
"ahsi" Arama Sonuçları

Cuma hutbesi: Mümin Şahsiyetin Tercihi ve İçten Bağlılık I Rıdvan Dinçer I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Cuma sohbeti: Fussilet Sûresi'nden İslâmî Şahsiyet Ölçüleri I Hasan Çelenk I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Siyonist işgal rejiminin, Mescid-i Aksa'yı fiilen bölmek ve bir kısmını Yahudilere tahsis etmek için girişimlere başladığı bildiriliyor. Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Takiyya, “İşgalci İsrail gerçek ve fiili planlamaya girmiş diyebiliriz. Mescid-i Aksa'yı mekansal olarak taksim etmek adına bu planlama artık meclise sunuldu ve onun üzerinden çalışmalar başlatıldı" diyor.

Her şeyi kabul etmek, yine her şeye huyurun efendim, doğru söylüyorsunuz ve haklısınız efendim demek, kaliteli, nitelikli, keyfiyet sahibi, karakterli ve şahsiyetli insanların değil, daha ziyade karaktersiz, şahsiyetsiz, ilkesiz menfaat düşkünü, haysiyet yoksunu ve de onursuz, münafık tipli, bukalemun insanların vasıflarıdır...

Kur'an'ın temel bazı konularına ters olan, sadece Rabbimize tahsis edilmesi gereken hususlarda, başkalarını araya koymak, başkalarıyla sürekli irtibat (rabıta) haline bulunmak, başkalarından manevi anlamda kurtuluş ve yardım isteneceği düşünce ve inancı "Tevhide" aykırı ve imanı bozacak fiil ve söylemlerdir...

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV'ın dönemin son online konferansında, günümüz ve yakın tarih araştırmalarıyla da tanınan yazar Ali Kaçar misafir oldu. Kaçar, Kemalizm ve Kadın başlıklı sunumunda, resmi tarihin iddia ettiği gibi Kemalizm'in kadına gerçek kimliğini ve haklarını vermediğini bilakis var olan şahsiyetini de dejenere ettiğini ifade etti. Konferansın videosu aşağıda istifadenize sunulmuştur...

Kalemder dernek binasında hizmete giren Ahmed Kalkan Kütüphanesi muhtelif konularda binlerde kitabı içerisinde bulunduruyor.

Çok zor da olsa mümin şahsiyetlerin vahye kayıtsız kalmaması ve hayata küsüp kendi gettolarına çekilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Hayatın her alanında tek başımıza bir ümmet de olsak kötülüğe karşı bir duruş sergilemek zorundayız. İslam’ın ve Kur’an’ın gücünü ilişki kurduğumuz çevremize ve en yakın akrabalarımıza gerek beden diliyle gerekse konuşma diliyle hissettirmeliyiz.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de otelinin kapılarını evsizlere açan 68 yaşındaki Faslı Ahmed bin Abdurrahman, geceleri de şahsi aracıyla muhtaçlara ekmek dağıtarak İslam’ın gereğini yaptığını söylüyor.

Bu diyarlardan sessiz sedasız, fakat iz bırakan bir değerli Ahmed Kalkan hocam geçti. Müslümanlara naif ve yumuşak, zalimlere karşı ise dik duruşlu, eğilmeyen ve de hikmetli davranan ve ayrıca da ahlakıyla karşı tarafı düşündüren yapısıyla bir mü’min şahsiyet geçti.

İnsan ister kendinden sadır olsun, ister kendi üzerine sadır olsun iki tür fiil ile karşı karşıyadır: Bunlardan biri kendini hakimiyeti altında bulunduran alanda cereyan eden fiiller, diğeri ise kendisinin hakimiyeti alanında cereyan eden fiiller. Bahsimizin asıl temeli ise fiillere sevab veya ikâb’ı (ceza) yükleme hususudur…

Anlatılan masalın ortasına dalıp, “Hayır arkadaş, benim bildiğim, masal çocuklara anlatılır. Siz alenen büyüklere masal anlatıyor, onları gerçeklikten uzaklaştırıyor, sâbiteleri ve o sâbiteler üzere nice mü’min şahsiyetin asırlardır sürdürdüğü gayretler, verdikleri emeklerle oluşturulan özgün ve bağımsız İslami algıyı bozuk para gibi harcıyorsunuz” demenin bir yükümlülük olduğuna kani oldum.

