"Hain" Arama Sonuçları
Tesettürlü olmak mesuliyeti
İslâm dininde teşhircilik haramdır. İslâm bunun için işe hâin bakışların önüne geçerek başlıyor. Sonra hem kadını, hem erkeği, hem nesli korumak için erkeğe ve kadına tesettürü emrediyor. İslâm dini dünya ve ahiret saadeti için kurallar koymuştur. Tesettür de bu kurallardan birdir.
İslâm dininde teşhircilik haramdır. İslâm bunun için işe hâin bakışların önüne geçerek başlıyor. Sonra hem kadını, hem erkeği, hem nesli korumak için erkeğe ve kadına tesettürü emrediyor. İslâm dini dünya ve ahiret saadeti için kurallar koymuştur. Tesettür de bu kurallardan birdir.
Radyo Denge´de şehadetinin 95. yılında Şeyh Said kıyamı konuşuldu (VİDEO)
Radyo Denge'de, Gündem Özel programının konuğu, Şeyh Said'in kıyamının 95. yılında Ali Kaçar oldu.KAÇAR: Şeyh Said ne Kürtçü idi ne de İngilizlerle işbirliği yapan bir hain idi. Onun kıyamı Allah'ın şeriatı içindi. Bunu kendisini idam edenler söylüyor, bu belgelerle ispatlıdır.
Radyo Denge'de, Gündem Özel programının konuğu, Şeyh Said'in kıyamının 95. yılında Ali Kaçar oldu.KAÇAR: Şeyh Said ne Kürtçü idi ne de İngilizlerle işbirliği yapan bir hain idi. Onun kıyamı Allah'ın şeriatı içindi. Bunu kendisini idam edenler söylüyor, bu belgelerle ispatlıdır.
MEB’den, İskilipli Atıf Hoca "İslam alimi değil" ve "vatan haini" bühtanları
Mersin'de İskilipli Atıf paylaşımı yapan öğretmen müfettiş incelemesiyle cezalandırıldı. Müdürlük tarafından hazırlanan raporda İskilipli Atıf Hoca için "İslam alimi değildir" iddiasında bulunuldu, 'vatan haini' ithamında bulunuldu.
Mersin'de İskilipli Atıf paylaşımı yapan öğretmen müfettiş incelemesiyle cezalandırıldı. Müdürlük tarafından hazırlanan raporda İskilipli Atıf Hoca için "İslam alimi değildir" iddiasında bulunuldu, 'vatan haini' ithamında bulunuldu.
Ey iman edenler! Allah ve Rasul'üne hâinlik etmeyin
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
İslâm hayat binasını “lâ ilâhe illallah” kâidesi üzerine bina etmek için gelmiş bir nizamdır. Ve bunu tahakkuk ettirmek için insanları gerçek Rab’lerine kul edecektir. Toplumu Allah’ın hâkimiyetine ve şeriatına teslim edecektir. Bu nizam, Allah’ın ulûhiyetine ve saltanatına yönelik olarak haddini aşmış olan zalim diktatör ve despotları bu zulüm ve tecâvüzden alıkoyacak ve bütün insanlığa şamil hak ve adalet sigortasını kuracak, insanlar arasında değişmez ölçülere göre hakkâniyeti yerleştirecek, Allah’ın nizamına uygun olarak hilâfet mükellefiyetini omuzlayarak yeryüzünü imar edip geliştirecek bir nizamdır.
Ankaralı Müslümanlar Halep için bir araya geldi (VİDEO)
Halep’e düzenlenen hain saldırılarda hayatlarını kaybedenler için Ankara Hacıbayram Camiinde, Cuma Namazı çıkışında gıyabi cenaze namazı kılındı. Cenaze Namazına çok sayıda duyarlı Ankaralı Müslüman iştirak etti. Gıyabi Cenaze Namazını Müslümanlarla Dayanışma Platformu (İlim ve Kültürel Araştırmalar Vakfı, Kardelen Derneği, Medeniyet Vakfı - Ankara (Genç Birikim), Vahdet Vakfı) organize etti.
Halep’e düzenlenen hain saldırılarda hayatlarını kaybedenler için Ankara Hacıbayram Camiinde, Cuma Namazı çıkışında gıyabi cenaze namazı kılındı. Cenaze Namazına çok sayıda duyarlı Ankaralı Müslüman iştirak etti. Gıyabi Cenaze Namazını Müslümanlarla Dayanışma Platformu (İlim ve Kültürel Araştırmalar Vakfı, Kardelen Derneği, Medeniyet Vakfı - Ankara (Genç Birikim), Vahdet Vakfı) organize etti.
Bu saldırı terörden daha fazlası
Ankara 17 Şubat’taki saldırının üzerinden 25 gün geçtikten sonra yine bir bombalı araç saldırısı ile sarsıldı. Başkent’in göbeği Kızılay’da Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’na 300 metre uzaklıkta gerçekleştirilen hain saldırıda son açıklamaya göre 37 kişi hayatını kaybetti. 15'i ağır 71 yaralının tedavisi devam ediyor. Terör saldırısı 'dış kaynaklı ve çok unsurlu' bir ittifakın izlerini taşıyor.
Ankara 17 Şubat’taki saldırının üzerinden 25 gün geçtikten sonra yine bir bombalı araç saldırısı ile sarsıldı. Başkent’in göbeği Kızılay’da Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’na 300 metre uzaklıkta gerçekleştirilen hain saldırıda son açıklamaya göre 37 kişi hayatını kaybetti. 15'i ağır 71 yaralının tedavisi devam ediyor. Terör saldırısı 'dış kaynaklı ve çok unsurlu' bir ittifakın izlerini taşıyor.
Kemalistler, Akif'i yurtdışında da rahat bırakmamış
Türk Edebiyatı Dergisi'nin Aralık sayısında hazırladığı dosyada bu konuyu belgeleriyle ortaya koyan Selçuk Karakılıç'ın yazdıklarına göre, Kur'an şairi Mehmed Akif, yeni yönetimle fikren ters düşünce polis tarafından izlenmiş. Cumhuriyetin ilanından sonra bir hain gibi polis tarafından izlenen ve bu yüzden ülkeden ayrılan Akif'in yurt dışında da adım adım takip edildiği ortaya çıktı.
Türk Edebiyatı Dergisi'nin Aralık sayısında hazırladığı dosyada bu konuyu belgeleriyle ortaya koyan Selçuk Karakılıç'ın yazdıklarına göre, Kur'an şairi Mehmed Akif, yeni yönetimle fikren ters düşünce polis tarafından izlenmiş. Cumhuriyetin ilanından sonra bir hain gibi polis tarafından izlenen ve bu yüzden ülkeden ayrılan Akif'in yurt dışında da adım adım takip edildiği ortaya çıktı.
Tiyatroyu da M. Kemal'i putlaştırma aracı yapmışlar
Akademisyen Esra Dicle Başbuğ, 'Resmi İdeoloji Sahnede' adlı kitabında halkevleri-köy enstitüleri döneminde Kemalist ideolojinin tiyatro oyunlarında nasıl kullanıldığını inceledi. Sonuçlar çarpıcı: Atatürk peygamber olarak gösteriliyor, Osmanlı padişahları hain, kan içici, zorba.
Akademisyen Esra Dicle Başbuğ, 'Resmi İdeoloji Sahnede' adlı kitabında halkevleri-köy enstitüleri döneminde Kemalist ideolojinin tiyatro oyunlarında nasıl kullanıldığını inceledi. Sonuçlar çarpıcı: Atatürk peygamber olarak gösteriliyor, Osmanlı padişahları hain, kan içici, zorba.
Atıf Hoca'ya hakareti mahkemelik oldu
Çorum'da İskilipli Atıf Hoca'nın torunu Mehmet Atıf İnal, BTP Genel Başkanı Haydar Baş'ın, 'Manyak, hain. Ben olsam 10 defa diriltir, 20 defa idam ederdim' sözleri için savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Çorum'da İskilipli Atıf Hoca'nın torunu Mehmet Atıf İnal, BTP Genel Başkanı Haydar Baş'ın, 'Manyak, hain. Ben olsam 10 defa diriltir, 20 defa idam ederdim' sözleri için savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Puthanede İbrahimi çığlık
Dini söylemlerin ve icraatların dönemin konjonktürüne adapte olmak amacıyla etkin bütüncül fikri ve eylemsel akımlarla iç içe geçirilmeye çalışılması, kirli bir din anlayışını ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramaz. Evrensel özellikteki İslami ifade tarzının, dominant konumundaki üst anlatıların ürünleri olan sloganlara ve sembollere meşru kılıf haine getirilmeye çalışılması hiçbir şekilde uygun değildir. İslam’ın doğasına aykırı olan bu girişim, Allah katında lanetli bir çaba olarak kalacaktır elbette... Resmi din algısını Azad Serhıldan sorguluyor yazısında...
Dini söylemlerin ve icraatların dönemin konjonktürüne adapte olmak amacıyla etkin bütüncül fikri ve eylemsel akımlarla iç içe geçirilmeye çalışılması, kirli bir din anlayışını ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramaz. Evrensel özellikteki İslami ifade tarzının, dominant konumundaki üst anlatıların ürünleri olan sloganlara ve sembollere meşru kılıf haine getirilmeye çalışılması hiçbir şekilde uygun değildir. İslam’ın doğasına aykırı olan bu girişim, Allah katında lanetli bir çaba olarak kalacaktır elbette... Resmi din algısını Azad Serhıldan sorguluyor yazısında...
Dersim katliamına katılan askerlerin ifadeleri kan donduruyor
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
Araplar Osmanlı'yı arkadan vurdu mu?
Araplar hafızamızda “hain” olarak, biz Arapların hafızasında “emperyalist” olarak damgalandık. Bu kara damga zamanla etkisini artırdı: İngiliz siyasetinin kendilerine “ikram” ettiği bölgelerde, kimi “kral”, kimi “emir”, kimi “sultan”, kimi de “başkan” unvanlarıyla hüküm süren diktatörlerle buna paralel olarak Türkiye’de hüküm süren “Şeflik rejimi”, kendi menfaatleri ekseninde Türk-Arap düşmanlığını körüklediler...
Araplar hafızamızda “hain” olarak, biz Arapların hafızasında “emperyalist” olarak damgalandık. Bu kara damga zamanla etkisini artırdı: İngiliz siyasetinin kendilerine “ikram” ettiği bölgelerde, kimi “kral”, kimi “emir”, kimi “sultan”, kimi de “başkan” unvanlarıyla hüküm süren diktatörlerle buna paralel olarak Türkiye’de hüküm süren “Şeflik rejimi”, kendi menfaatleri ekseninde Türk-Arap düşmanlığını körüklediler...
Taraf'tan Başbuğ'a balyoz gibi cevap
Asıl hain kim? Gerçekleri görüp kurumları uyaran gazete ve gazeteciler mi? Yoksa önlem almayarak evlatlarını ölüme terkedenler mi?
Asıl hain kim? Gerçekleri görüp kurumları uyaran gazete ve gazeteciler mi? Yoksa önlem almayarak evlatlarını ölüme terkedenler mi?
Gazze'de işbirlikçi saldırısı: 5 şehid
Fetih hareketinden hain grubun kalıntıları tarafından Cuma akşamı (25 Temmuz) Gazze sahilinde düzenlenen saldırıda El-Kassam Tugaylarından dört kişi ve bir kız çocuğu şehit olurken, 20 kişi de yaralandı.
Fetih hareketinden hain grubun kalıntıları tarafından Cuma akşamı (25 Temmuz) Gazze sahilinde düzenlenen saldırıda El-Kassam Tugaylarından dört kişi ve bir kız çocuğu şehit olurken, 20 kişi de yaralandı.
Venizelos’u dahi affettik ama Vahdeddin hâlâ hain
Kafamız karışıyor: Süleyman Demirel’in 2005 Temmuz’unda ağzından kaçırdığı, “Daha yüz yıl Vahdettin’in hain olarak bilinmesinin gerekli olduğu” şeklindeki açıklamanın Lozan’da verildiği söylenen sözlerle bir bağlantısı var mıdır? Böyle değilse Venizelos’u bile affeden bu devletin Vahdeddin’i affetmeyişindeki derin gerekçeyi birisi bize açıklamalı değil midir?
Kafamız karışıyor: Süleyman Demirel’in 2005 Temmuz’unda ağzından kaçırdığı, “Daha yüz yıl Vahdettin’in hain olarak bilinmesinin gerekli olduğu” şeklindeki açıklamanın Lozan’da verildiği söylenen sözlerle bir bağlantısı var mıdır? Böyle değilse Venizelos’u bile affeden bu devletin Vahdeddin’i affetmeyişindeki derin gerekçeyi birisi bize açıklamalı değil midir?
Makaleler
Hava Durumu