Uşak'ta kız öğrencilere yönelik gözaltında "başörtülerinin açılması" ve "çıplak arama" iddiaları
Uşak’ta geçen hafta "FETÖ" ithamıyla gözaltına alınan kız öğrencilerin Emniyet'te başlarının açtırıldığı ve çıplak arama işkencesine maruz bırakıldıkları iddiaları tepkilere yol açtı. Görüntülerde başörtülerinin açıldığı ve öğrencilerin başında sadece bonelerle kaldığı zaten açıkça görülürken, çıplak arama konusundaki ciddi iddialar da açığa kavuşmayı bekliyor.
20-12-2020
Uşak’ta geçen hafta FETÖ ithamıyla gözaltına alınan kız öğrencilerin Emniyet'te başlarının açtırıldığı ve çıplak arama işkencesine maruz bırakıldıkları iddiaları tepkilere yol açtı. Görüntülerde başörtülerinin açıldığı ve öğrencilerin başında sadece bonelerle kaldığı zaten açıkça görülürken, çıplak arama konusundaki ciddi iddialar da açığa kavuşmayı bekliyor.Gözaltına alınan hanımlara yönelik Emniyette kötü muamele iddialarına bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz hafta FETÖ soruşturmaları kapsamında Uşak’ta 23’ü kız öğrenci olmak üzere toplam 27 kişi gözaltına alındı. Gözaltında 5 gün kalan öğrenciler ve hanımlar 4 Eylül’de Uşak Adliyesinde mahkemeye çıkarıldılar. 22 öğrenci yurt dışı çıkış yasağıyla serbest bırakılırken, 1’i öğrenci olmak üzere 5 kişi ise tutuklandı.
Öğrencilerin 5 gün boyunca avukatlarıyla sadece resmi ifade alımı sırasında görüşmelerine izin verilirken, çeşitli psikolojik baskılara maruz kaldıkları iddia edildi. Bu yüzden bir öğrencinin sorgu esnasında 3 kez bayıldığı, dışarı çıkarılıp hava aldırıldıktan sonra sorgusuna devam edildiği öğrenildi.
Hepsi Uşak Üniversitesi öğrencisi olan öğrencilerden birinin internet medyasına aktardığı bilgiler ise iddiaların mutlaka soruşturulması gerektiğini ortaya koyuyordu. Bir kız öğrenci kadın polisler tarafından 2 kez çıplak aramadan geçirildiğini, iç çamaşırını dizine kadar indirdiklerini ve otur-kalk hareketi yaptırdıklarını söyledi. Tutuklananlar arasında bulunan, yeni ameliyatlı, 30 yaşındaki Büşra Elbüken’in yaşadıklarına da yakından tanıklık eden öğrenci şunları söyledi:
Gözaltına alınmam benim için büyük bir şok oldu. Bizi ilk Bozyaka’ya (İzmir) götürdüler. Orada sadece bir kişiyi tanıyordum. 13-14 kız vardık. Bozyaka’daki polisler bize iyi davrandı. Sadece şu çok sıkıntı oldu. Başörtülerimizi açtırdılar. Benden öncekiler tülbent ile duruyorlardı. Ben boneyle kalmak zorunda kaldım. Biraz direndim ama kabul etmediler. “Benim karım da gelse buraya” aynı muameleye tabi olacak dedi.
Orada hem kadın hem erkek memurlar vardı. Zaten nezarethaneler 7/24 kamera ile izleniyor, bizi kadınlar nezarethaneye götürse dahi erkekler izliyordu. Yürüme alanında bizi görüyorlardı. Ben gömlek giymiştim, yakalarını kaldırıp kendimi örtmeye çalıştım ama onu yapamayanlar da vardı.
Arama yapılırken soyunduk. Üst tarafımda badi ve üst iç çamaşırı kaldı. Yani üst iç çamaşırımı kaldırıp sırtıma ve ön tarafıma baktılar. Sütyenimizi kaldırarak elle kontrol ettiler. Eldivenle yaptılar bunu. Saçıma baktılar. Toka, yüzük vs. demir, metal varsa aldılar.
