"oluyla" Arama Sonuçları
Seküler-laik anlayış insani bir değer üretemez
İslâm ahlâkı Kur’ân’a dayanır. Yani her yönüyle Allah Teâlâ tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslâm ahlâkı bir vazîfe ahlâkı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zirâ Kur’an-ı Kerim’deki her emir, mü’minler için bir görev belirlemiştir.
İslâm ahlâkı Kur’ân’a dayanır. Yani her yönüyle Allah Teâlâ tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslâm ahlâkı bir vazîfe ahlâkı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zirâ Kur’an-ı Kerim’deki her emir, mü’minler için bir görev belirlemiştir.
Batının çöküşünün ayak sesleri: Hollanda’da ötanazi talepleri artıyor
Hollanda’da 2019’da ötanazi yoluyla hayatını sonlandırmak isteyenlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 22 arttı.
Hollanda’da 2019’da ötanazi yoluyla hayatını sonlandırmak isteyenlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 22 arttı.
Sinirlioğlu'na göre "Bölgede eninde sonunda seküler demokratik bir düzen kurulacak"
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Adsız 'tower' işçileri ve kardeşliğimiz
Her "tower" faciasında aklıma Ali Şeriati'nin “İslam Sosyolojisi Üzerine” kitabının sonunda yer alan "Evet kardeşim işte böyleydi" başlıklı yazısı geliyor. İhtişamlı binalar, isimsiz kurbanlar... Vahşi yükselme arzusu adına görkemli binalar, abideler yaygınlık kazanırken tükeniyor işçi varlığı. Taşeron firmalar isimsizlikle gelen riskleri azaltmıyor, çoğaltıyor. Aynı inşaat mekanizmasının siteler yoluyla ayrıcalıklı kesimleri toplumun genelinden yalıtmaya dönük faaliyeti, “kardeşlik” olgusunu besleyen etkileşim alanlarını yüksek duvarlarla bölmelere ayırıyor. Bu “insani” yabancılaşma karşısında kaygı duymamak imkânsız.
Her "tower" faciasında aklıma Ali Şeriati'nin “İslam Sosyolojisi Üzerine” kitabının sonunda yer alan "Evet kardeşim işte böyleydi" başlıklı yazısı geliyor. İhtişamlı binalar, isimsiz kurbanlar... Vahşi yükselme arzusu adına görkemli binalar, abideler yaygınlık kazanırken tükeniyor işçi varlığı. Taşeron firmalar isimsizlikle gelen riskleri azaltmıyor, çoğaltıyor. Aynı inşaat mekanizmasının siteler yoluyla ayrıcalıklı kesimleri toplumun genelinden yalıtmaya dönük faaliyeti, “kardeşlik” olgusunu besleyen etkileşim alanlarını yüksek duvarlarla bölmelere ayırıyor. Bu “insani” yabancılaşma karşısında kaygı duymamak imkânsız.
Esed'in Nazi kampı
Halkına karşı kimyasal silah kullanan Beşşar Esed hapishanelerde de Nazileri aratmayan katliamlara imza atıyor. Suriyeli gazeteci Mughira El Şerif yoluyla Yeni Şafak'a ulaşan Suriyeli mahkumlar, Halep Merkez Cezaevi'nde son 3 ay içinde 700 kişinin açlık, hastalık ve işkence sonucu öldürüldüğünü dile getirdi.
Halkına karşı kimyasal silah kullanan Beşşar Esed hapishanelerde de Nazileri aratmayan katliamlara imza atıyor. Suriyeli gazeteci Mughira El Şerif yoluyla Yeni Şafak'a ulaşan Suriyeli mahkumlar, Halep Merkez Cezaevi'nde son 3 ay içinde 700 kişinin açlık, hastalık ve işkence sonucu öldürüldüğünü dile getirdi.
4. Bölüm: Bu Dinin Fıkhı
Sözlü davet ve hükümleri açıklama yoluyla halkın İslâm'a geçişinin sağlanmasından daha kolay bir yol yoktur. Yani ilk bakışta en kolay görünen yol budur. Ne var ki bu düşünce sadece bir kuruntudur. Çünkü İslâm'ın her defasında başvura geldiği yavaş ve süreli davet yolu olmadan halk yığınlarının cahiliyeden ve tağutların boyunduruğundan İslâmî bir hayata geçişi asla mümkün değildir.
