
"olduklar" Arama Sonuçları

Hal böyle iken, hicret ne demektir, işlevi nedir zerre miskal bilgisi olmayan ve tam bir cahil cesaretiyle saçma-sapan bir "hicret" gündemi açan sapkın zihniyetliler, tarihin bu kırılma anında mü'minlerin değil Firavunların yanında yer almış olduklarını bilmelidirler.

İşgal güçlerinin 161 gündür sürdürmekte oldukları soykırım saldırılarında şimdiye kadar şehit edilenlerin, yaralananların ve kaybolanların toplam sayısının ise 115 bini geçtiği belirtiliyor. Bunların yüzde 72'sini de kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'nın bugün (8 Şubat Perşembe) yayınladığı günlük raporda işgal güçlerinin bölgede sürdürmekte oldukları soykırım saldırılarında son 24 saat içinde toplamda 15 katliam gerçekleştirdikleri, bu süre içinde şehit edilenlerin toplam sayısının 130, yaralananların sayısının ise 170 olduğu bildirildi.

Dün gece ABD-İngiliz uçaklarınca bombalanan Yemen'in izzetli halkı, Cuma sonrası yüzbinler olarak bir araya gelip yine Gazze halkıyla dayanışma içinde olduklarını haykırdı.

Sahabe dediğimiz Kur’an nesli, Muhammed (sav)’in yürüttüğü nebevî tebliğin akıbeti hakkında çıkar merkezli umutlara kapılmadılar. Onlar nasıl bir davaya adam olduklarını çok iyi biliyorlardı.

Mehmet Pamak: 28 Şubat’ın zulüm bildirisini hazırladığını övünerek itiraf edip “bugün bu bildirinin gereklerini Erdoğan sürdürüyor, geminin kaptanı Erdoğan ama rotayı biz belirliyoruz” diyen Doğu Perinçek ile ilk darbe sürecinin iktidar ortağı MHP ve Bahçelinin son beş yıldır yeniden iktidar ortağı oldukları ve farklı uygulamalarla yeni bir 28 Şubat sürecinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.

Uygur Müslümanlarının yaşadığı baskının ardından, yoğun uluslararası eleştirilere maruz kalan Çin yönetimi, ‘mesleki eğitim merkezlerindeki’ tüm ‘öğrencilerin’ ‘mezun olduklarını’ bildirmişti.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı-İLKAV, bir Eğitim Konferansını daha online olarak youtube sayfasından gerçekleştirdi.

Yüce Allah Mekke’yi dünyanın en kutsal şehri kılmıştır. Mekke şehrinin yer aldığı bölge her şeyden önce “mukaddes, saygınlığı korunan ve içinde kan dökmekten sakınılan yer” anlamına gelen Harem adıyla anılmaktadır. Suriye ile Yemen arasında uzanan kervan yolunun ortasında bulunan Mekke, kuzeyde Filistin, Suriye ve Irak; güneyde Yemen ve Habeşistan gibi bölgeler arasında yer alması sebebiyle tarihte büyük bir önem kazanmış ve küçümsenemeyecek bir ticarî şöhrete sahip olmuştur. Müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin ve zemzem suyunun burada bulunması, Hz. Peygamber’in burada doğup büyümüş olması, ilk vahyin buradaki Hira/Nur dağında gelmeye başlaması ve Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte hicret ederken sığınmış oldukları Sevr mağarasının Mekke civarında bulunması bu şehrin önemini ve kutsiyetini arttırıcı unsurlardır.

AKP iktidarlarının programlarıyla gerçekleşen gönüllü sekülerleşme ve laikleşmenin sonucunda acı gerçek şudur ki, Kur’an’ı hakkıyla okumaktan uzak düşmüş on milyonlarca “Müslüman”, vahyin ölçülerinde Müslüman olmanın gereklerinden habersiz ve uzak bir konumda oldukları halde, Müslüman olduğunu zannederek hüsrana doğru sürüklenmektedir.

AK Parti eski milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul Sözleşmesinin meclisten geçirilmesinde hatalı olduklarını ve Ahmet Davutoğlu Genel Başkanımız/Başbakanımız iken kendi partilerinin Meclis’e getirdiğini belirtti. Gelecek partisinden ise cevap gecikmedi.

