"Zaten" Arama Sonuçları
Ahlak imandan bir cüz(mü)dür?
Mehmet Akif Koç, ahlakın imanın şartlarını bile önceleyen bir aşama olduğuna dikkat çekerek, “Hazreti Peygamber döneminde Müslüman olacak olanlarda önce ahlaki değişim gözlemleniyordu. Herkes bir insanın Müslüman olacağını hissediyordu zaten davranışlarından. Böyle bir sorunumuz yok mu bizim?” sorusunu yöneltti.
Mehmet Akif Koç, ahlakın imanın şartlarını bile önceleyen bir aşama olduğuna dikkat çekerek, “Hazreti Peygamber döneminde Müslüman olacak olanlarda önce ahlaki değişim gözlemleniyordu. Herkes bir insanın Müslüman olacağını hissediyordu zaten davranışlarından. Böyle bir sorunumuz yok mu bizim?” sorusunu yöneltti.
"İsrail", yirminci yüzyılda yeni bir Batı kolonisiydi
Zaten Yahudiler uzunca bir zamandır Batı’da bir sorun olarak görülüyordu ve onların Filistin’e taşınmasının zemini rahatlıkla kurulabilirdi. Siyonizmin en önemli temsilci olarak kabul edilen Theodor Herzl’in 1896’da basılan kitabının adının “Yahudi Devleti” olması şaşırtıcı değildir. Fakat konunun burada bırakılmaması gerekirdi. Zira İsrail, İngiltere’nin yirminci yüzyıla taşınmış yeni bir kolonyalist girişimiydi.
Zaten Yahudiler uzunca bir zamandır Batı’da bir sorun olarak görülüyordu ve onların Filistin’e taşınmasının zemini rahatlıkla kurulabilirdi. Siyonizmin en önemli temsilci olarak kabul edilen Theodor Herzl’in 1896’da basılan kitabının adının “Yahudi Devleti” olması şaşırtıcı değildir. Fakat konunun burada bırakılmaması gerekirdi. Zira İsrail, İngiltere’nin yirminci yüzyıla taşınmış yeni bir kolonyalist girişimiydi.
Örnek bir dava ve ilim adamı: Ahmed Kalkan
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Ahmed Kalkan Hoca, tevhid anlayışına sahip olduktan sonra bu anlayışında istikametini hiç bozmadı. Zaten önemli olan da doğru bir çizgiye girdikten sonra bu çizgiyi korumaktır. Nitekim tevhidî anlayışta olup ta bu anlayışta istikametini koruyamayan birçok insanlara ve kanaat önderlerine şahit olduk.
Değişimin değişmezleri
Değişimin bir fazilet, bir izzet olduğu zamanlar nefislerimizdeki kötülükleri iyi olanlarla değiştirdiğimiz zamanlardır. Zaten müminlerin savaşı da bu uğurda olanıdır ve bir daha değişmemek üzere tevhidin gölgesine sığınmaktır.
Değişimin bir fazilet, bir izzet olduğu zamanlar nefislerimizdeki kötülükleri iyi olanlarla değiştirdiğimiz zamanlardır. Zaten müminlerin savaşı da bu uğurda olanıdır ve bir daha değişmemek üzere tevhidin gölgesine sığınmaktır.
Sırma: İslamcılık tabirini yanlış buluyorum
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, “Müslümanca tarihe bakış için, Kur’an’ın ve Sünnetin çok iyi bilinip, Resulullah’ın yönetim sisteminin kabul edilmesi gerekir.” dedi. Sırma, İslami hayat görüşü zaten İslamcılık anlayışını kapsadığı için İslamcılık tabirini yanlış bulduğunu ve kullanmadığını da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, “Müslümanca tarihe bakış için, Kur’an’ın ve Sünnetin çok iyi bilinip, Resulullah’ın yönetim sisteminin kabul edilmesi gerekir.” dedi. Sırma, İslami hayat görüşü zaten İslamcılık anlayışını kapsadığı için İslamcılık tabirini yanlış bulduğunu ve kullanmadığını da sözlerine ekledi.
İslami bir eğitim...
Gerek dini anlatımda ve gerek eğitim ve öğretim işinde korku kadar sevgi; sevgi kadar da korku yer almalıdır. Aksi halde insanlar kanadı kırık kuş misali havalanamayacağı gibi sıratı müstakim üzere yolunu tayin etmede de başarılı olamaz. Tek taraflı bir anlatım insanı; ya Allah'ın rahmetine güvendirerek ibadetlerden uzaklaştırır ya da "Zaten işim bitik" diyerek ye'se düşürerek şeytana ram ettirir.
