NEDEN, BİRBİRİMİZİ ISLAH ETMEKTE BAŞARISIZ OLDUK?
Mehmet PAMAK
16-01-2021 16:18
Bismillâhirrahmânirrahîm
Bilmeliyiz ki, ancak tevhidî bir bilinçle İslâmî kimliği kuşanan, gerçek bir mü’min ve Müslim kimliğiyle vahyin şahidliğini, tebliğini üstlenen ve “emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker” sorumluluğunu yerine getirme azmiyle her türlü fedakârlığa hazır adanmış şahsiyetlerin oluşturduğu örnek bir mü’minler topluluğunun (cemaatin) tebliğ, eğitim ve şahidlik çabalarıyla toplumun tevhîdî dönüşümüne vesile olunabilir. Ancak örnek ümmet nüvesi olan bu Kur’ân neslinin öncülüğünde gerçekleştirilecek dâvet, eğitim, şahidlik ve tevhîdî mücadele sonucunda zamanla Kur’ân’ın mesajı cahiliye toplumu içinde tesirli olabilecek, yaygınlaşıp kitleleşebilecektir. Böylece de toplumun özündekini değiştirmesi sağlanarak karanlıklardan aydınlığa çıkması temin edilebilecektir. Rabbimiz Kur’ân’da; tevhîdi ve adâleti ikame ederek, cahiliye toplumunda var olan şirki, ifsâdı, münkeri izale edecek, cahilî çevre ve kurumlardan kaynaklanan ve sürekli yaygınlaştırılan bu anlamdaki kirlenmeyi engelleyecek bir Kur’ân toplumu olmamızı emretmiştir.
Bunun oluşabilmesi için de, cahiliye toplumundan, imânî, amelî ve yapısal boyutta tam bir ayrışmanın ve uzlaşmazlığın yaşanması, ayrıca bâtıla benzemeye sürükleyecek eğilimlerden uzak durulması gerektiği hem vahiyle bildirilmiş hem de Rasûl’ün önderliğindeki ilk neslin örnekliğinde açık biçimde ortaya konmuştur. Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker sorumluğunu hakkıyla yerine getirip, düşünsel ve amelî boyutlar taşıyan ifsadla mücadele edip ıslah çabasını ısrarla sürdürecek vasat bir mü’minler ve Müslimler topluluğu haline gelmemiz istenmiştir. Böylece Rabbimiz, içinde yaşadığımız cahiliye toplumunu, sahih din anlayışı ve Hak olan değerler istikametinde dönüştürme mücadelesi verecek, Allah’ın rengiyle boyanmış, Kur’ân’ın ahlâkıyla ahlâklanmış örnek bir Müslüman topluluk/ümmet oluşturmamızı emretmiştir.
“Emr-i bi’l Ma’ruf ve Nehy-i ani’l Münker” Bütün Mü’minlere ve İslam Cemaati Üzerine Farzdır
Unutmamalıyız ki, bu büyük sorumluluk her Müslüman’ın üzerine farzdır. Kendimizi sorgulayalım. İmandan sonraki bu en büyük farzı neden ihmal ettik? Neden bu farzı yerine getirme çabalarını akamete ve zaafa uğratacak ilkesizlikler, savrulmalar yaşadık? Neden bu savrulmalara, ilkesizliklere karşı yapılan samimi uyarıları ve “emr-i bi’l ma’ruf ve nehy-i ani’l münker” görevini yapan kardeşlerimizi dikkate almadık ya da neden nefsanî tepkilerle susturup dışladık?
