KIRMIZI ÇİZGİLERİN GÜNCELLİĞİ
Coşkun UZUN
05-04-2018 11:19
Kırmızı çizgiler gerçek mi yoksa birer vehim midirler?
Aslına bakarsanız hoşaftan anlama meselesi bir eşiktir.
Kırmızı çizgi.....! Yetişen alıyor, Kırmızı çizgi.....! Hadi kırmızı çizgilerim geldi hanımlar...!
Ailede, okulda, ibadette, ticarette, siyasette, ahlâkta, yargıda, bilimde, askeriyede, sanatta, tarihte, müzikte, kültürde herkese, her keseye göre değişen, hatta kıymeti kendinden menkul kırmızı çizgileri var dersek abartmış olmayız herhalde.
Kırmızı çizgiler “höd” deyince terk edilen, bir anda siliniveren, vaz geçilen ilkeler değildir şüphesiz.
Peki o zaman sormaya başlayalım…..
Kırmızı çizgi nedir? Birden çok olabilir mi?
Kırmızı çizgiler çıplak gözle görülebilirler mi, çöldeki serap gibi bir tür göz yanılmasımıdır? Net midirler, yoksa flu ve muğlak mı? Duyulup, görülür, hissedilir, anlaşılır mı? Yoksasadece yaşanılır mı?
Eski cahiliye putperestlerinin acıkınca yedikleri helvadan putlar gibi, kırmızı çizgiler de gerektiğinde aşılmak üzere mi oluşturulur? Veya bu çizgiler aşılıp geçilse, çiğnenip ihlal edilse ne lazım gelir?
Kırmızı çizgiler üzerinden zaaf, duyarlılık, mevki, makam, statü, oy, ikbal, istikbal, iktidar, gündem devşirip kamuoyu oluşturmak, bu çerçevede ahkâm-racon kesmek, esip gürlemek, millete ayar-gaz vermek neyin alametidir?
Evrensel, küresel, maddî-manevî, dünyalık-ahiretlik, ezelî-ebedî, tarihi, felsefî,askerî, siyasî,yerel, coğrafî, ırkî, mezhebî, dinî içeriklikırmızıçizgiler olur mu?
Küçük-büyük, ince-kalın, öncelikli-önemsiz şeklinde tasniflemek doğru mudur?
Nobel, Oscar, Emmy ödülü verilmesi söz konusu olsaydı, Guinness rekorlar kitabına girmesi mümkün olsaydı hangi kırmızı çizgilerin buna aday gösterilmesi gerekirdi?
Kırmızı çizgilerin oluşturulma sebebi inançlar veya korkular olabilir mi?
Allah, Kitap, Peygamber hakkında kırmızı çizgiler olabilir mi,varsa nelerdir?
Kavgalar ve savaşlar kırmızı çizgiler yüzünden mi yaşanmaktadır?Kavga ve savaşların da kırmızı çizgileri olur mu?
Kırmızı olmayan ve hatta çizgi bile olmayan kırmızı çizgi olabilir mi?
Pragmatik, konjonktürel, stratejik,ilkesel, ontolojik, sansasyonel, muhalefet veya iktidar gereği, savaşa-barışa, sürece ve gündeme bağlı kırmızı çizgilerin oluşması ve ilanı mümkün müdür?
Kırmızı çizgiler üzerinden ittifak, ortaklık, anlaşma veya muhalefet ve düşmanlıklar caiz midir?
Kırmızı çizgiler belirli süreli midir, yoksa süresiz ve sürekli midirler? Şartlara bağlı kırmızı çizgi olur mu?
Kırmızı çizgiler gizli ajandada mı kayıtlıdır yoksa açıkça ve herkesçe bilinen topluma mâlolmuş anonim nitelikli midir?
Çizgilerini, sınırlarını terk edip bir kenara bırakan, sırt dönenlere ne denilmesi veya ne yapılması gerekir?
Kırmızı çizgilerin edebiyatı yapılır veya istismarı söz konusu olursa kim,ne adına ve nasıl müdahale edip hesap sorar? Müdahale etmek veya hesap sormak mümkün müdür, değil midir?