Gerek dini anlatımda ve gerek eğitim ve öğretim işinde korku kadar sevgi; sevgi kadar da korku yer almalıdır. Aksi halde insanlar kanadı kırık kuş misali havalanamayacağı gibi sıratı müstakim üzere yolunu tayin etmede de başarılı olamaz. Tek taraflı bir anlatım insanı; ya Allah'ın rahmetine güvendirerek ibadetlerden uzaklaştırır ya da "Zaten işim bitik" diyerek ye'se düşürerek şeytana ram ettirir.
Başka bir etnik zulüm şahidi olarak "Endülüs’ün Kız Kardeşi"
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Kitabın en önemli özelliği yazarının Sudanlı olması. Sudanlı bir yazarın gelip bu kitap özelinde düşünürsek Müslüman Türkler ve onların Bulgaristan’da yaşadığı eziyetleri kaleme alması son derece ilginç. Genelde böyle bir şeyi zulme uğrayan taraftan beklersiniz. Fakat yazar, kendisini de eziyete uğrayan topluluktan kabul ediyor. Zaten “Bütün Müslümanlar kardeştir” hadisinin gereği de budur. Olayları dinlerken gözyaşları içinde kaldığını, her şeyini toplayıp oradan uzaklaştığını ve tekrar geri dönmesinin uzun zaman aldığını belirtiyor. Bu arada kendi kendini de sorguluyor ve ne Türk ne de Bulgar olduğu halde kendisini bu meseleyle ilgilenmeye itenin ne olduğunu düşünüyor. Herhalde bu da Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmek ilkesinin gereği olsa gerek.
Uşak'ta kız öğrencilere yönelik gözaltında "başörtülerinin açılması" ve "çıplak arama" iddiaları
Uşak’ta geçen hafta "FETÖ" ithamıyla gözaltına alınan kız öğrencilerin Emniyet'te başlarının açtırıldığı ve çıplak arama işkencesine maruz bırakıldıkları iddiaları tepkilere yol açtı. Görüntülerde başörtülerinin açıldığı ve öğrencilerin başında sadece bonelerle kaldığı zaten açıkça görülürken, çıplak arama konusundaki ciddi iddialar da açığa kavuşmayı bekliyor.
Uşak’ta geçen hafta "FETÖ" ithamıyla gözaltına alınan kız öğrencilerin Emniyet'te başlarının açtırıldığı ve çıplak arama işkencesine maruz bırakıldıkları iddiaları tepkilere yol açtı. Görüntülerde başörtülerinin açıldığı ve öğrencilerin başında sadece bonelerle kaldığı zaten açıkça görülürken, çıplak arama konusundaki ciddi iddialar da açığa kavuşmayı bekliyor.
Her şey kayıt altında
Dünya arenasında yapılanların ve konuşulanların kayıt altına alındığını insanlar nasıl da çabuk unutuyorlardı. Bu durum karşısında hayreti ve taaccübü bir kat daha arttı Ali Bey’in. Zaten insanların her sözü ve davranışı kayıt altına alınıyordu melekler tarafından.
Dünya arenasında yapılanların ve konuşulanların kayıt altına alındığını insanlar nasıl da çabuk unutuyorlardı. Bu durum karşısında hayreti ve taaccübü bir kat daha arttı Ali Bey’in. Zaten insanların her sözü ve davranışı kayıt altına alınıyordu melekler tarafından.
Tek büyük
Dikkat ederseniz Ehad’in bir ikincisi yoktur. Bu da ikincisiz olarak Allah’a (cc) kulluk etmek demektir. Zaten “Ehad” kelimesinin öncelikle ilk ayette gelmesi, kanaatimce şirkin en öncelikli bir sorun olduğunu bizlere hatırlatır.
Dikkat ederseniz Ehad’in bir ikincisi yoktur. Bu da ikincisiz olarak Allah’a (cc) kulluk etmek demektir. Zaten “Ehad” kelimesinin öncelikle ilk ayette gelmesi, kanaatimce şirkin en öncelikli bir sorun olduğunu bizlere hatırlatır.
Yemenliler yaprak yiyerek hayatta kalmaya çalışıyor
Yemen'de 4 yıldır süren iç savaş sebebiyle halk büyük sıkıntılarla karşı karşıya ve kapsamlı ve sistemli tedbirler alınmazsa çok daha zor günler zaten zor günler geçiren Yemenlileri bekliyor.