Hâlbuki, Kur’an’ın kurtarıcı ve aydınlatıcı mesajını daha fazla insana ulaştırmak, tüm insanlığa vahyin şahidliğini yapacak “vasat ümmet”i oluşturmak, zorba sistemlere karşı adalet ve hürriyet mücadelesi vererek İslâm’a ve Müslümanlara yönelik saldırıları önleyecek, baskıcı, yasakçı zalimleri geriletecek gücü üretmek, eğitim ve “emr-i bi’l ma’rûf” ile arınma, korunma, gelişme ihtiyacını karşılayacak zemini oluşturmak imânî sorumluluğumuzdur. Evet, önemine binaen bir daha altını çizelim; Mü’minlerin yardımlaşma, dayanışma, bir yere müntesip olma ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermek, insanlığa şahidlik yapacak “vasat ümmet”i üretmek ve Allah’ın dinini tek ümmet olarak temsil etmek için kurucu kadro olan Kur’an neslini inşa etmek ve bu neslin öncülüğünde tevhid ümmetini oluşturmak, her Müslüman için akîdevî bir zaruret ve sorumluluktur.
Bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirmekte örneklik ve öncülük edecek “vasat ümmet” birlikteliğinin oluşup sürdürülebilmesi ve yozlaşmalara kapının kapatılabilmesi için en önemli görevimiz, diğer kesimlere yapmakla yükümlü kılındığımız “emr-i bi’l maruf ve nehy-i ani’l münker” vazifemizi öncelikle birbirimize karşı kendi içimizde gerçekleştirmemizdir. Üstelik, cemaatin dağılmasına yol açacak savrulmalara ve ilkesizliklere karşı bir sigorta görevi ifa edip halimizi ıslah etme ve müntesipleriyle beraber cemaati istikamet üzere koruma işlevi görecek bu çabamızı, sürekli ve diri tutmamız gerekmektedir. Buna rağmen, bu önemli sorumluluğumuzu yerine getirmekte neden büyük zaaf gösterdik?
Hâlbuki, “Emr-i bil maruf nehy-i anil münker” görevi oto kontrol ve özeleştiri için tüm mümin kadın ve erkeklere (Tevbe, 9/71), ümmetin birliği ve helaktan kurtuluşu için hiç olmazsa ümmet içinde bir topluluğa (Âl-i İmran, 3/104), tüm insanlığın uyandırılması için İslam ümmetine (Âl-i İmran, 3/110) ve ilaveten İslam devletine (Hacc, 22/41) yüklenen, evet bu farklı ayetlerde tüm bu kesimlere ciddiyetle hatırlatılan çok önemli bir görevdir.
İbn-i Abbas’ın nakline göre Rasulullah’ın (s) şöyle dediği rivayet edilmektedir: “…iyiliği emredip kötülükten yasaklamayan bizden değildir. (Tirmizi, Birr 15). Buna rağmen, neden bu büyük sorumluluğu ciddiyetle yerine getiremedik?
Bir toplumun kurtuluş veya helakını tayin edecek kadar önemli olan “emr-i bi’l ma’ruf nehy-i ani’l münker”, marufu temsil eden ıslah edicilerin yani mü’minlerin hayatlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Yapmaları gereken en sürekli işlerdendir. Namaz ve sabırla birlikte en çok ısrar edilmesi gereken (Lukman, 31/17) ibadetlerin başında yer almaktadır. Böyle olduğu halde, neden günümüzde “emr-i bil maruf nehy-i ani’l münker” yapmak, küçümsenen, dışlanan, suçlanan, hatta alaya alınan bir konuma düşürüldü? Allah (c) ve Rasûlü’nün (s), ısrarla, ciddiyetle ve büyük bir önemle yapmamızı istedikleri bu görevin yerine getirilmesi bazı Müslümanları neden rahatsız ediyor?
Bu Büyük Sorumluluğun Terk Edilmesi Yahudileşme Alametidir ve Bütün Toplumun İfsadına Yol Açar
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” liberal kaidesini esas almışçasına, Allah’ın dini hususunda “kim ne yaparsa yapsın, kim ne yazarsa yazsın, kim nasıl projeler üretirse üretsin, Allah’ın ayetlerini kim nereye ve nasıl çekerse çeksin, hangi projelere alet ederse etsin, kim ilkesiz davranırsa davransın hoş görmek, boş vermek lazım, bırakınız isteyen istediğini yapsın” tavrı ve söylemi, neden pek çok Müslüman’ı kuşatmış gibi görünüyor? Hâlbuki böyle yaptıkları, birbirlerini münkerden nehyedip marufu emretmedikleri için, İsrailoğulları toptan lanetlenmişlerdi.
