NEREDEN BAŞLAYALIM?
Hikmet ERTÜRK
27-09-2012 20:44
Genç bir insanken dünyayı değiştirmek istemiştim. Ne var ki dünyayı değiştirmenin çok zor olduğunu gördüm, bu yüzden ülkemi değiştirmeye karar verdim.
Ülkemi değiştiremeyeceğimi anladığımda, yaşadığım kente diktim gözlerimi. Ne var ki kentimi değiştiremedim, o zaman ailemi değiştirmeye karar verdim.
Şimdi, yaşlı bir insan olarak, tek değiştirebileceğim şeyin kendim olduğunun farkına vardım ve birden anladım ki, eğer uzun süre önce kendimi değiştirseydim, ailemi etkileyebilirdim. Ben ve ailem kenti etkilerdik... Kentin etkisi ulusu değiştirirdi ve ben dünyayı değiştirebilirdim.Bu kişinin zamanı heba olmuşa benziyor. Fakat bizler içinde pek farklı şeyler söylemek mümkün değil. O kadar çok şeyler ile muhatap oluyoruz ki sıra bir türlü kendimize gelmiyor.
Sanırım takıldığımız yer, çoğu zaman kendimiziz ve genellikle kendimizi tanıma ile ilgili sıkıntılar yaşıyoruz. Madem söz konusu sıkıntı kendimizi değiştirmekten geçiyor o halde önce kendimizi doğru bir şekilde tanımamız gerekiyor. Rabbimiz Şems Suresinde diyor ki;
7-Nefse ve ona "bir düzen içinde biçim verene", 8-Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). 9-Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. 10-Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.
Ayette sözü edilen nefs Arapçada ‘’insanın kendisi’’ anlamına geliyor. Kelime manası olarak ise ‘’benlik’’manasını ifade ediyor. İşte nefs bizim 'ben'imiz yani kendimiz oluyor. Dışarıda yapıp ettiğimiz olumlu ya da olumsuz her şey bu 'ben'imizde olup bitenle alakalı dışa yansıyan şeylerdir. Yani kendimizde (nefsimizde) olan savaşı kazanmamız, arınmamız ve kurtuluşumuz anlamına geliyor. Bu bir zaferdir ve beden ülkemizin artık kendi kontrolümüze geçtiğini gösterir. Ayette anlatılan nefsimizin iki yönlü olduğudur. Yani bize kötülükten sakınmamızı söyleyen bir taraf ve bir de kötülük işlememizi söyleyen bir diğer taraf... “Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).’’ Sınır tanımaz günah ve kötülüğü emreden ve ondan sakınmayı ilham eden iki yönümüz mevcut. Sınır tanımaz kötülükten arınan, temizlenen kişi felah bulacaktır. Yıkıma uğrayan kişi ise isyan eden, bozulmalara uğrayıp fucurdan yana tercihte bulunanlar kimselerdir.
O halde hikâyemizde geçen değişimin yasalarının yanlışlığının kaybettiğimiz şeyleri nerede arayacağımızla ilgili bilgilerin yanlışlığı ile ilgili olduğunu anlamış olduk.
İlk olarak bulmamız gereken kişi biziz yani kendimiziz bu şeyde kendi içimizde. Fakat biz işe hep başka yerlere bakarak başlıyoruz. Kendi dışımızda her şeyle ilgili oluyoruz. Halbuki Rabbimiz kurtuluşumuzun, kendi içimizdeki ('ben'imizdeki) sınır tanımaz günah ve kötülükten sakınmamızda olduğunu söylüyor. İçimizde kötülüğün olduğuna inanmalıyız. Çünkü bu kötülükten temizlenmemizin tek yolu içimizdeki kötülüğün varlığını kabul etmemiz ve Allah’ın gösterdiği şekilde ondan sakınmamızdır. İşte bu, kişinin kendisini tanımak için attığı ilk adımdır. Ayette geçtiği üzere nefsini örten yani onun kötülüğünü temizleyip dışarı atamayan, içinde tutan kişi yıkıma uğrayacaktır. Ancak bu kötülüğü kabul eden, kendinde bir sorun olduğunu anlayıp doğru teşhis koyan ve böylelikle onu içinden uzaklaştıran ise kurtuluşa erecektir. Yani böylelikle kişi öncelikle kendisini değiştirecektir ki bu değimin başkalarına da tesiri olabilsin.
