
"Esaret" Arama Sonuçları

Hal böyle iken, hicret ne demektir, işlevi nedir zerre miskal bilgisi olmayan ve tam bir cahil cesaretiyle saçma-sapan bir "hicret" gündemi açan sapkın zihniyetliler, tarihin bu kırılma anında mü'minlerin değil Firavunların yanında yer almış olduklarını bilmelidirler.

Siyonist işgal güçlerinin, uzun süre esaret altında tuttuktan sonra son dönemde serbest bıraktığı esirlerin verdiği bilgiler, Filistinli esirlere işgal güçleri tarafından son derece vahşice ve korkunç işkenceler yapıldığını gözler önüne serdi.

Uygun toprağa ekilmiş, doğru ekinler hep vardır ve hep var olacaktır Allah’ın izniyle. Allah bir tek kişi vasıtasıyla da inkılabını gerçekleştirebilir, yeter ki ekinimiz tam ekin olsun. Bütün mesele, “o bir tek kişi ben olabilirim” cesaretini gösterebilmektir.

Hindu kültüründe kullanılan safran şal takan öğrencilerin, Hindu inancına bağlı kalmanın bir sembolü olarak kullanılan "Lord Rama'ya Zafer (Jai Shri Ram)" sloganları eşliğinde üzerine yürüdüğü Muskan, "Allah'ı hatırladım çünkü Allah'ı hatırladığımızda çok cesaret ve güç alıyoruz. Ben de Allahu Ekber diye bağırdım" dedi.

Cuma sohbeti: Çocuklarımızı Teknoloji Esaretinden Kurtarmalıyız - Süleyman Dilmen - Kur'an Nesli İlim Merkezi

Bizler Allah’ın buyruklarını yerine getirenler olsa idik,bırakın Filistin’de Müslüman katliamını/tecavüzlerini,yeryüzünde hiçbir insana zulüm yapmaya kimse cesaret edemezdi.

Fas’ın işgal rejimiyle resmi ilişkileri başlatmasının ertelenmesinde ülkedeki İslamî hareketin önemli rolü olmuştur. Ancak görüldüğü kadarıyla Trump’ın Arap dünyasındaki birtakım ihanet rejimlerinin, perde arkasında yürüttükleri ilişkileri perdenin önüne taşımalarını sağlama çabalarından elde ettiği sonuçlar şimdiki Fas kralı VI. Muhammed’i de cesaretlendirdi.

Allah’ın arzını yönettiğine inanan bir avuç emperyalist güruh, insanlığın, özellikle de insanlığa öncü olması icap eden Müslümanların sonu gelmez ataletinden cesaretle Post-COVİD dönemini fırsat bilip gemi azıya alacak ve tüm insanlığı görülmemiş bir cenderenin içinde ezmeye meyledecektir.

"Şu cevabı vermek cesaretinde bulundum: ‘Şapka giymek, bu millet hesabına bir Musul fethinden üstündür!’ Atatürk hafifçe gülümsedi ve başını bir kaç defa eğerek beni taltif etti.”

Müslümanlar kendi paradigmalarından uzaklaştırılarak Batı’nın seküler ideolojilerine bağlanma ve teslim olma durumuyla yüz yüze kaldı ve bu durum bir duruş kaybına sebebiyet verdi. Ötekilerin güdümünde hareket eden Müslümanların kendi düşüncelerini ileri sürme ve ”biz buyuz” deme cesareti kalmayacaktı ve nitekim öyle de oldu. Ne acıdır ki bu durum bizleri kültürel, felsefi ve siyasi anlamda hiçbir sorgulama yapmaksızın seküler kültürün hamiliğini yapmaya itti.