“İsrailoğullarından inkar edenlere, Davut ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir. Yapmakta oldukları münkerlerden birbirlerine sakındırmıyorlardı, yapmakta oldukları şey ne kötü idi” (Maide, 5/78-79).
Peygamberimiz (s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır; “Allahu Teala bütün halka, bir kısım insanların yaptıkları (kötülük) münker yüzünden azab etmez. Ancak aralarında kötülüğü görüp ve onu ayıplamazlarsa, nehyetmeye güçleri yettiği halde bunu yapmazlar ise, böyle yaptıkları zaman, Allah hepsini mahveder” (Mevdudi, İslamî Kavramlar, Pınar Y., 2.baskı, s. 99). Bu kadar açık uyarılara rağmen, neden bizler de Yahudileşenlerin ısırıldığı aynı delikten ısırılmaya doğru sürükleniyoruz?
Rasûlullah (s) bu görevin önemine ısrarla dikkat çekmektedir; Abdullah b. Mes’ud’un rivayetine göre de; “Allah Resulü buyurdu ki: ‘İsrailoğullarına arız olan ilk hastalık şuydu: Bir kişi haram işleyen bir başkasıyla buluşunca ona derdi ki: Ey falan, bu konuda Allah’tan kork ve işlediğin bu haramı terk et, o sana helal değildir. Ertesi gün geldiğinde o kimseyi tekrar o kötü işi işlerken bulur, fakat bu durum onu söz konusu menhiyat sahibiyle yiyip-içmekten, oturup-kalkmaktan (onunla birlikte olmaktan) alıkoyamazdı. Onlar böyle yapınca da, Allah iyilerin kalbini kötülere benzetti.(kalplerini birbirine çarptı)’ Sonra ‘İsrailoğullarından inkar edenler üzerine Davut ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edildi.’ ayetini okuyup ekledi. (Ebu Davud, Melahim 17; Tirmizi, Tefsiru Sure, hadis.5,6) “…‘Kesinlikle hayır, vallahi ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız, zalimin eline basarak onun zulmüne engel olur, haklının hakkını alıp haksızlığa karşı koyarsınız, ya da Allah iyilerinizin kalbini kötülerinize benzetir ve tıpkı onlara lanet ettiği gibi size de lanet eder.” (Ebu Davut, Melâhim, 17 (4336-4337); Tirmizi, Tefsir, 5 (3047-3048); İbn Mace, İman, 47 (199,200)).
Düşünebiliyor musunuz, “emr-i bil maruf nehy-i anil münker” yapmak bile yetmiyor. O kişiler işledikleri münkerden vazgeçmedikçe, onlarla birlikte oturmak, yiyip-içmek bile yasaklanmaktadır. Çünkü münkerden vazgeçmeyenle, onun bu halini nehyetmeden kurulacak birliktelik, beraber oturup kalkmak, yiyip içmek dahi ona ve onun işlediği münkere meşruiyet kazandırabilecektir. Bu ise münkerin işlenmesine katkıda bulunmak, meşruiyet kazandırmak, rıza göstermek anlamına gelecektir. Böylece zamanla diğerinin de ona benzemesi, toplumun bozulması ve helakı kaçınılmaz hale gelecektir.
Müslüman Gruplar Bu Görevi İhmal Ettikleri İçin İlkesizlikler Yaygınlaşmış ve Bölünmeler Artmıştır
Bazı Müslümanlar ise, bâtıl ameller işleyen, İslamî mücadeleye zarar veren ilkesizlikler yapan Müslümanları yanlışlarından döndürmeden ve bu hallerinde ısrar ettikleri halde onlarla birlikte olmayı sürdürerek, daha büyük yozlaşmalara hizmet ettiklerini neden fark etmiyorlar? Bütün bunları bilen Müslümanlara ne oldu da kendilerine yapılan samimi uyarılara karşı düşmanca tepkiler verir hâle geldiler?
