SİYASET: ATİNA-MEDİNE BAĞLAMINDA İKİ AYRI TASAVVUR

Enes GÜNASLAN

10-12-2015 14:47


Siyasetin kelime anlamı üzerinden çıkarsama yapma yerine, siyasetin belli bir toplumsallık içerisinde gerçekleşmesi mümkün olan kimi tahayyüller (ütopyalar) uğruna mücadele etme arzusuna da dayandığını ifade etmemiz gerekiyor. Bu tahayyülün hayat bulması ise belli bir kurgu, strateji ve temsil imkanına bağlıdır. Haliyle siyaset insanın doğal formunun dışında bir gerçeklik değildir.  Öyle ki Spinoza, 'günah'ı bile siyasal bir kavram (yasa tarafından belirlenen) olarak tanımlamaktadır. 1

Siyasette doğası gereği var olan tanınma, benimsenme, kedini kabullendirme, karşıtlık/ötekilik ilişkisini de yanında getiriyor. Yani "siyasetin kurucu başlangıçları krizlere/çatışmalara dayanıyor." 2 yani statükonun (yerleşik yapı veya istikrar) güvenli kollarından vazgeçiyorsunuz. Böylesi bir girizgahtan sonra meselenin bizle temas eden boyutuna gelelim. Yüksek frekanslardan konuşan/yazan Batılı düşünürlerin ekseriyeti kaos/kriz ve şiddeti politikada kurucu bir unsur olarak kabul ediyorlar. İslami siyaset yaklaşımı ise krizi tevhide (birliğe-düzene) tebdil etmenin mücadelesini veriyor.

İslam'ın kendisini Mekke'de açık bir şekilde ortaya koymasından ve reddedilmesinden itibaren İslam bir din olduğu kadar siyasal bir harekete de dönüşmüştür. Kendini iktidar ilişkileri üzerinden tanımlamayan bir siyaset mümkün olsa da, siyaset genel olarak iktidar eksenli düşünülmek durumundadır.

Hobbes'e göre iki tip devlet vardır: Birincisi 'doğal' olan pederşahi veya despotik devlettir. Diğeri ise bir tür tasarım ya da sözleşmeye dayanan siyasi devlettir. Bu tip bir devlet, monarşik, aristokratik veya demokratik olabilir. 3

Anlaşılan Thomas Hobbes'e göre iktidar, bir rıza ilişkisine dayanan kabul edilebilir  bir mekanizma olarak tanımlanıyor. Bu mekanizma liyakat temelli istişari (İslami), bireysel istişari (demokratik-liberal), toplumsal sözleşmeci (cumhuriyetçi), kişisel otoriteye tabiyet (monarşi) ilişkileri zemininde işleyebiliyor.  Ya da kölelik-kulluk zemininde (despotik) veya yönetimsizlik (anarşi) olarak zemin bulabiliyor.

Demokrasi, cumhuriyet ve otokrasi kavramları kadim Yunan dünyasına kadar giden bir geçmişe sahip ama 1789 Fransız devriminden sonra, aristokrasi-kral ve kilise Avrupa'sına karşı yeni dünyanın siyaset anlayışını ortaya koyar. Hatta temsili demokrasinin bir imkanı olarak partiler sistemini 18. yy'da ilk savunan siyaset bilimci, aynı zamanda ilk muhafazakarlardan 4 kabul edilen Burke'dir. 5 19.yy'da ise sosyalizmin yükselişi  karşısında liberal demokrasi savunulmuştur. Ama demokrasinin fiili bir yönetim biçimi olarak kullanılabilmesi için 'Amerikan yüzyılı' olan 20. yy beklemek gerekecektir.

Sosyalizmin çöküşünün simgesi olan Berlin Duvarının Yıkılışı 6 ile kapitalizmin çöküşünün simgesi olan Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışı 7 arasındaki aralık ise Amerikan yüzyılının sonunun geldiğine işaret olarak kabul edilebilir.

Bahsi geçen tüm bu siyasi tanım ve kavramların tüm kırılganlıklarının tebarüz ettiği, tüm zaaflarının açığa çıktığı bir eşikten geçiyoruz. Esaslı sorgulamalar yapabilme adına ciddi avantajlara ve imkanlara sahip olduğumuz kanaatini taşıyorum. Toplumları ikna kabiliyetini kaybeden bu siyasi yapılar, vukufiyetle tutarlı bir şekilde eleştirildiğinde İslami yaklaşımların kabul alanı ve hitap alanı ölçek büyütecektir şüphesiz. Şunu hatırlatalım ki, bu örnekler karşısında bir Hilafet savunusu temellendirmiyoruz. İslami terminoloji kullanımının önemini hatırlatarak devam edelim.

