
"nmek" Arama Sonuçları

İşgal çetesinin, Gazze Şeridi’nde 4 ayı aşkın süredir devam eden saldırılarında evi yıkılan ve yaralanan Filistinli Eymen Ehil, “Ölüyoruz, sesimizi duyan yok” sözleriyle dünyaya seslendi. Ehil, “Direnmekten vazgeçmeyeceğiz. Bütün çocuklarımızı da öldürseler direnmeye devam edeceğiz. Burası bizim vatanımız, onu kimseye bırakamayız” diye konuştu.

İnsan, Yüce Allah tarafından devamlı denenmektedir. Hayata gelişin amacı da budur. (İnsan, 76/2)

Cuma sohbeti: Şirkin Bir Boyutu: Allah'tan Başka Veliler Edinmek I İsmail Hakkı Güleç I Kur'an Nesli İlim Merkezi

İman etmek ve güvenmek ilişkisi - II- Abdullah Çelenk - Kur'an Yurdu

NATO üyesi Türkiye, bir süredir İsveç adlı alçak ülkenin NATO üyeliği konuusnda ayak diriyor imajı vermekte ve dahası bu konuda NATO'ya ve NATO'nun efendisi büyük şeytan ABD'ye efeleniyor görünmekteydi. Kaçınılmaz final dün Litvanya'daki finalde gerçekleşti ve Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine evet dedi.

Öğrenmek, doğruları öğrenmek belli bir yolu takib etmeyi gerektirir. Doğruların tesbiti mutlaka temelde birtakım doğruları belirlemekle olur. Biz Müslümanlar Kur’an’ın Allah’ın eseri olduğunu kabul ediyoruz. Kur’an’daki doğrular tüm yaratılmışların sahibine ait doğrular olduğundan, karşılaştığımız ikinci derecedeki doğruları Kur’an’daki esas doğrularla kıyas etmek, Kur’an’daki gerçeklere uyup uymadığını mukayese etmek suretiyle tahkik edebiliriz. Zira bir şeyin doğruluğu kendisinden önce doğruluğu sâbit olana göredir.

İnsan, Allah’tan gelmiştir ve O’na dönecektir. Eninde sonunda bu yolculuk yine Rabbe dönmekle son bulacaktır. Mesele bu yolculuğun farkında olarak yapılmasıdır. Farkında olan insanın hayreti artar. Hayreti arttıkça kendi güç yetirebildiğini ve asla güç yetiremeyeceği şeyleri tecrübe eder.

“Günaha düşmek” insan olmamızın bir sonucudur. Her insan her yerde, her zaman ve her an günaha düşebilir. Ancak “günahta yüzmek, günahla yaşamak, günahın içinde debelenmek, günahın içinde sevinç çığlıkları eşliğinde ıslık ve alkış çalmak, günah çukurunda sakız çiğnemek veya mutluluk pozlarını vermek, günah denizinde yüzmek, hiçbir şey olmamış gibi davranmak” Müslümanlara ait bir ahval değildir.

Nebîlerin mücadele yöntemleriyle yeniden hayata dönebiliriz. Sadece kendi nefislerimiz için yaşamadığımızı, bütün insanlığa karşı -karınca kararınca- bir sorumluluğumuz olduğunu düşünmekle başlayabiliriz işimize…

O halde İslami mücadele de, İslam’ın bu mahiyetine, iddiasına (dâvâsına) mutabık olmak durumundadır. Böylesine köklü ve ağır bir iddiaya taraf olmuş fert ve toplulukların, “bir şeyler yapıyor görünmek” ve dahası “bir şeyler yapıyor olmak” gibi bir yaklaşım zemininde faaliyet göstermesi doğru olabilir mi?

Rutin ve alışılmış geleneğin sıradanlaştırdığı bir ramadan ayında, sayılı günlerin tamamlanmasını beklercesine hak edilmeyen bir fıtır (Ramadan) bayramı ile buluşma hesabı içine girmek elindekinin kıymetini tanımamayı ifade eder.

Müslümanlarla birlikte olmak en büyük mutluluktu onun için. Allah ve Rasulünden sonra müminleri velî edinmek onu en fazla memnun eden bir işti, dininin bir parçasıydı. Sırf buradaki bir kısım Müslümanlarla bir hukuku olduğu için, emekli olduktan sonra kendi beldesine gitmeyip, Kayseri’de kalmayı tercih etmişti.

İlah edinme ifadesi; ayette edinme diye çevrilen "lâ tecâl", yetkin olmayanı yetkin kılmak , yetkin edinmek gibi bir anlam örgüsünde, ben seni filanca makama, mevkiye yetkin kıldım, atadım şeklinde; "Yetkisiz, yetkililer üretmek" veya sakın ilah icat etme/edinme/ kılma girişiminde bulunma! uyarısı yapılır.

Eli kanlı kafir bir örgüte, tek müslüman üye olmakla övünmek nasıl bir ruhtur. Bu durumdan ancak utanç duyulması gerekirken aksine bunu fırsata çevirip 'bizde sizdeniz' demek 70 yıldır kıblenin değişmediğini gösteriyor.

Birkaç yıldır başta Fransa olmak üzere Avrupa’da, Türkiye’de İslam’a ve Müslümanlara karşı 1923-50 arası ve son olarak 28 Şubat sürecinde uygulanan ve 28 Şubatçı kimi aktörlerce “militan laiklik” olarak nitelendiği bilinen yaklaşımlar vizyona sokulmak istenmektedir.

Uzun bir emekle Kur’an’ı Kerim tefsiri hazırlayan Tanış, bu süre içerisinde sadece dinlenmek için evden dışarı çıktığını söyledi. Ailesi, bazen de yoğun çalıştığı için hastalandığını belirtti.

Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.

AKP iktidarlarının programlarıyla gerçekleşen gönüllü sekülerleşme ve laikleşmenin sonucunda acı gerçek şudur ki, Kur’an’ı hakkıyla okumaktan uzak düşmüş on milyonlarca “Müslüman”, vahyin ölçülerinde Müslüman olmanın gereklerinden habersiz ve uzak bir konumda oldukları halde, Müslüman olduğunu zannederek hüsrana doğru sürüklenmektedir.
Makaleler
Hava Durumu