Bilinmelidir ki, bir Müslüman, İslamî temel ilke ve ölçülerimize aykırı dostluklar, birliktelikler kuramaz. Yazı ve konuşmalarıyla, hem zihinlerin İslam’ı algılamada yanılmasına, hem de İslam anlayışının tahrifine yol açan söylemleri olan bu ilkesiz kişilerle kamuya açık biçimde birlikte olmayı sürdürdüğünde büyük vebal altına girer. Çünkü bu temel ilkesizlikleri yapan Müslümanları uyarmadan ve yapılan ilkesizliklere sessiz kalarak ya da uyardığı halde aynı sapmada ısrar edenlerle sürdürülen birliktelik, Müslümanların ve davetin muhataplarının nezdinde bu kişilerin meşruiyet kazanmasına ve dolaylı olarak da Hakk’ı tahrife yönelik bâtıl görüş ve davranışlarının, zamanla yaygınlaşmasına yol açar.
Bu yüzden, böyle İslam’a zararlı insanlarla velayet ilişkisi içinde olan Müslümanları uyarmayanlar ya da ıslah olmadıkları ve bu halleri üzere ısrar ettikleri halde onlarla birlikte olmayı sürdürenler de, tıpkı Yahudiler gibi kalplerin benzeşmesi sonucu yozlaşmaya, giderek mevcut birlikteliklerin kirlenmesine ve dağılmasına sebep olmaktadırlar. Müslümanlar bu gerçeği neden görmezler ve Rasûl’ün yaptığı uyarıyı neden dikkate almazlar? Sonuçta da bırakın grupları aşan güçlü bir cemaat/ümmet oluşturmayı, mevcut küçük grupları bile koruyamayıp sürekli yeni bölünmeler yaşandığını neden fark etmezler?
İşte tüm bu sebeplerle, Allah’ın emrettiği kuşatıcı İslam cemaati, mü’minlerin birlikteliği ve tevhidde vahdet bir türlü gerçekleşmiyor ve Allah’ın rahmetini, yardımını hak edecek “vasat ümmet” ve ümmeti inşa edecek kurucu kadro bir türlü oluşturulamıyor. Bunun vebali, tüm Müslümanların ve tabi öncelikle de bu zaaflarla ma’rufun hâkimiyetine engel oluşturup münkerin ve ilkesizliğin yaygınlaşmasına sebep olanların üzerinde olacaktır. Bu vebalin, Allah huzurunda verilecek hesabı, nasıl oluyor da Müslümanları korkutmuyor?
- 27-02-2023 TOPLUMDA YAYGIN BİR İFSAD YAŞANDIĞINDA, MÛSÂ (AS)’IN ÖNCE HÂRUN (AS)’I HESABA ÇEKTİĞİ GİBİ, İLK SORGULANACAK OLAN İSLAMÎ DAVETİ TEMSİL EDEN TEVHİDÎ KESİMDİR
- 13-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – V. BÖLÜM
- 02-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – IV. BÖLÜM
- 24-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – III. BÖLÜM
- 12-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – II. BÖLÜM
- 07-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – I. BÖLÜM
- 28-09-2022 BÂTIL SİSTEMLE UZLAŞANLAR, UMDUKLARI ÖZGÜRLÜĞE ULAŞAMAZLAR
- 31-03-2022 ERDOĞAN'IN SÖYLEMLERİ FİLİSTİN'DEN, SOMUT POLİTİKALARI SİYONİST REJİMDEN YANADIR
- 20-03-2022 “NORMALLEŞME” SÜRECİNE, İŞGAL ŞEFİ HERZOG’U DAVET EDEN TÜRKİYE DE KATILDI
- 05-01-2022 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM
- 20-10-2021 ERDOĞAN VE ERBAŞ’IN, İSLAM’I ARAÇSALLAŞTIRMALARI KARŞISINDA MÜSLÜMANLARIN TUTUMU
- 12-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE: -III-
- 06-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -II-
- 30-09-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -I-
- 08-03-2021 PAPA’NIN IRAK ZİYARETİ; DESTEKLEDİKLERİ “HAÇLI SEFERİ”NİN YIKIMINI YERİNDE GÖRMEK Mİ, YOKSA MÜSLÜMANLARA YENİ TUZAKLAR KURMAK MI?