Hz. Ali (r.a), Muaviye'nin askerleri ile savaşmaya giden mücahitlere şunu söylemişti: "İnsanlar tarafından rabler edinilen ve Allah'ın kullarını kendi kulları, mallarını da kendi malları gibi gören bu cebbarlar (zorbalar) üzerine yürüyün." 8

Hz. Peygamber (s.a.v) karşısında titreyen bir zata: "Sakin ol! Ben bir kral değilim, ben kadid (güneşte kurutulmuş et) yiyen bir kadının oğluyum" diyor. 9

"Sen onlar üzerinde bir cebbar (zorlayıcı) değilsin" 10

'Muaviye elbette Ümeyyeoğulları'ndan tevarüs ettiği bir Makyavelist 11 bir güdüyle siyasetin (toplumu gütmek anlamındaki yönetimin) şartlarını çok iyi biliyor. ' 12

Öncelikle siyaset halkın dışında soyut bir kavram değildir. Hilafet ise dinsel veya sınıfsal seçkinlerin elindedir. Üstelik Sultan 113. Halife 2. Abdulhamid Han'a (1876-1909) kadar da siyaset arenasında siyasi nüfuz olarak edilgen bir rol üstlenmiştir. 'Kutsal olduğu savunulan bir devlet mekanizması mevcuttur hilafette. İstişari yönetim ise bir din devleti olmadığı gibi yeryüzünde Allah'ın temsili gibi bir iddia da taşımaz. (buradan laik bir bakış yorumu çıkarılmaz umarım.) Allah adına konuşmaz. İlahi ilkeler ve doğruları aklının ve gücünün yettiğince gerçekleştirmeye çalışır. İstişari yönetim biçimi bir din adamları (teokrasi) yönetimi amaçlamadığı için doğal olarak laikliğe de ihtiyaç duymaz. Laik değildir. Siyasetin koşulları insani ve İslami ilkeler doğrultusunda nesnel-rasyonel bir biçimde toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenir.' 13 Dolayısıyla farklı din ve anlayış sahipleri böyle bir toplumsal yapıyla derin bir çatışma yaşamadığı müddetçe kendi hayatlarını ve ideallerini sürdürebilir ve yönetim mekanizmasına her açıdan katılabilirler. Ancak bu istişari mekanizmanın oluşumunda kurumsal ya da kuramsal bir yöntem mevcut değildir. Zamana, zemine ve toplumsal şartlara göre değişebilir. Bu mekanizmanın öncelikli görevi Kur'an toplumunun inşası için sürekli gayret etmektir. Yöneticiler ve sıradan halk arasında haklar ve bu sorumluluklar açısından hiçbir ayrım yoktur. Kur'an siyasala ilişkin temel ilkeler vazetse de kurumların yapısı ve işleyiş tarzı ümmetin maslahatına bırakılmıştır. Muaviye ile başlayan süreç siyasal anlayışı sapma noktasına getirerek kurumsallaştırmıştır. Dini hayat kamusal işleyişin bir parçası haline getirilmiştir.

'İslami bir hayat için yönetimsel sistemin itikadi bir gereklilik olup olmadığı' 14 İslam'ın temelde bize bir devlet mi yoksa toplum mu önerdiği hep tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar nasıl cevaplanırsa cevaplansın, 'Kur'anın bize vazettiği siyasi ve ülküsel değerler ancak belli bir siyasallık koşulları içerisinde gerçekleştirilebilir. Ve bir Müslüman bu koşulları gerçekleştirebilmek için uygun siyasal araç ve yöntemleri oluşturmakla yükümlüdür.' 15 Asr-ı saadet ülküleştirmesi, tarihin ve toplumların içerisine kapatılacağı bir matris değil, oradan yola çıkılarak kendi temel ilkeleri üzerinden açık bir toplum inşasını öngörür.

Atina ve Medine Merkezli Yorumlar

Medeniyet ve siyasetin üzerinde şekillendiği iki kök şehir vardır. Atina ve Medine. Atina Yunan tüccarların ve kölelerin şehri. Çok tanrıcı bir polis(kent). Azınlıklara ait bir demokrasiyle yönetiliyor. Bu demokrasi çok tanrıcılığı ve panteizm'i 16 eleştiren Sokrates'i ölüme götürmüştür. Platon'un Sokrates'in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır ve ölüme mahkum edilir.

