Bir İslam aliminin ardından
Mevdudi, Türkiye Müslümanlarının akide bağlamında Tevhidi çizgilerinin netleşmesindeki en önemli birkaç şahsiyetten birisidir.
22-09-2014
Bir İslam aliminin ardından
Harun Köybaşı / İktibasdergisi.com
Tarihlerin 22 Eylül’ü gösterdiği bu zaman takvimi hiç şüphesiz Dünya müslümanları için önemli bir gündür.
Çünkü bu gün, Hint alt kıtasının yetiştirdiği en büyük alim ve siyaset simalarından Üstad Seyyid Ebu’l A’la El MEVDUDİ’nin vefatının yıldönümüdür.
Seyyid Mevdudi 25 Eylül 1903'te başlayan ve vefaat ettiği 22 Eylül 1979 yılına kadar süren çalkantılı ve hararetli hayat mücadelesinde tamamen İslam'a hizmeti esas almıştır.
Rahmetli Alim, İslam Dini'ni klasik bir anlayıştan soyutlayıp bir hayat nizamı ve esaslı bir dünya görüşü olarak ele almış ve işlemiştir.
O sadece bir alim olarak fikirleriyle Tevhidi düşünceye zemin hazırlamakla kalmayıp hayırlı eylemleriyle de İslam'ı günümüz insanının modernleşme sürecine uyumlu hale gelmesine büyük katkıda bulunmuş ve bunun için gerçek bir mücadele örneği sergilemiştir.
Üstad Mevdudi Türkiye Müslümanları'nın gündemine Demokrat Parti iktidarının son bulduğu o çalkantılı yıllarda gelmeye başlamıştı.
Kurucusu olduğu Cemaat-i İslami hareketi Türkiye üzerine doğrudan doğruya bir faaliyeti olmamasıyla İhvan-ı Müslimin ve Hizbu-t Tahrir gibi diğer İslami hareketlerden kısmen ve açıkça ayrılmaktadır.
Mevdudi, Türkiye Müslümanlarının akide bağlamında Tevhidi çizgilerinin netleşmesindeki en önemli birkaç şahsiyetten birisidir.
Cemaat-i İslami ise Müslüman Coğrafyasında İhvan-i Müslimin'den sonra en büyük ve en etkili örgüttür.
Üstad Mevdudi İslam'ı bir dünya görüşü olarak hayata geçirmede ve bir hareket planı oluşturmada ilk öncü şahsiyetlerdendir. Kendisi düzenli bir siyasi yorumlama anlamında da ön plana çıkar.
Cemaat-i İslami kendi programı içerisinde çok dikkat çekici görüşlere sahiptir.
Örgüt; Müslüman fertlerin yetiştirilmesi ve iyi bir İslami donanımla teşkilatlandırılması gibi ve sosyal reformun yapılması tarzında görüşlere sahiptir.
Ayrıca hükümetin ve siyasi yapının yeniden yapılandırılması düşünülen uygulamalardan birisidir.
Seyyid Mevdudi'nin ve Cemaat-i İslami'nin düşünce ekseninde ''Cemaat düşüncesini belirsiz bir düşünceden ve topluluktan alıp güçlü ve donanımlı bir oluşum haline getirme" çabası yatıyordu.
O idam cezasıyla yargılandığı ve çarptırıldığında dahi cesaretini ve metanetini koruyup aynen çağdaşı Şehit Seyyid KUTUP gibi mahkemeden merhamet dilemeyi açıkça reddetmiş ve İslam Devleti düşüncesine bağlılığını apaçık ortaya koymuştur.
O'nun şu sözleri muhteşem bir cesaret örneğidir.
''Sadece ALLAH'ın mutlak hakim olduğu bir metrekare toprak elde edebilsem o toprağın her bir parça zerresine bile bütün bir Hindistan'dan çok daha fazla değer veririm ''
Rahman kendisinden razı olsun...
(Bu yazı ilk olarak Eylül 2011'de iktibasdergisi.com'da yayınlanmıştır)
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu