"l..." Arama Sonuçları
Evlilik teklifi çılgınlıkları
Haberlerde dinledim. Bir mekanda evlilik teklifi organizasyonu fiyatı 5 bin TL civarındaymış. Özel isteklere göre fiyatlar artıyormuş. Mesela güvercin uçurtma isterseniz 250 TL, Boğaz Köprüsü'ne "Benimle evlenir misin" yazdırmak 500 TL, kemancı isterseniz 500 TL. Dronla yüzük getirme 500 TL...
Haberlerde dinledim. Bir mekanda evlilik teklifi organizasyonu fiyatı 5 bin TL civarındaymış. Özel isteklere göre fiyatlar artıyormuş. Mesela güvercin uçurtma isterseniz 250 TL, Boğaz Köprüsü'ne "Benimle evlenir misin" yazdırmak 500 TL, kemancı isterseniz 500 TL. Dronla yüzük getirme 500 TL...
Dünya hayatını anlamak
Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.
Herkesin kesin olarak bildiği gibi dünyadaki yaşam süresi sınırlıdır. Birkaç saat, bir gün, bir yıl, 30 yıl ya da 70 yıl... Ve herkes şunu da kesin olarak bilir ki sınırlı olan herşey eninde sonunda bitecektir. Bir insan 80 yıl da yaşasa, 100 yıl da yaşasa her geçen gün kaçınılmaz olan sona doğru ilerler. Bunun örneklerini istisnasız herkes kendi hayatında görmüştür. Uzun vadeli olarak yaptığınızı düşündüğünüz her plan eninde sonunda geçip gitmiştir. Şu anda geriye dönüp baktığınızda hayatınız hakkında söyleyeceğiniz ilk söz "ne kadar çabuk geçti!" olacaktır.
Katledilmeden 45 dakika önce insanlığa böyle seslendi (VİDEO)
Adı İslam Ebu Huveysil... 6 yaşında, Gazzeli. Yaşadıkları zulüm ve işkenceye ses çıkarmayıp Gazze'yi yok sayan Arap dünyasını yerden yere vuran cümleler sarf ettikten 45 dakika sonra şehit oldu... Bu küçük yürekten geriye kayda alınan isyanı kaldı...
Adı İslam Ebu Huveysil... 6 yaşında, Gazzeli. Yaşadıkları zulüm ve işkenceye ses çıkarmayıp Gazze'yi yok sayan Arap dünyasını yerden yere vuran cümleler sarf ettikten 45 dakika sonra şehit oldu... Bu küçük yürekten geriye kayda alınan isyanı kaldı...
Filistinli çocukların bayramı yok...
Bugün '1 Haziran Dünya Çocuk Günü'... Tüm dünya çocuklarının bayramı... Peki ya Filistinli çocuklar? Filistinli çocuklar, Aksa intifadasından bu yana bugünü kutlayamadı. Belki de Filistinli çocuklar bugünden haberdar bile değil...
Bugün '1 Haziran Dünya Çocuk Günü'... Tüm dünya çocuklarının bayramı... Peki ya Filistinli çocuklar? Filistinli çocuklar, Aksa intifadasından bu yana bugünü kutlayamadı. Belki de Filistinli çocuklar bugünden haberdar bile değil...
Bosnalı anaların yüzü hiç gülmüyor
Bosna Savaşı'nın üzerinden 17 yıl geçti. Ancak savaşın yaraları bugün bile henüz tamamen sarılabilmiş değil...
Bosna Savaşı'nın üzerinden 17 yıl geçti. Ancak savaşın yaraları bugün bile henüz tamamen sarılabilmiş değil...
"Müslüman şikayet eden değil, kendini yenileyendir"
İslami hareket zorluklara, yokluklara, imkânsızlıklara ve bunun kaynağı olan sisteme bir meydan okuma hareketidir. İslam, İslami hareket ve mümin çözümün merkezidir. Çözümün insanıdır, sızlanma ve dert yanma yeri değil... Zorlukları, yoklukları tespit etmek büyük marifet değildir. Gerçek Müslüman bunu aşarak çözüm üreten ve çözümü eyleme dönüştürebilendir.
İslami hareket zorluklara, yokluklara, imkânsızlıklara ve bunun kaynağı olan sisteme bir meydan okuma hareketidir. İslam, İslami hareket ve mümin çözümün merkezidir. Çözümün insanıdır, sızlanma ve dert yanma yeri değil... Zorlukları, yoklukları tespit etmek büyük marifet değildir. Gerçek Müslüman bunu aşarak çözüm üreten ve çözümü eyleme dönüştürebilendir.
