MÜNAFIKLAR HAKKINDA…
Hikmet ERTÜRK
08-02-2009 21:07
Şüphesiz ki Allah bir Bedir bir Uhud misali zamanları kendine inanan kullarının gösterdikleri gayret ya da umursamazlıkları çerçevesinde sürekli değiştirecektir. Bu Yüce Allah’ın değişmez vaatlerinden biridir. Müslümanlarda sürekli değişen bu zamanları ömürlerinin yettiği süreler içerisinde göreceklerdir. Fakat burada bilinmesi gereken çok önemli bir nokta; değişen bu zamanlar süresince imanımızı kurtaracak davranışlar içerisinde bulunabilmek için yeterli Kur’ani bilgiye sahip olmamız gerekmektedir. Yani olabildiğince bol yol azığı toplamalıyız.Bu konuda gevşeklik gösterirsek karşımıza çıkan sınav emareleri karşısında net tavırlar sergilememiz mümkün olmayacaktır.
Üstelik hayatımıza yön verecek olan bu bilgileri kendimiz edinmeye üşeniyor ve başkalarının eline bırakıyorsak iş daha da kördüğüm bir hale dönüşebilir. Yönümüzü takip etme yetkisini verdiğimiz kişiler bizleri Kur’an’ın olmamızı gerektirdiği yerlerin dışında bir yerlere götürebilirler. O zamanda olaylar karşısındaki değerlendirmelerimiz hep farklı bir pencereden olacaktır. Değerlendirmelerimize yapılan itirazları da hep akli delillerle kendimizce doğru olan cevaplarla geçiştireceğizdir. Tabi ki bu şekilde bir yol alma şekli öteki dünyada kabul edilebilir bulunmayacaktır. Çünkü sorguya çekileceğiniz tek şey Allah’ın Kur’an’da belirttiği emirleri karşısında gösterdiğimiz olumlu ya da olumsuz davranışlarımızdır. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki savunduğumuz, söylem olarak dillendirdiğimiz fikirlerimizi kendi hayatımızda da yaşıyor olmamız gerekir. Şu anda yapılan çok büyük vahim bir hata ise Allah’ın (c.c.) Kuranda konumlarını belirttiği, onlara hangi yüzle baktığını bildirdiği kimselerin durumlarını tartışıyor olduğumuzdur.
“Niçin münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Oysa Allah, onları ikiyüzlü tutumlarından dolayı aşağılığa mahkûm etmiştir. Allah'ın saptırdığını, siz doğru yola mı iletmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığına sen çıkış yolu bulamazsın.
Onlar kendileri gibi sizin de kâfir olmanızı arzu ederler. Bu yüzden Allah yolunda hicret etmedikleri sürece onlardan hiçbirini dost edinmeyiniz. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayınız, bulduğunuz yerde öldürünüz, hiç birini dost veya müttefik edinmeyiniz. "(Nisa–88–89)
Bu ayetlerin iniş sebebine kısaca bir göz atarsak yukarıda anlatmak istediğim şeyi daha iyi anlamış oluruz.
“Avfi ibni Abbas'tan şöyle rivayet eder: Bu ayet, Müslüman olduklarını söyleyen ancak müşriklere yardımcı olan bir kavim hakkında indi. Mekke'den bazı ihtiyaçlarını temin etmek için dışarı çıkmışlardı. "Şayet Muhammed'in arkadaşlarıyla karşılaşırsak onlardan bize bir zarar gelmez" diyorlardı. Müminler bunların Mekke'den çıktıklarını haber alınca, bir grup "Korkakları öldürmek için atlara binin; çünkü onlar, düşmanlarınıza yardım ediyorlar." Diğer bir grup da "Subhanallah! —veya bunun gibi bir şey söylediler- Hicret edip yurtlarını terk etmediler diye sizin söylediklerinizi söyleyen bir kavmi öldürecek misiniz? Kanlarını ve mallarını helal mi sayacağız?" diyordu. Bu şekilde iki gruba ayrılmışlardı. Bu arada Resulullah (salât ve selâm üzerine olsun) yanlarındaydı; Ancak iki gruptan herhangi birine müdahalede bulunmuyordu. İşte bunun üzerine "Niye münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz?" ayeti iniyor.
