
"gibidir" Arama Sonuçları

Küresel sistemle tam entegre olmuş seküler/liberal/demokrat/muhafazakâr toplumu inşa etme sürecinde, mevcut iktidar erkleri, aile konusunda tam bir çıkmazın içine düşmüş gibidirler. Bütün eğitim hayatını pozitivist/maddeci/kapitalist değer yargıları ile dizayn eden sistem, ‘rızkın temini’ konusunda da aynı zihin kodları ile hareket ederek (yukarıda da değindiğimiz gibi), mensuplarını Allah’ın kefil olduğu bir konuyu sorgular hale getirmiştir. ‘Aile’ kurumunun yapı taşı olan çocukların bakım ve iaşesini (güya) destekleyerek, ebter olmaktan kurtulacağı zannına kapılmıştır.

Millî Görüş’ün Millî Gazete’sinin bu köşe yazısında İslam’ın köşe taşı niteliğindeki en belli başlı kavramlarına takla attırılmış, İslam akidesi kevgire döndürülmüştür. Yaptıkları bu tahrif muamelesi, yapacakları diğer tahriflerin habercisi ve garantisi gibidir.

Medya ise hakikatleri çarpışmada bir numaralıdır. Egemenlerle kanka gibidir. İnsanlar görülen ekrana inanırlar. Arka planda yapılanları pek düşünmezler. Medya iyiyi kötü gösterir, kötüyü iyi gösterir. Masum insanlara iftira ve çamur atmaktan çekinmezler. Yalanları ortaya çıktı mı ya kıvırlar, ya da görmezden gelirler. Algı ile yalanlarına insanlar zamanla alışırlar ve tepki bile göstermezler.

Kendimiz, çocuklarımız ve bütün insanlık için yaşanılır bir dünya istiyorsak, kendisiyle dünya ve ahiret saadetine kavuşmamıza vesile olacak dinimiz İslamı bütün insanlığa güç ve imkanlarımız dahilinde tebliğ ve davet etmeliyiz. İslamın insana hayat veren aziz mesajlarının bütün dünyaya tebliğ ve davet yolu ile ulaştırılması o kadar önemliki, tıpkı insanın olmazsa olmaz ihtiyacı olan yiyeceğe, içeceğe ve havaya olan ihtiyacı gibidir.

Samimiyeti, fedakarlığı, ilmi ve duruşu ile "yaşayan bir sahabi" olarak tanımladığımız, örnek bir mü'min, istikamet üzere bir âlim olan Ahmed Kalkan hoca, bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Sözün aslını kökünü önemsemek gerekiyor eğer bir meyve umuyorsak şayet, maksadımız bağı viran etmek, içimizdeki cerahati orta yere saçmak ise çirkinlik yolunun yolcusuyuz demektir. Söz, nerede sarf edilirse edilsin ondan mesulüz. Kötü sözden medet ummak köksüz kuru bir ağaca çaput bağlamaktan öte bir iş değildir. Güzel sözün müşterisi olmak ise meyvelerinden tekrar toprağa tohum saçan bir ağacın bereket dolu gölgesinde oturmak gibi.

Câmilerimizin sosyal mimarisini kaybettik. Câmi, eski hali ile hayatı kuşatan bir mekândı. İbâdet, bizim dinimizde kapsamlı bir kavramdır. Günümüzdeki şekliyle câmiler, dinin hapsedildiği, ya da hapsedilmek istendiği hapishaneler gibidir...

Uyku denilince aklımıza rahatlama ve tüm geceyi uykuyla rahat bir biçimde geçirmek geliyor elbet. Uyku iki ölümden bir tanesidir, uyku ölümün kardeşi gibidir. Uyurken ruh bedenden ayrılır.. Bu yüzden bu kelimeler uyku için kullanılabilir.

Konuşmak veya söz söylemek, insanların en temel özelliklerinden biridir. Söz vardır insanı vezir eder, söz vardır insanı rezil eder. Düşüncelerimizi ve ideallerimizi dile getirmenin en etkili yolu, yine konuşmaktır. Ancak konuşmalarımızın, sözlerimizin içeriği, söyleme biçimi, zemini, amacı, vahye uygun olup olmaması, sözün gerçekliği ve amele yönelik olup olmadığı sözün değerini etkileyecek unsurlardır.

Akşam 22:00 ile 02:00 arasındaki uyku % 200 verimlidir. Yani bu saatler arasında 3 saat uyunduğunda 6 saat uyunmuş gibi olunur. Gündüz ise 10:00 ile 13:00 arasındaki yani kuşluk vaktindeki uyku %400 verimlidir. Bu saatler arasında yarım saatlik uyku 2 saatlik uykuya karşılık gelir. Dolayısıyla gece 3 saat gündüzde 0,5(yarım) saat uyuyan bir kimse zahiren 3,5 saat uyumuş görünür. Gerçekte ise 8 saat uyumuş gibidir. Hiçbir uykusuzluk da hissetmez.

"Ahmed Eflaki’nin deyimiyle bir gün ‘kıskanç fakihler’ Mevlana’ya, “Şarap helal midir veya haram mı?” diye sorarlar. Mevlana taşın geldiği yeri anlamıştır… Soru, Şems-i Tebrizi’yi hedef almaktadır... Şöyle der: “İçsen ne çıkar, çünkü bir tulum şarabı denize dökseler deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir. Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir. Böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer. Açık cevap şudur ki, eğer Mevlana Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mübahtır. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahbenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır.” İşte sizin, “Dertli, hüzünlü; öteki âlemi öncelediğini” iddia ettiğiniz mülayim Mevlana!"

"Bugünün İhyasından Yarının İnşasına" sloganıyla yayın hayatını sürdüren Vuslat Dergisi, Eylül sayısında "Kur'ansız Ramazanlar"ı kapağa taşımış. Vuslat, "Kur'ansız Ramazan, içi boş sahte cennet gibidir" diyor.

TOKAD'ın "İman ve Amel Bütünlüğü" seminerinde konuşan Şükrü Hüseyinoğlu, imanla amelin etle kemik gibi ayrılmaz olduğunu vurguladı ve "amelsiz bir imanın da makbul sayılacağı" iddiasının tarihsel bir hata olduğunu söyledi.
Makaleler
Hava Durumu