ŞİİSİYLE SÜNNİSİYE BÜTÜN EKOLLER, BÜYÜK ORANDA TARİHSEL SÜREÇTE ÜRETİLENLERİ DİNLEŞTİRMİŞLERDİR
Mehmet PAMAK
20-09-2018 22:59
Nasıl bu hâle geldik, tarihte neler yaşandı ve bu yanlış gidişi nasıl durdurabiliriz? Şüphesiz ki bu konu, üzerinde derinlemesine çalışmayı, tefekkür etmeyi ve farklı kesimlerden gelen mü'minlerin el ele verip birlikte çözüm üretmesini gerektiren çok önemli bir konudur. Ancak bilmeliyiz ki, sonuçta Hablullah olan Kur'an'a topluca sarılmadan bu hâlden çıkış mümkün değildir. Rabbimiz Kitabında, "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin." (Al-i İmran, 3/103) buyurmaktadır. Rabbimiz aynı zamanda, "Allah'a ve Rasûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider.…" (Enfal, 8/46) uyarısında bulunmuştur. Ancak bu uyarıları zamanla unutan ve Kur'an'dan uzaklaşıp onu "mehcur"/terkedilmiş bırakan, "Hablullah"a topluca sarılmayı bırakıp başka ipler üreten ve her grubun kendi ürettiği ipine tutunup insanları da bu üretilmiş iplere çağırması sonucunda Allah'ın uyardığı zelil âkıbet kaçınılmaz olmuştur. Sonuçta ümmet tevhidi niteliğini ve vahdetini kaybederek parçalanmış, gücünü yitirmiş ve bugünkü zillete sürüklenmiştir.
Hz. Hüseyin’in, şehadete yürüyüş yolunda karşılaştığı, Irak’tan Mekke’ye gitmekte olan şair Ferezdak’tan Irak halkının durumunu sorduğunda şu cevabı aldığı ifade edilir: “Onları kalpleri seninle, kılıçları ise senin üzerine çevrilmiş olduğu halde bıraktım…” Hz. Hüseyin ise, bu kadar ağır şartlara, uğradığı ihanete ve yalnız bırakılmaya rağmen, “Kılıçlar yarınlarda Kur’an’ımızı delik deşik edecekse, ben gövdemi bugünden siper yaparım” diyerek Hak yolda direnişin en onurlu örnekliğini tarihe geçirmiştir. Allah ondan razı olsun, cennetindeki makamını yüceltsin ve bizlere de onun gibi Kur'an yolunda can vermeyi nasip etsin inşaAllah.
Bugün ise İslam’a ve Müslüman halklara yönelik saldırılar, zulümler, katliamlar, hakaret, tecavüz ve işkenceler, emperyalist güçler ve yerli işbirlikçi yönetimlerce bütün İslam coğrafyasına yayılmışken, bu büyük vahşet soykırım boyutlarında bütün İslam coğrafyasını kuşatmışken, her gün ve her an Kur’an ve İslam saldırıya uğrarken, Şiisiyle Sünnisiyle Hz. Hüseyin için ağlayanlar, ağıt yakanlar, onu sevdiklerini söyleyenler, kendilerini dövenler zelil bir biçimde birbirlerini öldürmekten çekinmiyorlar. Büyük ekseriyet, tarihsel süreçte ürettikleri hurafeleri sorgulamayı, Kur’an’ı belirleyici kılıp tarihsel birikimi ıslah etmeyi bir türlü kabullenmiyorlar. Çoğu da zalimlerin, emperyalistlerin işbirlikçiliğini üstlenmekten çeşitli maslahatlar adına çekinmiyorlar.
Halbuki, hepsi Hz. Hüseyin’i çok seviyorlardı. Ama nedense tarihsel süreçte Hz. Hüseyin'in vahiyle belirlenmiş akîdesinden koptukları için, İslam adına sonradan edindikleri "atalar dini" olan yeni din anlayışları adına hareket etmekte ve Hüseyin (r.a.) gibi Kur’an’ın mesajını korumak ve bu uğurda can feda etmek bir yana, mezhebî çıkarlar ve taassuplar adına bizzat kendileri Kur’an'ın mesajını delik deşik etmekten çekinmiyorlar.
