
"emin" Arama Sonuçları

Küresel sistemle tam entegre olmuş seküler/liberal/demokrat/muhafazakâr toplumu inşa etme sürecinde, mevcut iktidar erkleri, aile konusunda tam bir çıkmazın içine düşmüş gibidirler. Bütün eğitim hayatını pozitivist/maddeci/kapitalist değer yargıları ile dizayn eden sistem, ‘rızkın temini’ konusunda da aynı zihin kodları ile hareket ederek (yukarıda da değindiğimiz gibi), mensuplarını Allah’ın kefil olduğu bir konuyu sorgular hale getirmiştir. ‘Aile’ kurumunun yapı taşı olan çocukların bakım ve iaşesini (güya) destekleyerek, ebter olmaktan kurtulacağı zannına kapılmıştır.

İngiliz yazar Petronella Wyatt, feminist hareketin kendisi ile birlikte tüm bir nesli hayal kırıklığına uğrattığını ifade ederek, feminist kadınların bir noktada kendilerini yalnız bulduğuna dikkati çekiyor.

Müslümanlar tarafından 63 yıllık zalim Esed tağutizminden kurtarılan Şam, Müslümanların tarihi ve bugünü açısından muhakkak ki önemli bir belde. Her şeyden önce Şam, Kudüs'ün kapısı mahiyetinde. Tarihsel süreçte Kudüs'ün fethi hep Şam'dan geçmiştir. Dolayısıyla Şam'ın fethi hepimizi sevindirdi ve umutlandırdı. Bununla birlikte Şam'dan kişisel yayın yapan bazı Müslümanların "Şam'ın faziletleri" söylemini dillendirmeye başladığı görülüyor ki, işte biz bu konuda karınca kararınca bir pencere açmak istedik. 2012 yılında kaleme alınıp yayınlanan bu makaleyi ilginize sunuyoruz.

Hedefe vasıl olduğumuzda oradaki muhabbet ve fikri diyalog sırf bilgilenme, bilgi yükleme, tek taraflı dikteden ziyade göz göze, nefes nefese, ‘ru be ru’ görüşmelerin önemini ve yerini bir kez daha yakinen müşahede etmemize vesile oldu. ‘Bilgi ve görgü’ meselesi iç içe…

15 Temmuz gecesi tüm yaşananlar çok tartışıldı, çok konuşuldu. Ayarlı darbe diyen de oldu her şey bir mizansen idi diyen de. Ancak diğer yandan bu tarihi gece ile başlayan süreçte, 28 Şubat döneminde Müslümanların sistem ile açılan mesafesi hızla kapatılmaya çalışıldı.

‘Cahiliye’ malumunuz vahyin son ziya ve şifasının inzal buyrulduğu, o meş’um, istikametten sapmanın vaki, toplumsal çürüme ve bozulmanın meşhur olduğu dönemin ve bunu meydana getirip sürdüren toplumun sıfatı, tesmiyesidir.

Müslümanlar artık sistemin tüm ayartmalarına rağmen müstakil bir duruş sergilemeli ve bütün olarak Allah’ın dini ve emirleri dışında hiçbir uzlaşmaya yanaşmamalıdır. Aksi takdirde işlenen suçların meşruiyet sağlayıcısı ve ortağı olacaktır.

Geçtiğimiz pazar günü İktibas’a konuk olan Dr. Zehra Betül Güney, Seyyid Kutub’un döneminin diğer İslamcılarından hangi yönleriyle ayrıldığını ele aldı. Ayrıca Vahiy İslamı ile liberallik, cahiliyye ve tekfircilik arasındaki farklara da değinen Güney, Seyyid Kutub’un din-siyaset bağlamındaki başarısını da değerlendirdi.

Şimdilerde Gazze’de yaşananlar, toplumda yazarlığı veya hatipliği ile bilinen ve iktidara geçmişte çokça destek veren birçok ismin şaşırma taklidi yapmasına veya beklenti yönetiminde kötü sınavlar vermesine neden oluyor… Önemli olan, sistemin tenceresinde kaynamadan çok önceleri bunu fark edebilmek ve hatta mümkünse o tencereye hiç girmemektir.