Öyleyse ilk adımımızın kendimizi gerçek manada tanımak olduğu bilgisini aklımızdan çıkarmayalım. Bu kendimizi vahyi doğrular ile değiştirir iken hata yapmamamızı da sağlayacaktır. Tabii ki, bu da tepeden inme değil, ilk dönem ahlaki ilkelerle, bedeni ruhtan, aklı kalpten ayırmayarak gerçekleştirilen bir çalışma olmalıdır. Fakat bu amaç edinilen noktada yürümek için, azık alınmadan çıkılan bir yolculuğa dönüşürse, bize ait olmayan aklımıza ve bize ait olmayan kalbimize hitap edilmiş olacaktır.
Zaten sınanarak hayatın gerçekleriyle karşılaştığımızda, söylenilen sözlerin bizlere ait olmadığı anlaşılacaktır. Çünkü söylenilen sözler onları yaşamış olanların kötü bir taklidinden başka bir şey değildir. Bu şekilde bir anlayış aynı hatalar üzerinde ısrarcı olan dilimizi dizginlememize yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki sorunlar 'ben'imizde(nefsimizde) olan kötülüğü kabul etmememizle başlar. Bunu kabule yanaşmaz isek bizlere sunulan vahyi doğrulara kulak tıkarız. Hatalarımızı herkes görebiliyorken bizler göremeyebiliriz.
Bu durumda ya tekrardan hatamızı anlayıp kendimizin değişmesi gerektiğine ikna olacağız ya da sürekli itiraz eden, vahye muhalif bir dilin sahipleri durumuna düşeceğiz. Tercih bizim ama iyi düşünmek lazım. Kendimizi değiştirememiş iken toplumumuzun karşısına çıkmak bazen biz kendimizde görmesek de bizi sıkıntılı durumlara düşürebilir.
- 21-05-2020 ASIK SURAT
- 30-09-2016 YUSUF (A.S.) KISSASI VE DÂVET METODU
- 18-11-2015 DOĞRU KAVRAYIŞLI BİR ADAM
- 14-01-2015 ONLARIN İŞLERİ ARALARINDA DANIŞMA İLEDİR
- 30-08-2014 FARKINDA OLMADAN YAŞANAN HAYATLAR
- 22-07-2014 ŞEHİD GAZZE
- 13-05-2014 SÜREGELEN TEKRARLAR
- 12-04-2014 BATI'NIN KAVRAMLARI
- 11-03-2014 YALNIZ HAYATLAR
- 15-12-2013 DOĞRU DİN BİRDİR, DEĞİŞMEZ!
- 28-10-2013 GEÇMİŞİN DİLİ
- 12-09-2013 KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYDİK
- 04-09-2013 MISIR'DA SİVİL DİRENİŞ
- 03-07-2013 HASBİHAL
- 04-05-2013 ULUS KİMLİK
- 29-03-2013 BEŞERİ SİSTEMLER VE MÜSLÜMANLAR
- 19-02-2013 VAHDET ÜZERİNE
- 09-01-2013 ŞÛRA VE DEMOKRASİ
- 08-11-2012 PEYGAMBER (s) BİZLERE NEYİ EMRETTİ
- 27-09-2012 NEREDEN BAŞLAYALIM?
- 28-06-2012 FAUST
- 29-05-2012 YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR DA CENNETE GİDECEKLER Mİ?