Sonuçta gelinen noktada, Şiisisiyle Sünnisiyle çoğunluk kesimlerin, Suriye katliamından sonra ise özellikle de Şiilerin büyük ekseriyetinin “kalpleri, duyguları, ağıtları Hüseyin’le beraber, ama iman ve amelleri Yezid’in yolunda” bulunuyor. Bu sebeple, bulundukları ülkelerde, Kur’an’a Hüseyin gibi sahip çıkarak egemen zorbalara karşı samimiyetle ve fedakârca bir direniş geliştiremiyor, çoğu kez sinik, edilgen ve ilkesiz duruşlarla işbirlikçiliği tercih ediyorlar. İran yöneticileri, Farisî-Şii sentezi ulus devletin ulusal çıkarlarını putlaştırarak, bu süfli çıkarlar adına Müslüman ve mazlum halklardan milyonun üzerinde masum insanı, bunların arasında çoğunluk olan masum çocukları, kadınları hunharca katletmekten çekinmiyorlar.
Hz. Hüseyin için ağıtlar yakmak, ağlamak, kendi kendini dövmekten başka bir şey yapmayanların, bu günümüze bir proje, bir çözüm önerisi sunmayan, geçmişe dönük buğz ve kinle sınırlı sloganlarla yetinenlerin ümmetin geleceğine ve vahdet beklentisine olumlu bir katkı sunmaları zordur.
Bu hali Hz. Hüseyin’in onurlu örnekliği çerçevesinde sorgulamalıyız. Şiisiyle Sünnisiyle birbirini tekfir ederek ümmetin farklı coğrafyalarında İslam düşmanları ile iş birliği yapanlar, Hz. Hüseyin’in en zor zamanda ve en yalnız bırakıldığı, ölümün kaçınılmaz olduğu anda bile tavize yanaşmayıp, zalim sultana karşı Kur’an’ın mesajını haykıran onurlu duruşunu düşünüp başlarını yere eğmeli ve onun uğruna can verdiği Kur’an üzerinde tefekkür etmeli ve hallerinden utanmalıdırlar.
Ne yazık ki, gerek tüm İslam coğrafyasında, gerek Türkiye’de yapılan zulümlere, katliamlara ve emperyalizme karşı tevhid eksenli onurlu bir itiraz yükselterek direnen kesimler, Şii ve Sünni olarak nitelenen genel yapı içinde hep azınlığı oluşturmaktadırlar
Türkiye'de Halkalı Şii cemaati laik devlet ve partilerle uzlaşarak, kimileri de Atatürk ve Hz. Hüseyin posterlerini yan yana asarak, ulusalcı laik söylemlerle Hak ile bâtılı karıştırarak Hz. Hüseyin’i anıyorlar. Aslında Hz. Hüseyin’in davasını az bir pahaya satıp Yezidlerle uzlaşan Kûfeliler gibi davranıyorlar. Sünni kesimin büyük kısmı da aynı durumda. Tarikatlar, cemaatler laik partilerle uzlaşıyorlar. Laik partilerin hükümetleri de emperyalist devletlerle uzlaşıyorlar. Trabzon merkezli bir Sünni tarikat, bir yandan Türkiye'deki kemalizmle uzlaşıp ulusalcılık yaparken, diğer yandan da hem İslam şeriatıyla hükmedilmesini ve hilafeti kaldırıp şeriata savaş açmış olan Mustafa Kemali bile Ehl-i Beytten sayıyor hem de giderek İran Şiiliğiyle bütünleşiyor.
Bugüne kadar Türkiye'deki Şii cemaatlerin, başörtüsü yasağı başta olmak üzere yerli zalimlere ya da emperyalistlere karşı bir itiraz yükselttiğini hiç gördünüz mü? Tam tersine laikçi İslam düşmanlarını Kerbela törenlerinde ağırlayıp yücelten konuşmalar yaptılar. Sonuçta sadece, Kerbela faciasının yıldönümünde geçmişe takılı kalan, bu güne dair olumlu bir söz söylemeyen etkinlikler ve birilerini Şiileştirmek dışında hiçbir projesi olmayan, sloganik ağıtsal dövünmeler ve lanet okumalar gerçekleştirerek umutları yok ediyorlar.
