açısından değil tüm İslam âlemi açısından gerçekten büyük bir felaket olduğundan yıl dönümünde bu olaydan söz etmemiz ve siyonist işgale karşı sürdürülen mücadelenin yanında durmamız gerekiyor.

Prof. Toker, Feminizm ile başlayarak Kadın Hakları olarak devam eden ve bugün Toplumsal Cinsiyet adı altında sürdürülen çabaların, dini de kapsayan Gelenek anlayışının tamamen karşısında, cinsiyet tahayyülü noktasında empoze edilen anlayışların yeniden üretilmesi olduğunu söyledi.

Allah’ın basiret, dinleyip anlama, kavrama, fıkhetme hassalarıyla yarattığı şerefli varlık insan, sürüleşmeye tabi olduğu zaman teker teker bütün şeref kademelerinden soyunmakta, namus, edep, ahlak gömleğini çıkarmakta, ar damarı diye bir şey bırakmamaktadır. “Ahsen-i takvim” üzere yaratılan insan esfel-i sâfilîne düşmektedir. Karınlarını ve her yerlerini açan kızlar ‘düşen’ kızlardır.

Siyonist işgal mahkemesi, Yahudi yerleşimcilerin, işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'nın avlusuna düzenledikleri baskınlar sırasında "yüksek sesle ibadet etmeleri" ve "bazı ritüelleri gerçekleştirmelerine" izin verilmesi yönünde karar verdi. Kısa sürenin ardından İsrail hükümeti Yahudi yerleşimcilere Mescid-i Aksa'nın avlusunda Talmud ritüellerini yerine getirmelerine izin veren kararın yeniden temyize götürüleceğini duyurdu.

Şimdi de, Millî Mücadele sırasında Kuva-yı Millîyecilerle beraberken sonra Kemalist Ankara rejimiyle anlaşamayan, önce Türkiye’de, sonra yurt dışında “Yeni Dünya” ve “Yarın” gazetelerini çıkaran devrin gazetecisi Arif Oruç’tan 1923 sonrası Ankara’sını okuyalım: “Millet Meclisinde bir silahşörler ve tufeyliler istibdadı başladı. Bir meclis ki, her türlü meziyetlerden âri âzâsı aç çekirge sürüleri gibi Ankara’ya üşüşmüşler, hidemat-ı umumiyeye (genel hizmetler) ait büyük nafia (bayındırlık) işlerini paylaşmaya başlamışlardı. Bu çekirgelerin ayak bastıkları yeşil vatan tarlasında bittabi ot bitmez oldu”

Hükümetin siyonist işgal rejimiyle 9 Aralık 2016’da imzaladığı ‘ilişkilerin normalleştirilmesi’ anlaşması kapsamında düşürülen Mavi Marmara davasına ilişkin Avukat Gülden Sönmez, “Umarım burada hatadan dönülür ve yargılama yeniden devam eder. Bu imkân hâlâ mevcuttur.” dedi.

İşgalci ABD tarafından geçtiğimiz hafta IŞİD’e karşı yapıldığı öne sürülen saldırıda 10 sivil katledilmişti. Bu 10 kişinin 6’sını ise çocuklar oluşturuyor. ABD İHA’ları tarafından katledilen çocukların 4 ila 12 yaşları arasında olduğu öğrenildi.

Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmekte örneklik ve öncülük edecek “vasat ümmet” birlikteliğinin oluşup sürdürülebilmesi ve yozlaşmalara kapının kapatılabilmesi için en önemli görevimiz, diğer kesimlere yapmakla yükümlü kılındığımız “emr-i bi’l maruf ve nehy-i ani’l münker” vazifemizi öncelikle birbirimize karşı kendi içimizde gerçekleştirmemizdir.

AKP'nin hukukçu milletvekilleri tarafından üzerinde çalışılan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili atılacak adımlar netleşmeye başladı. Buna göre bazı maddeler revize edilerek me'şum ve mel'un sözleşme sürdürülecek.

Suriye'yi kan gölüne çeviren Esed rejiminin esirlere uyguladığı insanlık dışı işkenceler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Rejim tarafından hapishanede hukuksuzca 7 yıl tutularak işkence gören bir Suriyeli, yaşadığı zulmü anlattı. Askeri üsse götürülerek sorguya alındığını belirten Suriyeli, "Araba lastiğinin içine sıkıştırarak, plastik su borusuyla darp ettiler. Tavandan aşağı doğru sarkan zincire bağlayarak yerden 10 santimetre yüksek olacak şekilde bileklerimizden astılar. Kaynar su döktüler. Üzerimde sigara söndürdüler." diye konuştu.

