KUR’AN’IN TAMAMINI HAYATIN TAMAMINA HAKİM KILMA ÇABASI GÖSTERMEK, ONA İMANIN TEMEL ŞARTIDIR
Mehmet PAMAK
14-10-2018 11:35
Bismillahirrahmanirrahim
Hiçbir zaman aklımızdan ve gündemimizden çıkarmamalıyız ki; vahyi anlamak, öğüt almak ve hayata taşıyarak bu bilginin ahlâkını kuşanmak, yani Kur’an ile ahlâklanmak ve kamusal-özel, bireysel-toplumsal ayrımı yapmadan hayatın bütün alanlarında sadece Allah’ın hükümlerine itaat etmek akîdevî bir yükümlülüktür. Allah ve Rasûlü bir meselede hüküm verdiği zaman, bu konuda bize ulaşan nasslara, hükümlere, kararlara uymak imanın temel esasıdır. Mü’min ve müslim olmanın gereği; Allah ve Rasûlünden gelen hükmün bulunduğu bir meselede, her mü’min erkek ve kadının, o hükme tam bir teslimiyetle itaat edip farklı bir tercih hürriyetine sahip olmadığının bilinciyle hareket etmesidir. (Ahzab, 33/36).
KİTABA İMANIN ÖN ŞARTI; ONU HAKKIYLA OKUMAK, ÖĞÜT ALMAK VE KİTABA UYGUN YAŞAMAKTIR
1- Kitabı hakkıyla tilavet etmeyenlerin (anlamak, öğüt almak ve yaşamak için okumayanların) onu inkâr ettikleri bildirilmiştir:
Bakara Suresi 121. âyette: “Kendilerine verdiğimiz Kitabı hakkıyla/gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkâr ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” buyrulmuştur.
Görüldüğü üzere, ancak “Kitabı hakkıyla tilavet edenlerin”, ona iman etmiş sayılacakları ifade edilmektedir. Tilâvet; (Hud Suresi 17 ve Şems suresi 2. ayetlerdeki anlamıyla) izini sürmek, peşinden gitmek, takip etmek demektir. Sadece “tilavet”, anlamak ve yaşamayı ihtiva etmeyebilir. Amma “hakkıyla tilavet” anlamayı ve yaşamayı şart haline getirir. Çünkü vahyi tilavet etmenin “Hakkı”, onu anlamak ve yaşamaktır. Bu sebeple kitabı “hakkıyla tilavet etmek” onu anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okumaktır. Bu durum, Cuma Suresi 5. ayetteki “kitap yüklü eşekler” olarak nitelenmenin tersidir. Rasûlullah da (s), “hakkıyla tilavet edenler” ibaresini tefsir ederken, “ona gereği gibi uyanlar” şeklinde açıklamıştır. (İbn Hanbel). Bu hal, kitaba iman etmenin temel gereğidir, bu hal üzere olmayanlar ise kitabı inkâr ediyorlar demektir ki, “işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridirler”.
Rabbimiz Kur’an’ın imtihan olacağımız, sorguya çekileceğimiz Kitap olduğunu vurgulamaktadır: “Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz. (Zuhruf, 43/44). Kendisinden hesaba çekileceğimiz imtihan Kitabı olduğu bu kadar açık biçimde ifade edildiği hâlde, müslümanım diyenlerin neredeyse tamamına yakın bir çoğunluğu bu Kitabı anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla, yâni bir imtihan kitabı bilinciyle okumamaktadır. Hâlbuki kısacık dünya hayatında ilkokuldan üniversiteyi bitirene kadar, bir diploma almak ve bir meslek sahibi olmak için girilen imtihanlarda başarılı olmak için bir insan yardımcı kitaplar dâhil ortalama 400 civarında kitap okumakta, bu kitapların bilgilerini hafızasına nakşetmek için büyük zaman ve enerji harcamaktadır. Kısacık dünyadaki hayatında geçimini nasıl temin edeceği endişesiyle gireceği imtihanlar için bu kadar çok kitap okuyan ahmak insan, sonsuz ahiret ömrünün nerede ve nasıl (cehennemde mi, cennete mi?) geçeceğinin belirleneceği ahiret imtihanının bir tane olan kitabını hakkıyla bir defa dahi okumadan ölüme yürümektedir.