Altta pantolonu tamamen çıkarttırıyorlar. İç çamaşırınızı dizlerinize kadar indirip otur kalk yaptırdılar. Dokunma yok ama ben badiyi biraz aşağı doğru indirip mahrem yerimizi kapattım ama bazı arkadaşlara ona bile müsaade etmediler.
İç çamaşırımızı indirmek zorunda kaldık ve ayaktayken otur kalk pozisyonu yaptırdılar. Bunu herkese yapıyorlarmış. Uşak’ta da yaptılar. Ben belden aşağımı badi ile saklayabildim, beni görmediler diyebilirim ama o bile psikolojik olarak çok yoran ve kırıcı bir durumdu.
16.30’a kadar nezarethanelerde kaldık. Yemeklerimizi verdiler. O konularda ne İzmir’de ne Uşak’ta bir sıkıntı yoktu. Aç bırakılma, susuz kalma gibi. Allah var, bu konuda haklarını yiyemem. Resmi evraklar hazırlanınca Uşak KOM Şube’den büyük bir otobüsle geldiler. 12 kişiydik yanlış hatırlamıyorsam, önce Manisa Emniyet’e gittik, oradan 1 kişiyi aldık, Salihli Emniyet’e gittik, oradan da 1 kişiyi aldık. 14 kişi Uşak’a teslim edildik. Yarımız KOM Şube’ye, diğer yarı Asayiş Şube’de kaldık. Arama muayenesi Uşak’ta da yapıldı. Toplamda 27 kişi gözaltına alınmış sanırım.
Aynı şekilde iç çamaşırlarımızı dizlere kadar indirip ve 3 defa otur kalk yaptık. İlk gece ifadelerimiz alınmadı. Zaten gece 23.00 gibi varmıştık oraya. Sabah ifadeler başlandı. Normalde bizim gözaltı sürecimiz savcılığın talimatıyla 4 gündü. Ama biz 5 gün kaldık. Bunun usulsüz olduğunu avukatlar mahkemede söyledi. Çünkü biz nezarethaneden çıkış yaptığımıza dair imzaları attık. Ona rağmen adliye nezarethanesinde gözaltında kalmaya devam ettik.
Bizi pazartesi aldılar. Salı günü ifade vermeye başladık. Normalde avukatla ifadeye girmemiz gerekiyormuş. Ama bilmiyorduk. Kızlar zaten 19, 20, 21 yaşında. Hayatlarında hiç böyle bir şey yaşamamış. Ben de dahil. Nerede susma hakkımızı kullanmamız gerektiğini bilmediğimiz için bizi kamerası olan avukat görüşme odasına aldılar. KOM Şube’de oluyor bu olay. Bu odada tabiri caize ikna odası gibi hiç bizimle alakası olmayan suçları bize atmaya çalıştılar.
“Biz zaten iki yıldır sizi takip ediyoruz. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Her şey bizim elimizde mevcut, sadece bunları senin onaylamanı istiyoruz,” dediler. Avukat görüşmesinden önce ön görüşme adı altında çok psikolojik baskı yaptılar. Ben de orada kendimi ifade etmeye çalıştım. Bir öğrenci 3 kez bayılmış.
Herkes köşesine çekildi. Bazı arkadaşlara uzun süre psikolojik baskı yapıldı. 3,5-4 sat süren ön görüşmeler olmuş. Herkes çekiniyor, korkuyor.
Ben 2016’da üniversiteye girdim. Kaldığım evin örgüt evi olduğunu ve beni de örgüt üyesi olmakla itham ettiler. O evi ben kendim kiraladım. Böyle bir şey olamaz dedim. Kesinlikle böyle bir şey yoktu. Ben zaten Uşak’ı tanımıyordum. İnternet üzerinden emlakçı buldum. Bu ön görüşmeye girenler yüksek rütbeli insanlardı. Belki başkomiser, amir artık bilemiyorum. Bu yüzden bana çok baskı yapıldı.
İfadeye zaten avukatımızla girdik. O zaman psikolojik baskı vs. hiçbir şey yaşatmadılar. Soru sordular, cevapladım bitti. Zaten önce özgeçmişle başladık. Nerede okudun, devlet okulu mu özel mi, dershaneye gittin mi? Yurtlarında kaldın mı? Aboneliklerin var mı? Birkaç isim sordular, hiç kimseyi tanımıyordum. Ailenden soruşturma geçiren var mı, diye de sordular.
