
"birbirine" Arama Sonuçları

“İslam Topraklarında Otoriter Rejimler”de Türkiye, İran, Mısır, Fas, Tunus, Cezayir, kısmen Afganistan gibi İslam topraklarının geçirdikleri modernleş(tiril)me azapları işleniyor. Makus talihli toprakların hikayesi birbirine o kadar yakın ki, neredeyse birbirinin aynısı.

Küfre, şirke ve ifsada karşı tevhid ve ıslah mücadelemizde, bizzat Müslümanların nefsanîyet konusunda, ilkesel eksende, birbirine ve çevreye güven veren eminlik ve Kur’an ahlakını temsil bağlamında içine düştükleri zaaflardan kaynaklanan engeller olmasaydı, Allah’ın rahmeti üzerimize yağar ve bugün çok daha iyi bir konumda olurduk.

Ankara’da bir çocuğun bilgisayar oyunu yüzünden arkadaşını öldürmesi, Malatya’da ise bir çocuğun bu yüzden kuzenini bıçaklaması endişe yarattı.

Günümüz çağdaş, Kemalist, Laik zihniyetin, toplum içinde kadına biçtiği model ise tam bir enkaz şeklindedir. Kadınla erkeği sürekli birbirine rakip gören, içi boşaltılmış EŞİTLİK kavramını kullanarak, kadınların birçoğunun feminist bir yaklaşımla erkeklere düşman olmasına sebebiyet veren hastalıklı bu kafa, toplumun inşası için olmazsa olmaz, huzur ve barış içinde yaşaması gereken erkek ve kadın karakterinin birbirleriyle çekişmesine ve birbirlerine karşı üstünlük kurmalarına sebebiyet vererek insanlığın fıtri kodlarıyla oynamıştır.

İslam, biz Müslümanları ırk, renk, dil ve coğrafya ayrımı yapmadan tek bir ailenin fertleri olarak değerlendirerek bu büyük İSLAM AİLESİ'nin bütün fertlerinin birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarının olduğunu belirtir, tıpkı kan bağıyla bağlı olduğumuz çekirdek ailemiz ve bu ailenin her ferdinin birbirine olan hak ve sorumlulukları gibi.

En büyük vefakarlık, yaratanını tanımak, kulluk görevlerini yapmak O’nun verdiği nimetlerin kıymetini bilmektir, şükür etmektir. En büyük nankörlük de kulun, Rabini inkâr etmesi, şirk koşması, O’nun yüceliğini tanımamasıdır. Ahde vefa, kulun Allah'a, ümmetin peygamberine, dostun dostuna, aile fertlerinin birbirine sevgi ve sadakatidir.

Nekbe kelimesinin Türkçe karşılığı "felaket"tir. "Yevmun Nekbet" / Felaket Günü, siyonist işgal rejiminin bağımsızlığını ilan edip 15 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal etmesini ifade etmek için Filistinlilerin kullandığı bir terkiptir. En-Nekbe'den (Büyük Felaket) 72 yıl sonra Filistinlilerin nüfusu dünya genelinde dokuz kattan daha fazla artarak 13 milyona ulaştı. Her yıl 15 Mayıs'ta anılan En-Nekbe'nin bu yılki yıldönümünde tarihi Filistin topraklarında Filistinli ve Yahudi nüfusu yaklaşık birbirine eşit hale geldi.

Bâtılın zail ve hakkın hakim olmasının şartları oluşmadan iktidar olmaya çalışmak, hem muktedir olamamayı, hem de aralarının mutlak olarak ayrıştırılması gereken hakla bâtılın birbirine bulandırılması sonucunu doğurur, kaçınılmaz olarak... Netice olarak Mısırlı Müslümanlara, Firavun düzeninin zindanlarında olmaktan ötürü ye'se düşmemelerini, bu bâtıl düzenin makam koltuklarının değil, onlardansa zindanlarının kendilerine yakıştığını ifade etmek istiyoruz.

Tümüyle farklı bir dünya görüşüne sahip olduğu söylenen insanların evleri birbirine neden bu kadar benziyor? Dünyaya sunacakları farklı bir yaşam modeli yok mu? Sedirler, yer sofraları nereye gitti? Şöyle soralım: Muhafazakâr insanlar neyi muhafaza etti? Kentleşme konusunda olduğu gibi evlerimizde de kendimize özgü bir model arayışımız bulunmuyor.

Sosyolojik ve psikolojik çözülmenin birbirini hem etkilediği hem de birbirine hız verdiği birey-kent modelinde her bir şey kapital Tanrı’ya sunulan adak gibi.

