
"unuttu" Arama Sonuçları

Piyasa tanrısının tek çabası egosu yüksek, yalnızca kendi çıkarlarına tapan, kendi çıkarlarını korumak için tüm kutsallarını feda edebilecek bir nesil inşa etme gayretindedir. Zira bilmektedir ki eğer Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı müslüman nesil yetişecek olursa kendi düzeni alaşağı olacaktır.

Kur'an Nesli Tv youtube kanalında, Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu "Gündem Özel" programında konu "Ümmetin Unuttuğu Doğu Türkistan ve Çin Zulmü" idi. Türkistan Tv Yayın Koordinatörü Muhammed Ali Atayurt'un konuk olduğu programın video kaydını sunuyoruz.

Kur'an Nesli Tv youtube kanalında, Osman Yıldız'ın hazırlayıp sunduğu "Gündem Özel" programında konu "Ümmetin Unuttuğu Doğu Türkistan ve Çin Zulmü" olacak. Türkistan Tv Yayın Koordinatörü Muhammed Ali Atayurt'un konuk olacağı program inşallah 21 Ekim Cuma, Saat: 21.00'da canlı yayında.

T.C. düzeni 26 Aralık 1925 yılında çıkardığı bir kanunla hicri takvimi kaldırarak, yerine kabul ettiği Miladi takvimle birlikte bu değerlerimizin hepsinin köküne kibrit suyu dökerek yaktı, yıktı ve benzeri yapılmamış her türlü ahlaksızlarını tarihleriyle marifetmiş gibi miladi takvimde göstererek, beyinlerimizi kirletip bizlere değerlerimizi unutturdu.

Şeyh Ahmet Yasin’in ümmetin suskunluğunu Allah’a şikâyet eden haykırışı kıyamete kadar kulaklarımızda çınlayacak ve Filistinli kardeşlerimize adeta, “Siz ve Rabbiniz gidin Siyonistlere karşı savaşın, biz burada oturuyoruz” diyerek kendi hallerine terk edişimizin utancını unutturmayacaktır.

İslami kimliği unutturma yolunda medreseler kapatılmış, İslam âlimi zatlar tutuklanarak zindanlarda çürütülmüş, sürülmüş, ayaklanmalar bahane edilerek Urfa’da, Bitlis’te, Van’da, Çorum’da, Maraş’ta, Adapazarı’nda ve Türkiye’nin daha birçok yerinde Cami önlerindeki ulu çınarların altına kurulan idam sehpalarının yağlı urganlarına teslim edilerek normal yapıların çivileri bilinçli bir şekilde sökülmüştür.

İnsanların tek gündemi koronavirüs oldu. Koronayla yatıyorlar, koronayla kalkıyorlar. Ve insanlar tüm dertlerini unuttu, bu virüsten nasıl korunurum derdine düştü. Ülkelerin birçoğu karantinaya alınmış vaziyette.

Koronadan kurtulmak için Allah’a yönelip tevbe etmemiz, kendimizi hesaba çekmemiz gerektiği unutuluyor, unutturuluyor. Korona insanın en fazla dünyasını mahveder, öldürür. Şirk virüsü ise, dünyada rezil bir hayata sebep olduğu gibi âhiretini tümüyle mahveder.

Dünya hayatının aldatıcı cazibesi, iniş-çıkışları, günübirlik gel-gitler ve gaflet hali evlatlara anne babayı unutturabileceği için bunu Kur'an özellikle hatırlatır. Hatta, müminlerin her namazdan sonra anne/babaları için dua etmeleri, yaşanagelen ilâhî ve nebevî pratikle sabittir.

Sabır, içine düşülen ve nefsin arzu etmediği bir durumdan ancak Allah’ın izin verdiği bir çıkış yolu bulana kadar sebat etmek ve Allah’ın sınırını çiğnememektir. Hz.Eyyüp (as) hastalık ile imtihan edilirken bize bir şey öğretiyor. Ne ile imtihan edilirsek edilelim,

ALLAH korkulmaya daha layık değil midir prensibini unuttunuz. Dünyalık kaygılar, dünyalık kayıplar sizi o kadar çok korkuttu ki; bu yerin dibine batası korku, içinizdeki ALLAH korkusunu gölgeledi.

