
"kendimize" Arama Sonuçları

Biz İslam’a iman etmede ısrarcı olduğumuz takdirde ve Kur’an’ın yol göstericiliğini kendimize kılavuz seçtiğimiz sürece bu kirli propaganda şiddetinin etkilerine maruz kalmayız. Ne var ki işimiz sadece bununla da bitmiyor. Önümüzde uzanan onca kirliliğe sebep olan düşünce, davranış bozukluklarına karşı da söz ve amel inşa etme mecburiyetimiz vardır.

Koronavirüs sebebiyle ilkokul, ortaokul ve liselere 1 hafta ara verilirken, üniversitelere 3 hafta süre ile ara verildi. Bununla birlikte ailelerimizle geçirebileceğimiz, kendimize ayırabileceğimiz 3 haftalık bir sürece sahip olduk.

Şunu sormalıyız kendimize: “Niçin varız bu dünyada? Yapmamız gereken, bizden istenen nedir?” Bir amaç uğruna varız burada. Bu amaç; daha iyi, daha ahlaklı birey olmak konusunda yarışmak, ancak ulvî değerlere bağlı kalarak kalıcı değerler üretmenin mümkün olduğuna inanmak ve Yaratan’ın rızasına nâil olmak.

Tabi kadın anlamadı ne dediğini. İyi ki anlamadı. Ben de cevap vermedim, sadece bakmakla yetindim. Bazen böyle oluyorum. Uzun uzun şunu düşündüm: "Yabancı" düşmanlığımız, kendimize olan yabancılaşmanın üzerini örtmüş!

Bir insanın zulmünü engellememek hem kendimize hem zulüm yapana zulümdür. Yardıma ihtiyacı olan birisi var, bizim de ona yardım etmeye gücümüz var, ona yardım etmezsek hem ona hem de kendimize zulümdür.

Tümüyle farklı bir dünya görüşüne sahip olduğu söylenen insanların evleri birbirine neden bu kadar benziyor? Dünyaya sunacakları farklı bir yaşam modeli yok mu? Sedirler, yer sofraları nereye gitti? Şöyle soralım: Muhafazakâr insanlar neyi muhafaza etti? Kentleşme konusunda olduğu gibi evlerimizde de kendimize özgü bir model arayışımız bulunmuyor.

Hamid Golpira şöyle yazmıştı: Zulme karşı mücadele azmimizi korumalıyız fakat mücadelede düşmanın ahlaksız ve adaletsiz yöntemlerini benimsememeliyiz. İnsanlığımızı kaybetmemeliyiz. Zalimlerin başlıca emellerinden birisi de bu zaten: Bize insanlığımızı kaybettirmek... Onlar bizi insan olarak görmüyorlar ama biz onları insan olarak görmekten (ve onlarla mücadelede insan haklarını gözetmekten) vazgeçemeyiz. Aksi takdirde bizi kendilerine benzeterek savaşı kazanmış olurlar.

Özel bir televizyon kanalında açıklamalarda bulunan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendisine yöneltilen bir soruya: "Biz kendimize hiç 'İslamcı' demedik. Ama dışarıda her zaman böyle derler" diye cevap verdi.

Kocaeli Zamanın Zeynebi Duyarlı Hanımlar Sosyal Yardımlaşma Derneği kurucu başkanı ve eğitimci yazar Sabiha Ateş Alpat 27 Nisan 2013 tarihinde, Venhar’da “Tesettür ve İman” konusunu anlattı.

Müzzemmil Suresi'nin yorumunda bizleri örten örtüleri daha geniş anlatmaya çalışmıştık. Yine kendimize soruyoruz; ne gibi şeyleri örterek, Allah’a kendimize ve toplumsal sorumluluklara karşı duyarsız kalıyoruz? Üzerimizi örten şeyler, gaflet uykusu olarak da adlandırılabileceğimiz şeyler, korkularımız, dünyevi kaygılarımız, geçim derdi, mal ve evlat sevgisi mi? Bizleri her türlü kulluktan ve Salih amellerden uzaklaştıran şeyler en büyük örtülerimizdir.

Özgün-Der'in düzenlediği "Üniversite Gençliği ve İslami Mücadele" panelinde konuşan Musab Akdeniz, üniversite gençlerinin sorumluluklarından söz ederek, iffetin korunmasının gerekliliğine, sorumluluk bilincinin kazanımı ve şahsımızın ve çevremizdekileri inşa etmede görev aldığımızın bilincinde olmamız gerektiğine, gençliği kuşatmak ve gençlerin ilgilerini, dikkatlerini kendimize çekmemiz gerektiğine vurgu yaptı. Akdeniz, “Müslüman bir genç kuşatma altındadır. Zulüm ve ifsatla karşı karşıyadır. En güzel bir biçimde mücadele bilincini kazanmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Fitne zamanlarında, kanları tepelere fırlatacak davranışlar yerine, herkese ve her kesime, sadece ve sadece insanî / İslamî sorumluluklarını hatırlatmayı hepimiz kendimize vazife edinmeliyiz.. Aksi halde, ortada bir kan deryası oluşursa, bu, hepimize ancak utanç verir..

Dîni Allah’a has kılmak, biz insanlar açısından geçerli bir tutum, davranış ve iman biçimidir... Dîni Allah’a has kılmak, öz olarak, Dîn’i Allah’ın dîni olarak kabul etmektir; dîni Allah’ın indirdiği gibi kabul etmek demektir; dîni tahrif, tağyir ve tebdil etmemek demektir. İlah ve Rab olarak Allah’ı tanımak, ibadeti yalnızca Allah’a yapmak, Allah’dan başkasından yardım talep etmemek, Allah’dan başkasının şefaat edeceğine inanmamak, yani din gününün sahibinin yalnızca ve yalnızca Allah olduğuna inanmaktır. Dîni kendimize değil, kendimizi dîne uydurmaktır.
Makaleler
Hava Durumu