
"Kba" Arama Sonuçları

Kıbleye yöneliş, sadece bedeni bir yönelişin çok ötesinde mahiyete sahiptir. Zira kıble, tâbi olduğun dini, izmi, ideolojiyi, ibadet ettiğin taptığın ilahı temsil eder. Kıbleye yöneliş, bir uhrevi hareket olmakla birlikte, dünyevi eylemlerini “neden”, “nasıl” ve “hangi değere” göre yapacağını belirler.

İnsan eliyle karada ve denizde fesat/çürüme belirdiğini bildiren Kur’an, dünyayı, atmosferi, iklimi kirleten aç gözlü insanı ihbar ediyor. Fakat dünyayı, tabiatı, atmosferi, iklimi çürüten insan şuursuz/beyinsiz/sefih bir şekilde uçaklara, otomobillere vb. asla toz kondurmuyor, bula bula büyük baş hayvanları buluyor suçlu olarak.

İslâm, sadece vicdanların huzura erdirileceği bir yol ya da bir inanç sistemi değildir. Bu vicdani vazifeyi, sadece ibadete sığdırmak da doğru değildir. Seyyid Kutub, herkesten davayı sahiplenmesini, bunun için de aksiyon bekliyor. Kendi üzerinde taşıdığı özellikleri tüm Müslümanlar’dan beklemesi elbette tartışılır. Çünkü Seyyid Kutub, geçtiğimiz yüzyılın en bilge kişilerinden biri idi. Onun acılara katlanma, güçlüklere göğüs germe ve gerektiğinde davası uğruna ölme şuuru herkeste olsaydı herhalde yaşadığımız sorunları yaşıyor olmazdık.

İslami dâvet çalışmalarıyla tanınan bir grup mü'min, "Koronavirüs" gündemini değerlendirip, bu virüsün verdiği mesajlar üzerinden insanlığa mevcut istiğna, istikbar ve tuğyan halini sorgulama ve halini ıslah etme çağrısı içeren bir metin yayınladı. "Bizim insanlığa çağrımız, bu virüs musibetine köklü bir muhasebe ve özeleştiri ile yaklaşmak, insanların dünya ve âhiret saadetini harap eden, başta şirk ve tuğyan olmak üzere her türlü pisliklerden imana ve onun gerektirdiği takvaya hicret etmeye gayret etmektir. Nasuh bir tevbeyle İslâmî hayata topluca yönelmek ve yeryüzünde İslâm nizamını egemen kılma gayretine sarılmaktır" ifadelerine yer verilen metni ve bu metne göre hazırlanan videoyu dikkatlerinize sunuyoruz:

İslami dâvet çalışmalarıyla tanınan bir grup mü'min, "Koronavirüs" gündemini değerlendirip, bu virüsün verdiği mesajlar üzerinden insanlığa mevcut istiğna, istikbar ve tuğyan halini sorgulama ve halini ıslah etme çağrısı içeren bir metin yayınladı.

Soruyu ilk soran Merryl oldu: “Şeytan İmparatorluğu dağıldığına göre, yerini kim veya ne alacak?” Hiç kimse cevap veremedi. Tam bir şaşkınlık içinde birbirimize baktık. Cevap yerine, bir yığın muhtemel kehaneti mırıldandık. Sonunda Merryl kendi sorusuna cevap verdi: “Biz olacağız. Bir sonraki umacı, yeni şeytan imparatorluğu İslâm olacaktır. Batı’nın, özellikle sınai ve askerî işbirliğinin kendi kimliğini korumak, işleyişini sürdürmek için hâlâ bir şeytana ihtiyacı var."

“Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman sanki onları hiç duymamış, sanki kulaklarında sağırlık varmış gibi istikbar ederek yüz çevirir. İşte o kimseyi elim bir azabla müjdele!” (Lokman: 7)

Birleşmiş Milletler (BM), Suriye'nin güneybatısındaki Rukban kampına yapılacak insani yardım sevkiyatının ertelendiğini duyurdu.