Amerika'nın kuklası Suudi Arabistan’da kimi âlimler (saray uleması), Mısır’da Ezher alimlerinin önce Firavun Mübarek'in, şimdi de Sisi'nin emrindeki bir kısmı, Saddam zamanında kimi Sünni âlimler, Irakta Şiilerin önemli bir bölümü aynı işbirlikçiliği hem Batı kuklası despot yönetimlerle, hem de hâmileri ABD ile yapıyorlar.
Hilafetten saltanata doğru sapmanın sonucunda, yaşanan yüz yıllara sâri süreçte İslam ümmeti olma niteliğimizi kaybettik. Çünkü Kur'an'dan ve Rasûlün güzel örnekliğini bize taşıyan sahih sünnetinden koptuk. Vahiy belirleyici olmaktan çıkınca heva ve zannın belirleyiciliğinde dünyevileşme ve hizipleşme yaşandı. Sahih gelenek muharref geleneğe dönüştürüldü, pek çok bidat ve hurafeler üretildi. İşte böylece İsrailoğullarının yaşadığı ve öyle olmamamız için uyarıldığımız Yahudileşmeyi ümmet olarak biz de yaşadık. Bölge halkları; Kur'an'ı tahrif edemediler ama anlamını ve din anlayışlarını tahrif ettiler. Ellerinde, korunmuş Kur’an olduğu halde Yahudileşmenin bütün unsurlarını fazlasıyla yaşadılar. Kur'an'ı ve onun öğrettiği dini parçalayıp hiziplere ayrıldılar ve her bir grup elindeki parçayı dinin bütünü sayıp onunla övündü. Birbirlerini mahkûm edip, karalayan, kendi tercih ve yorumlarını din sayıp mutlaklaştıran düşman kamplara bölündüler. Böylece de, mü’min olmanın kaçınılmaz gereği olan, birbirlerine karşı merhameti ve sevgiyi de yitirdiler.
Bugün, Hz. Hüseyin’in uğrunda şehadeti göze aldığı, tüm değerlerimiz ve İslami kimliğimiz küresel saldırı ve kuşatmaya muhatap iken, zulme ve emperyalizme karşı birlikte direnmesi gerekenler, emperyalist projeler gereği birbirleriyle çatıştırılıyor. Öyle bir çelişki yaşanıyor ki, ayrı dinler arasında diyalog yaygınlaştırılmaya çalışılırken aynı dinin mensupları çatıştırılıyor. İki taraftan birçok ahmak ve cahil unsurlar ise, bu oyuna alet olduklarını bile fark edip akledemiyorlar.
Kur’an’ı ona iman etmenin doğal bir sonucu olarak gereğince okuyup, Hablullah’a topluca sarılarak emperyalizme ve her türlü zulme, tağuti sistemlere karşı, tıpkı Hz. Hüseyin misali onurlu bir duruşla tevhid ve adalet mücadelesini birlikte vermeyecek miyiz?
Hepimiz şunu kafamıza koymalıyız ki, mezhepler din değildir. Akîde alanında mezhep olmaz. Allah katında din tektir ve adı İslam'dır. Tevhid dininin akîdesi de tektir. Bu ortak akîdeye teslimiyetimiz bizi kardeş yapmaktadır. Müminler ancak kardeştir. Bir daha altını çizerek ifade edelim ki, hepimiz topluca ‘Hablullah’a (Allah’ın ipi olan Kur’an’a) sarılarak kardeşleşmemiz gerekirken, her birimiz değişik ekol ve mezhepler adına tarihsel süreçte üretilmiş olan iplere tutunduk ve bu farklı ipler bizi Hablullah’tan ve birbirimizden kopardı, uzaklaştırdı. Sonuçta sömürülmeye müsait hâle gelip askeri ya da kültürel sömürgelere dönüştürüldük. Ülkelerimiz ya da zihinlerimiz emperyalistlerin ve seküler kültürlerinin işgaline maruz kaldı. Parçalanıp dağılan, gücünü ve izzetini kaybeden Müslüman halkları zulüm ve zillet kuşattı.