Küresel ve yerel sistemin, fiziki kuşatmasından, bedenimizi çevreleyen zindanından daha önemli ve daha etkili olan kuşatması ve zindanı, zihinlerimizde gerçekleştirdiği kuşatması ve zihinlerimizin onun ideolojik paradigmasının zindanına hapsolması halidir. Kültürel anlamda sömürgeleştirilmiş ideolojik işgal altıdaki zihinler bağımsız düşünemez ve özgün düşünceler üretemezler.

Hz. İbrahim’ın Allah’a olan teslimiyeti, ihlâsı, tevhid mücadelesi, tefekkürü, cesareti, kararlılığı, sabırı, şükrü, tevekkülü, teblihi, putları kırması, hicreti, itaatı, adayışı, Kâbe ve Hac, kurban, misafirperverliği ve duâsı…

26 yıl onkoloji bölümünde çalışmış bir doktor isyan ediyor, “ben bu ülkeyi yönetiyor olsaydım, her birinize bir hafta gasilhanede, bir hafta da onkoloji servisinde mecburi hizmet yaptırırdım”, diye. “Çok uzak görüyorsunuz ölümü kendinize, her gün sizin gibi kaç kişinin geldiğini görmeniz gerek, akciğer kanseri nasıl oluyormuş, gırtlak kanseri, dudak kanseri, hattâ mide kanseri, mesane kanseri, kangren vs. Bu kişiler nasıl tarifsiz ağrılar, zor durumlar, büyük acılar yaşıyormuş, görün, ben de sizi göreyim…” diyor.

Terör Devleti İsrail’in 21 gün boyunca haksız yere gözaltında tuttuğu Orhan Buyruk, esaretin ardından yaşadıklarını anlattı.

Filistin davasının neresindeyiz? Filistin'in işgal edilmişliğine, sürgün ve hepsinden önemlisi Kudüs'ün esaretine dair uzun vadeli stratejik bir bakış açımız var mı? Devletin kendi dengeleri bir yana bağımsız oluşumların Filistin'e sadaka ve yardım toplamaktan öteye bir bakış açısı geliştirdikleri söylenebilir mi?

Sözel şiddete maruz kalan çocuk, demek ki ben yeteneksizin tekiyim, benden bir şey olmaz vb. düşüncelere kapılabilir. Çocuğun öz güveni ve medeni cesareti gelişmez. Kendisini ve meramını ifade etmekten aciz bir kişi olarak yetişir. Aşağılanan ve hakaret işiten çocuklarda aşağılık kompleksi oluşur.

Bu ayrım ne kadar doğru sizin takdirinize bırakıyorum ama sadece İslami kimliğiyle değil insani erdemleriyle, ahlakıyla, cömertliğiyle ve cesaretiyle de gerçekten örnek bir şahsiyetti. Ailesine ve çevresindekilere karşı oldukça mütevazi ve kol kanat geren tavırlarıyla bilinen, yeri geldiğinde de hiç tanımadığı kişiler için hayatını ortaya koyabilmiş bir ağabeyimizdi. Kendine has üslubu ve güleryüzüyle algıları küllenmiş insanlara sorular sorar ve sorgulama yetilerini harekete geçirirdi.

İşgal altındaki Çeçenistan'da Rus ordusunun bile yapmaya cesaret edemeği zulümleri kendi halkına reva gören Kukla Kadirov bu defada şehidlerin naaşlarına göz dikti.

Humus'ta ölümü göze alan cesur kadın, keskin nişancı ateşine rağmen yaralı kadına böyle müdahale etti.

Müslümanlar asıl problemleriyle yüzleşip bunları çözmeye başlamadıkça gerçekçi bir İslami hareket olamaz. Bu olmadan sürekli bir şekilde zikzaklar ve daireler çizeriz, yaşamdan ve mücadeleden yoruluruz. Enerjimizi boşuna harcarız. Müslümanlar toplumun gerçek meseleleriyle yüzleşmedikçe, risk alıp bir noktadan başlama cesareti göstermedikçe ortaya bir varlık koyamazlar koyamayacaklardır.
Makaleler
Hava Durumu