- 12-02-2021 NEDEN, HAK ÖLÇÜLERLE UYARAN MÜ’MİNLERİ DIŞLAYIP İMANINA ZULÜM BULAŞTIRANLARI “VELİ” EDİNDİK?
- 25-01-2021 NEDEN, GRUPLARIMIZI İSTİKAMET ÜZERE KORUYAMADIK?
- 16-01-2021 NEDEN, BİRBİRİMİZİ ISLAH ETMEKTE BAŞARISIZ OLDUK?
- 06-01-2021 NEDEN 40 YILDA, MEKKE’DEKİ GİBİ BİR CEMAAT BİLE OLUŞTURAMADIK?
- 01-01-2021 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -II-
- 23-12-2020 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -I-
- 17-12-2020 AF İÇİN, ÖLMEDEN ÖNCE TEVBE EDİP SÂLİH AMEL İŞLEMEK ZORUNLULUĞU
- 09-12-2020 HAYAT VE ÖLÜM ÜZERİNE
- 09-11-2020 BUGÜN YİNE 10 KASIM. MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI YİNE KEMALİZM DİNİNİN RİTÜLELLERİNE KATILMAYA ZORLANACAK
- 31-10-2020 KEMALİST, LAİK, ULUS DEVLETİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ MÜSLÜMANLAR İÇİN NE İFADE EDİYOR?
- 13-09-2020 12 EYLÜL’ÜN YIL DÖNÜMÜNDE DANIŞMA MECLİSİNDE YAŞADIKLARIM (ŞİİR)
- 19-05-2020 RAMAZAN’IN VE KADİR GECESİNİN YÜCELTİLİŞİ, KUR’AN’IN İHMAL EDİLİŞİ
- 02-04-2020 ALLAH KULLARINI ZORLUKLA DA RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER...
- 22-01-2020 İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR
- 11-09-2019 HZ. HÜSEYİN’İN KERBELÂ’DA ŞEHİD EDİLMESİNİN YIL DÖNÜMÜNDE...
- 15-07-2019 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 31-03-2019 ALLAH’IN ADINI YA DA DİNİNİ İSTİSMAR EDEREK İNSANLARI ‘ALLAH İLE ALDATMA’DA ÜÇ KATEGORİ
- 23-03-2019 ŞEYTAN VE DOSTLARININ EN ETKİLİ VE YAYGIN KANDIRMA BİÇİMİ: ‘ALLAH İLE ALDATMA’
- 17-03-2019 ŞEYTANIN, SIRÂT-I MÜSTAKÎM ÜZERİNE OTURUP DÖRT YÖNDEN YAKLAŞARAK İNSANLARI SAPTIRMASI
- 09-03-2019 'YENİ 28 ŞUBAT'A RAĞMEN ALLAH YOLUNDA SABIRLA YÜRÜMELİ VE ASLA KORKUP SİNMEMELİYİZ
- 02-03-2019 “ESKİ 28 ŞUBAT”IN 22. YIL DÖNÜMÜNDE “YENİ 28 ŞUBAT”IN 3. YILI YAŞANIYOR
- 28-02-2019 ŞEYTANLAR, SADECE AZGINLARI SAPTIRIRLAR, ALLAH’IN İHLÂSLI KULLARINI...
- 17-02-2019 ŞEYTAN VE İNSAN İLİŞKİSİNDE ÜÇ KATEGORİ
- 09-02-2019 ŞEYTANIN VELİSİ VE HİZBİ OLMAKTAN DA, SAPTIRMASINDAN DA ALLAH'A SIĞINMALIYIZ!