Yukarıdaki ayetlerde günümüzde tartışılan birçok konuya ışık tutacak net cevaplar verilmiş. Şunu hiç unutmamalıyız ki İslam adına söylediğimiz sözler bizlerin Müslüman olduğumuzun ispatı değildir. Bu konudaki net ayrım kimlerin yanında yer aldığımızla ilgilidir. Yani bulunduğumuz yer çok önemlidir. Ve Allah (c.c.) bulundukları (Taguti düzenlerden) yerlerden hicret etmeyen bu kimseleri dost edinmemizi yasaklıyor.’’ Bu yüzden Allah yolunda hicret etmedikleri sürece onlardan hiçbirini dost edinmeyiniz.’’ Çünkü ‘’Onlar kendileri gibi sizin de kâfir olmanızı arzu ederler.’’ diyor. Tağuti bir sistemin menfaatleri doğrultusunda izlenecek yolu belirleyen ve bu sistemin güçlenmesi için çaba sarf eden, sözcülüğünü yapan üstelikte bulunduğu yerden hicret etmeyi aklına bile getirmeyen birilerine Müslüman muamelesi yapmak ya da onlara dostça yaklaşmak Allah tarafından yasaklanmıştır. Yine bu tarz olumlayıcı sözler söylemekte ısrar eden Müminler Allah (c.c.) tarafından azarlanmıştır. ‘’Niye münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Oysa Allah, onları ikiyüzlü tutumlarından dolayı aşağılığa mahkûm etmiştir. Allah'ın saptırdığını, siz doğru yola mı iletmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığına sen çıkış yolu bulamazsın.’’ Bu tarz bir ilişki içerisinde bulunan kimseleri onlar kendilerini nasıl bir isme yakıştırırsa yakıştırsın Allah (c.c) münafıklar olarak isimlendirmiştir. Buna sebep olarak ta ikiyüzlü olmalarını göstermiştir. Allah (c.c) Müminlere bu kimselerin münafık ve kâfirler olduklarını bildirmiştir. Bu açık tanımlamalardan sonra bu kimselerin konumları hakkında şüpheye düşmek ve onların işbirlikçi tutumlarını savunmak, onaylamak bizlerinde İslam olma iddiamızı şaibeli hale getirecektir. Bu kimselerin asıl niyetleri konusu ise "Onlar kendileri gibi sizin de kâfir olmanızı arzu ederler.’’ şeklinde belirtilmiştir.
Umarım tüm bu izahlardan sonra Amerikan ordusu içerisinde görev yapan Müslüman(!) askerlerin, Irak'ta ülkelerini işgal eden kâfirlerin isteği ve emirleri doğrultusunda seçimlere gidip hükümet kuranların, işgal edilmiş ülkelerini kurtarmak için cihad eden mücahitlere karşı kâfir orduları ile ortak operasyonlar düzenleyenlerin, Afganistan’da sırf iktidarı ele geçirmek uğruna ülkelerini işgale gelen kâfir orduları ile güçlerini birleştirip kendileri gibi(!) Müslüman olan mücahitleri acımazsızca öldürenlerin durumları hakkında fikir sahibi olmuşuzdur.
Şunu asla aklımızdan çıkarmayalım ki hiç kimse Allah ve Resulünün(s) belirlediği, yapmamızı emrettiği bir konuda kendi istekleri doğrultusunda fikir beyan edemez. Eğer kendince oluşturduğu fikirlerinin doğrultusunda bir yaşam sürüyorsa bu zaten İslam değildir. Bu yüzden müşrik bir yapıdan hicret etmek ve Müslümanlarla bir arada olmak iman ettiğimizin ispatı bakımdan hayati bir meseledir.
"(Allah'a) Şirk/ortak koşan bir müşrik müslüman olduktan sonra, kâfirlerden ayrılıp müslümanlar arasına katılmadıkça Allah, onun hiçbir amelini kabul etmez.( İbn Mâce, Hudûd 2, hadis no 2536; Nesâî, Zekât 73, hds. 2558)
İşte Allah'tan yana net tercihlerde bulunmayan böyle kimselerin Müslümanların yüreklerine su serpecek sözleri söylemelerinin İslam adına herhangi bir anlamı yoktur. Geri planda pratiği olmayan bu sözler kendi adlarına söyledikleri, vicdanlarını rahatlatan iyi niyetli sözlerdir. Yaptıkları güzel amellerini de Allah (c.c.) kabul etmeyecektir. Bu durum onların Allah (c.c) tarafından belirlenen konumlarını da değiştirmeyecektir. Allah (c.c.) öteki dünyada münafıklar için nasıl bir ceza belirlemişse o cezayı göreceklerdir. Bizlerin ise dikkat etmesi gereken şey bu tarz insanlar için kullandığımız kelimelerdir. İslam adına o kadar çok çaba sarf ediyor ve İslam’a gönülden bağlanmışken bu insanlara göstereceğimiz yakınlık, bunların konumları ile ilgili Allah(c.c.) hükmünü vermiş iken yorum yapmamız bizlerinde onlarla aynı cezaya çarptırılmamıza neden olacaktır. İnşallah Allah (c.c.) böyle bir sondan bizleri korur.
Bizlerin İslam adına yapmamız gereken yegâne şey ise bu tarz kişilerin yanında olmak, onları desteklemek ya da hak talebinde bulunmak değil, bu insanlardan ayrışıp hak taleplerimizi bir kenara bırakarak Allah (c.c.) bu dini üstün kılana dek veya her birimiz bu uğurda ölene kadar mücadele vermektir.