Ben bu tanımlamada, vicdan ile akıl kavramlarının birbirinden farklı anlamı haiz olduklarını belirttim fakat bunu düalist bir perspektif üzerinden yapmadım. Çünkü iki kavram da aynı noktaya ulaşma gayesini taşırlar, şu farkla ki; biri diğeri üzerinde denetim etkisine sahiptir. Karşı taraf ise söz konusu kavramların iç içe geçmiş, yani aynı anlama gelen ve birbirini tamamlayan mefhumlar olduğunu savundu. Ve bana “conscientia” (bu kavram etimolojik olarak latince kökenli olup genelde vicdan, bilinç olarak çevirilir) kavramı üzerine düşünmemi ve bu bağlamda Spinoza’nın, “Aklın Islahı” kitabını incelememi tavsiye etti.

“Bak gurban olmadığım sofi” dedim. Öncelikle Hud suresinin 11/123. Ayetini senin bir kez daha okumanı tavsiye ederim “Göklerin ve yerin gaybı sadece ALLAH’A (CC) AİTTİR. Ve tüm iş/oluş yalnızca O’na döndürülür. O halde O’na kulluk et, O’na dayanıp güven. Rabbin, yapmakta olduklarınızdan gafil (habersiz, duyarsız) değildir.”

Gerçektende bu sapık kavim, şimdiye kadar hiç bir toplumun yapmadığı sapıklığı kendilerine ilke olarak görmüşlerdi. Lut (as)’ da, lâ bilincini bu sapık kavme sürekli hatırlatıyordu. Maalesef kendileri bile pis bir toplum olduklarını kabul ediyor, Lut (as)’a “fazla temiz insan” diyorlardı. Allah’tan bu kadar uzak olan bu topluluk, illallah sarayını hiç mi hiç merak dahi etmiyorlardı ki, “Lâ” desinler. İşte bu kavme azap hak olmuştu.

Çin’den kaçarak Türkiye’ye sığınan ve burada kendine yeni bir hata kurmaya çalışan bazı Uygur Türkleri oturma izni alamadıkları için endişeli olduklarını söylüyor. Uygur Türkleri başka ülkelere gidebilmek için ihtiyaç duydukları Çin pasaportlarını da yenileyemiyor.

Araştırmacı, yazar, dâvetçi Şükrü Hüseyinoğlu ile başlatmış oldukları “imansal dönüşüm” çalışmalarıyla ilgili Fatih Pala bir söyleşi gerçekleştirdi.

Ali Şeriati, ''İki Sure İki Yorum''da Kerim kitabımız yüce Kur’an’ın mesajını anlamayan, anlamak istemeyen, ona kulaklarını tıkayanların tarih boyunca hep zelil duruma düştüklerinden, kaybettiklerinden, helak olduklarından dem vuruyor. Fatih Pala yazdı.

İLKAV Yönetiminden Erdal Ardıç, Yardımeli Derneği yetkilisi Şükrü Can'la zulüm altındaki Myanmar topraklarındaki Müslümanların durumlarını yerlerinde görerek, Türkiye’de toplanan yardımları mazlumlara ulaştırdılar. Bu haftaki İLKAV Cuma konferansında Erdal Ardıç, Arakan seyahatindeki izlenimlerini paylaştı. Yapmış oldukları yolculukla ilgili kardeşimizin izlenimlerini ilginize sunuyoruz…

Kaldı ki tek başına çalışma yapan kişiler de çalışmalarında başkaca araştırmacıların yazmış oldukları kaynak eserlerden vs. istifade etmekte, okumalar yapmak sureti ile de bir nevi istişare içerisinde olmaktadırlar.

Allah, daha önce âlemlere faziletli kıldığı Peygamberlerin izinden giden İsrailoğullarına tevhidî hassâsiyetlerini kaybedip küfre ve şirke meyletmelerinden, Allah’a isyan edip peygamberlerinin yolunu terk etmelerinden ve yukarıdaki özelliklere sahip olduklarından dolayı onların üzerine zillet ve meskenet indirdi. Bütün bu konularda İsrail’den fazla İsrailleşen, yahudiden fazla yahudileşen, gâvurdan fazla gâvurlaşan insanlara Rabbimiz Yahudilere verdiği zillet ve meskeneti, belki de lâneti, adâletinin gereği vermez ve bu damgaları vurmaz mı?
Makaleler
Hava Durumu