
"Talip" Arama Sonuçları

Cuma hutbesi: Cennete Talip Olanla Cehenneme Talip Olanın Hayatı Aynı Olamaz I Yasin Aydoğan I Kur'an Nesli İlim Merkezi

Şunu bilmeliyiz ki, bugün iftar sofrası adı altında donatılmakta olan ziyafet sofraları dünya süsüne talip olmaya karşılık gelmektedir. Kitab-ı Kerim’in bizden istediği ise; Allah'ı, Rasulü'nü ve âhiret yurdunu istemek, tercihlerimizi bu yönde yapmaktır.

Siyeri incelediğimizde ilk iman eden Müslümanların büyük çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu görüyoruz. Mesela iman ettiğinde Ali b. Ebi Talip henüz 10 yaşlarında iken Zeyd b. Harise 15; Abdullah b. Ömer 13; Sad b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah ve Erkam b. Ebi’l-Erkam 17; Musab b. Umeyr 18-20 arası; Cafer b. Ebi Talib ise 22 yaşlarında idiler.

“Devlet dinsiz olamaz, olmamalı!” diyenler, Allah’ın rızasına tâlip olup Rasûlullah’ın devleti gibi devlet isteyenlerdir. “Devletin dini olmaz!” diyenler kimin yanında yer aldıklarını iyi düşünmeliler.

Cuma Hutbesi: En Kolaya Tâlip Kullar Olmak - Şükrü Hüseyinoğlu - Kur'an Nesli İlim ve Dâvet Merkezi - 18 Ramazan 1442 - 30 Nisan 2021

Ramazan ancak talip olanlara öğretir. Yemek yerine aç kalmayı, konuşmak yerine susmayı, hız yerine yavaşlamayı, öfke yerine sabrı, biriktirmek yerine dağıtmayı, “ben” demek yerine “sen” demeyi, “biz” demek yerine “siz” demeyi, açılmak yerine çekilmeyi, isteyerek değil istemeyerek özgürleşmeyi, sahip olarak sevinmeyi değil sahip kılarak sevinmeyi, sınırlarımızı dünya ve âlem ötesine taşımayı, Allah'a kalben yaklaşmayı, el uzatmayı, el tutmayı, el vermeyi, veren el olmayı öğretir.

Mevcut batıl sistemleri yönetmeye talip olma tercihini Hz. Yusuf üzerinden meşrulaştırmaya çalışanların bu videoyu dikkatle dinlemelerini öneririz.

Öncelikle, mevcut gayri İslami sistemi yönetmeye talip olan muhafazakâr çevrelerce yıllardır dillere pelesenk edilen Hz. Yusuf konusunda doğru bilgiye sahip olmadığınız anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yanlış bilgi beraberinde yanlış kanaati getirmekte ve Rabbimizin bu güzide elçisinin katiyetle beri olduğu batıl bir konumu ona yakıştırabilmekte ve onun üzerinden bugünkü batıl yönelimleri meşrulaştırmaya çalışmaktasınız.

Cuma Vaazı: Bayramı Nasıl İhya Etmeliyiz - Hasan Taştekin / Cuma Hutbesi: Asıl Bayrama Talip Olmak - Asım Şensaltık

Venhar Cumartesi sohbetlerinin bu haftaki konuğu Talip Orhan'ın Çocuklarda ve Gençlerde Ahlak konulu sunumun notlarını ve videolarını ilgilerinize sunuyoruz.

Ölüm Bir Son Değil; Başlangıçtır, Köprüdür. Ölümü, yok oluş, bitiş ve neticesiz olarak gören insan, hayatın mânâsından da uzaktır. Onun için hayat, tesadüfler oyuncağıdır, kabir karanlıklara açılan bir kapı, ecel bütün sevdiklerinden bir daha kavuşmamak üzere bir ayrılıştır. Bunun için âhirete inanmayan kimsenin ruhu acı ve ıstırap içindedir; dehşet ve vahşet içindedir, mânen kıvranmaktadır. Böyle bir insana hangi şey teselli verebilir? Cansız ve şuursuz cisimlerin bir zerresi bile kaybolmaz iken ve dağılan yıldızların atomlarından yeniden bir başka yıldız yaratılırken; büyük emânete tâlip, yeryüzünün efendisi/halîfesi insanın ölümden sonra bir avuç toprak olacağını düşünmek, insafsızlık olsa gerek. O, ölümünün ardından, sahip olduğu nimetlerden, yüklendiği emânetten hesaba çekilecek, mükâfat veya ceza için Cennet ya da Cehenneme gönderilecektir.