Selam ve dua ile…
- 21-05-2020 ASIK SURAT
- 30-09-2016 YUSUF (A.S.) KISSASI VE DÂVET METODU
- 18-11-2015 DOĞRU KAVRAYIŞLI BİR ADAM
- 14-01-2015 ONLARIN İŞLERİ ARALARINDA DANIŞMA İLEDİR
- 30-08-2014 FARKINDA OLMADAN YAŞANAN HAYATLAR
- 22-07-2014 ŞEHİD GAZZE
- 13-05-2014 SÜREGELEN TEKRARLAR
- 12-04-2014 BATI'NIN KAVRAMLARI
- 11-03-2014 YALNIZ HAYATLAR
- 15-12-2013 DOĞRU DİN BİRDİR, DEĞİŞMEZ!
- 28-10-2013 GEÇMİŞİN DİLİ
- 12-09-2013 KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYDİK
- 04-09-2013 MISIR'DA SİVİL DİRENİŞ
- 03-07-2013 HASBİHAL
- 04-05-2013 ULUS KİMLİK
- 29-03-2013 BEŞERİ SİSTEMLER VE MÜSLÜMANLAR
- 19-02-2013 VAHDET ÜZERİNE
- 09-01-2013 ŞÛRA VE DEMOKRASİ
- 08-11-2012 PEYGAMBER (s) BİZLERE NEYİ EMRETTİ
- 27-09-2012 NEREDEN BAŞLAYALIM?
- 28-06-2012 FAUST
- 29-05-2012 YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR DA CENNETE GİDECEKLER Mİ?
- 20-04-2012 MÜSLÜMAN OLARAK YAŞLANMAK
- 14-03-2012 SINAVA DÂHİL OLMAK
- 14-02-2012 AŞK, SEVGİ, "SEVGİLİLER GÜNÜ"
- 12-01-2012 İNFAK: EN SEVDİKLERİMİZDEN
- 17-11-2011 AMERİKAN BAHARI
- 06-10-2011 OLUMSUZ BAĞIŞIKLIKLAR
- 15-09-2011 KISKANÇLIK/HASET
- 20-07-2011 KENDİNİ BEĞENMİŞLİK
- 17-06-2011 İKİYÜZLÜLÜK
- 11-05-2011 BÜYÜKLENMEK
- 11-04-2011 DÜNYA SEVGİSİ
- 08-03-2011 "KAZA" VE "KADER"
- 06-02-2011 TUNUS VE MISIR AYAKLANMALARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- 01-02-2011 DÜRÜST ADAM, HIRSIZ ÜLKE
- 11-01-2011 İktibas Dergisi'nin 31. Yılı
- 16-12-2010 O gün
- 29-11-2010 SULANDIRILAN KAVRAMLARIMIZ VE GÜNDEMİMİZ
- 12-11-2010 KURBAN BAYRAMINDA İSLAM COĞRAFYALARI
- 19-10-2010 TEK DİN İSLAM
- 20-09-2010 MÜSLÜMAN OLMAM NEYİ GEREKTİRİR?
- 23-08-2010 UMRE İZLENİMLERİ
- 27-07-2010 RAB VE İLAH KAVRAMLARINI YENİDEN HATIRLAMAK
- 25-06-2010 İLK GÜNKÜ GİBİ OLABİLMEK
- 26-05-2010 AZ KALSIN MÜSLÜMAN KALAMAYACAKLARDI…
- 29-04-2010 MECNUN’UN DEVESİ
- 12-04-2010 "ESKİLERİN MASALLARI"
- 25-03-2010 GÖKYÜZÜNÜN ERİMİŞ MADEN GİBİ OLACAĞI GÜN
- 03-03-2010 KAVGAYI GÖRMEK GEREK
- 22-02-2010 GERÇEK TAKVA SAHİPLERİ
- 25-01-2010 DOĞRU DİN BİRDİR, DEĞİŞMEZ!
- 05-01-2010 İMANIN HAKİKATİ
- 15-12-2009 KÖKTEKİ BİLİNÇ
- 01-12-2009 HİCRET
- 30-10-2009 AHDE VEFA
- 04-10-2009 İÇİMİZDEKİ 'BEN'
- 08-09-2009 ORUÇ, "GIYBET"İ YOK ETMELİ
- 13-08-2009 RAMAZAN AYI KUR’AN AYIDIR
- 14-07-2009 ALLAH'IN İSİMLERİNİ EZBERLEMEK
- 18-06-2009 NUH'UN GEMİSİ
- 19-05-2009 EBU LEHEB’İN ELLERİ KURUSUN!
- 21-04-2009 SAHİPLİĞİ DEĞİL ŞAHİTLİĞİ OMUZLAMAK
- 14-04-2009 ÇEÇENİSTAN’I UNUTMAYALIM–2
- 24-03-2009 YOL AYRIMI
- 16-03-2009 ÇEÇENİSTAN’I UNUTMAYALIM
- 26-02-2009 28 ŞUBAT TAMAM, YA İÇİMİZDEKİ 28 ŞUBATLAR
- 08-02-2009 MÜNAFIKLAR HAKKINDA…
- 14-01-2009 ŞEHİD GAZZE
- 22-12-2008 SABIR GÜNLERİ
- 29-11-2008 ÖZGÜVEN İÇERİSİNDE YOL ALMAK
- 10-11-2008 YUSUF KISSASI VE DAVET METODU
Makaleler
Hava Durumu