Bilmeliyiz ki, anlamak, öğüt almak ve yaşamak; Kitaba imanın ön şartıdır. Rabbimizin Kitabı indirme amacının da, insanoğlunun dünyada geçireceği imtihanın tek kitabı olarak, anlaşılması, öğüt alınması ve hayata hâkim kılınması olduğu Kur’an’daki birçok ayette açıkça ifade edilmiştir. Aslında Kur’an’da “okuma” karşılığı olarak kullanılan “kıraat”, “tertîl” ve “tilavet”kelimelerinin tamamı da anlayıp öğüt almayı ve yaşamayı/uygulamayı da kapsayan anlamda kullanılmıştır. Manasını anlamadan Arapça kelimeleri seslendirme anlamındaki eylem ise Arapçada okumak kelimesiyle değil “telaffuz” kelimesiyle ifade edilmiştir. Kur’an’ı anlama, öğüt alma ve yaşama amacı gütmeksizin okuduğunu zannedenler aslında sadece Arapça kelimeleri seslendirmekte, telaffuz etmektedirler. Anlamadan, öğüt almadan okuyanların veya başka bir yolla da olsa Kitabın bilgisini elde edip yaşama çabası göstermeyenlerin, yani sonuç olarak kitabın bilgisi doğrultusunda yaşamayanların “Kitabı inkâr” etmiş sayılacakları ve bunların hüsrana uğrayanlar, zarar edenler olduğu ifade edilmektedir. Okuma yazması olmamak vb. zaruretler sebebiyle okuyamayanların da, hiç değilse “farz-ı ayn ilim” olan ve “Kitabın anası” olarak da ifade edilen, Kitabın akîde ve amellere dair kısımlarını birilerine okutturup ya da güvenilir ilim sahiplerinden dinleyip öğrenmek ve gereğince amel etmek yükümlülüğü vardır. Tabii ki, herkesin sorumluluğu, Allah’ın lütfettiği akıl kapasitesi ve yetenekleriyle sınırlı olacaktır. Rabbimiz kimseye kapasitesini aşan bir yük yüklememiştir.
2- Kitabın bilgisine sahip olup da onu yaşamayanların bu hâli “Allah’ın ayetlerini inkâr” olarak nitelendirilmiştir:
Cuma Suresi Suresi 5. Ayette de; “Tevrat’la (Kitapla) yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” buyrulmaktadır.
“Kitapla yükümlü tutulup da (Kitaba iman ettiğini iddia edip kendisini o Kitaba nispet ettiği ve hatta bilgisine de sahip olduğu halde) onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu“na benzetilmiştir. Ayetin devamında ise, bu durumda olanlar, yani Allah’ın Kitapta bildirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen, hayatlarında yaşamayanların hâli, “Allah’ın âyetlerini inkâr eden/yalanlayan bir kavmin/toplumun hâli“ olarak nitelendirilmiştir. Yani Kitaba iman ettiğini söyleyip üstelik bilgisine de sahip olduğu hâlde kitabın hükümlerine uygun yaşamayanlar, Allah’ın ayetlerini inkâr etmiş sayılıyor.