Bir grup Müslüman, siyonazi işgal ve katliam çetesine akaryakıt temin eden Azerbaycan yönetimini, İstanbul'daki konsolosluk önünde protesto etti. Yapılan konuşmalarda bu kanlı işbirliği telin edilirken, Azerbaycan'a siyonazilerin değil, mazlumların gardaşı olma çağrısı yapıldı.

Sana’daki askeri geçit töreni sırasında açıklama yapan Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Üyesi Muhammed Ali el-Husi, Kızıldeniz’deki ABD-İngiltere varlığının İsrail’i savunmak için bulunduğunu belirterek Husilerin onlardan korkmadığını, “Yemen halkı aleyhinde çalışan herhangi bir geminin batırılacağını” söyledi.

Bugün yaşadığımız coğrafyadaki yaygın “İslami çalışmalar”a baktığımızda, “merkezi dâvet”in, yani egemenlik mücadelesinin büyük oranda ihmal ve dahası terk edildiğini, İslami çalışmaların “sosyal faaliyet” düzleminde kaldığını görmekteyiz.

Filistin dostu Dr. Nick Riemer, İsrail’i boykot etmenin Filistinliler için önemini, etkili boykot yöntemlerini ve akademik boykotun önemini AA Analiz’e değerlendirdi. Nick Riemer, bu yöntemin birçok yönüyle önemli ve etkili bir araç olduğunu düşünüyor.

Kur’an bize kıssalarını hikâye olsun diye anlatmıyor. Bugün bu kıssaların gerçekliği kapımızı çalmış durumda ve bizden safımızı belirlememizi istiyor. Önemli olan, şer ve ihanet odaklarını görüp hakkın ve haklının yanında olup gücümüzün yettiği kadar İslam ümmetinin haklı davasına omuz vermektir.

Bu sancak, Mekke’de düşmeyecek, Medine’de… ve nihayetinde Kudüs’te de düşmeyecektir. Düştüğü yerden onu kaldırmasını bilen bir inanç sisteminin neferi olmaktan biz Müslümanlar şeref duyarız.

Şapkayı önümüze koyup gerçekten bir muhasebe yapmak şarttır. Cumhuriyet tarihinden bu yana bu toplumda kendilerini İslâm’a nispet eden sözüm ona Müslümanlar kadına hiç bir şey veremedi. Toplumu yetiştiren kadınlar cahil bırakıldı, yetmedi bir de Allah’ın verdiği haklar, fetvalarla elinden alındı.

İslam ile beşeri ideolojilerin arasındaki temel farklılık Allah’a teslimiyette belirginleşir. İslam’ın tüm kural ve kaidelerinin belirleyici mercii Allah’tır. Beşeri ideolojilerin belirleyicileri ise ekonomik ve siyasal gücü elinde tutan zalim azınlığın heva ve hevesleridir. İslam insanları kula, heva ve heveslerine kulluktan Allah’a kul olmaya davet ederken beşeri ideolojiler Allah’a kulluğu men etme gayretindedir.

19 Şevval 1443 / 20 Nisan 2022 tarihli "Teberruc Boyutuyla Günümüz Cahiliyesi" konulu hutbeyi, "filenin fâsıkları" gündemine binaen bir kez daha yayınlıyoruz:

Güzel adamdı Şahin abi, asla tevhidi çizgiden taviz vermemişti. Küfre karşı soyismi gibi kaya gibi, taş gibi sertti. Şahin abi çayın demine su katmazdı, herhalde tevhide bir şeyin katılmasına karşı olduğu gibi çayına da istemezdi.

İktibas’ın 537. sayısı ekonomi konusunu manşete taşıyan kapağıyla okurlarına ulaştı. Derginin yorum sayfalarında, kapitalist liberal ekonomik sistemin getirdiği huzursuzluğa dikkat çekilirken, İslami ekonomi düzenin vahyin ışığı altında oluştuğu vurgulanıyor.
Makaleler
Hava Durumu