Sözlü davet ve hükümleri açıklama yoluyla halkın İslâm'a geçişinin sağlanmasından daha kolay bir yol yoktur. Yani ilk bakışta en kolay görünen yol budur. Ne var ki bu düşünce sadece bir kuruntudur. Çünkü İslâm'ın her defasında başvura geldiği yavaş ve süreli davet yolu olmadan halk yığınlarının cahiliyeden ve tağutların boyunduruğundan İslâmî bir hayata geçişi asla mümkün değildir.
Camide saldırı... "Ölçüsüz şiddet" Suriye'de de kendini gösterdi
Başta Pakistan ve Irak olak üzere İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde camileri, pazar yerlerini vs hedef alan ölçüsüz şiddet eylemleri Suriye'ye de sıçradı. Baas diktasına karşı 2 yıldır ölüm-kalım savaşı verilen Suriye'den gelen bir haber, direnişin ölçüsüz şiddet yoluyla kirletilmesi kaygılarını artırdı. Bu arada saldırıyı Baas diktasının yapmış olmasının da ihtimal dahilinde olduğu bildiriliyor.
Başta Pakistan ve Irak olak üzere İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde camileri, pazar yerlerini vs hedef alan ölçüsüz şiddet eylemleri Suriye'ye de sıçradı. Baas diktasına karşı 2 yıldır ölüm-kalım savaşı verilen Suriye'den gelen bir haber, direnişin ölçüsüz şiddet yoluyla kirletilmesi kaygılarını artırdı. Bu arada saldırıyı Baas diktasının yapmış olmasının da ihtimal dahilinde olduğu bildiriliyor.
Dünden bugüne cahiliye
Bu cahiliye hayatından nasıl kurtulabiliriz? Yüce Allah bizlerin kurtuluşa ermesi için indirdiği Kur’an yoluyla, Allah’a ve peygambere itaat ederek, Allah’a ortaklar koşmayarak... Bizlere kurtuluşun kapıları ancak böylelikle açılır.
Bu cahiliye hayatından nasıl kurtulabiliriz? Yüce Allah bizlerin kurtuluşa ermesi için indirdiği Kur’an yoluyla, Allah’a ve peygambere itaat ederek, Allah’a ortaklar koşmayarak... Bizlere kurtuluşun kapıları ancak böylelikle açılır.
"Suriye'de durum daha da kötüye gidecek" yorumu
Mezhepçi kartı kullandığınızda, tüm Alevilere, Hristiyanlara, tüm diğer azınlıklara "rejime bağlı kalsanız iyi olur, yoksa sizin için herşey biter" demek çok kolay olur. 2000'lerin başında yayımlanan bir Arap Gelişim Raporu bunu "şantaj yoluyla meşruiyet" olarak niteliyor. Tam olarak yaptıkları şey bu. Rejim başından itibaren aynı şeyi söylüyor: "Düşmanınız kim? El Kaide, Selefiler, Sünni radikaller, Suudi Arabistan..." Rejim çok çabuk şekilde durumu mezhepçileştirdi, askerileştirdi, bundan sonra işlerin bu hale gelmesi kaçınılmazdı.
Mezhepçi kartı kullandığınızda, tüm Alevilere, Hristiyanlara, tüm diğer azınlıklara "rejime bağlı kalsanız iyi olur, yoksa sizin için herşey biter" demek çok kolay olur. 2000'lerin başında yayımlanan bir Arap Gelişim Raporu bunu "şantaj yoluyla meşruiyet" olarak niteliyor. Tam olarak yaptıkları şey bu. Rejim başından itibaren aynı şeyi söylüyor: "Düşmanınız kim? El Kaide, Selefiler, Sünni radikaller, Suudi Arabistan..." Rejim çok çabuk şekilde durumu mezhepçileştirdi, askerileştirdi, bundan sonra işlerin bu hale gelmesi kaçınılmazdı.
UAEK: İran ile sorunları çözebiliriz
UAEK Başkanı Yukiya Amano, ''İran'ın nükleer programına ilişkin sorunları diyalog ve görüşmeler yoluyla çözebiliriz'' dedi.
UAEK Başkanı Yukiya Amano, ''İran'ın nükleer programına ilişkin sorunları diyalog ve görüşmeler yoluyla çözebiliriz'' dedi.
Bağış: İran'a yaptırım yerine McDonalds açın
Yaptırımların işe yaramadığına işaret eden Bağış, "Eğer İran da takımın bir üyesi olsun istiyorsanız, mesela McDonalds açmaya çalışın, filmlerle, müzik yoluyla bu ülkeyi kazanmaya çalışın'' tavsiyesinde bulundu.