Kendilerine Tevrat indirilmiş, onu okuyup anlamak, onunla amel edip hayatlarını düzenlemek sorumluluğu yüklenmiş olduğu halde, İsrailoğulları bu sorumluluklarını yerine getirmekten kaçmışlar, Tevratı tahrif edip ürettikleri hurafelerle uydurulmuş bir din oluşturarak Yahudileşmişlerdir. İşte onların, öğüt alma ve bilgisiyle amel etme çabası göstermedikleri bu kitabı yüklenmiş olma hali, sırtında ne taşıdığını bilmeyen ve tabii ki taşıdığı kitapla amel de etmeyen “kitap yüklü merkep”e benzetilmiştir. Aslında, kitabı okuyan, kitabın bilgisini yüklenen, kitabı ezberleyen ama onun muhtevasına, içindeki hükümlere aykırı yaşayan herkes, kitap taşıyan merkep gibidir. Tevrat’a, Kur’an’a iman ettiğini söyleyip kendisini bu kitaplara nispet edenler, hatta bu kitapların bilgisine sahip olanlar, imtihan kitabı olan bu kitaplara göre amel etmediklerinde, hayatlarını bu kitaplara göre düzenleme sorumluluklarını yerine getirmediklerinde, kitap yüklü merkepten de daha aşağı düşerler. Çünkü merkep akıl ve iradeye sahip kılınmamış ve imtihan sorumluluğu da olmayan bir varlıktır, insan ise bütün bu yeteneklerle teçhiz edilip yaratılmışların birçoğundan üstün/şerefli kılınmış ve inzal edilen kitaptan imtihan olma sorumluluğunu yerine getirebilecek ahsen-i takvim üzere (en güzel biçimde) yaratılmış bulunmaktadır. Üstelik merkepler ve bütün hayvanlar, Allah’ın kendilerine, yaratılış amacına uygun olarak yüklediği görevleri itiraz etmeksizin yerine getirerek “isteseler de istemeseler de” Allah’a secde ve itaat etmektedirler. Bu sebeple, bunca yetenekle donatıldığı halde, imtihan sebebiyle verilmiş olan aklını ve iradesini yanlış istikamette kullanarak, takva ve itaat yerine fücur ve isyanı seçen insan onlardan daha aşağıya düşmektedir.
Bugün maalesef, Kur’an’ı hıfzedenlerin, Kur’an üzerine kariyer yaparak Doktor, Doçent ya da Profesör unvanı almış olanların bile çok büyük kısmı dahi, elde ettiği bilginin ahlakını kuşanmaktan, onu hayat rehberi edinmekten, vahyin mesajını insanlara ulaştırma ve Kur’an’ı hayata hâkim kılma mücadelesinden çok uzakta bir yerde durmaktadır. Kitabın yükünü ve sorumluluğunu taşımayan, Kur’an’ın istediği biçimde yaşamayan, onunla amel etmeyen, onu anlamaya, kavramaya ve onun kurtarıcı mesajını insanlara ulaştırmaya çalışmayan herkes, isterse Kur’an profesörü ve hafızı olsun, bu haliyle kitap yüklü merkepten daha aşağı bir konumu tercih etmiş demektir. Tabii ki, bu tür bir tercihle savrularak Kur’an’a göre yaşama çabası içine girmeyenler, ona iman etmemiş demektir.
3- Kitabın bir kısmını uygulamak bile iman için yeterli sayılmamış ve böyle yapanlar, Kitabın uygulamadıkları kısmını inkâr etmekle suçlanmıştır:
Bakara Suresi 85. Âyette Kitabın bir kısmını uygulayıp da bir kısmını uygulamayanların hali kınanmış ve “Yoksa siz Kitabın bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” sorusuyla, bu tür kişilerin, uygulamadıkları kısmı inkâr etmek konumunda oldukları bildirilmiştir. Bu âyette Yahudiler, Tevrat’ın bazı hükümlerini yok sayıp onlara aykırı uygulamalar yapmaları, ama işlerine gelen konularda da aynı Tevrat’ın hükümlerine istinaden amel etmeleri sebebiyle kınanmış ve Kitabın uygulamadıkları kısmını inkâr etmekle suçlanmışlardır. Eğer Kitabın hepsine inanıyorlarsa, hepsine uyma duyarlılığı göstermeleri gerektiği hatırlatılmıştır.