Yemen'de 4 yıldır süren iç savaş sebebiyle halk büyük sıkıntılarla karşı karşıya ve kapsamlı ve sistemli tedbirler alınmazsa çok daha zor günler zaten zor günler geçiren Yemenlileri bekliyor.
Demokrasi özgürlük ve halkların kardeşliği yalanı
İlk bölümde kısa ve özet şeklinde geçtiğimiz seçim süreci ve sürecte yaşananlara bakış açımzı, bu bölümde biraz daha esas çevçeve içerisinde değerlendirmek isterim. Nedir bu esas çerçeve ? Meselenin temeline oturtumaya çalışılan ve Müslüman toplumlara yavaş yavaş sevdirilen demokrasi-özgürlük ikilemi toplum tarafından ne sorguya tutuldu vede bunun İslam hukuku açısından durumu değerlendirildi. Bu batıl yaşam biçimleri ve modelleri İslam toplumlarına sevidirilirken elbette yerel güçlerdende destek alındı, zaten toplumsal yaşam biçimleri o toplumun değer verdiği kişiler eliyle gerçekleşirse toplumun ona itibar etmesi daha kolay ve hızlı olur.
İlk bölümde kısa ve özet şeklinde geçtiğimiz seçim süreci ve sürecte yaşananlara bakış açımzı, bu bölümde biraz daha esas çevçeve içerisinde değerlendirmek isterim. Nedir bu esas çerçeve ? Meselenin temeline oturtumaya çalışılan ve Müslüman toplumlara yavaş yavaş sevdirilen demokrasi-özgürlük ikilemi toplum tarafından ne sorguya tutuldu vede bunun İslam hukuku açısından durumu değerlendirildi. Bu batıl yaşam biçimleri ve modelleri İslam toplumlarına sevidirilirken elbette yerel güçlerdende destek alındı, zaten toplumsal yaşam biçimleri o toplumun değer verdiği kişiler eliyle gerçekleşirse toplumun ona itibar etmesi daha kolay ve hızlı olur.
Deizm tartışmalarıyla ilgili farklı bir yorum
Kamuoyunu son günlerde etkisi altına alan deizm tartışmasını takip ederken anlamakta zorlandığım en önemli mesele deizm tehlikesinden bahsedenlerin, deizm olarak adlandırdıkları şeyin sınırlarını ortaya koymadan bir vaveyla koparıyor olmaları. Deizm olarak tarif ettikleri şeyin bizim zaten sekülerleşme yahut dünyevileşme olarak adlandırdığımız şeyden farklı bir şey olmadığını ve buna hangi gerekçe ile yaygınlaşan bir deizm inancı adını verdikleri anlaşılması güç bir durumu doğuruyor.
Kamuoyunu son günlerde etkisi altına alan deizm tartışmasını takip ederken anlamakta zorlandığım en önemli mesele deizm tehlikesinden bahsedenlerin, deizm olarak adlandırdıkları şeyin sınırlarını ortaya koymadan bir vaveyla koparıyor olmaları. Deizm olarak tarif ettikleri şeyin bizim zaten sekülerleşme yahut dünyevileşme olarak adlandırdığımız şeyden farklı bir şey olmadığını ve buna hangi gerekçe ile yaygınlaşan bir deizm inancı adını verdikleri anlaşılması güç bir durumu doğuruyor.
Kanlı Esed diktası, kaldığı yerden devam
Baas rejiminin adamları saldırıların kendilerine bir zarar vermediğini ortaya koymak için kutlamalar bile yaptılar. Çünkü saldırıların zaten Baas güçlerine zarar verme gibi bir amacı yoktu. Siyah adam – beyaz adam oyununda gözlerin yanıltılması için böyle bir operasyona ihtiyaç vardı ve gerçekleştirilen de bunun ötesinde bir şey olmadı.
Baas rejiminin adamları saldırıların kendilerine bir zarar vermediğini ortaya koymak için kutlamalar bile yaptılar. Çünkü saldırıların zaten Baas güçlerine zarar verme gibi bir amacı yoktu. Siyah adam – beyaz adam oyununda gözlerin yanıltılması için böyle bir operasyona ihtiyaç vardı ve gerçekleştirilen de bunun ötesinde bir şey olmadı.
M. Kemal, Musul'u İngilzler'e verip şapkayı aldı!
Yavuz Bahadıroğlu, Musul'u Atatürk'ün verdiğini belirttiği yazısında "'Musul’u Atatürk vermedi, zaten verilmişti' diyenler, ezberletilmiş çaresizliklerini seslendirmiş oluyorlar. Bal gibi de Atatürk verdi…" diye yazmış.
