
"syan" Arama Sonuçları

İnsan nisyanla malüldür derler. Öğrendiğimiz şeyleri hayat düsturu haline getirmezsek çabuk unutabiliyoruz. Yaşam biçimimizi, düşünme ve eyleme biçimimizi yeniden gözden geçirme fırsatı sunan bu kıyamı daima aklımızda tutarak varlık bilincimizi bileylemeliyiz. İşte bu yüzden Gazze bize iyi bir öğretmendir. Bu öğretinin kıymetini bilelim.

Rusların paralı asker şirketi Wagner’in kurucusu Yevgeniy Prigojin, Rus ordusunu Wagner’e saldırı düzenlemekle suçlayıp cevap vermek için harekete geçtiklerini duyurdu. Bunun üzerine Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) “silahlı isyan” suçlamasıyla Wagner’e karşı harekete geçti.

Taliban iktidarının birinci yılında Afganistan’a giden Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Bugün size hayatım boyunca dinlediğim en ilginç hikayelerden birini yorumsuz anlatacağım. Okuduklarınıza hayret edebilir, kızabilir, öfkelenebilir ve isyan edebilirsiniz. Gerçek öyle çarpıcı ki değerlendirmesini şimdilik size bırakıyorum…” diye yazdı.

Öncelikle samimi bir tevbe gereklidir. Tevbe: günahlarımızdan, isyan, yanlış ve suçlarımızdan pişman olup onları yapmaktan vazgeçip o yoldan doğruya, Allâh’a dönmemizdir. Hiçbir zaman murakabeden (kulun, sürekli biçimde Allah'ın gözetimi altında bulunduğunun şuur ve idrakinde olması) geri durmamalıyız.

Cuma Hutbesi: Dille "İşittik ve İtaat Ettik" Deyip, Amelle "İşittik ve İsyan Ettik" Dememeli - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - 18 Muharrem 1443 / 27 Ağustos 2021

Gördüklerim karşısında şaşkındım. Uzun bir süre bu şaşkınlığı atamadım üstümden. Bir an Hristiyanların istilasına uğradığımı sandım. Haçlı seferlerinin yeniden başlamış olabileceği kaygısı bir hançer gibi saplandı böğrüme...

"Haberiniz olsun ki ben kötü bir amaç için yola çıkmadım; zalim de değilim, bozguncu da... Kötü bir azgınlık ya da haksız bir isyan çıkarma amacında da değilim. Aksine Hz. Muhammed s.a.v. ümmetinin kötüye giden durumlarını düzeltmek için yola çıktım. Emri bil- mâruf ve nehyi ani'l- münker istemekten başka bir amacım yoktur."

Diyarbakır'da 17 yaşındaki oğlu dağa kaçırılan annenin HDP'lilerle tartıştığı video gündeme oturdu. Anne, tartıştığı HDP'lilere “Alıştınız insanları dağa göndermeye. Diyarbakır'da genç bırakmadınız. Ya cezaevinde ya toprağın altında” diyerek isyan etti.

Kadriye Ç.'nin Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı Kasımpaşa Çocuk Yuvası’nda 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz ettiği iddiasıyla 2 yıldır tutuklu olan eşine dair Sema Maraşlı’ya yazdığı mektup AKP'nin feminist kadın politikalarının getirdiği "kadının beyanı esastır" zulmünün nelere yol açtığını ortaya koyar nitelikte.

Merdiven altı üretim, merdiven altı ibadet. Daha sırada kim bilir neler var merdiven altına girecek... Artan “dindarlığımız” imanımızı değil ama kapitalizm ile muhabbetimizi gittikçe kavileştiriyordu.

İblis, Allah’a isyan edip kâfir olduktan sonra Âdem ve soyunun düşmanı olmuş ve insanları saptırmak için şeytanlık misyonunu üstlenmiştir. Şeytanın, cinlerden şeytanlaşan soydaşları olduğu gibi insanlardan kandırdıklarının bazıları da “evliyauşşeytan” (şeytanın velisi) ve “hizbuşşeytan” (şeytanın hizbi/taraftarı) niteliği kazanıp insan şeytanları haline dönüşerek şeytanın projesini uygulamada onlar da şeytanlık misyonu ifa eder konuma gelmektedirler.