Nezarette üç kişiydik. Şüpheli şahısla aynı markete girdi diye gözaltına alınmış insanlar vardı. Türkmen vatandaşı Elcemal adlı bir kıza çok psikolojik baskı yapıldığını ve tartakladıklarını duydum.
Gözaltındayken yeni ameliyatlı Büşra Elbüken’le de konuştuk. Kendisi öğrenci değil. Sadece 1-2 saat konuşabildik. Ama inanılmaz yorucu bir hikayesi vardı. 2 sene önce gözaltına alınmış. 11 ay boyunca Uşak Cezaevinde yatmış, 6 yıl 3 ay ceza almıştı. Aynı koğuşta kaldığı kişilerin ailesiyle görüşmesi ve koğuştaki arkadaşlarına mektup yazması “örgütsel motivasyon” adlı altında bir suçlama olarak karşısına çıkmış. Zaten kendisi 28 Ağustos 2020 Cumartesi Günü ameliyat olmuş. Göğüslerinde kitle varmış, her ikisinden de operasyon geçirmiş. Dikişlerinin birkaç günde bir pansuman olması gerekiyorken hiçbir şekilde pansuman yaptıramadı. Uşak’ta darp raporu için hastaneye götürdüklerinde doktora ameliyatlı olduğunu ve dikişlerinin acımaya, bandajlarının açılmaya başladığını söylemiş. Darp raporu veren doktor, ‘bu beni alakadar eden bir durum değil, ben sadece darba bakıyorum’ deyip pansuman yaptırmasını reddetmiş. Kendisi acılar içindeydi. İniltileri aklıma kazındı. Hafızamdan çıkmıyor. Savunmasını anlattı, söyledikleri beni çok duygulandırdı açıkçası.
Suçlamalara cevap verdikten sonra şu ifadesi beni çok üzdü. “Sayın hakime hanım siz burada benim özgürlükle mahkumiyetim arasındaki kararı değil, yaşamımla ölümüm arasındaki kararı vereceksiniz.” Bunu duyunca ben çok hüzünlendim…. (sesi titriyor). Kendisi o kadar metanetli o kadar dimdik ki, zaten gözaltına alınırken ayakkabıyla değil terlikle gelmişti. Cezaevine ayakkabıyla almıyorlar o yüzden terlik giydim dedi. Tutuklanacağınızı nereden biliyorsunuz, çok güzel kendinizi savundunuz, belki bırakırlar diyorum. Bugün ‘suç’ kabul edilen ne banka ne Bylock, hiçbir şey yok. Adresi belli. Ailesiyle yaşıyor. Ameliyat olmuş, kaçma şüphesi yok. Tutuklanmazsınız dedim. Ama o, tutuklanacağımı biliyorum, dedi. Elinde kağıtlar vardı. Bunlar ne, dedim? Ameliyat sonrası raporların ve reçetelerin fotokopisini çektirmiş. Antibiyotik kullandığım için bu raporu istiyorlar, bunsuz bana ilaç vermezler cezaevinde diye, reçetesini hazır getirmişti yanında. Söylemek istediğim bir şey daha var.
Bazı polisler bize iyi davrandı. Yeme içme noktasında hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bir öğrenci tutuklandı. Ona da çok üzüldüm. O kadar güzel bir kızdı ki, o kadar metanetli ve dimdik ki, ben tahliye olmama sevinemedim, onun tutuklanmasına üzüldüm.
(İslam ve Hayat / H.Söz Haber)
- Bir 10 Kasım Mağduriyeti: Dr. Mehmet Arslan Tutuklandı
- İktibas’ın yeni sayısı Bangladeş gündemi ile çıktı
- Diken ve Karanfil
- Hayrola Mahmud Abbas
- Bir milyon yahudi, işgal altındaki toprakları terketti
- Ya Eyyühel Müzzemmil
- Son Seyahatimizden Yansımalar
- Husi: Gazze'ye destek için vurulan gemi sayısı 177'ye çıktı
Makaleler
Hava Durumu