HEDEFİMİZ VAHDET OLSA DA, BUGÜN ACİL OLAN VAHDET DEĞİL İTTİFAKTIR
Kur’an ve mütevatir sünnet dışındaki zan alanından akîde oluşturulması ve bâtinî yorumların mutlaklaştırılması sonucunda mezheplerin akîdeleri oluşmuş ve yanlış akîde algıları yüzünden tekfirci yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. O halde Kur’an ve sahih sünnet ortak paydamızda kardeşleşip kucaklaşmalı, mezhepçiliği ve mezhepleri dinleştirmeyi terk etmeliyiz.
Allah’ın koruması altındaki muhteşem kitabımıza ve ondan neşet eden ortak akîdemize sarılarak, tarihsel tüm birikimimizi sorgulamalıyız. Tarihsel süreçte, bütün mezhep ve ekollerin birçok bidat ve hurafe ürettiğinin bilinciyle, vahyi belirleyici kılmalıyız. Kur’an’dan başka bir şeye dayanmayan Hz. Hüseyin’in akîdesinde buluşup, birleşme ferasetini göstermeliyiz. İmam Cafer ve Ebu Hanife (Allah onlardan razı olsun) gibi güzide imamlarımızın, âlimlerimizin aynı akîdede kardeş oldukları güne gidip yeniden başlamayı başarmalıyız. Onlardan sonraki süreçte üretilenlerin tamamını vahyin muhkem hükümlerine arz edip, bid’at ve hurafeleri ayıkladığımızda aynı akidede buluştuğumuzu göreceğiz.
Vahyin belirleyiciliğinde ortak akîdemiz olan tevhide dayalı yeniden inşa süreci devam ederken, tarihî sapmalarla her ekolün ve mezhebin de şu veya bu ölçüde kirletilmiş, hurafe ve bid’atlara bulaştırılmış olduğu gerçeğini dikkate alarak hiçbir mezhep ve ekolün mutaassıp taraftarı olmamalıyız. Bunlardan birisine kendimizi yakın hissedebilir ve amellerimizi bu ekolün ictihadına dayandırabiliriz. Ancak bir mezhebin mutaassıbı olmak, o mezhebin yanlışı dâhil topyekûn kabulü ve karşı tarafın doğrularının dahi reddini getirmektedir.
Diğer taraftan bu yeniden inşa ve ortak akîdede buluşma süreci devam ederken, birbirimize ilmî uyarılarda bulunabilelim “emri bil maruf” yapalım, ancak farklılıklarımızı düşmanlık ve kin vesilesi haline getirmeyelim, cedele ve şiddete sapmayalım, tam tersine ihtilaflarımızın kesin çözümünü, aramızda kesin hükmün verileceği güne bırakalım. Fakat emperyalizme karşı ittifak ederek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini birlikte yürütelim.
Evet, asıl hedefimiz olması gereken akîdevî vahdete kadar hiç değilse zulme ve emperyalizme karşı ittifakı öne çıkarıp özgürlük mücadelesini birlikte yapmalıyız. Bağımsız ve özgür olunca da, iyi komşuluk ilişkileri içinde birbirimize adaletle muamele edip, merhamet etmeliyiz. İlmi eleştiri ve uyarıların kapısını sürekli açık tutmalı ama çatışma ve cedel noktasına vardırmamalıyız.
Adaleti, merhameti belirleyici kılan, fıtrî insanî erdemleri öne çıkaran, insanlık onurunu koruyan iyi insani ilişkiler kurup, barış içinde bir arada yaşamayı başarmalıyız. Birbirimizin kurtuluşuna vesile olacak "emri bil maruf" yolunu da sürekli açık tutmalıyız. Birbirimize göre akîdevi sapmalar içinde olduğumuzu düşünsek bile, öldürerek değil yaşatarak, kurtulma ihtimalimizi arttırmalıyız.
