
<.
"ekil" Arama Sonuçları

Büyük Şeytan ABD'nin Adana başkonsolosluğu önünde dün yaptığı basın açıklaması sırasında kolluk kuvvetleri tarafından hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Fevziye Şenoğlu özgürlüğüne kavuştu.

Filistin'e Yürüyüş Platformu'ndan bir grup duyarlı Müslüman, dün İstanbul'daki Mısır Konsolosluğu önünde "Refah Kapısı" eylemi gerçekleştirdi. Eylemde, Gazze'deki soykırım saldırılarının yanı sıra Gazzeli kardeşlerimizin mahkûm edildiği açlık ve susuzluk ambargosuna dikkat çekilerek, işbirlikçi Mısır rejimi telin edildi ve Refah Sınır Kapısı'nın açılması çağrısı yapıldı.

Avrupa'da neşet eden ulus-devlet anlayışı, zamanla dünyanın geri kalanına yayılmış, teker teker bütün toplumlar bu yola bile isteye girmişlerdir. Çünkü uluslararası düzende bir devlet olarak kabul edilebilmek için başta BM'nin onayından geçmek, bunun için de ön şart olarak, bir ulusa dayanmak, laiklik ve demokrasiyi kabul etmek, insan hakları, eşitlik, uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etmek gibi ‘amentü’ye katılmak gerekmektedir. Yola çıkan veya çıkmayı düşünen her toplumun önderleri ya bunun farkında olarak işe başlamakta ya da bir şekilde kendilerine öğretilmektedir.

Daha önce yapılması gereken ve fakat maalesef küçük girişimler olmaktan öteye gidemeyen bir eylemlilik olarak, Türkiye'nin her tarafından kefenlerimizi giyinmiş şekilde Suriye sınırına akın etmeliyiz.

Bugün Müslümanlık iddiasındaki fert ve topluluklarda yaygın şekilde gözlemlenen sorunlardan biri de, yukarıdaki değinilerimizden de anlaşılacağı gibi ulus-devletlerden bağımsızlaşmayı başaramayan iliştirilmiş (embedded) yaklaşımların varlığıdır.

1835’de bir yerli kabilesine gönderdiği genelgede ABD Başkanı Andrew Jackson aynı anda hem ‘babacan’, hem de “tehditkâr” dil kullanıyordu. Jackson, yerlileri yurtlarından çıkarılmayı kabul etmeye ve barışçıl bir şekilde batıya taşınmaya çağırıyordu... Trump’ın Gazze’nin boşaltılmasına ilişkin açıklamalarıyla Jackson’ın 195 yıl önce Amerikan yerlilerine yönelik olarak sarfettiği sözler arasındaki benzerliği fark etmiş olmalısınız.

İşgalci Suudi hanedanının Kâbe maketine saygısızlık etmesinin, İsrail askerinin Gazze’de (daha önce ABD askerlerinin Irak’ta) Kur’an üzerine bevletmelerinden hiçbir farkı bulunmamaktadır. “Hatta Suudilerinki daha da büyük…” de demiyorum çünkü Suudi yönetimindeki zevatla İsrail yönetimindekiler arasında kayda değer bir fark görmemekteyim.

Siyonistlerin çekildiği Halife Bin Zayed İlkokulu’nun yakınındaki moloz ve çöp yığınlarının altında çöp torbalarına konulmuş 30 ceset bulundu.

Filistin’de işgale karşı mücadele 76 yıldan beri kesintisiz bir şekilde süren bir mücadeledir. Ancak bazı zamanlarda olayların yoğunluk düzeyi artmıştır. Yoğunluk düzeyinin düştüğü dönemlerde ise siyonist işgalciliğin gerçek kimliğini gizleyerek, “normalleştirme” faaliyetleri yürütülmüştür.

