"Hz. Peygamber'den sonra, dine ekleme ve çıkarmalar yapıldı"
Venhar Kur’an Evi Cumartesi sohbetleri başladı. Bu dönemin ilk konuşmacısı, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Aydın idi. Ömer Aydın’ın konusu ‘İman ve Aksiyon’du.
04-11-2013
Aydın, konuşmasına İslam’da ölçü nedir; hak mı, batıl mı? sorusuyla başladı ve bu soruyu açıklayacak yegane kaynağın Kur’an olduğunu belirtti. İman konusunda farklı anlayışların olduğunu, bu ayrılıkların nedeninin önyargılarımız olduğunu belirten Ömer Aydın, özetle şunları söyledi:
Hz. Peygamber'den sonra dine eklemeler ve çıkarmalar yapılmıştır.
İman nedir? İman emanet kökünden türemiştir. Türkçede ‘güven’ anlamına gelir. İman ‘inanmak’ da değildir; iman ‘inanmak’tan çok daha başka bir şeydir. Peygamberimizden sonra Müslümanlar, Allah’ın, Kitabı’nda kullanmadığı kelime ve kavramları kullanılır olmuşlardır. İman kardeşlik ve güven demektir. İki Müslüman eğer birbirine güvenmiyorsa, ya ikisinin Müslüman olmadığını, ya da birinin Müslüman olmadığını söyleyebiliriz. Allah güvenilen ve güven verendir. Allah'ın ‘el-Mü’min’ ismi bu anlama gelir. Mü'min bir kişi aksiyona geçer ve reaksiyon görür. Bu reaksiyon sadece ibadet değildir. İman manevi bir kaynaktır. Amel-i salihi harekete geçiren imandır. İman bir çeşmeden akan su gibidir. Bu su havuza dolmaktadır. Havuzdaki suyu tekrar kullanıyoruz; eğer bu suyu kirletiyorsak veya havuzda delikler varsa, yani imanımızda bir sorun vardır demektir. Eğer havuzda bu sorunlar varsa tevbe ve istiğfarla havuzdaki suyu temizleriz. Bu yüzden tevbe ve istiğfar da bir ibadettir. Havuzu kirleten de havuzda delik açan da bizleriz.
İbadetler tek başına aksiyon değildir. Sabır, dua, tevekkül vb. ibadetler de aksiyondur. Aksi yoktur. Sabır, dua, tevekkül anlamları maalesef değiştirilmiştir. İmanımızı kontrol edeceğiz. Bu kontrolü kişi, kendi içinde ayetlerle yapacaktır. Durağan bir aksiyon yoktur. Sırf ahlak tek başına yeterli değildir. Öyle olsaydı, araştırmalarda ortaya çıkan Finlandiya, Japonya gibi ahlakın en üst seviyeye çıktığı -ama kendileri ateist olan- toplumlar Allah katında değerli olurdu. Oysa ahlakın tek başına Allah katında bir değeri yoktur. Ahlakı bütünleyen Allah’ın razı olacağı şey imandır. Eskiden kavim kavim İslam’a girenler vardı. Şimdi neden yok? Bunu düşünmeliyiz. İman amel irtibatımızı gözden geçirmeliyiz. İslam’da olmayan inançlar İslam’danmış gibi algılanmaktadır Şefaat, İsa’nın nüzulü Mehdi anlayışı, kabir azabı vb. anlayışlar Müslümanları Allah’ın vahdaniyetinden uzaklaştırıyor. Oysa Müminler Allah’ın vahdaniyetini gerçekleştirmelidirler.
İtikatta mezhep olmaz. Kur’an es-Sâ’ah derken, kıyameti anlatmaktadır. Kıyam ayağa kalkmaktır. Kıyamet aniden gelecektir. Alametleri yoktur. Ebu Hanife’de altı alamet sayılmaktadır. Halbuki o saat aniden gelecektir. Nasıl alameti olabilir ki!
‘Allah'ın sıfatları’ deniyor… Kur’an’da sıfat yok ki. Nasıl oluyor da Allah’ın sıfatları oluyor o zaman! Akaid imamları bizi Allah’ın sıfatlarına çekiyorlar ve Allah’ın sıfatlarını tartışıyorlar. Kelamcılara vahiy mi geldi? Sıfatlar zatın içinde mi, dışında mı? Bu tartışmaların varıp dayandığı yer duvara toslamaktır. Bu gün Müslümanları stadyumlara doldurarak “kutlu doğum haftası” adı altında binlerce Müslümanı ağlatıyorlar. O stadyumlara acıklı bir film koyduğunuzda da oraya toplananlar ağlayabilirler. ‘Hz Muhammed şuuru’ ağlatmak demek değildir; onun yolundan gitmektir.
El-Esmau’l-Hüsna tesbih taneleri gibi değildir. Ayetlerde gelen, ders veren kavramlardır. El-Evvel ve el-Ahir (ilk ve son)dur. Yani bunun adı, “zamansızlık”tır. Allah zamandan münezzehtir. Müslümanlar Kur'an’da olup da, doğru anlamadıklarına başka anlamlar yüklemişlerdir. Yine Müslümanlar Kur’an da olmayan anlamları, Kur'an’da varmış gibi katmışlardır. Mü'min amel işlemeli, emirleri inkar etmeden aksiyon gerçekleştirmelidir.
Ömer aydın’ın sunumu, çok sayıdaki soruyla devam etti. 19.30’da başlayan program, 22.00’de son buldu.
(Venhar Haber)
-
ali durmuş 05-11-2013 13:15
Hale hanım, http://www.venharhaber.com/etkinlikler/etkinlik-haberleri/profomer-aydin-iman-ve-aksiyon-h3987.html adresinden haberin videolarını izleyerek anlaşılamamış yerleri netleştirebilirsiniz. Selam ile...
-
hale 04-11-2013 18:32
Öncelikle hocanın ahlak anlayışı ile ilgili ciddi problemleri var görünüyor. Hangi kaynağa göre ahlak tanımlaması yapılarak Japonya’nın ahlakı örnek olarak verilmiş anlayamadım. Ahlakta temel belirleyici Nas olması gerekmez mi? Dolayısıyla ahlak tanımının neye göre yapıyoruz da finli japon ahlakın en üst seviyeye çıktığı toplumlar oluyorlar. Ayrıca Kuran ‘a bakmasalar bile ortalama fıtri reflekslerle bile kimse fin-japon toplumlarının ahlak seviyesini üst düzey olarak göstermez ki. Ayrıca imanını kişi kendi içinde nasıl kontrol edecek burası anlaşılmadı. İman güven demekse o zaman birbirine güvenen insanlar imanlı güvenmeyenler imansız mı algılanacak!İman kişisel tanımlara mı indirgenecek. Geleneğin yanlışından kurtulalım derken başka yanlışlara düşmeyelim sakın. Acaba hoca kötü bir özet kurbanı mı oldu?
- Siyonazi çetesi, Gazze'de gıda yardımı bekleyen sivillere saldırdı: 150 maktul 1000 yaralı
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesine Dâvet
- Gazze İle Dayanışma ve Şehadet Gecesi'ne dâvet
- İktibas’a bu cumartesi Ali Kaçar konuk oluyor
- Gazze’ye Yardım Kampanyası
- Siyonist vahşet: İnfaz edip çöpe atmışlar
- Adana ve Mersin seyahatinden sadra düşenler
- Kur'an Nesli İlim Merkezi'nin çadır yardımları Gazze'ye ulaştı
Makaleler
Hava Durumu