Vahdeti sağlayacak en önemli sosyal projenin ise Seyyid Kutub’un vurguladığı, Rasûlullah’ın (s) eğittiği ilk Kur’an neslini örnek alan bir Kur’an Neslinin yeniden inşası çağrısı olduğunu söyleyebiliriz. Ve bu projeyi eğitimde ve amelde pratize etmek, ister istemez mezhebi görüşleri alta çekecek, Kur’ani ilkeleri öne alacaktır. Kendini İslam’a nispet eden tüm iyi niyetli insanlarla “tevhid” ortak paydasında buluşmaya, tarihsel süreçte üretilen ipleri bırakıp, Allah’ın inzal edilmiş ipine, Kur’an’a topluca sarılmaya yönelmeli, ısrarla bu hususu gündemde tutmalıyız. Çünkü hepimizi kurtaracak, karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, kurtarıcı tevhid potasında mü’min kardeşler kılacak ve bize izzet ve onur kazandıracak olan sadece bu yoldur. Yani Allah yolu, Kur’an ve tevhid yoludur.
Kur'an'ın belirlediği ortak akîdede buluşana kadar ise, Doğulu ve Batılı emperyalistlerin oyuncağı olmak yerine emperyalizme, işgale, işbirlikçi yerli zorba sistemlere karşı, bağımsızlık, adalet ve özgürlük eksenli bir mücadelede ittifak öncelenmelidir. Ama uzun vadeli Kur’an’la ıslah çalışmasında ısrar ederek vahdete giden yol sürekli açık, İslam birliği ideali de sürekli canlı tutulmalıdır. Bütün bu olumlulukların gerçekleşmesi için, Şîî ve Sünni kesimden, bu mezheplerin sınırlarını aşıp, taassup zindanlarının duvarlarını yıkarak, Kur’an’ın aydınlığına ulaşan muvahhidlerin ortak çabasına ihtiyaç vardır. Birlik olup Hablullah'a topluca sarılmayı başararak tevhidde vahdet sağlanmadan, Rasûlün bize şâhid, örnek, model olduğu gibi bizim de "vasat ümmet" hâlinde insanlığa şâhid, örnek, model olma sorumluğumuzu yerine getirmemiz mümkün olmayacaktır. Sonuçta bu kurtarıcı mesaja muhtaç olan ve arayış içinde olan insanlığa, dünya mustaz'aflarına karşı tebliğ ve şahidlik görevimizi yerine getirmememiz sebebiyle hepimiz hesaba çekileceğiz.
Hz. Hüseyin'in ve beraberindekilerin, Kerbela'da hunharca şehid edilmelerinin yıl dönümünde, hayır, dua ve özlemle yad ettiğimiz aziz şehidimiz Hz. Hüseyin'in akıdesi ve Kur'an yolundaki örnek direnişi bizlere örnek olmalı ve tüm Müslümanım diyenleri aynı yolda bütünleştirmelidir.
-
Huseyi̇n ŞKeaşmaz*uzun 21-09-2018 08:29
Kendini İslam’a nispet eden tüm iyi niyetli insanlarla “tevhid” ortak paydasında buluşmaya, tarihsel süreçte üretilen ipleri bırakıp, Allah’ın inzal edilmiş ipine, Kur’an’a topluca sarılmaya yönelmeli, ısrarla bu hususu gündemde tutmalıyız. *** Biz peygamber göndermedikçe hiçbir kavmi azaba uğratmayız. http://bredaholland.blogspot.com/2018/05/anlatamiyoruzbakis-acimiz-yanlis2018.html Vakıanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileri. http://meerstr11.blogspot.com/2018/05/vakann-esyadaki-ozellikleri-ile-olan.html