Tabii ki, bu hatırlatma ve uyarı, kendilerine Kitap gönderilen ve onu yaşamakla yükümlü tutulan bütün ümmetler için geçerli genel bir uyarıdır. Kitabın bir kısmını gündemde tutup onunla amel edenler, bir kısmını örtmeye ya da görmezden gelmeye ve yaşadığı hayata müdahale ettirmemeye çalışanlar, Kitabın bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr etmek konumuna sürüklenmektedirler. Kendilerini İslam’a ve Kur’an’a nispet edenlerin büyük ekseriyeti, Allah ve Rasûlünün bütün uyarılarına rağmen, Allah’ın koruması altında olan Kitabı tahrif etme haricindeki bütün Yahudileşme serüvenini aynen yaşamışlardır. İşte bunlar, yani Müslüman olduklarını ve Kur’an’a iman ettiklerini söyleyenlerin büyük çoğunluğu, bazı konularda Kur’an’a uyarken, birçok konuda da Kur’an ayetlerini görmezden gelerek, ya geleneksel cahiliye kültürü içinde şirke bulaşmış ya da modern cahiliye kültürü içinde seküler bir hayatı sürdürmekte olup, bu hâli de kanıksamış görünmektedirler.
Ey “müslümanım” ve “Kur’an’a iman ediyorum” diyenler! Eğer Kur’an’a iman ediyorsanız, neden imkânınız ve iradeniz olduğu halde Kitabı bütüncül olarak yaşamaya çalışmıyorsunuz? Neden Kur’an’ın bütününü, kamusal-özel, bireysel-toplumsal ayrımı yapmadan hayatınızın bütününe hâkim kılma çabası göstermiyorsunuz? Neden, oruç, namaz vb. bireysel ibadetler alanında Kitabın hükümlerine uyuyorsunuz da, siyaset ve ticarete sıra gelince, heva ve hevese, laik demokrasiye ve kapitalizme uymakta bir sakınca görmüyor ve bu alanları düzenleyen Kur’an ayetlerini yok sayıyorsunuz? Dindar olduğunu ve beş vakit namaz kıldığını söyleyenlerinizin bile %67’si, nasıl oluyor da, “kamusal ve toplumsal hayat alanına Allah karışmasın” anlamındaki “laiklik ile bir sorunum yok” diyebiliyor, laikliğe karşı olmadığını söyleyebiliyor? Neden Kitapta yer alan Allah’ın evrendeki, göklerdeki hâkimiyetini kabul ediyorsunuz da, kendi hayatınız üzerindeki hâkimiyeti başkalarına veriyorsunuz? Bu bağlamda aynı kitapta yer alan, siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki bütün hayatınızı düzenleyen ilâhi hükümleri neden yok sayıyor ve uygulama dışı tutuyorsunuz? Yoksa Kur’an’ın hayatınıza müdahale ettirmediğiniz hükümlerini inkâr mı ediyorsunuz?
Oruç tutup namaz kılarak Kur’an’ın bu emirlerine uyanlar, aynı Kur’an’da yer alan “ölçü ve tartıyı tam yapın, birbirinizin malını haksızlıkla yemeyin, faize bulaşmayın”, “yalan söylemeyin, emanete ihanet etmeyin” vb. emirlere neden uymuyorlar? Oruç tutup namaz kılanlar, aynı Kur’an’daki “ana-babanıza öf bile demeyin ve onlarla iyi geçinip Allah’a şükrettiğiniz gibi onlara da şükredin ve ihsanda bulunun“, “en yakınınızdan başlayarak Kur’an’ı tebliğ edin”, “ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunun” vb. emirlere neden uymuyorlar? Evet oruç ve namaz ibadetlerini şeklen de olsa yerine getirenler, Kur’an’da yer alan, “Allah’ın emrinden olan şeriata uyun, bilmeyenlerin hevasına uymayın, hevanızı ilah edinmeyin”, “Allah’ın hükmüyle ve adaletle hükmedin”, “tağutları reddedin ve onlara itaat etmeyin”, “dünyevileşmeyin, ahiret eksenli bir hayat tasavvuruna sahip olun”, “dünyanın süslerine kapılıp ahiret ve hesabı unutmayın”, “hayatın bütün alanlarına Allah’ın hükümlerini hâkim kılın” vb. birçok emri uygulamaktan ısrarla neden uzak duruyorlar?