- 02-02-2019 İBLİS'İN ŞEYTANLAŞMASI VE İNSANLARI SAPTIRMASINA DAİR SERÜVENİ
- 27-01-2019 ALLAH, KULLARINI DARLIK VE ZORLUKLARLA DA, BOLLUK VE RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER
- 21-01-2019 SADECE ALLAH’A KULLUKLA MÜKELLEF OLAN MÜ’MİN, ŞEYTANIN OYUN VE TUZAKLARINDAN KORUNMALIDIR
- 13-01-2019 İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAYANLAR YAŞADIĞI GİBİ İNANMAYA BAŞLAR
- 04-01-2019 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM!
- 25-12-2018 “YENİ 28 ŞUBAT”A VE YAYGIN SEKÜLERLEŞMEYE, BÜYÜK YOZLAŞMAYA KARŞI İTTİFAK OLUŞTURMALIYIZ
- 05-12-2018 İMAN ETTİKTEN SONRA, GÜNAHIN KUŞATMASINDAN VE İMANA ŞİRK BULAŞTIRMAKTAN KORUNMAK
- 21-11-2018 MÜSLÜMANLARIN BÂTIL OLANA BENZEMESİ, HANGİ SÜREÇLERDE VE NASIL GERÇEKLEŞMEKTEDİR?
- 13-11-2018 VAHİYLE YÖNLENDİRİLEN RASÛLÜN MÜCADELE SÜNNETİNİ...
- 04-11-2018 KUR’AN VE SÜNNETE DAYALI SAHİH İSLAM ANLAYIŞINI, HER ŞARTTA TAVİZ VERMEDEN SÜRDÜRMEK İMANÎ SORUMLULUKTUR
- 28-10-2018 MÜ’MİNLERİN, AMELLER, HAYAT TARZI VE İTAAT ALANINDA BÂTIL OLANDAN AYRIŞMA SORUMLULUĞU VARDIR
- 21-10-2018 ALLAH’IN RAHMETİNE VE KURTULUŞA, ANCAK KUR’AN’A UYGUN YAŞAYIP TAKVAYI KUŞANANLAR ULAŞABİLİR
- 14-10-2018 KUR’AN’IN TAMAMINI HAYATIN TAMAMINA HAKİM KILMA ÇABASI GÖSTERMEK, ONA İMANIN TEMEL ŞARTIDIR
- 07-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – II-
- 01-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – I
- 20-09-2018 ŞİİSİYLE SÜNNİSİYE BÜTÜN EKOLLER, BÜYÜK ORANDA TARİHSEL SÜREÇTE ÜRETİLENLERİ DİNLEŞTİRMİŞLERDİR
- 15-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -II-
- 03-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -I-
- 25-08-2018 EY "MÜSLÜMAN"LAR! GELİN "MÜSLİM" OLALIM
- 20-08-2018 KALPLER, ANCAK ALLAH’IN ZİKRİYLE (KUR’AN’LA) MUTMAİN OLUR
- 06-08-2018 UMUTSUZLUK YOK, MÜCADELEYE DEVAM
- 22-06-2018 TÜRKİYE ULUS DEVLETİNDE, ESKİ VE YENİ STATÜKOLARIN DİN ALGISI VE MÜSLÜMANLAR
- 02-06-2018 SUUD VE İRAN ÖZELİNDE, ULUS DEVLETLER DÖNEMİNDEKİ STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 23-05-2018 SALTANAT DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 19-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -II-
- 11-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -I-
- 27-03-2018 ESARET ALTINDA PARÇALANMIŞ ZİHİNLER, ÖZGÜN VE BÜTÜNCÜL İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜRETEMEZ
- 01-09-2017 KUR'AN'DA ZİKREDİLEN ANA-BABAYA KARŞI SORUMLULUKLAR
- 21-07-2017 DARBELERE KARŞI ÇIKMAK KADAR, NE ADINA KARŞI ÇIKILDIĞI DA ÖNEMSENMELİDİR
- 10-04-2017 MAZLUM-DER GERÇEKTEN "FABRİKA AYARLARINA" DÖNÜYOR MU?
