Müslümanlığın "ebeveyn mirası" mı, yoksa sen mi seçtin?
İnsanlar ister müslüman bir ailede, isterse de İsviçre'de inançsız bir ailede doğmuş olsunlar farketmez. Eğer onlara verilen akıl içerisinde bulunduğu bedeni ve evreni kendisi "yaratmadıysa" elbetteki bir başkasının yaratmış olduğunu şüphesiz kabul edecektir.
14-11-2016
İnsanlara verilen akıl, isyan etmemek için vahyin hudutları dâhilinde hareket etmeye muhtaçtır. Sorun; burada aklın, vahyin himayesini kabul edip etmeyeceği ile ilgilidir.
İnsanlar ister müslüman bir ailede, isterse de İsviçre'de inançsız bir ailede doğmuş olsunlar farketmez. Eğer onlara verilen akıl içerisinde bulunduğu bedeni ve evreni kendisi "yaratmadıysa" elbetteki bir başkasının yaratmış olduğunu şüphesiz kabul edecektir.
Ve fakat hırs ve kibir gibi bencilce duygularına hakim olabilen akıllar, bu yaratıcıyı aramaya ve araştırmaya başlayacaklardır.
Bu arayışın bir getirisi olarak da vahiy ile karşılaşan akıllar, vahyi dikkatle inceleyecekler ve en nihayetinde dileyenler bu vahye tabi olacaklar, dileyenler de reddedeceklerdir.
Belki burada aklın muhatap olacağı vahyin niteliği ve niceliği ile ilgili olarak birkaç cümle söylemek iktiza edecektir. Aklın yaratıcıyı araması ve araştırmasından bahsetmiştik.
Bu arayışın bir sonucu olarak elde edilen veriler ki özellikle doğayı, insanları ve sosyal yaşamı incelemek ile elde edilmiş bulgular yaratıcının azametini, akıl için gözler önüne sererken, yaratıcı ile iletişimin tek yolunun da yaratıcının seçtiği elçileri ile göndermiş olduğu vahiyler olduğu kısa sürede anlaşılır.
Bu doğrultuda yaratıcıdan geldiği iddia edilen vahiylerin doğaya, fıtrata ve insanın yaşam dengesine uyumu ön plana çıkmaktadır. Vahyin insanları yönlendirmesi sonucu insanlar lehinde en doğru, en güçlü ve mutlu bir yaşamı organize etmesi gerektirdiği aşikardır.
Akıl böylesi bir vahiy sağlamasının yaratılış ile gayet uyumlu olduğunu kabul ettiğinde, bu harmoniyi devam ettirdiği sürece hiç bir şüpheye yer kalmadan bu vahiylere teslim olacaktır.
Zira acizliği ile ön plana çıkan ve rekabeti için çeşit çeşit entrikalara muhtaç olan bir insan asla ama asla böylesine mükemmel bir sisteme uymayan ve bu müthiş sistemi sabote edebilecek bir sözü "vahiy olduğu" iddiası ile akla kabul ettirebilecek bir güce sahip değildir.
Bütün bunlardan sonra vahyi reddedenler aklın bir getirisi olarak değil, bilakis hırs,kin ve menfaatlerinin bir getirisi olarak reddedeceklerdir.
Fakat hırsa ve kine kapılmayanlar ile geçici dünya hayatının menfaatlerini ellerinin tersi ile iterek vahye teslim olanlar, hem akıllarını sağlam bir liman olan vahiy ile muhafaza etmiş hem de kendilerine vahiy ile vaad edilmiş olan ahiretlerinden emin olarak korkusuzca bir hayat sürmüş olurlar.
Şahin Yetik
-
HUSEYİN ŞAŞMAZ 16-11-2016 09:40
Allah,hem bu kâinatın yaratanıdır hemde İnsanoğlunun yaratanı.İnsan denen varlığın fıtratıyla kâinat sahnelerinin anlaştıkları gizli bir dil vardır.İnsan fıtratının sadece kâinat sahnesine ve onun esrarına yöneltilmesi kafidir. İnsanoğlunda mevcut alıcı-verici cihazların uyanması ve harekete geçmesi için kâfidir. İşte o dil budur. Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir. İNSANDAKİ HALLER..(EŞYADAKİ ÖZELLİKLER.) DEN BAZILARI.
-
HUSEYİN ŞAŞMAZ 15-11-2016 08:30
BİR İNSANIN BU DÜNYAYA GELİŞ GAYESİ İÇİN TAKİP EDECEĞİ İSTİKAMET https://www.youtube.com/watch?v=lVItMts1Z3w http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/01/asl-nedir1-kok-esas-temel-kaide-asl.html?spref=fb
Makaleler
Hava Durumu