Bütün bunlar göstermektedir ki, “müslüman” olduğunu ve “Kur’an’a iman ettiklerini” söyleyenlerden büyük çoğunluk, uygulamada yaygın biçimde hayatının bir kısmına Allah’ın müdahalesine rıza göstermekte, ama diğer bazı kısımlarına da Allah’ı müdahale ettirmemektedir. Bu hal Rabbimizin şu sorusuna muhataptır: “Yoksa siz Kitabın bir kısmına iman edip bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” Kitabın bir kısmını uygulamayarak o kısmı inkâr konumuna sürüklenenlerin akîbetleri hakkında da şunlar ifade edilmiştir: “Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rezil-rüsvay olmak; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir.” Ahirette “en şiddetli azaba itilmek”le tehdit edilmeleri de göstermektedir ki, Kitabın bir kısmını uygulayıp diğer kısımlarını kendi tercihleriyle süreklilik arz eden bir biçimde uygulama dışı bırakanlar Kitabı inkâr etmiş sayılmaktadır.
Bu ayetlerden ve daha önceki bölümlerde zikrettiğimiz âyetlerin hepsinden anlaşıldığı üzere, Rabbimiz nezdinde esas alınan ve sonuçta hesaba ve akıbetin belirlenmesine tesiri olan; imanın da inkârın da, kâl/söz ile ifade edileninden ziyade hâl/davranış ve ameller ile ortaya konanıdır. Kitaba iman iddiasının geçerli ve makbul olabilmesi için, Kitabın öğüt alınıp yaşanması, yani fiiliyatta hâl/ameller ile bu imanın ispat edilmesi şartı koşulmuştur. Kitabı inkâr için de, onu inkâr ettiğini sözle ifadeye gerek olmadan, süreklilik arz eden bir biçimde Kitabın tamamının ya da bir kısmının hayat ve uygulama dışı bırakılması yetmektedir.
Rabbimiz hepimize, Kur’an’a bütüncül olarak iman etmeyi ve bu imanın gereğince onu hakkıyla okuyup öğüt almayı ve onunla amel etmeyi nasip etsin. Kendisine ve Kitabına tam anlamıyla teslim olup müslim olmayı, Kitabın bütününü hayatımızın bütününe hâkim kılma çabası gösterip müslimce yaşamayı ve sonuçta da rızasını kazanmış bir müslim olarak ölmeyi nasip etsin inşaAllah.
- 27-02-2023 TOPLUMDA YAYGIN BİR İFSAD YAŞANDIĞINDA, MÛSÂ (AS)’IN ÖNCE HÂRUN (AS)’I HESABA ÇEKTİĞİ GİBİ, İLK SORGULANACAK OLAN İSLAMÎ DAVETİ TEMSİL EDEN TEVHİDÎ KESİMDİR
- 13-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – V. BÖLÜM
- 02-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – IV. BÖLÜM
- 24-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – III. BÖLÜM
- 12-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – II. BÖLÜM
- 07-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – I. BÖLÜM
- 28-09-2022 BÂTIL SİSTEMLE UZLAŞANLAR, UMDUKLARI ÖZGÜRLÜĞE ULAŞAMAZLAR
- 31-03-2022 ERDOĞAN'IN SÖYLEMLERİ FİLİSTİN'DEN, SOMUT POLİTİKALARI SİYONİST REJİMDEN YANADIR
- 20-03-2022 “NORMALLEŞME” SÜRECİNE, İŞGAL ŞEFİ HERZOG’U DAVET EDEN TÜRKİYE DE KATILDI
- 05-01-2022 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM
- 20-10-2021 ERDOĞAN VE ERBAŞ’IN, İSLAM’I ARAÇSALLAŞTIRMALARI KARŞISINDA MÜSLÜMANLARIN TUTUMU
- 12-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE: -III-
- 06-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -II-
- 30-09-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -I-
- 08-03-2021 PAPA’NIN IRAK ZİYARETİ; DESTEKLEDİKLERİ “HAÇLI SEFERİ”NİN YIKIMINI YERİNDE GÖRMEK Mİ, YOKSA MÜSLÜMANLARA YENİ TUZAKLAR KURMAK MI?