“Holokost” kavramsallaştırması 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin işlemiş olduğu korkunç insanlık suçlarını tanımlamayı ve mahkûm etmeyi hedefleyen insani/ahlaki temelli bir kavramsallaştırmanın ötesinde, yapılan zulümler ve çekilen acıların insanlık düşmanı bir ideoloji (siyonizm) ve onun taraftarlarınca, politik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda azami derecede kullanılan bir araç/enstrüman işlevi görmüştür, görmeye devam etmektedir.

Ben Filistinim, Filistin ise müslümanların yüz akıdır. Bilincini İslam ile şekillendiren ve kafire en ufak bir şekilde meyletmeyen her kişi bir Filistin olarak kıyamete kadar varolacaktır.

Yusuf S. Kamadan, siyonist işgal rejiminin Filistin'in kültürel mirasına nasıl tecavüz ettiğini inceliyor. Bu inceleme, siyonist rejimle Kemalist rejim arasındaki bir benzerliği de ibretlik şekilde ortaya koyan bir içeriğe sahip.

İktibas’ın 537. sayısı ekonomi konusunu manşete taşıyan kapağıyla okurlarına ulaştı. Derginin yorum sayfalarında, kapitalist liberal ekonomik sistemin getirdiği huzursuzluğa dikkat çekilirken, İslami ekonomi düzenin vahyin ışığı altında oluştuğu vurgulanıyor.

Yıllar bu şekilde geçip giderken sırat-ı müstakim olan yolumuzun üzerine hem küresel şeytanlar hem de yerel işbirlikçileri demokrat, liberal ve muhafazakâr müslüman adı altında revize edilmiş yeni bir tuzak kurdular. Müslümanların birçoğu sanki Kur’an’ı ve siyer-i nebiyi hiç okumamışlar gibi Lokman suresi otuz üçüncü ayete muhatap olmaktan kurtulamadılar. Yani aldatıcılar Allah’ın adını kullanarak müslümanları aldatmıştı.

İktibas Dergisi’nin 535. sayısı çıktı. “Seçimler Bitti, Kazanan Kim?” manşeti ile yayımlanan dergide, 14-28 Mayıs seçimlerinin sonuçları genel hatlarıyla yorumlanıyor, sayısal verilerin ötesinde rejimin ruhunu yansıtan özelliklerine dikkat çekiliyor.

İşte buyrun. Bu fotoğraf, ülkede yükselen toplumsal trendin ne olduğunu net şekilde ortaya koyan bir belge niteliğindedir.

Deprem bölgesini gezerken yaşadıklarım karşısında iç dünyamda geçirip kendi nefsime fısıldadığım şu nasihatleri sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum: Dünyanın, içindekilerinin ve kendinin fani, geçici olduğunu asla unutma!

Yargıtay Üyesi Abdullah Yaman, 2017 yılı 10 Kasım'ı öncesi, “Zorunlu ibadete hayır” ifadeleriyle uzun bir yazı paylaşmıştı. Yaman, Anıtkabir ziyaretlerini türbeciliğe benzetmişti. Kemalist vesayetin toplumun üzerine daha koyu şekilde çökmekte olduğu bu dönemde, söz konusu yazıyı tekrar hatırlatmak istedik.

Grant’ın özel bir misyonla gönderildiğini tahmin eden resmî makamlar Türkiye’nin din hususunda Lozan’da verdiği sözü tutmaktaki sebatının sınanmak istendiğini düşünmüş olmalıdır. O yılların bazı uygulamaları bu çerçevede atılmış adımlar olarak görülebilir.

Samimiyetle söylüyorum ki eğer bize ‘‘İslami kuruluşlar’’ diye lanse edilen yapıların yöneticileri kendilerini kutsallıktan azade kılıp aradan çekilebilmeyi göze alıp da bu halden kurtulmaya azcık da olsa gayret etseler, bu topraklarda yaşayan Müslüman kardeşler çok daha rahat bir istişare ile “Tevhidde vahdet, vahdette uhuvvet, uhuvvette devleti oluşturabilirler.”
Makaleler
Hava Durumu