
"odaklar" Arama Sonuçları

Kur’an bize kıssalarını hikâye olsun diye anlatmıyor. Bugün bu kıssaların gerçekliği kapımızı çalmış durumda ve bizden safımızı belirlememizi istiyor. Önemli olan, şer ve ihanet odaklarını görüp hakkın ve haklının yanında olup gücümüzün yettiği kadar İslam ümmetinin haklı davasına omuz vermektir.

Batı medyası, gücün medyası olduğunu gösterdi: Habercilik, her şeyden önce ahlâk meselesidir. Ama Batı medyası, küresel güç odaklarının ve çıkar şebekelerinin sözcüsü ve gözcüsü olduğunu ispatladı bir kez daha! Teröriste “terörist” diyemedi bile! Charlie Hebdo saldırısını yapanlara “Müslüman teröristler” diyen Batı medyası, Yeni Zelanda’da ibadet eden insanların üzerine makinalı silahlarla saldırarak kitlesel katliam yapan canilere “gunman” (silahlı kişi!) dedi -örneğin New York Times!

Ahmed Kalkan’la, Kur’an’da Rabbimizin Müslümanlara yüklediği temel bir yükümlülük olmakla birlikte, tarihsel süreçte unutulmaya terk edilen, öyle ki “İslam’ın şartları” arasında bile kedisine yer bulamayan emri bil maruf ve nehyi anil münker ilkesi üzerine konuştuk. Kalkan “Gayrı İslâmî düzene ve câhiliye kültürüne entegre olmayan Müslümanlar bile, çoğunluk itibarıyla emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker adlı can simidine sarılmadılar. Böylece zilleti ve mağlûbiyeti kabullenmiş oldular. Başta İslâm âlimleri, cemaat ve kanaat önderleri, yazarlar ve hatipler olmak üzere, Mü’min olan herkes, bildiği ve gücü yettiği oranda bu görevi yapması gerektiği halde, ciddi anlamda bunun yerine getirildiği iddia edilemez. Bu görev, şer odaklarının şerre davet ettikleri kadar bile yapılmıyor” tesbitinde bulunuyor.

Kalem-Der Cuma Hutbesi: Çağdaş Fitne Odakları - Ahmed Kalkan

Mısır’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak Abdulfetah Sisi ve Hamdin Sabbahi yaptıkları açıklamalarda, kazanmaları durumunda Müslüman Kardeşlere izin vermeyeceklerini söyledi.

İkisi de Sekülerleşmeci Olan AKP ve Gülen'den İlki Gücünü Halktan, Diğeri Emperyalist Odaklardan Almaktadır...

Biri sistem içi bir parti niteliği taşıdığı için seküler tüzel kişilik oluyor (ki bu doğru bir tanım), fakat diğeri prosedürde böyle olmadığı ve adı "cemaat" olduğu için, yerelin ötesinde küresel güç odaklarıyla ayyuka çıkan kirli ilişkilerine, Abant konsilleriyle İslam'ı ve Müslümanları sekülerleştirme çabalarına, Dinlerarası Diyalog'la "Yegane hak din" akidesini yok etmeye çalışmasına rağmen "İslami aidiyetli" oluyor!

Sudan Alimler Heyeti Başkanı Profesör Muhammed Osman Salih, şer odakların Suriye krizi üzerinden çıkarmak mezhep fitnesi planını alt üst edecek bir fetva yayınladı. Şeyh Muhammed Osman, fetvasında ümmetin asıl düşmanının Siyonistler olduğunu ifade ederek, Şia ve Ehli sünnet mezhepleri arasında vahdetin farz olduğunun altını çizdi.