- 12-02-2021 NEDEN, HAK ÖLÇÜLERLE UYARAN MÜ’MİNLERİ DIŞLAYIP İMANINA ZULÜM BULAŞTIRANLARI “VELİ” EDİNDİK?
- 25-01-2021 NEDEN, GRUPLARIMIZI İSTİKAMET ÜZERE KORUYAMADIK?
- 16-01-2021 NEDEN, BİRBİRİMİZİ ISLAH ETMEKTE BAŞARISIZ OLDUK?
- 06-01-2021 NEDEN 40 YILDA, MEKKE’DEKİ GİBİ BİR CEMAAT BİLE OLUŞTURAMADIK?
- 01-01-2021 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -II-
- 23-12-2020 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -I-
- 17-12-2020 AF İÇİN, ÖLMEDEN ÖNCE TEVBE EDİP SÂLİH AMEL İŞLEMEK ZORUNLULUĞU
- 09-12-2020 HAYAT VE ÖLÜM ÜZERİNE
- 09-11-2020 BUGÜN YİNE 10 KASIM. MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI YİNE KEMALİZM DİNİNİN RİTÜLELLERİNE KATILMAYA ZORLANACAK
- 31-10-2020 KEMALİST, LAİK, ULUS DEVLETİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ MÜSLÜMANLAR İÇİN NE İFADE EDİYOR?
- 13-09-2020 12 EYLÜL’ÜN YIL DÖNÜMÜNDE DANIŞMA MECLİSİNDE YAŞADIKLARIM (ŞİİR)
- 19-05-2020 RAMAZAN’IN VE KADİR GECESİNİN YÜCELTİLİŞİ, KUR’AN’IN İHMAL EDİLİŞİ
- 02-04-2020 ALLAH KULLARINI ZORLUKLA DA RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER...
- 22-01-2020 İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR
- 11-09-2019 HZ. HÜSEYİN’İN KERBELÂ’DA ŞEHİD EDİLMESİNİN YIL DÖNÜMÜNDE...
- 15-07-2019 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 31-03-2019 ALLAH’IN ADINI YA DA DİNİNİ İSTİSMAR EDEREK İNSANLARI ‘ALLAH İLE ALDATMA’DA ÜÇ KATEGORİ
- 23-03-2019 ŞEYTAN VE DOSTLARININ EN ETKİLİ VE YAYGIN KANDIRMA BİÇİMİ: ‘ALLAH İLE ALDATMA’
- 17-03-2019 ŞEYTANIN, SIRÂT-I MÜSTAKÎM ÜZERİNE OTURUP DÖRT YÖNDEN YAKLAŞARAK İNSANLARI SAPTIRMASI
- 09-03-2019 'YENİ 28 ŞUBAT'A RAĞMEN ALLAH YOLUNDA SABIRLA YÜRÜMELİ VE ASLA KORKUP SİNMEMELİYİZ
- 02-03-2019 “ESKİ 28 ŞUBAT”IN 22. YIL DÖNÜMÜNDE “YENİ 28 ŞUBAT”IN 3. YILI YAŞANIYOR
- 28-02-2019 ŞEYTANLAR, SADECE AZGINLARI SAPTIRIRLAR, ALLAH’IN İHLÂSLI KULLARINI...
- 17-02-2019 ŞEYTAN VE İNSAN İLİŞKİSİNDE ÜÇ KATEGORİ
- 09-02-2019 ŞEYTANIN VELİSİ VE HİZBİ OLMAKTAN DA, SAPTIRMASINDAN DA ALLAH'A SIĞINMALIYIZ!