“Regaib Kandili” ve bu formda üretilmiş olan diğer özel gün ve geceler inanış ve pratikleri, bir merasim dini değil hayat dini olan, hayatın içinden konuşan ve hayatın bütününe hitap eden İslam’a ait olmadığı bilinmesine rağmen pragmatist mülahazalarla savunulmakta ve sürdürülmektedir. Söz konusu özel gün ve gecelerin, toplumların İslam’la bağ kurmasına vesile olduğu, insanların bu vesilelerle unuttukları bazı değerleri hatırladıkları gibi gerekçelerle, Kur’ani ve Nebevi bir referanstan yoksun olan bu gelenekler muhafaza edilmektedir.

İşin doğrusu işe şudur ki, meyvede-sebzede aşılama olur, fakat akidede ve amelde aşılama olmaz. Elma ağacına armut aşısı yapabilirsiniz, fakat laik-kemalist, kapitalist bir düzene İslam aşılaması yapamazsınız. Yapmaya kalkarsanız ortaya çıkan sonuç şirk olur. "Lâ" akidesinin bize söylediği ve maalesef bugünün Müslümanlarının çoğunun unuttuğu temel gerçek işte budur.

Dr. Mehmet Arslan, bizlerin bir taraftan kendi tarafımızdaki mescidleri kurtarmaya çalışırken, bazı küresel güçlerin Mescid-i Aksa'yı bize unutturmaya çalıştığını söyledi.

Meydanlara “Allahu Ekber” nidaları ile çıkan halk bu yine meydanlara davet edildi. Ancak bu sefer darbeyi engelleyen İslamî ruh, demokrasi ve vatancılık ile örtülmeye çalışıldı. “Hâkimiyet milletindir” yazılarının önünde “Demokrasi nöbetleri”, “Demokrasi şölenleri-eğlenceleri” düzenlendi. Demokrasi şehitleri ilan edildi, demokrasi için sabah namazına davetler yapıldı. Canını, malını Allah için tehlikeye atan Müslümanların bulunduğu meydanlarda Kur’an okundu ancak anlatılan demokrasi, cumhuriyet ve milli ruhtu. Vatan o kadar öne çıkarıldı ki milli ruh, ümmet ruhunu unutturdu. Hiç kimse düşünmesin diye her şey düşünüldü, puslu havayı seven kurt kuzuyu boğazladı.

Sosyolog Nazife Şişman ile, dijital çağda kurgulanan kimlikleri, gözetlenme ve dikizlemeyi, 7/24 çevrimiçi olmayı bütün bunların eşliğinde dijital çağda Müslüman kalabilmenin mümkünlüğünü son kitabı Dijital Çağda Müslüman Kalmak üzerinden konuştuk.

Suriye ordusunun 'varil bombalarıyla' Halep'te gerçekleştirdiği katliam, 2 Şubat 1982 tarihinde Hafız Esed'in gerçekleştirdiği 'Hama Katliamını' akıllara getirdi. Dünyanın unuttuğu Hama Katliamı'nda 21 günde 70 bin Suriyeli acımasızca katledilmişti. İşte bu büyük katliamın yaşandığı 2-23 Şubat 1982 Hama Katliamı'nın yıldönümünde Beşşar Esed komutasındaki Suriye ordusuna ait helikopterlerin Halep kentine "varil bombalarıyla" düzenlediği saldırıda 165 kişi katledildi.

Kimyasal saldırıya yoğunlaşan Suriye tartışmaları, konvansiyonel silahlarla işlenen suçları unutturdu.

2 Temmuz 1993 tarihinde, derin devlet güçlerinin provokasyonuyla 37 kişinin katledildiği Madımak olaylarından 3 gün sonra, Erzincan Kemaliye’ye bağlı Başbağlar köyünde 33 kişi katledilmiş, Başbağlar’da katledilen köylülerin üzerine “Sivas’ın intikamı alınmıştır” yazılı bildiriler bırakılmıştı.

Hem dava adamı olacağız hem de zorluk yaşamadan bu işin ehli olduğumuzu etrafa hissettirmeye çalışacağız. Öyle ucuza dava adamı olma yok, sınanmadan iman edip kurtulacağımızı zanediyorsak ayeti unuttuğumuz hasıl olur. Bunun için birbirimizi sürekli zinde ve diri tutmak için uyarılarımız ve ikazlarımız daim olmalıdır. Ayna ve vekil olma mesuliyeti öyle basit bir yükümlülük değildir... Dava ve zorluklar üzerine güzel bir yazı
Makaleler
Hava Durumu