Srebrenitsa katliamının 16. yıldönümü
Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığı en büyük katliam olarak kabul edilen Srebrenitsa'da soykırımın 16. anma yıldönümü.
11-07-2011
Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığı en büyük katliam olarak kabul edilen Srebrenitsa'da soykırımın 16. anma yıldönümü.
Srebrenitsa'da acı ve gözyaşını sadece bir gün değil, 16 yıldır yüreklerinin en derininde hisseden ve yaşayanlar ise kurbanların geride bıraktığı anneler... Bosna-Hersek'in Sırbistan sınırı yakınlarında, yemyeşil ormanlar arasında Türkçe "Gümüş'' anlamı taşıyan Srebrenitsa, soykırımla birlikte geriye yalnız ve gözü yaşlı anneleri bıraktı. Ailelerinde neredeyse hiç erkek kalmayan anneler, eşlerinin, çocuklarının anısını yaşatmak için her türlü zorluğu göğüsleyerek doğdukları toprakları terk etmedi. Adalet mekanizmasının yavaş işlemesinden dolayı birçok savaş suçlusunun serbest gezdiği ülkede, çocuklarının katilleriyle göz göze gelmek istemeyen Srebrenitsalı anneler, günlerce dışarı dahi çıkmadan yalnız bir hayat yaşıyor.
Srebrenitsa kent merkezine uzak, dağlık alanda bir zamanlar 3 oğlu ve eşiyle birlikte mutlu bir hayat yaşayan Nura Mustafiç, 1995'in temmuz ayında bir anda hayatta yapayalnız kalan annelerden sadece biri... Geçen yıl eşi Hasan Mustafiç'i toprağa veren, bu yıl ise 1975 doğumlu oğlu Fuad ile 1971 doğumlu Mirsad'ı defnedecek olan Nura Mustafiç, halen 1973 doğumlu Aliya'nın cesedine ulaşamadı. Potoçari'deki beyaz mezar taşlarına bakıldığı zaman Ratko Mladiç ve Radovan Karadziç'in ne yaptığının net bir şekilde anlaşıldığını söyleyen Mustafiç, "Dalları budanmış bir ağaç gibi ortada kaldım. Çocuklarım bekârdı, şimdi ne gelinim ne de torunlarım var. Bu dağlar arasında yapayalnızım. Şurada bir torunum ve gelinimle kahve içmeyi hiçbir şeye değişmezdim. Artık bu yalnız hayata dayanamıyorum, bahçemdeki çiçeklerle sanki torunlarımla konuşuyormuş gibi sohbet ediyorum. Bazen nefes alıp vermekte bile zorlandığım oluyor. İnancım ve imanım beni ayakta tutuyor. Allah'a iman etmiş olmasaydım bu acıya dayanamazdım.'' dedi.
Hastalıklarının sebebi aşırı üzüntü
Soykırımda eşini ve 3 oğlunu kaybeden Munira Salihoviç, eşi, 3 oğlu ve torunu katledilen Meyra Cogaz... Bu anneler, kısa süre önce değişik hastalıkları nedeniyle ameliyat oldu. Hastalıklarının en önemli gerekçesi ise doktor raporlarında "yalnızlık ve aşırı üzüntü olarak" yer alıyor. Potoçari yakınındaki bir köyde yalnız yaşayan Munira Salihoviç, yıllarca çocuklarının acısını hep yüreğinde hissettiğini ve çektiği bu acılardan dolayı artık bünyesinin iflas ettiğini kaydetti. Potoçari'ye 2002 yılında dönen ve yalnız yaşayan Meyra Cogaz da, kısa süre önce karaciğer ameliyatı olduğunu ifade ederek, "Artık vücudum ve kalbim bu acıyı kaldıramıyor. Aşırı üzüntüden karaciğerimden ameliyat oldum." diye konuştu.
Tek suçları Müslüman ismi taşımaları
Soykırımda 2 oğlunu, eşini ve ailesinden onlarca erkeği kaybeden Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı Hatice Mehmedoviç 11 Temmuz 1995'te hayatların karardığını, annelerin ise âdeta müebbet hapse mahkum edildiklerini ifade etti. Katledilenlerin ellerinin silahsız olduğunu söyleyen Mehmedoviç, "Çocuklarımızı okuldan çıkardılar, masum hayatlarına kıydılar.'' dedi. Potoçari Anıt Mezarlığı'nda yatan 4.542 kurbanın arasında iki oğlu ve eşinin de bulunduğunu hatırlatan Mehmedoviç, bütün kurbanların suçunun sadece "Müslüman ismi'' taşımak olduğunu söyledi.
(Kaynak: Timeturk)
- Ûlu’l-Emr Olmanın Şartı ‘Bizden’ Olmasıdır
- Büyük Felaket (Nekbe) İngilizlerin Kudüs'e girişi ile başladı
- Tarih Gazze'yi Yazacak!
- Soykırım saldırılarında katledilen Gazzelilerin sayısı 34 bini geçti
- Hamas’tan uluslararası topluma, “ABD’nin iradesini aşın” çağrısı
- İsrail’in sonu göründü mü?
- Mehdi Kudüs'e indi mi?
- Hamas: Siyonist zihniyet tamamen vahşi ve canavar bir zihniyet
Makaleler
Hava Durumu