'Demos'un (yoksul halkın) polis (oligarşik kent yönetimi) 'ne karşı temsil yeteneği kazanması politik dengeyi tehdit ediyordu. Bu tehdidin ortaya çıkışıyla polis'in yönetimi meselesi siyasal bir mesele haline gelmiştir. ' 17

Mesela Platon'un devlet idealine bir bakalım. Ona göre şehir politik değildir. Platon şairleri ve sanatçıları ideal sitesinde görmek istemez. Zira şairler ve sanatçılar özgürlük arayışı ve itirazlarıyla bu tip kapalı bir toplum modeli için sorun teşkil ederler. 18

Diğer bir siyasi model ise Medine'dir. Vahyin ışığında dünyanın yeniden okunması. Hakikate muhatap siyasal. Güç ve iktidar stratejisini karşısına alan hakikat stratejisi. Sözün gücünün öne alınması. Mekke'de kendisine sunulan iktidar alternatiflerinin reddi. Medine, İktidar çatışmalarının bir tarafı olmadan, bir iman toplumunu siyasal model olarak yapılandırıyor. İslam toplumu kitap ehli ve paganlık(putperestlik) ile sürdürülen eleştirel bir zemin üzerinde inşa ediliyor. O zeminden hareketle kendi zeminimize bakmaya devam edelim.

On yılda bir cereyan eden darbeler periyodunu kıran, sağ-sol ikilemine sıkışan siyasetin o kısır tartışmalarını kırmada olumlu rol üstlense de, resepsiyon tarihlerinde ve parti tüzüklerinde kurucu iradeye bağlılık üzerine yapılan yeminler, anıt mezarlara gösterilen tazim ve demokratik literatürle yuvarlanmış cümleler, hitabetler eşliğinde kurgulanan bir siyasalın taşıyabileceği sadece muhafazakar bir kimliktir. Halihazırdaki Ak Parti örnekliği ve İslami kimliğe sahip yöneticilerin siyasi varlık alanı bu çerçevede şekillenmiştir. Yenişafak'taki bir makalesinde Akif Emre, Ak Parti'nin hakikati ile İslamcılığın akıbetini aynı karede değerlendirmenin  insafsızlığından bahsetmesi de doğru bir yaklaşım olacaktır. 19

Siyasal merkeze karşı eleştirel mesafesini ve gücünü koruyan sahabe neslinin sonu, İslami yönetimin niteliğini de sona getirmiştir. 'Siyasetin dikey (yani hakikate doğru olan) yönelimden uzaklaşması, ister istemez yatay (demokrat) bir ilişki olarak örgütlenmesini beraberinde getirecektir.' 20

Atina ve Medine bağlamında sürdürülen siyasi eleştiriler yeterince cevap bulmuş görünmemektedir. Platon'un bakışıyla "gemiyi en iyi yönetecek olan kaptandır." Ama siyaset sadece bir yönetim ilişkisi değildir. Bir var olma, tanınma yoludur. Gemideki bir insanla bir koyun arasındaki farkın en kestirme ifadesi onların siyasal duruşlarıyla alakalıdır. Çünkü siyasal bir aktör olarak tanınmıyorsa, gerçekte bir insanın bir koyundan farkı kalmamaktadır. 21

Siyasete yönelik hiçbir deneyimi/arzusu/talebi olmayan halkların demokratik süreçlere dahil edilmeye çalışılması, demokrasinin sayısal meşruiyet elde etme çabasındandır ama temsil edilme anlamındaki bir siyaset ilişkisi artık önemini yitirmektedir. Onun da ötesinde "teknoloji, iletişim ve ulaşımın oldukça yaygınlaştığı çağımızda artık salt temsili bir yönetim tarzı olarak siyaset kavramı gücünü ve önemini yitirmektedir. Devletler ve kamu giderek bireyler üzerindeki egemenlik ve belirleyicilik yeteneklerini kaybetmektedirler." 22

Toplumsallık edilgen pozisyonundan çıkıp siyasallığa etken bir biçimde katılma süreci yaşasa da, özellikle eğitimde(Talim Terbiye müfredatları ve MEB politikalarında) ve siyasette hala Kemalizm'in otokrat baskısını hissediyoruz.

Türkiye toplumu otoriter bir geleneğe yatkın olduğu için, partilerden çok liderlere dayanan bir siyasal kültüre sahiptir. "Eril bir yönetim algısı tebaasını dişileştiren bir hiyerarşiye sahiptir." 23 Birçok demokratik deneyime rağmen hala Kemalizm'in aklı başında bir eleştirisi yapılamamaktadır.