İktidarın her adımını takdis etme ve her çarkını meşrulaştırma misyonunu son derece maharetli şekilde yerine getiren muhafazakâr medya organları, Türkiye'nin, küresel istikbarın işgal, darbe ve katliam örgütü NATO ile yeni angajmanlara girme hamlesini de büyük bir başarı gibi göstermeye muvaffak oldu!

İşgal işbirlikçisi Esed rejimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Suriye'de gecikmeksizin ateşkes sağlanması kararı almasına karşın, Doğu Guta'da yine kimyasal silah kullandı. Duma hastanesi yetkilileri 16 sivilin zehirli gazdan etkilendiğini belirtti. Rejim güçlerinin, sabah saatlerinde Duma, Haresta, Şifoniyye ve Kefer Batna, Hammuriye, Sakba, Baeyt Sava ve Merc bölgelerine hava ve karadan düzenlediği saldırılarda ise 5 mazlum katledildi.

Suriye'de işgal işbirlikçisi Esed rejiminin ablukada tuttuğu Doğu Guta'ya düzenlediği hava saldırılarında 15 sivil daha katledildi. Bölgedeki AA muhabirlerinin bildirdiğine göre, sivil yerleşimlerden Duma'da 8, Şifoniy'de 3, Ayn Terma'da 2, Sakba'da 1, Zemelka'da 1, toplam 15 sivil can verdi.

Venhar Batı Okumaları bu hafta "Sekülerizm-Laiklik-Pozivitizm-Deizm" konusuyla devam etti. Muhammed İkbal Durmuş'un 14 Aralık 2017 Tarihli sunumunun videolarını sizler için paylaşıyoruz...

Esed rejimi ve Şii milisler Suriye-Ürdün sınırında bulunan Rükban mülteci kampını kuşattı.

Muhammed İkbal verdiği konferansları,dersleri ve yazdığı şiirleri ile bir taraftan ümmeti tekrar ihya etmek için samimiyetle çalışırken diğer yandan Hint Müslümanlarını İngiltere’ye karşı mücadeleye teşvik ediyor ve Müslüman toplumun sahip olacağı bağımsız bir devletin temellerini atıyordu.

Venhar Cumartesi seminerlerinin geçtiğimiz haftaki konuşmacısı Erciyes Üniversitesi'nden M.İkbal Durmuş idi. Durmuş, Peygamber (a.s.)'ın, müşriklerin sadece putlarına değil ekonomik iktidarlarına da karşı çıkmak için görevlendirildiğini vurguladı.

Filistin’de 62 yıl önce yaşanan “Büyük Felaket”in acıları hâlâ tazeliğini koruyor. Siyonist işgal rejiminin kurulduğu 14 Mayıs 1948 günün ertesini Nakba (Büyük Felaket) olarak anan Filistinliler, yerlerinden göç ettirilen ve katledilen yüzbinlerce Filistinli’yi anıyor. Bugün sayıları 6 milyonu geçen Filistinli mültecilerin, BM kararları ve uluslararası hukuka göre topraklarına geri dönme hakkı bulunurken, Siyonist işgal rejimi buna izin vermiyor.

Ercümend Özkan, bu her iki alanda da açık, net ve belirgin bir duruş ve söylemi olan, duruş ve söylemin ötesinde her iki alanda da etkili bir çaba sahibi olan bir mücadele adamı idi. Özkan'ı bugün, dünya istikbarı ve yerel şirk düzenleri ile, aynı zamanda asırlardır nesilden nesile taklit zinciriyle aktarıla gelen muharref din anlayışları karşısındaki net duruşu ve mücadelesiyle hatırlamaktayız.

Pınar Yayınlarndan çıkan eserde Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Muhammed İkbal, Ayetullah Humeyni, Mevdudi, Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Malcolm X, Aliya İzzetbegoviç, Ali Şeriati ve Ercümend Özkan gibi isimlerin fikri görüşleri değerlendirilmekte.
Makaleler
Hava Durumu