
"izgi" Arama Sonuçları

İkindi Sohbetleri: Kur'an'ın Kırmızı Çizgisi Rivayetlerle Nasıl Aşındırıldı? I Şükrü Hüseyinoğlu I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Güzel adamdı Şahin abi, asla tevhidi çizgiden taviz vermemişti. Küfre karşı soyismi gibi kaya gibi, taş gibi sertti. Şahin abi çayın demine su katmazdı, herhalde tevhide bir şeyin katılmasına karşı olduğu gibi çayına da istemezdi.

Necmettin Erbakan ve çizgisi Milli Görüş’ün tüm mücadelesinin özü, laik-demokratik-kemalist rejimin asla karşıtı olmadıkları, aksine müslümanların sistemi daha iyi ıslah edeceğini ve yöneteceğini ispat etmektir.

Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.

Bütün bu alanlarda yapılan dualar ve kullanılan İslâmî şiarlar, bu laik kurumların mevcut halleriyle devam etmelerini “dindar” kitleler nezdinde meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşıyor mu? Bu uygulamalar, bizi İslâmî kimlik ve temel ilkelerimiz bakımından çok rahatsız edip İslam’ın laiklikle hükmeden bu Atatürkçü kurumlar için kullanılmasına itiraza sevk ederken, neden geçmişte aynı çizgide olduğumuz Haksöz Haber’i çok memnun edebiliyor?

Ümmet bilincine sahip, ilmi düzeyi yüksek eserleriyle mutedil bir çizgide İslam'ı dünya insanlığının gündemine taşımaya gayret eden biriydi. Bununla birlikte, İslam coğrafyasındaki despot yönetimlere karşı net tavır alırken, Türkiye ve Katar benzeri muhafazakâr laik yönetimler konusunda net bir İslami tavra sahip değildi.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

“Modern çağda tek bir din vardır o da devlet dini” diyen Hüseyin Alan, “Bu din, klasik çağdaki diğer dinleri bireye has olarak özelleştirdi, inançlara dönüştürdü, hukuken bütün inançları eşitledi, aynı statüye soktu ve böylece kategorize etti, onları inançlar çizgisinde bir yere oturttu, bir hükümranlık alanına sınırladı” dedi.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

Erdoğan: "Üç dinin kutsalı olan, ilk kıblemiz Kudüs'ü Şerifin, dünya Müslümanlarının kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum."

Babasının camideki vaazdan eve taşıdığı “İttegullah” ikaz-ı ilahisi temelinde edindiği ilk İslami hassasiyet nüvelerini hayatının yol azığı edinmiş Ercişli bir Kürt çocuğunun, Köy Enstitüsü kültürüyle yetişmiş öğretmenlerin görev yaptığı yatılı bölge okulunda yaşadıkları, 28 Şubat sürecinde “irtica”dan ihraçla noktalanan komutanlık dönemi anıları ve en önemlisi tasavvuftan tevhide uzanan sorgulama ve arınma, Kur’ani/Nebevi çizgiyle tanışma süreci… Yazı ve sohbet çalışmalarıyla tanıdığımız Şahin Özdaş’la sıradışı hikâyesini konuştuk.

Laik-Kemalist TC rejiminin kuruluşundan beri ülkede egemen olan, İslam’a, müslümana ve kontrol dışı müslümanlaşmaya düşman, baskıcı, yasakçı, asimilasyoncu ve darbeci zihniyet, süreklilik arz eden bir “28 Şubat” zihniyetidir. İşte bu zihniyetin hedefi; toplumdaki İslami uyanışta bir yükselme olduğunu gözlemledikleri her konjonktürde hemen müdahale edip yeni baskılar, yasaklar, zulümler yaparak ve emperyalizme eklemlenmiş sosyal mühendislik projeleri uygulayarak seküler Batı kültürüne dayalı resmi ideoloji ile Diyanetçe temsil edilen “statüko dini” çizgisinde toplumu yeniden hizaya sokmaktır. Rejimin hudutlarını çizdiği çerçeveyi aşan bir içerikle müslümanlaşmaya yönelen halkı “statüko dini” ve laik kemalist resmi ideoloji çizgisinde hizaya sokma amaçlı bu müdahalelerden birisi de 22 yıl önce alınan MGK kararları ekseninde 28 Şubat 1997’de yapıldı.