Yavuz Bahadıroğlu, Musul'u Atatürk'ün verdiğini belirttiği yazısında "'Musul’u Atatürk vermedi, zaten verilmişti' diyenler, ezberletilmiş çaresizliklerini seslendirmiş oluyorlar. Bal gibi de Atatürk verdi…" diye yazmış.
Sinirlioğlu'na göre "Bölgede eninde sonunda seküler demokratik bir düzen kurulacak"
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Ferudun Sinirlioğlu: Bu çokkültürlü coğrafyanın inanç ve din özgürlüğü temelinde seküler, demokratik bir geleceğe doğru yönelmesi gerektiğini de görüyoruz. Zaten 2011’de başlayan Arap Baharı da bu taleple ortaya çıkmıştır. İnsanlar demokrasi talep ediyordu. Demokrasi ve sekülerizm birlikte gündemdeydi. Bu süreç başlangıçta çok büyük beklentilerle hemen netice alınabilecekmiş gibi erken ve aşırı bir iyimserlik havası yarattı. Ama hemen arkasından da büyük bir karamsarlık ortaya çıktı. Ne o iyimserlik doğru yaklaşımdır ne de daha sonra içine düşülen karamsarlık. “Bu bölgenin kültürüyle demokrasi bağdaşmaz” yaklaşımı çok yanlış ve hatta ırkçı bir anlayışın ürünüdür. Akdeniz’in güneyinde ve doğusunda 2011’de başlayan demokratikleşme ve Akdeniz’in kuzeyindeki demokrasilerle ortak paydada buluşma süreci devam edecek. Bu değişim ve dönüşümün ne kadar süreceğini kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda, halkların iradelerini ve rızalarını yönetimlerine seçimler yoluyla yansıtabilecekleri bir seküler demokratik düzen kurulacaktır. Bu süreç zaman alabilir. Unutmayalım, Doğu Avrupa’da Soğuk Savaş sonrasındaki demokratikleşme süreci de 10 yıl sürdü, hatta bazı yerlerde aslında hâlâ tamamlanamadı. Dolayısıyla beklentilerimizde sabırlı olalım ve hedefi gözden kaybetmeyelim.
Ehl-i Kitap ve İşbirlikçileri Mü’minlerden Razı Olmazlar
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir.
"Sizi kışkırtarak kendimize benzeteceğiz"
Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.
Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.
"Zaten sakallılar... Öldürelim, IŞİD'ciydiler deriz!"
Mardin Kızıltepe’de sakallı oldukları için IŞİD’ci denilerek öldürülen biri Suud biri de Suriye’li iki kişinin para için katledildiği ortaya çıktı. PKK’lıların cinayeti işlerken, “Zaten sakallılar, öldürelim, IŞİD’cilerdi deriz” dedikleri belirtildi.
Mardin Kızıltepe’de sakallı oldukları için IŞİD’ci denilerek öldürülen biri Suud biri de Suriye’li iki kişinin para için katledildiği ortaya çıktı. PKK’lıların cinayeti işlerken, “Zaten sakallılar, öldürelim, IŞİD’cilerdi deriz” dedikleri belirtildi.
"Hiçbir nebi, amelsiz bir imana çağırmamıştır"
Bünyamin Zeran: Hiçbir Nebî, çevresindeki zulme, sömürüye kayıtsız kalmamıştır. Hiçbir nebi ashabının ellerine sıkıştırılan üç beş dua ile sıkıntıdan kurtulmamıştır. Hiçbir nebi amelsiz bir imana çağırmamıştır. Zaten iman eden kimse salih ameli hemen ortaya koyabilmiştir. Namazı üşene üşene kılmayı, infak ederken gönülsüz vermeyi, insanlara gösteriş yapmayı vahiy münafıklık olarak tanımlarken resul de o münafıklarla ayrışıyordu. Oysa şimdiki resul anlayışı münafıklığa prim vermektedir.
Bünyamin Zeran: Hiçbir Nebî, çevresindeki zulme, sömürüye kayıtsız kalmamıştır. Hiçbir nebi ashabının ellerine sıkıştırılan üç beş dua ile sıkıntıdan kurtulmamıştır. Hiçbir nebi amelsiz bir imana çağırmamıştır. Zaten iman eden kimse salih ameli hemen ortaya koyabilmiştir. Namazı üşene üşene kılmayı, infak ederken gönülsüz vermeyi, insanlara gösteriş yapmayı vahiy münafıklık olarak tanımlarken resul de o münafıklarla ayrışıyordu. Oysa şimdiki resul anlayışı münafıklığa prim vermektedir.
Makaleler
Hava Durumu