“Hoca, efendi ol” demek artık bizim için mecburiyettir. Küresel güç odakları ile Vatikan ile, şunlarla, bunlarla ne yaptığınız bizi ilgilendirmiyor lakin Furkan’ımıza dokundurtmayız. Biz “Saddam’ın füzeleri ile ölen Yahudi çocukları” ve “Dünya savaşlarında bombardımanlarda ölen Hıristiyan çocukları” kadar Mavi Marmara’da şehit düşen Furkanlara da cümle kurabilecek adamları ciddiye alıyoruz. Otoritenizi de alın gidin.

Düşünce ve aksiyon adamı Mehmet Pamak'la, giderek yaygınlaşan İslamsız adalet arayışı ve iktidar talebinden uzaklaştırılmış din algısı üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşinin ilk bölümünü yayınlıyoruz. Geniş bir soruşturma dosyası hüviyeti kazanan söyleşinin bu ilk bölümünde Pamak, İslamsız, Tevhidden bağımsız adalet arayışlarının, emperyalist odaklarca Müslüman halklara dayatılmaya çalışılan "Ilımlı İslam" projeleriyle uyum sağladığını kaydediyor.

Osmanlı’nın son dönemlerinden bu yana devam eden bir süreçte, evrensel değerler olarak tanımladıkları Batılı değerler ile uyum sağlayabilecek bir “müslümanlık” anlayışına sahip bir Türkiye için ne gerekiyorsa yapmaktalar. Ve bu konuda her türlü küresel ve yerel odaklar, bütün imkanlarını kullanmaktan çekinmemektedirler. Yani laik, demokrat, “müslüman” bir Türkiye...

Kur'an ayı Ramazan'a günler kaldı. Geçtiğimiz sene Ramazan ayında yardım kuruluşlarını hedef alan güç odaklarının yeniden harekete geçtiği öğrenildi.

Aylık fikir dergisi İktibas, Kasım sayısında küresel ve yerel zulüm odaklarının sürdürdüğü "yeni din inşası projeleri"ni sorguluyor. Dosya çerçevesinde Ahmet Rana, Atasoy Müftüoğlu, Hamza Türkmen, Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, Mukaddes Özkan ve Prof. Dr. Şinasi Gündüz düşüncelerini paylaşıyor.

Yüzyılarca birarada kardeşçe yaşamış Müslüman halkların arasına sokulan kavmiyetçi fitneden beslenen karanlık odaklar, tek sermayeleri olan bu fitneyi körüklemeyi sürdürüyor.

Milliyet gazetesi, bir özel okulun bahçesinde fotoğrafladığı başörtülü öğrencileri "İstanbul'da bir okulun bahçesi / Çınar Koleji'nde zil çalıyor ve içeriden çok sayıda türbanlı öğrenci çıkıyor" ifadeleriyle zulüm odaklarına gammazlamaya kalkıştı.

Her zaman olduğu gibi, bu günlerde yeniden ‘şeriat, irtica, İslamlaşma’ korkularını bir koro halinde, yükseltmeye çalışmalarının sebebi, bu.. İçerdeki veya dışarıdaki şerr odaklarının korkularını tahrik edip,halkımızı yeniden cendereye koymak ve onların tepesine yeniden, bir ‘mütegallibe, zorba ve despotlar taifesi’ edâsıyla oturmak istiyorlar..

Savaş baronları kan akıtmayı sürdürürken, olan Türk ve Kürt gençlerine ve yürekleri dağlanan ana-babalara oluyor. Ümmetin yitik kuşaklarını birbirine kırdırma oyununa taşeronluk yapan tüm karanlık odaklara lanet olsun!

"Günümüzde başta Batılı güçler olmak üzere, egemen odakların İslam’a çeşitli elbiseler biçme gayretinde olduğunu görüyoruz. Bu çabaların en temel niteliği, İslam’ın hayatla olan bağını koparmak ve onu vicdanlara ve dar manada ibadethanelere hapsetmek isteği. Yani, İslam, hayata müdahale etmeyen, bir günah çıkarma dini haline getirilmek isteniyor."
Makaleler
Hava Durumu