Üzerinde pazarlık yapılan, vaz geçilen, taviz verilen, askıya alınan veya ihanet edilen şey gerçekten kırmızı çizgi olabilir mi?
Kimler, hangi güç ve örgütler kırmızı çizgileri çizebilir oluşturabilir veya iptal edebilirler? Yetki kimdedir, söz konusu yetkilendirme neye göre ve nasıl yapılmaktadır?
Olmazsa olmaz, vaz geçilemez, taviz verilemez her şeye kırmızı çizgi denilir mi?
Kişilerin, kurumların, partilerin, sermayelerin, örgütlerin, devletlerin, orduların çizgileri birbirleriyle çelişir-çatışır ve karşı karşıya gelirse ne lazım gelir?
Hangi kırmızı çizgiler için ölmek veya öldürmek, savaşmak veya barışmak gerekebilir?
Kendimizi nispet ettiğimiz-edeceğimiz kırmızı çizgileri neye göre seçip belirliyoruz?İlahî ve beşerî diye ayırmak mümkün müdür?
Kişilerin, toplumların, kurumların, ideolojilerin, hükümet ve devletlerin ayrı ayrı kırmızı çizgileri olur mu, bunları kim belirler?
Söz konusu bu çizgiler aşılırsa, geçilirse, ihlal edilip çiğnenirse ne olur? Bu konuda bir caydırıcılık veya yaptırım söz konusu mudur?
Örnek kırmızı çizgiler hangileridir? Kırmızı çizgilerin tarihi geçmişi nereye ve kime dayanmaktadır?
Pembe yalanlar gibi; ağaran, sararan, yeşeren veya kararan değişkenliklerdekırmızı çizgilerden bahsetmek mümkün mü? Yani bu çizgiler zamanla eskir, esner, solar, renk değiştirir veya kaybolurlar mı?
Yaşa, cinsiyete, evli-bekar oluşa, ekonomik-sosyal-siyasi statüye göre değişir mi?
Kırmızı çizgide özel-kamusal alan ayırımı doğru veya mümkün mü?Kırmızı çizgiler doğuştan mı kazanılır yoksa sonradan da edinilebilir mi?
Bireylerin çizgileri şahsiyet ve kişiliğiyle mi, yoksa kimliğiyle mi ilgilidir?
Bazı ülkelerdeki kanunların örümcek ağına benzediğinden dem vurulup; örümcek ağına sineklerin, böceklerin takılıp kalışı, eşek arılarının ise delip geçmeleri örnek verilerek anlatılır ya hani ..... o ülkedeki kanunların da güçsüz, sıradan kişiler yani halk için bir tür tuzak, endişe ve korku sebebi olup, güçlü, sermaye, nüfuz ve statü sahibi kişiler içinse pek bağlayıcı ve sorun olmadıkları konuşulur ya ..... kırmızı çizgiler de böyle göreceli midir? Kişiden kişiye, konjonktüre, gündeme, güce, nüfuza, göre değişken midirler?
Adı kırmızı çizgi olmamakla birlikte, sonuçta bizim anladığımız içerikte, başka isim altında kırmızı çizgiler var mıdır?
Kırmızı çizgilerin varlığı-yokluğu, sağlık, sıhhat ve selameti denetlenip kontrol edilebilir mi?
Şu kırmızı çizgileri revize, restore, rehabilite, tedavi ve ıslah etmek suretiyle asıldan veya fürûdan değiştirip, meşru veya gayri meşru ilan etmek, hukukiliğine veya hukuksuzluğuna, yasallığına veya yasadışılığına karar vermek mümkün müdür, mümkünse buyetki kimlerin elindedir?
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede” denilmesi şu bizim kırmızı çizgiler için de geçerli midir?
Kırmızı çizgilerin aşılması; insanlığın, onurun, haysiyetin, izzetin,şerefin ve sözün bittiği yer midir?
