
"ruhu" Arama Sonuçları

Hep sorarım neden bir İslam beldesinde ramazan ayı gelince fiyatlar hep tavan yapar? Merhametin ve adaletin kaynağı olan bir din Ramazan’da nerede? İslam’ın ticaret ahlakı, tüketim ahlakı oruçlu iken olmayacaksa ne zaman olacak? Neden? Neden? Neden? Çünkü içimizde İslam’ın üflediği ruh değil, kokuşmuş kapitalizmin daha çok kazanma ruhu hüküm sürüyor. Hiç kusura bakmayın sokakta ve alışverişte gördüğümüz manzara bu.

İktibas Dergisi’nin 535. sayısı çıktı. “Seçimler Bitti, Kazanan Kim?” manşeti ile yayımlanan dergide, 14-28 Mayıs seçimlerinin sonuçları genel hatlarıyla yorumlanıyor, sayısal verilerin ötesinde rejimin ruhunu yansıtan özelliklerine dikkat çekiliyor.

Gelin sevgilerin neden azalıp ve neticede neden bittiğine bakalım. Sevgi kalbi ve en önemlisi Rahmânî bir duygu değil mi ya da ruhumuzla alakalı bir duygu değil mi?

Ercümend Özkan: Kur’ân tefsir edilirken imana tealluk eden hususlarda Kur’ân’ın dışına çıkılmamalı, Kur’ân dışı rivayetlere itibar olunmamalı ve Kur’ân dışı şeyleri Kur’ân’ın tefsirinde kullanmamalıdır… Amelî hususlarda ise aslolan yine kat’iyet ve buna ek olarak da zannı gâlib olduğundan Kur’ân’ın ruhuna uygun rivayetler ile Kur’ân’ın açıklanması (tefsiri) mümkün ve caizdir.

Bu kıssa bizden; eski yaşam tarzımızı değiştirmemizi, hayatımızı İlahi Emirler ışığında yeniden düzenlememizi, ruhumuzu bu minvalde terbiye etmemizi, Peygambere gösterilmesi gereken ittibanın hem fikirsel hem sözel hem de davranışsal olarak gösterilmesi gerektiğini, Firavuni sistemlerle barışık olmaktan uzak durmayı, evvela fikirsel olarak uzaklaşmayı istemiyor mu?

Ramazan midelerin ve ruhların yıllık bakıma alınma ayıdır. Yıl boyunca tıka basa doldurduğumuz mideler bu ayda istirahat ediyor. Keza ramazan mideyi ve ruhu nadasa bırakmaktır. Orucun sağlığa faydalarını tıp alanındaki uzman kişiler yıllardır söylüyor.

Pek farkında değiliz, ama cebimiz doldukça ruhumuz boşalıyor. Hassasiyetlerimiz “zaman aşımı”na uğramış gibi: “Zaman sana uymazsa sen zamana uy” anlayışı içinde yaşıyoruz! Kaynak: Hem Dindarız, Hem de Laik Maşallah!

Kur’an’ın mutluluk ve mutsuzluk tanımı maddi bir temele dayanmaz; bedeni değil ruhu muhatap alır. Ruh için mutluluğu temin eden; hayvani gücün (nefsin) melekî güce (ruha) boyun eğmesi ve melekî gücün (ruhun) telkini doğrultusunda hareket etmesidir.

Asker öncülüğündeki oligarşik Kemalist vesayetin darbe süreçleri ve baskıya, zora dayalı sekülerleştirme dönemleri, tevhidî uyanışın son derece diri ve zinde, İslami duyarlıkların yüksek ve laik Kemalist sisteme karşı direnişin güçlü olduğu dönemlerdi.Bu baskıcı sekülerleştirme sürecinden sonraki 16 yılda ise, kimi yasaklarda geri adım atılarak görece özgür bir ortam oluşturulmak suretiyle gönüllü sekülerleşme süreci başlatıldı. Bu süreç devam etmekte olup tevhidi uyanış süreci bu dönemde büyük yara almış, çok ciddi bir kan kaybı yaşamış bulunmaktadır. Kur’an halkaları, daha baskıcı dönemlerdeki yaygınlığını, diriliğini ve ruhunu kaybetmiş, birçokları dağılıp yok olmuştur. Hâlâ devam edenler ise ruhsuz rutinler haline dönüşmüştür. Tevhidî davet çalışmaları çok azalmış, bu çabayı göstermeye devam edenlere ise, “siz hâlâ orada mısınız?” küçümsemesi ile bakılır olmuştur.

Akıl, “menetme, engelleme ve yasaklama” anlamlarına gelen Arapça bir kelime olup, kavrama, anlama, düşünme, yorumlama ve kavramlaştırma yetisini ifade eder. Olaylar ya da kavramlar arasında Türkçede “us” da denen akılla ilişki kurulur, varlıklar arasındaki ilişki onunla kavranır, mantıksal çıkarımlar onunla yapılır, bilgi onunla elde edilir, doğru yanlıştan onunla ayrılır, teoriler onunla oluşturulur, medeniyet onunla kurulur, sınai ve teknolojik gelişme onunla sağlanır, geleceğe ilişkin öngörülerde onunla bulunulur.

Özellikle genç kuşak hakikate yakın diğer bir modelin varlığından habersiz bu akıma kapılıp gitmiş durumda. Alışveriş ve festivallerde çılgınca tüketen, sanat algısını Alişan ve Ebru Yaşar’la şekillendiren, arabesk şarkılar dinleyerek coşan, takipçi sayısına göre paha biçtikleri fenomenleri görünce kendisinden geçen, tesettürün ve muhafazakârlığın ruhuna yarı çıplak bando gösterilerini yakışmadığını idrak dahi edemeyen bir anlayışa teslim oldular. Boyunları gözüken, kolları sıvalı, ziynetleri tamamıyla ortada bırakan, bütün güzelliği davetkâr bir formda ortaya seren bir moda ve tesettür anlayışının tesiri altında büyüyorlar.

İlk olarak risaletin başlangıcında Mekke müşrik oligarşisinin, Yunus Suresi 15. ayette haber verildiği üzere Allah Rasulü'ne (a.s.) "Ya bu Kitabı değiştir ya da yeni bir Kitab getir" şeklindeki talebiyle ortaya koydukları "kurulu düzenlere uygun bir İslam algısı" üretme çabasının son örneği Fransa'da kendini gösterdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Laiklik, Cumhuriyetin İslam'la bir sorun olmamasını garanti ediyor. Sonbaharda, İslam'a Cumhuriyetin ruhuna uygun bir çerçeve sunacağız" ifadeleriyle bu konudaki hedeflerini dile getirdi.

Meydanlara “Allahu Ekber” nidaları ile çıkan halk bu yine meydanlara davet edildi. Ancak bu sefer darbeyi engelleyen İslamî ruh, demokrasi ve vatancılık ile örtülmeye çalışıldı. “Hâkimiyet milletindir” yazılarının önünde “Demokrasi nöbetleri”, “Demokrasi şölenleri-eğlenceleri” düzenlendi. Demokrasi şehitleri ilan edildi, demokrasi için sabah namazına davetler yapıldı. Canını, malını Allah için tehlikeye atan Müslümanların bulunduğu meydanlarda Kur’an okundu ancak anlatılan demokrasi, cumhuriyet ve milli ruhtu. Vatan o kadar öne çıkarıldı ki milli ruh, ümmet ruhunu unutturdu. Hiç kimse düşünmesin diye her şey düşünüldü, puslu havayı seven kurt kuzuyu boğazladı.

Ramazan, oruç ve az yeme ayıdır.Tıka basa yeme ayı, oburluk ayı değil; açlık ve mideyi dinlendirme, ruhu gıdalandırma ayıdır. Ramazan, zenginle fakiri en azından gündüzleri eşit yapar. Oruç, hayatın yalnız yeme-içme, bencil duyguları ve hayvanî arzuları tatmin etme anlayışına dayanmadığını öğreten bir ibâdettir. Oruç, fiil olarak fakirlik halini yaşamaktır. Sosyal adâlet fikrini, yardımlaşma duygusunu; açlık halini yaşatarak öğreten bir ibâdettir. Oruç sâyesinde zengin mü'minler de beden ve ruh yönünden fakirliğin sınırları içinde yaşarlar. Tok insanın açın halinden anlamasını kolaylaştırır oruç.

Zeyneb Gazalî’ye göre, kahramanlık ruhu genç-ihtiyar, kadın-erkek her ferde işlenmeli ki, böylece milletlerin nabızları atmaya başlamış olsun. Bu ruhun getirdiği ve kazandırdığı azim ve kararlılıkla Kudüs’ün kurtuluşunun geleceğini, hem de savaşmadan geleceğini, ama bu ruh yerleştirilmeden de bunun bir hayalden öteye geçmeyeceğini hayıflanarak sunduktan sonra sözlerini tamamlıyor.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 15 Temmuz darbe girişimi ardından ordunun yeniden yapılandırılmasının NATO ittifakının yapısına ve ruhuna uygun olacak yapılacağını söyledi.

Ölüm Bir Son Değil; Başlangıçtır, Köprüdür. Ölümü, yok oluş, bitiş ve neticesiz olarak gören insan, hayatın mânâsından da uzaktır. Onun için hayat, tesadüfler oyuncağıdır, kabir karanlıklara açılan bir kapı, ecel bütün sevdiklerinden bir daha kavuşmamak üzere bir ayrılıştır. Bunun için âhirete inanmayan kimsenin ruhu acı ve ıstırap içindedir; dehşet ve vahşet içindedir, mânen kıvranmaktadır. Böyle bir insana hangi şey teselli verebilir? Cansız ve şuursuz cisimlerin bir zerresi bile kaybolmaz iken ve dağılan yıldızların atomlarından yeniden bir başka yıldız yaratılırken; büyük emânete tâlip, yeryüzünün efendisi/halîfesi insanın ölümden sonra bir avuç toprak olacağını düşünmek, insafsızlık olsa gerek. O, ölümünün ardından, sahip olduğu nimetlerden, yüklendiği emânetten hesaba çekilecek, mükâfat veya ceza için Cennet ya da Cehenneme gönderilecektir.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de İslâm dışı modern problemlerin aşılması Kur’ân’ın aydınlığında pekâlâ mümkündür. Bunu gerçekleştirmenin imkânı, vahyi hayata taşıyacak değerler dizisinde; tecdit zindeliğinde saklıdır.

Roma'yı "barbarlar" yıktı. Kuzeyden akın eden barbar kavimler beyaz ve Avrupalıydı ama Romalı değillerdi. 'Avrupa'nın oluşumundan sonra iki büyük meydan okumayla karşılaştı: Batı'da Endülüs, Doğu'da Osmanlı. Endülüs Avrupa fikrinden çok Haçlı ruhuyla yıkıldı. Osmanlı'nın Avrupa'dan sürülmesinde Hristiyan ruh etkili olsa da Haçlılıktan çok pagan Roma'ya yakın, seküler bir Avrupa fikri başattı. Daha modern, daha sofistike ve daha küresel Roma düşüncesinin emperyal stratejisiydi.
Makaleler
Hava Durumu