İran şu anda en az dört ülkede (Suriye, Irak, Yemen, Lübnan) çatışma/savaş finanse eden, en az iki ülkede de (Bahreyn, Nijerya) muhalefet örgütleyen bir iktidar tarafından yönetiliyor. “İslam Devrimi” iddiasının hızlı bir şekilde dar bir Şii fanatizmine evrildiği ülkenin bu dışa dönük genişlemeci politikası, elbette sıradan halka ağır bir ekonomik külfet yüklüyor. Bunun üstüne, gittikçe zenginleşen molla sınıfını, din kisvesi altında özgürlüklerin kısıtlanmasını ve artık ayyuka çıkan yolsuzlukları eklediğimizde, paylarına sadece fakirlik düşen halk kitlelerinin isyan etmesi kaçınılmaz. “Dış mihraklar İran’da olaylar çıkarıyor” demeden önce, bu iç karartıcı tabloyu hesaba katmakta fayda var.

Allah, daha önce âlemlere faziletli kıldığı Peygamberlerin izinden giden İsrailoğullarına tevhidî hassâsiyetlerini kaybedip küfre ve şirke meyletmelerinden, Allah’a isyan edip peygamberlerinin yolunu terk etmelerinden ve yukarıdaki özelliklere sahip olduklarından dolayı onların üzerine zillet ve meskenet indirdi. Bütün bu konularda İsrail’den fazla İsrailleşen, yahudiden fazla yahudileşen, gâvurdan fazla gâvurlaşan insanlara Rabbimiz Yahudilere verdiği zillet ve meskeneti, belki de lâneti, adâletinin gereği vermez ve bu damgaları vurmaz mı?

26 yıl onkoloji bölümünde çalışmış bir doktor isyan ediyor, “ben bu ülkeyi yönetiyor olsaydım, her birinize bir hafta gasilhanede, bir hafta da onkoloji servisinde mecburi hizmet yaptırırdım”, diye. “Çok uzak görüyorsunuz ölümü kendinize, her gün sizin gibi kaç kişinin geldiğini görmeniz gerek, akciğer kanseri nasıl oluyormuş, gırtlak kanseri, dudak kanseri, hattâ mide kanseri, mesane kanseri, kangren vs. Bu kişiler nasıl tarifsiz ağrılar, zor durumlar, büyük acılar yaşıyormuş, görün, ben de sizi göreyim…” diyor.

2013'te gerçekleşen askeri darbe sürecinde, kendisini ordunun sacayağı olarak konumlandıran Ezher, Abdulfettah Sisi yönetimiyle beraber, kalan son saygınlık kırıntılarını da heba etti. Şeyh Ahmed Tayyib'in vekili Abbas Şuman'ın yaptığı açıklamaya göre, Ezher, “şiddete gerekçe olarak yorumlanan” ve “yanlış anlaşılan” birçok dini hükmü kitaplarından ve müfredattan çıkardı veya tanımını değiştirdi. “İman edene kadar insanlarla savaşmakla emrolunduğu” belirtilen hadis, elenen hükümlere bir örnek. Aynı şekilde, Kur'an'da sıklıkla geçen “yer yüzünde bozgunculuk çıkarmak” ifadesi “terör” olarak; “bağy (azgınlık)” de “yöneticiye karşı isyan” olarak yeniden tanımlandı. Böyle sayısız misal var.

İzmir 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin mezuniyet töreninde inançlarımız ve değerlerimizle dalga geçildi. Öğrenci velilerini de isyan ettiren törende vahim sahneler yaşandı. Vaiz, Vaize ve hoca adayı yetişkin kızlar ve erkekler sahnede dans ettirildi.

DAEŞ’in Avrupa’daki saldırıları sonrası, Batı'da yaşayan Müslümanlara bakış değişmiş, baskılar atmış durumda. Bir başka dayanaktan yoksun suçlama ise Müslümanların, terör saldırılarına karşı duyarsız kaldığı şeklinde. Oysa DAEŞ en büyük zararı Müslümanlara vermiş durumda.

Ahmed Kalkan hocayla iki haftada bir yapılan "Güncek Konuları Müslümanca Derğerlendirmek" Sohbetinde bu hafta "Bunca İşgal ve Bunca İsyan Karşısında GÖREV VE SORUMLULUKLARIMIZ" konusunu günemimize aldık. Dernek binasında gerçekleşen programımızın video kaydını siz kardeşlerimizin istifadesine sunuyoruz.
Makaleler
Hava Durumu