Her konu, yer ve zaman için ayrı bir kırmızı çizgi kabulü veya uygulaması pratikte mümkün müdür?
Meselâ ahlâkın, edebiyatın, sanatın, müziğin, mizahın, sporun, tarihin, mimarinin, hukukun, ticaretin, siyasetin, astronominin, tıbbın, fizik ve kimyanın, biyolojinin, matematiğin, sosyolojinin, felsefenin, psikolojinin, mühendisliğin ….. şehirlinin, köylünün….zenginin, fakirin…
Kelâm, Tefsir, Siyer, Tarih, Fıkıh, Hadis, Sünnet’in…..
Kıtaların, ülkelerin, ırkların, şehirlerin, valiliklerin, belediyelerin …. her birisi için ayrı ayrı sınırlar ve kırmızı çizgiler belirlenebilir mi?
YENİLEME - TECDİD
Moda deyimle güncelleme, yenileme veya tecdid sadece beşerî, dünyevî konularda geçerlidir. Dinde, ahlâkta, fıtrî değerlerde görecelilik ve güncelleme ne söz konusu olabilir ne de mümkündür. Evrensel, aşkın, ebedî ölçüve değerlerde sabitelik, dinamizm, ezelî ve ebedî oluş söz konusudur.
Esen rüzgarın yönüne veya gücüne göre değişim, dönüşüm ve güncelleme söz konusu değildir. Yenileme asılda, öz ve cevherde değil usûlde, sunum ve şekilde söz konusu olabilir.
İhyâ belirli şartlarda belki mümkündür. Fakat inşa ve ibda mümkün değildir. Çünkü insanlar buna yetkili veya memur değillerdir.
Dün kara dediklerine bugün ak diyen,konjonktürel rüzgarlarla yatıp kalkan, kâr zarar hesabıyla ömrünü heba edenlerin;yarın hangi sahillerde kulaç atacaklarını, kim bilir kimlerle iş birliği yapıp suç ortağı olacaklarını, hangi yabancı mahallenin muhtarını dost tutacaklarını, hangi kirli elleri sıkacaklarını, insanlığa hangi menfaat karşılığı ve hangi çapta ihanet edeceklerini kestirmek oldukça zordur.
Örneklersek;
NATO'culuksiyonizme asker yazılmaktır....Fakat gün gelir devran döner NATO’ya göbekten bağlanırsınız…
Küresel Şeytan Amerika Dünya’nın baş belasıdır… Fakat bazı coğrafyalardaABD'ye karşı olmak, "Büyük Şeytan", işgalci veya teröristdemek suçtur, yasaktır....
İsrail terör devleti, Siyonist ve işgalcidir, onları meşru görmek, işbirliği yapmak bazı coğrafyalarda yasaktır...Fakat bazı sözde islâm ülkeleri bu terör çetesinin kuyruğunda gezer, katiller sürüsünün bekası ve selameti için dualar eder, işbirliği ve suç ortaklığı yaparlar…
BM Küresel Şeytani güçlerin “Siyasi” gücü, organı ve teşkilatıdır…
NATO “Askeri” kanadı…
UNESCO “Kültürel” ayağı…
IMF “Ekonomik” birliğidir…
Gelin görün ki pek çok halkı Müslüman olan islâm coğrafyasında bu kurum ve örgütler birer can simidi ve kurtuluş umudu olarak görülüyor.
Bu şer güçlere, şeytani otoritelere, küresel teröristlere karşı geliştirilebilen ortak bir dil, tavır, siyaset veya iş birliği yoktur.
Döneklik, ihanet, zalime meyletme, mazlumun aleyhinde olma, fitne, fısk ve asilik yasaklandığına göre…
İnanca, fikre, düşünceye kurşun işlemediğine göre, tehdit ancak cesedi korkutur.Kulluk ve hürriyetin farkında olan özgür ruhları etkileyemez.
Hayatı ibadet ve itaat kılmakla, imar etmekle emrolunan müslümanlar, dünyayı ahiret endekslimayalamak kaydıylakulluk ve sorumluluküstlendiler.