- 02-02-2019 İBLİS'İN ŞEYTANLAŞMASI VE İNSANLARI SAPTIRMASINA DAİR SERÜVENİ
- 27-01-2019 ALLAH, KULLARINI DARLIK VE ZORLUKLARLA DA, BOLLUK VE RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER
- 21-01-2019 SADECE ALLAH’A KULLUKLA MÜKELLEF OLAN MÜ’MİN, ŞEYTANIN OYUN VE TUZAKLARINDAN KORUNMALIDIR
- 13-01-2019 İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAYANLAR YAŞADIĞI GİBİ İNANMAYA BAŞLAR
- 04-01-2019 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM!
- 25-12-2018 “YENİ 28 ŞUBAT”A VE YAYGIN SEKÜLERLEŞMEYE, BÜYÜK YOZLAŞMAYA KARŞI İTTİFAK OLUŞTURMALIYIZ
- 05-12-2018 İMAN ETTİKTEN SONRA, GÜNAHIN KUŞATMASINDAN VE İMANA ŞİRK BULAŞTIRMAKTAN KORUNMAK
- 21-11-2018 MÜSLÜMANLARIN BÂTIL OLANA BENZEMESİ, HANGİ SÜREÇLERDE VE NASIL GERÇEKLEŞMEKTEDİR?
- 13-11-2018 VAHİYLE YÖNLENDİRİLEN RASÛLÜN MÜCADELE SÜNNETİNİ...
- 04-11-2018 KUR’AN VE SÜNNETE DAYALI SAHİH İSLAM ANLAYIŞINI, HER ŞARTTA TAVİZ VERMEDEN SÜRDÜRMEK İMANÎ SORUMLULUKTUR
- 28-10-2018 MÜ’MİNLERİN, AMELLER, HAYAT TARZI VE İTAAT ALANINDA BÂTIL OLANDAN AYRIŞMA SORUMLULUĞU VARDIR
- 21-10-2018 ALLAH’IN RAHMETİNE VE KURTULUŞA, ANCAK KUR’AN’A UYGUN YAŞAYIP TAKVAYI KUŞANANLAR ULAŞABİLİR
- 14-10-2018 KUR’AN’IN TAMAMINI HAYATIN TAMAMINA HAKİM KILMA ÇABASI GÖSTERMEK, ONA İMANIN TEMEL ŞARTIDIR
- 07-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – II-
- 01-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – I
- 20-09-2018 ŞİİSİYLE SÜNNİSİYE BÜTÜN EKOLLER, BÜYÜK ORANDA TARİHSEL SÜREÇTE ÜRETİLENLERİ DİNLEŞTİRMİŞLERDİR
- 15-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -II-
- 03-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -I-
- 25-08-2018 EY "MÜSLÜMAN"LAR! GELİN "MÜSLİM" OLALIM
- 20-08-2018 KALPLER, ANCAK ALLAH’IN ZİKRİYLE (KUR’AN’LA) MUTMAİN OLUR
- 06-08-2018 UMUTSUZLUK YOK, MÜCADELEYE DEVAM
- 22-06-2018 TÜRKİYE ULUS DEVLETİNDE, ESKİ VE YENİ STATÜKOLARIN DİN ALGISI VE MÜSLÜMANLAR
- 02-06-2018 SUUD VE İRAN ÖZELİNDE, ULUS DEVLETLER DÖNEMİNDEKİ STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 23-05-2018 SALTANAT DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 19-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -II-
- 11-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -I-
- 27-03-2018 ESARET ALTINDA PARÇALANMIŞ ZİHİNLER, ÖZGÜN VE BÜTÜNCÜL İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜRETEMEZ
- 01-09-2017 KUR'AN'DA ZİKREDİLEN ANA-BABAYA KARŞI SORUMLULUKLAR
- 21-07-2017 DARBELERE KARŞI ÇIKMAK KADAR, NE ADINA KARŞI ÇIKILDIĞI DA ÖNEMSENMELİDİR
- 10-04-2017 MAZLUM-DER GERÇEKTEN "FABRİKA AYARLARINA" DÖNÜYOR MU?
