Suriyeli Çocuk

Ey Suriyeli çocuk…

Hayatının baharında solduruldun

Kanlı ölümleri, hayatı tanımadan tanıdın

Kin kusan silahların gölgesinde

Nefes almanın ne demek olduğunu

Roboskide öldürülen 34 gençten sonra

Seninle gördüm Suriyeli çocuk…

Ey Suriyeli çocuk…

Bilmiyorum

Sen kaçıncı acısın yüreğime düşen…

Kaçıncı kardeşimsin beni kuyulara bırakan…

Kaçıncı sevdanın ateşisin bağrımı yakan

Suskun yolcuların heybesinde kaçıncı su damlasısın…

Ey Suriyeli çocuk

Hüznü yaşayan sensin

Acıyı çeken sensin

Küçücük bedenlere, büyük kurşunlar yağdırılan sensin…

Seyreden benim.

Sizi seyredip hayat konforlarını bozmayan

Acılarınız üzerinde entelektüel bilgiçlik taslayan

Siyasi tarafgirliklerle acınıza yaklaşan da biziz Suriyeli çocuk…

Ey Suriyeli çocuk…

Yüreğimize ölümlerinizin acısı düşüyor

Ortadoğu ve Mezopotamyada.

Acılarda kardeş olan coğrafyam gibi

Acılarınızla kardeşim ben Suriyeli çocuk…

Ey Suriyeli çocuk

Taş atmayasınız diye kollarınızı

Zulmün üzerine yürümeyesiniz diye ayaklarınızı

Özgürlük ezgilerini söylememeniz için dillerinizi

İnsanlığa şahitlik etmemeniz için canlarınızı aldılar…

Ey Suriyeli çocuk

Çağdaş firavunların zulmü uygulanırken

Yanı başımızda masum çocuklar katledilirken

Biz Musa olamadık.

Firavun Beşar Esatların zindanlarını sarsamadık.

Masum ölümlerinize karşı set olamadık

Musa gibi özgürlüğe rehberlik edemedik

Mezhepçilik, meşrepçilik, menfaatçilik nehirlerini…

Siz ölürken bile aşamadık Suriyeli çocuk

Ey Suriyeli çocuk

Ömrünüz kelebeklerin ömründen kısa mı olmalıydı?

Kardelenler güneşi gördüğü zaman ölürler

Siz özgürlük güneşini görmeden gittiniz aramızdan

Tüm kardelenleri siz ölmeyesiniz diye seferber ettim

Papatya yüzlü çocukların solmaması için

Ben yüreğimi seferber ettim…

Ama siz küskün kırlangıçlar gibi bakmadan gittiniz

Ey Suriyeli çocuk…

Gittiğiniz yerlerden bir avuç umut,

Biraz tebessüm, bir parça sevgi gönderir misiniz?

Birkaç papatya toplayıp suskun yüreğime sunabilir misiniz?
Kuş cıvıltıları eşliğinde,

Mahmur gözlerime bir bahar sabahı gönderir misiniz?

Ey Suriyeli çocuk...

Anne kucağında yara almamış yürekler,
Savaş uçaklarını durduracak

Paramparça olmamış uçurtmalar uçurt yürek coğrafyama...
Bana çocukların silahlarla ölmediği bir çografya söyle,
Gideyim ey Suriyeli çocuk...


Ey Suriyeli çocuk...

Onulmaz kıyamımı, dize gelmez direnişimi
Solmuş bir resme dök gönder Suriyeli çocuk...
Gönder ki batsın bu zülüm gemisi
Boğulsun savaşın tellalları, tayfaları...
Gönder ki umut yetim,
Deniz mavisiz, kardelenler sevgisiz kalmasın.
 

Ey Suriyeli çocuk...

Keşke yüreğimi uçurtma

Damarlarımı iplik

Ellerimi kanat

Nefesimi rüzgâr yapıp tertemiz yüreğinize

Özgürlük uçurtması olarak sunabilseydim...

Size uçurtma ve özgürlük olabilmek için umudu berkitiyorken
Ey dünyanın masum ve mazlum çocukları affedin bizi…

(Şiir: Mehmet Maksut)