İmkânlarımız tükense bile, çok şükür Rabbimizden ümitvarız, yarınlardan umutlarımız var. Umudu tükenenler zaten kendilerini de tüketmişlerdir.
Dolayısıyla karanlığı tarihe gömmeye ve ak günler görmeye kararlı olanlar kırmızı çizgilerin kıymeti harbiyesini iyi bilirler.
Korkuları ve kaygıları tarafından kuşatılan, yönlendirilip yönetilenlerse ömürleri boyunca istikamet ve kıble krizinden kurtulamazlar.
Şunun bilinmesi lazımdır ki her hakikatın ödenmeyi bekleyen mutlaka ama mutlaka bir faturası ve bedeli vardır. Gündemi, teklifi, daveti olmayanın hikayesi ve hedefi yoktur, olamaz da.
İdarei maslahatçılık ise başlı başına bir vakıa ve problem olup kırmızı çizgisi, omurgası ve ilkesi olmamaktır.
“Yetmez ama evet”olarak özetlenebilecek statükocu mantık; muaviye’yle-yezid’le yetinmek, kandırılıp aldatılmaya müsait ve razı olmak, “kırmızı çizgilerde esnek olmak” demektir.
Hayatı ve ölümü sadece Allah’a has kılmak zorunda olan müslümanlar için itaat kimeyse ibadet de onadır.
Müslümanlar iktidarların peşinde değil; islâmî, tevhidî, fıtrî, evrensel değerleri iktidar kılmanın derdindedirler.
İktidarın doğruları veya kırmızı çizgileri değil Rablerinin doğruları ve kırmızı çizgileridir onları dizginleyip düzelten.
İmanlı yürekler satılık veya kiralık değillerdir. Egemenlerin iştahlarını doyurup tatmin edemezler.
Müslümanların ilke, değer ve kırmızı çizgileri satılık veya kiralık değildir. Dolayısıyla güncele paravanedilemez, siyasi gündemin kumandasına verilip birilerinin siyasi çıkar hesapları uğrunda kurban verilemez, ağızlara meze edilemez, kirletilemez.
Kırmızı çizgileri, hadleri, hudutları, hakları, yetkileri, ödevleri sadece O belirler ve bildirir. Her şey O’na göre, O’nun için dizayn edilir.
Vesselâm...!
- 01-04-2023 DİNİN SAHİBİ DEĞİLİZ!
- 10-10-2022 GEÇMİŞ İÇİN MANİFESTO!
- 27-05-2022 KİFAYETSİZ MUHTERİSLER OLAMAYIZ
- 13-01-2022 OKUMAK ve ÜFÜRMEK
- 08-06-2021 YOL AYRIMI
- 24-02-2021 SELÂM
- 19-09-2020 TARAFIMIZ
- 11-06-2020 BİZ KİMİZ
- 06-04-2020 KORONA GÜNLERİ
- 26-02-2020 GÜL’ÜN DİKENİ!
- 29-10-2019 UYANMAK LÂZIM!
- 27-08-2019 ÖNCELİK ve MÜSAİTLİKLER
- 16-05-2019 DÛA NİYETİNE
- 02-12-2018 İSLÂMÎ MÜCADELE ve STK’LARA SORULAR
- 20-10-2018 SU(UD)ÎKAST'LAR ÜLKESİ
- 29-06-2018 VATANSEVER TROL(KARDEŞ)LER!
- 05-04-2018 KIRMIZI ÇİZGİLERİN GÜNCELLİĞİ
- 03-11-2017 MUHASEBEDEN MURAKABEYE
- 10-10-2017 MÜSAİT ZAMANLAR MÜSLÜMANLIĞI!
- 14-07-2017 SÖZ MİLÂT’TIR
- 14-04-2017 NASİHAT
- 18-03-2017 ZULÜM İLE ABÂD OLUNMAZ
- 23-02-2017 MÜSLÜMANLARI BEKLEYEN TEHLİKELER
- 11-11-2016 BEYÂN ve ARZ-I HÂL
- 04-03-2016 ŞEHÂDET DEYİŞLERİ
- 22-12-2015 PEYGAMBER (S.A.V.) ARAMIZDA OLSAYDI?