- 04-03-2017 GÜNEŞİN DE, DEVLETİN DE DİNİ VARDIR
- 09-08-2016 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 07-06-2016 KUR'AN AYI RAMAZAN'DA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 10-09-2015 TÜRKÇÜLÜK DE KÜRTÇÜLÜK DE ZULÜMDÜR, ADALET İSLAM'DADIR
- 13-07-2015 FİLİSTİN, KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA NASIL KURTULUR?
- 04-07-2015 ÇİN ZULMÜNÜ PROTESTO VESİLESİYLE ÜMMETİN HALİ VE ÜMMETE ÇAĞRI
- 11-06-2015 ÖNCÜ ŞAHSİYETLERİN, BATIL SİYASETE DESTEK ÇAĞRILARI VAHİMDİR
- 02-06-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -II-
- 25-05-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -I-
- 25-04-2015 ERMENİ "SOYKIRIMI" YA DA "KATLİAMI"NIN FAİLİ MÜSLÜMANLAR DEĞİLDİ
- 06-07-2014 ERTELENEMEZ ve TERK EDİLEMEZ SORUMLULUĞUMUZ
- 26-12-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR - VIII
- 11-11-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VII-
- 30-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VI-
- 23-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -V-
- 16-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -IV-
- 08-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -III-
- 30-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -II-
- 23-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -I-
- 04-07-2013 KUR'AN AYI RAMAZAN'A GİRERKEN
- 24-04-2013 KUR'AN'A DAVETİN YAYGINLAŞTIRILMASI GEREKEN BİR SÜREÇTEYİZ
- 22-12-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 19-09-2012 İSLAM'A YÖNELİK HAKARETLER, EMPERYALİST PROJELERİN PARÇASI VE SEKÜLER ZİHNİN ÜRÜNÜDÜR
- 11-09-2012 ÇOCUK ZİHİNLERE YÖNELİK İDEOLOJİK İŞGAL SÜRÜYOR
- 16-07-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 13-05-2012 MODERN PUTPERESTLİK: FUTBOL FANATİZMİ
- 03-03-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -II-
- 21-02-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -I-
- 20-01-2012 HRANT DİNK'İ KATLEDEN ZİHNİYET
- 24-12-2011 ERMENİLERİ DE, MÜSLÜMAN HALKLARI DA KATLEDEN AYNI ZİHNİYETTİR
- 28-11-2011 SİSTEM İÇİ GÜNDEMLERE ENDEKSLİ AŞIRI SİYASALLAŞMA, SAVRULMALARA YOL AÇMAKTADIR
- 09-10-2011 MHP KURUCU GENEL BAŞKANLIĞINDAN İSLAMİ KİMLİĞE
- 06-09-2011 İSLAM, ŞİDDETİ DEĞİL GÖNÜLLÜ TOPLUMSAL DEĞİŞİMİ ESAS ALIR
- 16-08-2011 KUR'AN AYINDA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 08-08-2011 RAMAZAN AYINI KUR'ANİ BİR İNKILABIN VESİLESİ KILMALIYIZ
- 05-07-2011 KÜRT SORUNU NASIL OLUŞTU?
- 05-06-2011 SİYASAL DEĞİŞİM SOSYAL DEĞİŞİMİN SONUCUDUR
- 24-05-2011 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MESAJLAR
- 12-04-2011 HAK YOLDA "MARJİNALLİK" ŞEREFTİR
- 11-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -III-
- 08-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -II-
- 01-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -I-
- 05-02-2011 MÜSLÜMAN HALKLARA...
- 23-01-2011 Kürt Kemalistler, Kürt halkını sekülerleştiriyor
- 06-12-2010 HİCRET, İMANİ VE İBÂDİ BİR SORUMLULUKTUR
Makaleler
Hava Durumu