Ayşe Pamak Göksoy, Müslüman kadının geleneksel ve modern çerçeveleri aşıp, Rabbimizin vahiyle bildirdiği ve Allah Rasulü (s) öncülüğünde ilk neslin pratize ettiği hayatın öznesi konumuna talip olması gerektiğine vurgu yaptı.

İLKAV’ın düzenlediği ve Mehmet Pamak’ın sunduğu “Mısır ve Suriye Özelinde Ortadoğu ve Müslümanların Gelecek Tasavvuru” konulu konferansta, toplumun henüz İslami sisteme müstahak ve hazır hale gelmediği bu tür kaotik ortamlarda ve küresel ve yerel güçlerin/statükonun çok boyutlu kuşatması altında sistem içi hükümetlere talip olmak yerine, yeni gelişen görece özgür ortam kullanılarak İslami toplumsal dönüşüm ve Kur’ani inkılap üzerine yoğunlaşmanın önemi ve Allah’ın yardımını celp edecek tevhidi stratejik yürüyüşte ısrarlı ve istikrarlı olmanın gereği hatırlatılarak içine düşülen istikamet krizlerinde yol gösterici uyarılarda bulunuldu.

Diliyoruz ki Müslümanların bu kanları, Müslümanlara, Rabbim Allah’tır deyip, sadece Allah'ın inzal ettikleriyle hükmetmeye talip bir siyasî bilinci kazandırsın.

Biz Müslümanlar her nerede olursak olalım; eğer bu alanda bir iddiamız olacaksa (ki olmalıdır) Rabbani ölçülerin dışında hiçbir ölçüyü tanımadığımızı net bir şekilde izah etmeliyiz. Diğerlerini kabul etmediğimizi, edemeyeceğimizi alenen haykırmalıyız. Sadece İlahi adalete talip olmalıyız. Bunun dışında hiçbir yapının içinde, önünde, arkasında, sağında, solunda asla yer almamalıyız.

Mehmed Durmuş: Biz Müslümanlar, bize ait olmayan kurtuluş reçetelerine göz dikmemeliyiz. Kendine himmeti olmayan sistemlerden medet ummaktan vazgeçmeliyiz. Biz Müslümanlar sadece ve sadece, katıksız İslam’a talip olabiliriz, başka alternatifimiz yoktur. Bazı Müslümanların 12 Eylül referandumunda düştükleri hatayı bu yeni anayasa döneminde tekrarlamamalarını temenni ediyorum.

Sonuçta cumhuriyetin nötr bir şey olmadığını, laiklik ve demokrasi ilkeleri ile birlikte dünya hayatını kendine has biçimde yönetmeye talip olduğunu, emretme yetkisinin kendinde olması iddiası ile vatandaşından bağlılık ve sadakat istediğini ortaya koymaktadır. Hayatı kendi değerleri ölçeğinde planlarken özellikle dine karşı olmayı ve durmayı da kendi varlığı ve bekası için vazgeçilmez saymaktadır. Bir anlamda birinin varlığı diğerinin yok olmasına bağlıdır.

İnsan zirvelere çıkmak istiyorsa mücadele etmeli, yorulmalı ve sürekli bir heyecanla eylemlilik halinde olmalıdır. Oturarak, gevşeyerek, bekleyerek zirvelere çıkılamayacağını Erciyes’e çıkarken insan anlayabiliyor. İslam’i anlamda da dünyevi anlamda da zirvelere talip olanlar yorulmaktan korkmamalılar. Terleyerek tepelere çıkılıyor. Bu hayatın belki de Sünnetullahıdır.

Hamza Er, bugünün Müslümanları olarak öncülüğe talip olmama, yükün altına girmeme gibi bir zaaf yaşadığımızı kaydederek, "Bu sebeple, bugün Allah’ın dinine yardım eden, fedakâr, cesur örneklikler pek çıkmamaktadır. Sâbikûn olarak adlandırdığımız öncüler, dava adamları çok az bulunabilmektedir." diye konuştu.

Hurafecilik, israiliyyat sevicilik, İslam dışı hayali rivayetleri büyük bir ihlas görüntüsüyle benimseme, bütün bid’at ve hurafeleri büyük bir vecd ile benimseme tam bir inanç, iz’an ve fikir hastalığıdır. Bu hastalıklardan, Kur'an şifahanesinde, tam teşekküllü bir tedavi programına talip olmaksızın kurtulmak mümkün değildir. Allah’ın şerefli elçilerinden hiçbiri ve son elçi Muhammed (sav) Hızır gibi, Hıdırellez gibi hurafelere, mitolojilere asla inanmadılar, böyle bir dalaleti telaffuz etmediler.
Makaleler
Hava Durumu