- 21-08-2015 ŞAHSİYET, KİMLİK VE MİSYON
- 15-06-2015 RAMAZAN ve BİZ
- 27-01-2015 CHARLİE HEBDO ALÇAKLIĞI ÜZERİNE
- 01-06-2014 ‘BEKRİ MUSTAFA’LARLA MECLİSTE KUR’AN HALKASI
- 25-02-2014 PARALEL MÜSLÜMANLIKLAR..!
- 30-12-2013 HAYATIN İÇİNDEN
- 19-10-2013 RESMÎ DİN - DEVLETİN DİN ANLAYIŞI
- 15-08-2013 YOZLAŞMA - 1
- 01-07-2013 SAMİMİYET VE GAYRET
- 11-02-2013 YOLNÂME
- 27-12-2012 İSLÂMÎ MÜCÂDELEDE SİSTEM ALGISI
- 29-11-2012 M. İSLAMOĞLU’NA AÇIK MEKTUP
- 05-11-2012 BİRLEME ve BİRLEŞME
- 26-10-2012 DOĞRU TEPKİ ve NEZAKET TELLALLARI
- 10-09-2012 ALNINDAN ÖPMEK!
- 09-07-2012 HANGİ PEYGAMBER?
- 20-02-2012 ÇOCUKLARIMIZ VE MEÂL BULUŞMASI
- 11-02-2012 PAVLUS VE BİZİMKİLER
- 17-01-2012 KUR’AN’A TESLİM OLMAK
- 01-01-2012 KUR'ANİ İLKELER Mİ, ATAYASA MI?
- 30-10-2011 MUHAFAZAKÂR DEMOKRAT İNCİLER
- 01-10-2011 BİR DAMLA SU...
- 14-08-2011 "RAMAZAN ŞENLİKLERİ"
- 19-07-2011 MÜSLÜMAN OLMAK!
- 11-06-2011 SEÇİMLERİMİZ...
- 19-05-2011 İSLAM KİMİNLE VE NASIL GELECEK?
- 17-04-2011 "MÜSLÜMAN AÇILIMI" NE ZAMAN?
- 15-03-2011 GÖZ BEBEĞİ
- 06-02-2011 SIRA TÜRKİYE'DE Mİ?
- 30-12-2010 Mavi Marmara
- 06-12-2010 HİCRET: YOL ve YOLCULUĞUN ADI
- 19-11-2010 BİR NUMARA MI, ON NUMARA MI?
- 04-11-2010 DEĞİŞMEYECEK, DEĞİŞTİRECEĞİM!
- 18-10-2010 Hz. PEYGAMBER'İ UNUTMAK
- 06-10-2010 OTORİTENİN ŞAHİTLERİ ve ŞEHİDLERİMİZ
- 29-09-2010 GÖZLEMLER
- 11-09-2010 TERCİHİMİZ İSLAMİ OLMALI
- 30-08-2010 REFERANDUMA BAKIŞ
- 03-08-2010 ZALİM OTORİTEYİ REDDEDİYORUZ!
- 14-08-2010 DUYARLILIK ÇAĞRISI
- 14-07-2010 RAMAZAN'IN FESTİVALLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!
- 10-07-2010 SÖZDE MÜSLÜMANLAR -2-
- 25-06-2010 SÖZDE MÜSLÜMANLAR -1-
- 09-06-2010 GÜLEN ÖZÜR DİLEDİ, HELALLİK İSTEDİ!
- 31-05-2010 GAZZE FİLOSU ve KÜRESEL İNTİFADA
- 22-05-2010 GAZZE GEMİLERİNE ve DİRENİŞE BİN SELÂM!
- 08-05-2010 DİNİ BİRLEMEKTEN DİLİ BİRLEMEYE!
- 23-04-2010 "KUTLU DOĞUM" KUTLAMALARI ÜZERİNE
Makaleler
Hava Durumu