Siyasetin steril (değerlerden arındırılmış) seküler bir demokrasiyle dizayn edilmesi, ahlaki ve İslami taleplerinden arındırılmış siyasi temsilleri ön plana çıkarmaktadır. Muhayyel bir 'Anadoluculuk' merkezli söylemlerle de bu temsilleri takviye ediyoruz.

"Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse bile sizi Allah'ın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz." 24 diye ifade edilen hitabın yol açtığı sarsıntıyla yeniden düşünmek zorundayız.

Müslümanlar için mücadele koşulları hiçbir zaman sona erecek değildir. Her müslümanca oluşumun tarihten ve toplumdan öğrenebileceği bir şeyler vardır. 'Dışlayıcı ve ötekileştirici, kendisini zaman ve mekana kapatıcı manadaki bir 'İslam taassubu' elbette ki hakikatin olumlu bir tecessümü değildir.' 25

İslami eleştiri külliyatımız, temsil ve siyaset bahsinde yeni itiraz başlıkları üretmek zorundadır diyerek noktamızı atalım.

DİPNOTLAR (KAYNAKÇA)

1- Spinoza, Politik İnceleme, Dost Yay. S:22

2- Carl Schmitt, Siyasal Kavramı, Metis Yay. S:55-57

3- Thomas Hobbes, Yurttaşlık Felsefesi, Belge Yay. S:85-100

4- Muhafazakar: Fransız devrimine karşı çıkanlar anlamında.

5- Burke, İngiliz siyaset adamı, yazar, hatip, siyaset kuramcısı, filozof. Fransız İhtilali karşıtlığı, tarihteki en ünlü muhafazakâr siyasetçilerden biri haline gelmesini sağlamış. Annual Register adlı siyasi dergiyi çıkardı.

6- Berlin Duvarı, Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında Berlin'de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. Batı'da yıllarca "Utanç duvarı" (Schandmauer) olarak da anılan ve Batı Berlin'i abluka altına alan bu betondan sınır, 9 Kasım1989'da tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.

7- Dünya Ticaret Merkezi (İngilizce: World Trade Center), Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde Manhattansemtinde bulunan ve 11 Eylül 2001 terör saldırılarında yıkılan ticaret merkezi.

8- Bilge Adamlar Dergisi, Sayı 19, S:19

9- Kütüb-İ Sitte, Buhari 6938 - Ebu Mes'ud'dan riyayetle aktarılmıştır.

10- Kaf Suresi 45 Ayet.

11- Makyavelizm İtalyan düşünür ve politikacı  Machiavelli'nin düşünceleri üzerine kurulu bir yaklaşımdır.Devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerinin temelini Prens adlı kitabında açıklamıştır. Devleti yöneten prensin duygularına kapılmadan ve acıma duygularını bir kenara bırakarak devleti yönetmesi gerektiğini belirtmiştir. Gerektiğinde bir insanın devlet tarafından öldürülmesinin çok daha fazla insanın yaşamasını sağlayacağını belirterek prense öğütler vermektedir. Temelinde bu görüşlere paralel olarak başka bir bakış açısı da "Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu." savıdır.

12- Ali Şeriati, Ebuzer, Fecr Yay.

13- Ümit Aktaş, Bir Kriz sürecinde Strateji Arayışları, Okur Kitaplığı, S: 307

14- Ümit Aktaş, Toplumsal Hareketler ve Devrimler, Çıra Yay. S:91-92

15- Cevdet Said, Bireysel ve Toplumsal Değişim Yasaları.

16-  Spinoza ağırlıklı Panteizm algılayışına göre Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı-Evren-insan ayrımı yoktur

17- Jacgues Ranciere, Filozof ve Yoksullar, Metis Yay. Giriş Bölümü.

18- Platon, Devlet, Türkiye İş Bankası Yay.

19- Akif Emre, Ilımlı İslamın Raf Ömrü Bitti mi?, www.dunyabulteni.com, 07.1.2015

20- Ümit Aktaş, Bir Kriz sürecinde Strateji Arayışları, Okur Kitaplığı, S: 319

21- Platon, Devlet, Türkiye İş Bankası Yay.

22- Alain Touranie, Demokrasi Nedir?, YKY Yay. S:33-34

23- Ali Bulaç, Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, İz Yay. S:109

24- Veda Hutbesi, 632 yılında İslam peygamberi Muhammed (s.a.v) tarafından, kendisinin ilk ve son haccı olan Veda Haccı'nda 124.000 Müslümana karşı yaptığı konuşma metninin adıdır. Dinleyicilerin sayısı itibarıyla en kuvvetli hadis kabul edilir

25- Ümit Aktaş, Bir Kriz sürecinde Strateji Arayışları, Okur Kitaplığı, S: 319

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN