
"Hayatta" Arama Sonuçları

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Genel Sekreteri Christopher Lockyear, İsrail’in saldırıları altındaki Gazze’de yaşayanların kıyamet koşullarında hayatta kalmaya çalıştığını ancak burada hiçbir yerin güvenli olmadığını belirtti.

Hayatın ve hayattaki tüm varlıkların yaratıcısı Rabbimiz, Kitab-ı Keriminde iki cinsiyetten söz ederken, sen kalkmış post-modern tuğyanın "cinsel yönelimler" şeklindeki sapkın söylemini dillendiriyor ve sapkınlıkları meşrulaştırmaya çalışıyorsun.

Oxfam tarafından yayımlanan yeni rapor, son iki yılda ortaya çıkan 42 trilyon dolarlık servetin yaklaşık üçte ikisinin, dünyanın en varlıklı yüzde 1'lik kesime gittiğini ortaya koydu. İngiltere merkezli kuruluşun "Zenginlerin Hayatta Kalması" başlıklı raporuna göre söz konusu pay, dünya nüfusunun geri kalan yüzde 99'unun elde ettiği miktarın yaklaşık iki katı.

İktibas, Sünnetin ne olduğunu da en iyi anlatmaya çalışıyor. Daha dikkatli okuyunuz. Hadislerin eleştirisini ise tââ İmam Buhârîler, Müslimler ve hatta daha öncekiler yapmaya başlamışlar. Bunlar da mı müsteşrik idiler? Bunlar da mı İngiliz adamları idiler? Niye düşünmüyorsunuz? Daha Peygamberimiz hayatta iken onun sözlerini nakledenlerden yanlış nakledenleri Hz. Ömer’ler ve daha niceleri Hz. Ali gibi tenkid etmişlerdir. Onlar da mı müsteşrik idiler? Onlar da mı İngiliz adamı idiler? Niye akletmiyorsunuz?

Ebu’l-Hasan Ali en-Nedvi’nin Kur’an’a Göre Dört Terim kitabını eleştirmesi sırf eleştiri için yapılmış intibaı vermektedir. Mevdudî’nin dört terimle ilgili oldukça köklü, sağlam, ayağı yere basan tezini asla çürütmemiş, bilakis güçlendirmiştir. Mevdudî ilah, ra., din ve ibadet terimlerinin kökenindeki asli anlamı açığa çıkartıyor, yegâne ilah olarak Allah’ın kozmik alemdeki hakimiyetinin insan hayatında, sosyal hayatta da geçerli olması gerektiğini bu terimlere dayandırıyor. Nedvi ise daha çok namaz ve daha fazla Allah aşkı öneriyor.

Her devirde güçlü ya da cılız olsun Allah’a karşı çıkmalar, O’nun emirlerini nefislerine uydurma tezahürleri görülmüştür. O’nu açıkça reddetmeye az rastlanmakla birlikte olmuştur. Lâkin Allah’a karşı çıkma daha çok O’nu bilen ve tanıyanlardan sâdır olmuştur. Kureyş’in de Allah’ı bildiğini, O’nu yücelediğini biliyoruz. Tamamen teorik düzeydeki bu yücelemenin hayatın gerçeklerinden uzak, hayattan uzak bir yüceleme olduğunu da görüyoruz.

Bütün yol, yöntem ve vasıtalarla hayattan men ettikleri İslam'ın yerine laikliği ikame edenlerin niyetleri -Bebek’teki mücrimlerin çıplaklığı misali- bütün çıplaklığı ile hala tebarüz etmediyse, bunun artık kalplerin mühürlenmesi, gözlerin perdelenmesi ve kulaklara ağırlık vurulmasından başka bir izahı yoktur. Laiklik Allah'ın günah saydığı, haram kıldığı bütün cürümler için alan açmakta, korumalık yapmakta, haramı teşvik etmektedir.

Mart ayında milletvekilliği tasdik edilen Nureddin Paşa’nın Mecliste bilinen tek icraatı, şapka kanununa itirazı olmuş ve bu itiraz ona pek pahalıya patlamış, sonrasında evine kapanarak siyasetle ve hayatla bağını kopararak hayatta kalma savaşı vermiştir.

Câmileri salt, hayattan ve hâkimiyet ilişkilerinden bağımsız bir “ritüel mâbedi” olarak algılayan bir yaklaşım açısından evet bu genelge, câmilerin şeklen kiliseye dönüştürülmesi tehlikesini ortadan kaldırmıştır ve dolayısıyla “câmiler aslına dönmüştür.”

Radyo Denge'de geçtiğimiz yıl, Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu "Ramazan Özel" programında Mehmet Pamak'la "Kulluk Eksenli Hayatta Ramazan ve Kur'an" kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirilmişti. Programın ses kaydını video formatında dikkatlerinize sunuyoruz.

Her şeyi erteleriz bu hayatta. En basit işlerimizden, en ağır sorumluluklarımıza kadar yapacağımız her işi, atacağımız her adımı o veya bu bahanelerle hep bekletiriz. Daha iyi bir kul olmak için Rabbimize uygun zamanı bir türlü yakalayamayız. O’nun dinine hizmet etmek isteriz ama hizmet için yeterli imkânları bir türlü bulamayız. Maddi destek vermek isteriz inandığımız davaya ama kendi önceliklerimizden sıra gelip de cebimize elimizi bir türlü atamayız. Daha çok çalışmak, daha çok işte ehil olmak isteriz ama çalışmak için gerekli motiveyi engelleyen nefsi kovalayamayız.

Yıllardır süren savaştan dolayı kıtıkla karşı karşıya kalan Yemen'de halk, yaprak yiyerek hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Yemen'de 4 yıldır süren iç savaş sebebiyle halk büyük sıkıntılarla karşı karşıya ve kapsamlı ve sistemli tedbirler alınmazsa çok daha zor günler zaten zor günler geçiren Yemenlileri bekliyor.

Günümüz Türkçesinde kullandığımız birçok kelime arapça kökenlidir. Kur’an’ın da arapça olmasından dolayı farkında olmadan günlük hayatta kullandığımız birçok Kur'ani kelime bulunmaktır. 759 üzerinde Kur’an kelimesiyle bağlantılı 2285 kelime kullanmaktayız. Yüksel Yılmaz, "Günümüz Türkçesinde Kullandığımız Kur'an Kelimeleri" kitabında işte bu kelimeleri ele aldı.

İdlib'de Kefertoni ailesi 5 yıl önce Esed'in varil bombalarının hedefi oldu. Dört ferdin can verdiği ailede hayatta kalabilenler yitirdikleri uzuvları için tedavi bekliyor. Bombayla yanan küçük Luceyn, yüzünün eski güzelliğini istiyor. Baba Mahmud Kefertoni, "Oğlum Ömer uyuyunca kesik bacağına bakarak ağlamaya başlıyorum. Akranlarının nasıl koştuğu aklıma geliyor. Basit bir protez takıldı. Altı ayda bir yenilenmesi lazım ama 5 yılda üç kez temin edebildik" ifadelerini kullanıyor.

Halk yığınları yönetici, patron, işveren, cemaat lideri gibi kimseleri tanrısal sıfatlarla yüceltip, ilahlaştırmakta pek bir mahirdir. Fakat ilahlaştırılan insanların da ilahlaştırılmaktaki payları çok büyüktür. Hiçbir peygamberin hayatta iken ilahlaştırılmamış olması son derece manidardır.

Radyo Denge'de Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu "Ramazan Özel" programında Mehmet Pamak'la "Kulluk Eksenli Hayatta Ramazan ve Kur'an" kitabı üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Programın ses kaydını video formatında dikkatlerinize sunuyoruz.

Filistin İşgal Suçlarını Takip Heyeti Başkanı İmad el-Baz, Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde düzenlediği basın toplantısında, siyonist işgal güçlerinin Gazze sınırında göstericilere açtığı ateşte en az 3 bin Filistinlinin yaralandığını hatırlatarak, bu kişilerden 54'ünün bitkisel hayatta olduğunu açıkladı.

Kur’an’ı baş tacı ettiklerini söyleyip Kur’an’ın hükümlerini, hayatlarına ve ekonomiden, siyâsete bütün alanlara hâkim kılmayanların bu bildiri sahiplerine sert tepkiler vermelerinin hiç deanlamlı ve değerli olmadığını ve büyük bir çelişki arz ettiğini ifade etmemiz gerekir. Çünkü, kâfirler, Kur’an’ın tek bir harfini bile çıkaramazlar ama Müslümanım diyenler Kur’ân’ı kamusal alandan, ekonomiden ve siyasetten çıkarıp hayat dışına kovuyorlar.

Peki, bizim bu hayatta Rabbimize verdiğimiz sözler yok mu? “Üniversiteyi bir kazanayım görürler nasıl başarılı olacağımı, şu okul bir bitsin o zaman gör sen beni, bir evleneyim görürsün, hele bir çocuğum olsun bak onu nasıl yetiştireceğim, para kazanmaya bir başlayayım bak nasıl infak edeceğim, şu hastalığım bir geçsin nasıl çalışacağım...” tarzında, kimini kalpten geçirerek kimini ise dilimizle de ikrar ederek sözler vermedik mi bizler de aslında?
Makaleler
Hava Durumu