Somali'de açlık veya 'gayri insani' yardım
Şimdilerde artık ‘neden” sorusu pek sorulmuyor, onun yerini “nasıl” sorusu almış durumda ve bu tesadüfen böyle değil... Zira, “neden” sorusuyla başlanırsa, problemin kaynağına inme yolu açılabilir. Böyle bir şey de ‘yeryüzünün egemenlerinin’ işine gelmez. O zaman olabildiğince “neden” sorusundan uzak durmak “tercih edilir” hale geliyor...
Şimdilerde artık ‘neden” sorusu pek sorulmuyor, onun yerini “nasıl” sorusu almış durumda ve bu tesadüfen böyle değil... Zira, “neden” sorusuyla başlanırsa, problemin kaynağına inme yolu açılabilir. Böyle bir şey de ‘yeryüzünün egemenlerinin’ işine gelmez. O zaman olabildiğince “neden” sorusundan uzak durmak “tercih edilir” hale geliyor...
Dersim katliamına katılan askerlerin ifadeleri kan donduruyor
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
"Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Buna benzer bir açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu. O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti. Son olarak "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten. HAREKATA KATILAN İKİ ASKER KONUŞTU Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları" ve "sürgünleri" anlatıyor. Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar Dede. Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor: "Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki; 'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi.""Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı. Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu." Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi kadın ve çocuk." Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde... 74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7 gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri yakıyorlardı..." Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını, kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını anlatıyor Akyol... "ÜZERLERİNE GAZYAĞI DÖKÜP YAKIYORLARDI" Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama "girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara. Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı canlı..." Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler! Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..." Askeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor. Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti... Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor. Kaynak: Milliyet
Bir mazlum şehid: Hüseyin Kurumahmutoğlu
Hüseyin Kurumahmutoğlu 1987 yılında Mamak Askeri Cezaevinde namaz kılarken işkence yapılarak şehid edildi. İşte H.Kurumahmutoğlu`nun ailesiyle yapılan görüşme, Hüseyin Kurumahmutoğlu`nun cezaevi notları, cezaevi arkadaşlarıyla yapılan yapılan söyleşi... Adım adım şehadet giden yol...
Hüseyin Kurumahmutoğlu 1987 yılında Mamak Askeri Cezaevinde namaz kılarken işkence yapılarak şehid edildi. İşte H.Kurumahmutoğlu`nun ailesiyle yapılan görüşme, Hüseyin Kurumahmutoğlu`nun cezaevi notları, cezaevi arkadaşlarıyla yapılan yapılan söyleşi... Adım adım şehadet giden yol...
Bayram değil, seyran değil...
Yeni Şafak'ın haberine göre, Deniz Baykal Cübbeli Ahmet'i arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş.
Yeni Şafak'ın haberine göre, Deniz Baykal Cübbeli Ahmet'i arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulunmuş.
Google'ın İstanbul'u camisiz ve minaresiz!
Google'nin İstanbul'u camisiz ve minaresiz bir İstanbul... Bizans yapımı Kız Kulesi ve cumhuriyet döneminin sembol eserlerinden Boğaz Köprüsü'nden müteşekkil, Google'nin İstanbul'u...
Google'nin İstanbul'u camisiz ve minaresiz bir İstanbul... Bizans yapımı Kız Kulesi ve cumhuriyet döneminin sembol eserlerinden Boğaz Köprüsü'nden müteşekkil, Google'nin İstanbul'u...
22 Receb 1430
Ey iman edenler! Hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel...
Ey iman edenler! Hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel...
Adalet ve Kalkınma Partisi'ne "AKP" yerine "AK Parti" deme kararı aldım!
Batıl sisteme işletmeci bulma süreçlerine katılmayı bir Müslüman olarak yanlış bulduğumu ifade ettim. Batılın işletmeciliğine talip olan partilere de bu yüzden destek vermem söz konusu değil... Söz konusu partiye mesafe koyalım diye "AKP" derken, iflah olmaz İslam düşmanlarıyla aynı dili konuşma gibi bir duruma düşmüş olmaktan kaçınmak için "Ak Parti" deme kararı aldım.
Batıl sisteme işletmeci bulma süreçlerine katılmayı bir Müslüman olarak yanlış bulduğumu ifade ettim. Batılın işletmeciliğine talip olan partilere de bu yüzden destek vermem söz konusu değil... Söz konusu partiye mesafe koyalım diye "AKP" derken, iflah olmaz İslam düşmanlarıyla aynı dili konuşma gibi bir duruma düşmüş olmaktan kaçınmak için "Ak Parti" deme kararı aldım.
Makaleler
Hava Durumu