- 20-04-2012 MÜSLÜMAN OLARAK YAŞLANMAK
- 14-03-2012 SINAVA DÂHİL OLMAK
- 14-02-2012 AŞK, SEVGİ, "SEVGİLİLER GÜNÜ"
- 12-01-2012 İNFAK: EN SEVDİKLERİMİZDEN
- 17-11-2011 AMERİKAN BAHARI
- 06-10-2011 OLUMSUZ BAĞIŞIKLIKLAR
- 15-09-2011 KISKANÇLIK/HASET
- 20-07-2011 KENDİNİ BEĞENMİŞLİK
- 17-06-2011 İKİYÜZLÜLÜK
- 11-05-2011 BÜYÜKLENMEK
- 11-04-2011 DÜNYA SEVGİSİ
- 08-03-2011 "KAZA" VE "KADER"
- 06-02-2011 TUNUS VE MISIR AYAKLANMALARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- 01-02-2011 DÜRÜST ADAM, HIRSIZ ÜLKE
- 11-01-2011 İktibas Dergisi'nin 31. Yılı
- 16-12-2010 O gün
- 29-11-2010 SULANDIRILAN KAVRAMLARIMIZ VE GÜNDEMİMİZ
- 12-11-2010 KURBAN BAYRAMINDA İSLAM COĞRAFYALARI
- 19-10-2010 TEK DİN İSLAM
- 20-09-2010 MÜSLÜMAN OLMAM NEYİ GEREKTİRİR?
- 23-08-2010 UMRE İZLENİMLERİ
- 27-07-2010 RAB VE İLAH KAVRAMLARINI YENİDEN HATIRLAMAK
- 25-06-2010 İLK GÜNKÜ GİBİ OLABİLMEK
- 26-05-2010 AZ KALSIN MÜSLÜMAN KALAMAYACAKLARDI…
- 29-04-2010 MECNUN’UN DEVESİ
- 12-04-2010 "ESKİLERİN MASALLARI"
- 25-03-2010 GÖKYÜZÜNÜN ERİMİŞ MADEN GİBİ OLACAĞI GÜN
- 03-03-2010 KAVGAYI GÖRMEK GEREK
- 22-02-2010 GERÇEK TAKVA SAHİPLERİ
- 25-01-2010 DOĞRU DİN BİRDİR, DEĞİŞMEZ!
- 05-01-2010 İMANIN HAKİKATİ
- 15-12-2009 KÖKTEKİ BİLİNÇ
- 01-12-2009 HİCRET
- 30-10-2009 AHDE VEFA
- 04-10-2009 İÇİMİZDEKİ 'BEN'
- 08-09-2009 ORUÇ, "GIYBET"İ YOK ETMELİ
- 13-08-2009 RAMAZAN AYI KUR’AN AYIDIR
- 14-07-2009 ALLAH'IN İSİMLERİNİ EZBERLEMEK
- 18-06-2009 NUH'UN GEMİSİ
- 19-05-2009 EBU LEHEB’İN ELLERİ KURUSUN!
- 21-04-2009 SAHİPLİĞİ DEĞİL ŞAHİTLİĞİ OMUZLAMAK
- 14-04-2009 ÇEÇENİSTAN’I UNUTMAYALIM–2
- 24-03-2009 YOL AYRIMI
- 16-03-2009 ÇEÇENİSTAN’I UNUTMAYALIM
- 26-02-2009 28 ŞUBAT TAMAM, YA İÇİMİZDEKİ 28 ŞUBATLAR
- 08-02-2009 MÜNAFIKLAR HAKKINDA…
- 14-01-2009 ŞEHİD GAZZE
- 22-12-2008 SABIR GÜNLERİ
- 29-11-2008 ÖZGÜVEN İÇERİSİNDE YOL ALMAK
- 10-11-2008 YUSUF KISSASI VE DAVET METODU
Makaleler
Hava Durumu