Aramızda tekrar edip durduğumuz bir ilke olan cahiliyyenin tüm şahıs ve kurumlarını Reddetmedikçe araya kırmızı bir çizgi koymadıkça cahiliyyeden ayrılmadıkça Nebevi hareket metodu uygulanamaz.

Hükümet, yeni süreçte halka demokratik sistemi benimsetme noktasında çok daha sinsi ve çirkin üslupları devreye sokuyor. İşte bunlardan biri de çizgi filmler… Özellikle TRT bünyesinde yer alan çocuk kanalları marifetiyle yayınlanan belli başlı çizgi filmler aracılığıyla Batılı nizam ve mefhumlar benimsetilmeye çalışılıyor.

1960’lardan itibaren Türkiye’de temel politikalar Amerikancı çizgiye kaydırılmış ve İngiliz hakimiyeti sona erdirilmiştir. Giderek yoğunlaştırılan Amerikancı politikalar, bilhassa İngilizlerin Türkiye’yi seçerek kullanageldiği İslâm’ı kazıma, yoketme anlayışını da terketmiş ve müslümanları yanına alma gereği duyarak dünya üzerinde uyguladığı politikalarla paralellik kurmuş ve bir genel konsensus sağlamayı hedeflemiştir.

Müslümanlar iktidarların peşinde değil; İslâmî, tevhidî, fıtrî, evrensel değerleri iktidar kılmanın derdindedirler. İktidarın doğruları veya kırmızı çizgileri değil Rablerinin doğruları ve kırmızı çizgileridir onları dizginleyip düzelten.

Hem geleneksel anlayışta çok farklı nebi resul tanımlamaları mevcut hem de günümüzde modernist diye tanımladığımız çizgide farklı nebi resul tanımlaması bulunmaktadır. Her iki tarafın tanımlamaları arasında çok uç farklar mevcuttur. Peki, Kur’an’a baktığımızda böyle bir ayrım var mı? Gelin şimdi birlikte bakalım.

Ercümend Özkan, bugün ne yazık ki çok çok az Müslümanın sebat ettiği Nebevi metod çizgisinde ömrünün sonuna kadar sarsılmaz bir duruş sergilemiş, Nebevi sünnete tâbi olma konusunda mücadele yöntemi ile namazı aynı çerçevede değerlendirmiştir.

Seküler Baas zihniyetinde bir asker olduğundan, aynı çizgideki Hâfız Esed’le çok iyi anlaşan Mustafa Tlas, Sünnilere yönelik askeri baskının uygulayıcısı olarak da sembol bir isimdi. Kendisi gibi Baas’la özdeşleşen diğer Sünnî aktörler (bilhassa Faruk el Şara ve Abdulhalim Haddâm), bu derecede öne çıkabilmiş ve nüfuz kazanabilmiş değildi.

Şükrü Hüseyinoğlu: Zaman ve coğrafya şartlarının değişmesine bağlı olarak kimi önceliklerde ve mücadele araçlarında değişim kaçınılmaz olsa da, Kur’an kıssalarından şunu öğrenmekteyiz ki temel öncelikler ve mücadelenin ilkeleri açısından hiçbir zaman hiçbir şey değişmemiştir. Araçlar değişse de, araçları İslami açıdan meşru veya gayri meşru kılan Rabbani ölçüler, ilkeler değişmemiştir. Kısacası, Peygamberler, esasta olduğu gibi usulde de ortak çizgide hareket etmişlerdir. Bu açıdan Peygamber kıssalarını ve Rasulullah’ın (a.s.) sîretini, Rabbani hayat nizamı ve mücadele usulünün farklı zaman ve coğrafyalardaki ortak tezahürleri olarak görmekteyiz.
Makaleler
Hava Durumu