Evet, koşmamız gerekiyorsa koşmamız lazım. Sonra geç olabilir, Habibi Neccar hem koşmuştu, hem de hak yolda Resullere destek olmuştu. Ve sonunda Allah’ın rahmetiyle cennete uçtu. Mümin şahsiyetin güzel bir örneği.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV’ın Alternatif Eğitim konferanslarının Kasım ayı konuğu Mehmet Pamak’tı. Pamak, 24 Kasım 2019 Pazar günü “Kulluk Eksenli Hayat Tasavvurunda Öncelikli Sorumluluklarımız” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

İslam Tarihçileri Derneği Başkanı Doç. Dr. Tahsin Koçyiğit, “İslam tarihi en iyi Kur’an-ı Kerim merkeze alınarak öğrenilir” dedi.

Mehmed Durmuş: Takva, dünyadan el etek çekmek, topluma karışmamak, kadının bulunduğu ortamda erkeğin, erkeğin bulunduğu ortamda kadının zinhar bulunmaması demek değildir. Bilakis, Müslüman şahsiyet hayatın tam da merkezinde yer almak durumundadır. Peygamberlerin sünneti budur. Böyle iken kendimizi haramdan korumak takvadır. Allah meleklerin takvasından değil de, insanın takvasından bahsetmektedir.

Malumunuz dün sözde ''Dünya Kadınlar Günü''ydü. Allah'ın dünyasında Allah'ın dediği olmalı hakikatinin hilafına dünyayı cehenneme çeviren, feminizm gibi batıl dinlerle güya kadına sahip çıkma adına onu daha fazla sömürüp metalaştıranlar lutfedip (!) senenin belli günlerini göz boyamak maksatlı kadınlara tahsis etmişler. Sitemiz yazarlarından Hasan Bakırcı'nın geçen sene kaleme aldığı makaleyi önemine binaen ve dile getirdiği hususlar itibariyle hala geçerliliğini korumasından dolayı yeniden dikkatlerinize arz ediyoruz.

Hz. Aişe şöyle demiştir: “Rasulullah iki şey arasında serbest bırakıldığı zaman, günah olmadığı müddetçe kolay olanı tercih ederdi. Günah olan işlerden son derece kaçınırdı.” (Buhari, Savm 53) Hoşgörü, daha ziyade şahsî hataları, kişinin yüzüne vurup utandırmadan, başkalarının yanında onu rencide etmeden, sabır ve anlayışla karşılamak, hatasını anlamasına, telafi etmesine imkân vermek kastedilir.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, ilk “Kur’an toplumu”nu oluşturan mü’minlerin hepsi Kur’an’ı anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okuyorlardı. İslami şahsiyeti ve hayatın bütün alanlarını vahiyle inşa etmek amacıyla tertil üzere Kur’an okuyor (Müzzemmil, 73/4; Ahzab, 33/34), Rasûlullah’tan (s) kitabın ve hikmetin eğitimini alıyorlardı. (Cuma Suresi, 62/2; Bakara, 2/129, 151; Âl-i İmran, 3/164). Bütün mü’minler okuyup eğitimini aldıkları Kur’an’dan anladıklarını, fıkhettiklerini hayatlarına taşımaya çalışıyor, birbirleriyle de fikir teatisinde bulunuyorlardı.

“Müslüman olduğunu” söylediği hâlde, bazı hayat alanlarında Allah’a ibadet/itaat ederken bazı alanlarda da hevaya ya da tağutlara uyanlar, hayat tarzı ve ameller alanında müslüman olmayanlardan ayırt edilmez bir hâle gelmişlerdir. Hâlbuki Rasûlün (s) önderliğindeki ilk Kur’an neslinin örnekliğinde, tevhidî imanın, İslami şahsiyetin ve İslamî toplumun inşası sürecinde, imanî, amelî ve toplumsal/yapısal planda üç hicret gerçekleştirilmişti
Makaleler
Hava Durumu