Yaptırımların işe yaramadığına işaret eden Bağış, "Eğer İran da takımın bir üyesi olsun istiyorsanız, mesela McDonalds açmaya çalışın, filmlerle, müzik yoluyla bu ülkeyi kazanmaya çalışın'' tavsiyesinde bulundu.
Mahallemizden haberdar mıyız?
Kapitalizmin küresel bir nitelik kazanarak banka-borsa ikileminde üçkâğıt ekonomisi yoluyla insanlığın kanını emdiği günümüzde giderek artan mazlumiyet ve mahrumiyetler karşısında vahyin öngördüğü şekilde hem makro hem de mikro plandaki sorumluluklarımızı eşgüdümlü olarak yüklenmeliyiz. Söz konusu eşgüdümü ihmal ettiğimizde, ya salt makro iktidar mücadelesine yoğunlaşarak mazlum ve mahrumları sahipsiz bırakmış oluruz, yahut da salt mikro plandaki insani yardım çalışmalarına yoğunlaşarak kapitalizmin vicdanı olma durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Kapitalizmin küresel bir nitelik kazanarak banka-borsa ikileminde üçkâğıt ekonomisi yoluyla insanlığın kanını emdiği günümüzde giderek artan mazlumiyet ve mahrumiyetler karşısında vahyin öngördüğü şekilde hem makro hem de mikro plandaki sorumluluklarımızı eşgüdümlü olarak yüklenmeliyiz. Söz konusu eşgüdümü ihmal ettiğimizde, ya salt makro iktidar mücadelesine yoğunlaşarak mazlum ve mahrumları sahipsiz bırakmış oluruz, yahut da salt mikro plandaki insani yardım çalışmalarına yoğunlaşarak kapitalizmin vicdanı olma durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
'Türkiye'nin tüm dindarları, sendikalaşın!'
"Kendine dindar diyen; dininin "işçinin hakkını teri kurumadan ödenmesi"ni emrettiğini bilen; hak teslimini bunca ivedilikle önemseyen bir dinin aynı işçiye adaletsizlik, haksızlık edilmesine sıcak bakmayacağına da akletme yoluyla ulaşabilen herkes, çalışanların sorunlarına duyarlı olmak zorundaydı."
"Kendine dindar diyen; dininin "işçinin hakkını teri kurumadan ödenmesi"ni emrettiğini bilen; hak teslimini bunca ivedilikle önemseyen bir dinin aynı işçiye adaletsizlik, haksızlık edilmesine sıcak bakmayacağına da akletme yoluyla ulaşabilen herkes, çalışanların sorunlarına duyarlı olmak zorundaydı."
ABD cephesinde değişen birşey yok
İran'dan ABD Başkanı Barack Obama'nın video-mesaj yoluyla ilişkileri yumuşatma girişimine sert karşılık geldi. Ali Hamaney, "Değişim sloganını kullanıyorlar ama pratikte değişen hiçbir şey yok" dedi.
İran'dan ABD Başkanı Barack Obama'nın video-mesaj yoluyla ilişkileri yumuşatma girişimine sert karşılık geldi. Ali Hamaney, "Değişim sloganını kullanıyorlar ama pratikte değişen hiçbir şey yok" dedi.
Özgür Gazze Hareketi kahramanlarına Heniyye’den madalya
Filistin Başbakanı İsmail Heniyye, Gazze’ye uygulanan insanlık dışı kuşatmayı yarmak amacıyla iki ayrı gemiyle deniz yoluyla Gazze limanına ulaşan ve sembolik anlamda yardım götüren Özgür Gazze Hareketi eylemcilerine “ambargoyu kırma madalyası” vermeyi kararlaştırdı.
Filistin Başbakanı İsmail Heniyye, Gazze’ye uygulanan insanlık dışı kuşatmayı yarmak amacıyla iki ayrı gemiyle deniz yoluyla Gazze limanına ulaşan ve sembolik anlamda yardım götüren Özgür Gazze Hareketi eylemcilerine “ambargoyu kırma madalyası” vermeyi kararlaştırdı.
"Tesettür sizi korur"
Bugünlerde Mısır'da elektronik posta yoluyla kitlelere ulaştırılan farklı bir davet çalışması gündemi belirliyor. İki çubuklu şekerin kullanıldığı ilginç bir kurguyla tesettür çağrısı yapılıyor.
Bugünlerde Mısır'da elektronik posta yoluyla kitlelere ulaştırılan farklı bir davet çalışması gündemi belirliyor. İki çubuklu şekerin kullanıldığı ilginç bir kurguyla tesettür çağrısı yapılıyor.
Makaleler
Hava Durumu