Geleneksel şehirlerimizde mahalle bir aidiyeti temsil etmektedir. Mahallede oturanlar sadece kendi ailesini değil, aynı zamanda mahallenin de bir ferdi gibiydiler. Şehirlerde yaşayanlar arasında güçlü bir "yer" ve "aidiyet" duygusunun oluşumuna imkan veren bu olgu dikkate alındığında, sürdürülebilir güvenli bir şehrin ölçekli ve ayrımsanabilir semtlere ve mahallelere göre tasarlanması büyük önem arz etmektedir.

Kocaeli’de, sosyal medya hesabı üzerinden “Dün akşam yediğim #Kemal Paşa’yı rahmetle anıyorum” yazarak Atatürk’e hakaret ettiği öne sürülen kişinin tutuklandığı bildirildi.

Rejimin bölgedeki saldırılarının yoğunlaşmasının ardından, 300.000’e yaklaşan sayıda insan Ürdün sınırına ve İsrail’in işgali altındaki Golan’a doğru kaçmak zorunda kaldı, çeşitli nedenlerden ölenlerin sayısı ise 200’ü aştı. Ürdün sınırındaki on binlerce Suriyeli bilinmeyen bir sonuçla karşı karşıya kalmış vaziyette çaresizlik içinde bekletiliyorlar. Toplamda o bölgede yaşayan 750.000 kadar insan ya rejim bombalarıyla öldürülecek ya da çölde ölüme terk edilecek.

Gazze sınırında 30 Mart'tan bu yana devam eden "Büyük Dönüş Yürüyüşü"nde şu ana kadar 13'ü çocuk, 2'si sağlık görevlisi ve 2'si gazeteci olmak üzere 123 Filistinli siyonist işgal askerleri tarafından şehit edildi. Hastanelerde tedavisi devam eden yaralılardan 350'sinin durumu ise ağır.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV’ın Alternatif Eğitim konferansları, S.Ü. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celaleddin Vatandaş‘ın “Türkiye’nin Batılılaşma Süreci ve Medeniyet Tasavvuru“ başlıklı sunumu ile devam etti. Vatandaş konuşmasında, medeniyet kavramının asıl anlamı ve batılı anlayıştaki Osmanlı aydınları tarafından dönüştürülerek sivilizasyon kavramına indirgenmesinin üzerinde durduktan sonra medeniyet kavramın tarihi geçmişi ve mevcut hali ile ne anlam ifade ettiğine değindi. Dünyadaki zulüm ve paylaşım savaşlarının altında İslamî medeniyet perspektifinin eksikliğine değinen konuşmacı, batı zihniyetli Osmanlı aydınlarının bu kavramı dejenere ettiğine değinerek kendi kavram ve değerlerimize sahip çıkmamız gerektiğini ifade etti. İslam’ın şehirli ve medenî bir din olduğuna işaret eden konuşmacı, kendi öz değerlerimize, vahye sıkıca yapışarak batının ikiyüzlü ve sömürgen etkisinden uzak kalınabileceğini, Türkiye’nin batılılaşma serüveninin sekülerleşme yolu olduğunun altını da çizdi. Konferans, soru-cevaptan sonra İLKAV’ın geleneksel çay ve simit ikramı ile son buldu. Konuşmanın videosu aşağıda sunulmuştur.

28 Şubatçıların mağdur ettiği kitleler, hukuki olmayan gerekçelerle mahkum edildiğini ileri sürdükleri yakınları için yeniden yargılama yolunun açılmasını istiyor. 1993 yılında eniştesi ve kuzenleri ile ‘İslami Hareket Davası' kapsamında komplo üretilerek cezaevine konulduğu ve 30 yıl cezaya mahkum edildiği ileri sürülen Velit Bilen (46), cezaevinde ölüm orucuna girince 2003 yılında sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı. 2004 yılında Bilen, Adana’da Gülümser Özalp ile nişanlandı. Çift evlilik hazırlığı yaparken Bilen tekrar yakalandı ve cezaevine gönderildi. Gülümser Özalp ise nişanlısının çıkacağı umuduyla 14 yıldır nişan yüzüğünü parmağından çıkarmadı ve nişanlısını beklemeye başladı.

Âlemlere rahmet olan Rasulullah'ın anılması ve anlaşılmasına yönelik programlar düzenlenmesi tabii ki çok güzeldir, gereklidir. Lakin bunun "mübarek gün ve geceler" ihdas edilerek, bir ritüele dönüştürülerek yapılması yanlıştır, dine ekleme yapmaktır.

Bundan tam 22 yıl önce (11.07.1995), bütün dünyanın gözleri önünde, Avrupa'nın ortasında; Abd, AB, Nato & Bm’in teşvik, katkı ve himayelerinde, Sırp çetnik katil sürüleri tarafından Bosna&Hersek'in Srebrenitsa kentinde kelimenin tam anlamıyla bir soykırım, bir vahşet, bir katliam gerçekleştirildi.
Makaleler
Hava Durumu