Nekbe kelimesinin Türkçe karşılığı "felaket"tir. "Yevmun Nekbet" / Felaket Günü, siyonist işgal rejiminin bağımsızlığını ilan edip 15 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal etmesini ifade etmek için Filistinlilerin kullandığı bir terkiptir. En-Nekbe'den (Büyük Felaket) 70 yıl sonra Filistinlilerin nüfusu dünya genelinde dokuz kattan daha fazla artarak 13 milyona ulaştı. Her yıl 15 Mayıs'ta anılan En-Nekbe'nin bu yılki yıldönümünde tarihi Filistin topraklarında Filistinli ve Yahudi nüfusu yaklaşık birbirine eşit hale geldi.

Şimdilerde, “Yeni Türkiye”nin resmi ve yarı resmi (iliştirilmiş) medyasının, tıpkı 28 Şubat sürecinin yani “Eski Türkiye”nin resmi ve yarı resmi (iliştirilmiş) medyası gibi psikolojik harp tekniklerine tevessül eden, habercilikle muhbirliği, haberle haysiyet cellatlığını birbirine karıştıran yaklaşımlar içerisine girmekte olduğunu görüyoruz.

vet, biz üzerimize düşen görevi hakkıyla yerine getirirsek, Allah kırılmış, parçalanmış olan kalplerimizi bir araya getirecek, uzlaştıracak, birbirine ısındıracak (8 Enfal 63) ve bizleri yeniden kardeşler yaparak; gücümüze güç katacaktır. Bu, cihadı, hayatının gayesi haline getirmiş, şuurlu müminlere Allah’ın bir vaadidir:

''Mahalle, kırk haneden oluşur. Kırk kapı komşu birbirine kefildir. Avarız akçası da bu kefaletin senedidir. Bir şehir, mahallelerden oluşur. Şehir inşa edemezsek medeniyet de inşa edemeyiz.'' Lütfi Bergen, 'Şehir Sünnettir' kitabı etrafında Yağız Gönüler'in sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail konusundaki görüşmelerin devam ettiğini; ambargo konusunda ise malların Türkiye üzerinden girmesine izin verileceğini belirterek iki ülkenin birbirine ihtiyacı olduğunu söyledi

Hakla-batıl birbirinden tamamen ayrı iki hayat sistemidir. Birbirine asla kavuşmaz iki yoldur. İkisinin birbirine bağlanması mümkün değildir. Aralarında var olan şey, sadece savaştır. Barışı imkânsız olan bir savaş... Öyleyse cahiliyeden ayrılmak bir zorunluluktur. Değişik ana işaretlerin ortaya çıkması için ayrılmak...

Laik rejimin, laik hukuk çerçevesinde yasama faaliyetini yürüten Meclisine 4 vekil başörtülü olarak girdi dün itibariyle. Biz bu manzarayı "Hak geldi batıl zail oldu" yerine, "Hakla batıl iyice birbirine bulandırıldı" diye yorumlasak haksızlık mı etmiş oluruz?

Şimdi tutup da İslam`a göre batıl olan dinler ve onların mabetleri ile Alevîlere ait olanı birbirine benzetmek, aynı kategori içine sokmak `farklı şeyleri aynı hükme tabi kılma` yanlışına düşmek olduğu gibi samimi Alevîleri de incitecektir.

Rasim Özdenören, Gezi olaylarıyla ilgili Mazlum-Der'in de imzacısı olduğu bir bildiriyi eleştirdiği yazısında, önemli bir de tesbitte bulundu: "Hükümeti teşkil eden kişilerin münferit olarak Müslüman olmasıyla hükümetin İslam hükümeti olup olmadığı hususu feci şekilde birbirine karıştırılmaktadır. Bu hükümet İslamî bir yönetimin hükümeti değildir. Bu hükümet fiilen ve hukuken 1982 Anayasası'nın öngördüğü hükümlere göre kurulmuş bir hükümettir. Binaenaleyh ondan Müslümanın ahlakını yansıtan davranışlar beklemek tipik bir yanlış bilinç vakasıdır."

Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursi, Mübarek rejiminin en son başbakanı Ahmet Şefik'le birlikte ikinci tura kaldı. İlk beş adayın aldığı oyların birbirine yakın olması dikkat çekerken, kamuoyu yoklamalarında seçimin iki favorisi olarak gösterilen eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa beşinci, Abdul Munim Ebul-Futuh ise dördüncü sırada yer alabildi.
Makaleler
Hava Durumu