- 04-03-2017 GÜNEŞİN DE, DEVLETİN DE DİNİ VARDIR
- 09-08-2016 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 07-06-2016 KUR'AN AYI RAMAZAN'DA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 10-09-2015 TÜRKÇÜLÜK DE KÜRTÇÜLÜK DE ZULÜMDÜR, ADALET İSLAM'DADIR
- 13-07-2015 FİLİSTİN, KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA NASIL KURTULUR?
- 04-07-2015 ÇİN ZULMÜNÜ PROTESTO VESİLESİYLE ÜMMETİN HALİ VE ÜMMETE ÇAĞRI
- 11-06-2015 ÖNCÜ ŞAHSİYETLERİN, BATIL SİYASETE DESTEK ÇAĞRILARI VAHİMDİR
- 02-06-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -II-
- 25-05-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -I-
- 25-04-2015 ERMENİ "SOYKIRIMI" YA DA "KATLİAMI"NIN FAİLİ MÜSLÜMANLAR DEĞİLDİ
- 06-07-2014 ERTELENEMEZ ve TERK EDİLEMEZ SORUMLULUĞUMUZ
- 26-12-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR - VIII
- 11-11-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VII-
- 30-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VI-
- 23-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -V-
- 16-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -IV-
- 08-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -III-
- 30-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -II-
- 23-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -I-
- 04-07-2013 KUR'AN AYI RAMAZAN'A GİRERKEN
- 24-04-2013 KUR'AN'A DAVETİN YAYGINLAŞTIRILMASI GEREKEN BİR SÜREÇTEYİZ
- 22-12-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 19-09-2012 İSLAM'A YÖNELİK HAKARETLER, EMPERYALİST PROJELERİN PARÇASI VE SEKÜLER ZİHNİN ÜRÜNÜDÜR
- 11-09-2012 ÇOCUK ZİHİNLERE YÖNELİK İDEOLOJİK İŞGAL SÜRÜYOR
- 16-07-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 13-05-2012 MODERN PUTPERESTLİK: FUTBOL FANATİZMİ
- 03-03-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -II-
- 21-02-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -I-
- 20-01-2012 HRANT DİNK'İ KATLEDEN ZİHNİYET
- 24-12-2011 ERMENİLERİ DE, MÜSLÜMAN HALKLARI DA KATLEDEN AYNI ZİHNİYETTİR
- 28-11-2011 SİSTEM İÇİ GÜNDEMLERE ENDEKSLİ AŞIRI SİYASALLAŞMA, SAVRULMALARA YOL AÇMAKTADIR
- 09-10-2011 MHP KURUCU GENEL BAŞKANLIĞINDAN İSLAMİ KİMLİĞE
- 06-09-2011 İSLAM, ŞİDDETİ DEĞİL GÖNÜLLÜ TOPLUMSAL DEĞİŞİMİ ESAS ALIR
- 16-08-2011 KUR'AN AYINDA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 08-08-2011 RAMAZAN AYINI KUR'ANİ BİR İNKILABIN VESİLESİ KILMALIYIZ
- 05-07-2011 KÜRT SORUNU NASIL OLUŞTU?
- 05-06-2011 SİYASAL DEĞİŞİM SOSYAL DEĞİŞİMİN SONUCUDUR
- 24-05-2011 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MESAJLAR
- 12-04-2011 HAK YOLDA "MARJİNALLİK" ŞEREFTİR
- 11-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -III-
- 08-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -II-
- 01-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -I-
- 05-02-2011 MÜSLÜMAN HALKLARA...
- 23-01-2011 Kürt Kemalistler, Kürt halkını sekülerleştiriyor
- 06-12-2010 HİCRET, İMANİ VE İBÂDİ BİR SORUMLULUKTUR
Makaleler
Hava Durumu