- 27-02-2023 TOPLUMDA YAYGIN BİR İFSAD YAŞANDIĞINDA, MÛSÂ (AS)’IN ÖNCE HÂRUN (AS)’I HESABA ÇEKTİĞİ GİBİ, İLK SORGULANACAK OLAN İSLAMÎ DAVETİ TEMSİL EDEN TEVHİDÎ KESİMDİR
- 13-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – V. BÖLÜM
- 02-11-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – IV. BÖLÜM
- 24-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – III. BÖLÜM
- 12-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ, HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – II. BÖLÜM
- 07-10-2022 İSTİKAMET KRİZİNE GİRMİŞ TEVHİDÎ UYANIŞ SÜRECİ ÖNCÜLERİNİ HÂLLERİNİ SORGULAMAYA ÇAĞIRIYORUM – I. BÖLÜM
- 28-09-2022 BÂTIL SİSTEMLE UZLAŞANLAR, UMDUKLARI ÖZGÜRLÜĞE ULAŞAMAZLAR
- 31-03-2022 ERDOĞAN'IN SÖYLEMLERİ FİLİSTİN'DEN, SOMUT POLİTİKALARI SİYONİST REJİMDEN YANADIR
- 20-03-2022 “NORMALLEŞME” SÜRECİNE, İŞGAL ŞEFİ HERZOG’U DAVET EDEN TÜRKİYE DE KATILDI
- 05-01-2022 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM
- 20-10-2021 ERDOĞAN VE ERBAŞ’IN, İSLAM’I ARAÇSALLAŞTIRMALARI KARŞISINDA MÜSLÜMANLARIN TUTUMU
- 12-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE: -III-
- 06-10-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -II-
- 30-09-2021 İSLAM’IN ARAÇSALLAŞTIRILIP LAİK “STATÜKO” İÇİN İSTİSMARINDA SON MERHALE -I-
- 08-03-2021 PAPA’NIN IRAK ZİYARETİ; DESTEKLEDİKLERİ “HAÇLI SEFERİ”NİN YIKIMINI YERİNDE GÖRMEK Mİ, YOKSA MÜSLÜMANLARA YENİ TUZAKLAR KURMAK MI?
- 12-02-2021 NEDEN, HAK ÖLÇÜLERLE UYARAN MÜ’MİNLERİ DIŞLAYIP İMANINA ZULÜM BULAŞTIRANLARI “VELİ” EDİNDİK?
- 25-01-2021 NEDEN, GRUPLARIMIZI İSTİKAMET ÜZERE KORUYAMADIK?
- 16-01-2021 NEDEN, BİRBİRİMİZİ ISLAH ETMEKTE BAŞARISIZ OLDUK?
- 06-01-2021 NEDEN 40 YILDA, MEKKE’DEKİ GİBİ BİR CEMAAT BİLE OLUŞTURAMADIK?
- 01-01-2021 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -II-
- 23-12-2020 HÂLÂ RABBİMİZE SIĞINIP TEVBE ETMEYECEK MİYİZ? -I-
- 17-12-2020 AF İÇİN, ÖLMEDEN ÖNCE TEVBE EDİP SÂLİH AMEL İŞLEMEK ZORUNLULUĞU
- 09-12-2020 HAYAT VE ÖLÜM ÜZERİNE
- 09-11-2020 BUGÜN YİNE 10 KASIM. MÜSLÜMANLARIN ÇOCUKLARI YİNE KEMALİZM DİNİNİN RİTÜLELLERİNE KATILMAYA ZORLANACAK
- 31-10-2020 KEMALİST, LAİK, ULUS DEVLETİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ MÜSLÜMANLAR İÇİN NE İFADE EDİYOR?
- 13-09-2020 12 EYLÜL’ÜN YIL DÖNÜMÜNDE DANIŞMA MECLİSİNDE YAŞADIKLARIM (ŞİİR)
- 19-05-2020 RAMAZAN’IN VE KADİR GECESİNİN YÜCELTİLİŞİ, KUR’AN’IN İHMAL EDİLİŞİ
- 02-04-2020 ALLAH KULLARINI ZORLUKLA DA RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER...
- 22-01-2020 İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR
- 11-09-2019 HZ. HÜSEYİN’İN KERBELÂ’DA ŞEHİD EDİLMESİNİN YIL DÖNÜMÜNDE...
- 15-07-2019 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 31-03-2019 ALLAH’IN ADINI YA DA DİNİNİ İSTİSMAR EDEREK İNSANLARI ‘ALLAH İLE ALDATMA’DA ÜÇ KATEGORİ
- 23-03-2019 ŞEYTAN VE DOSTLARININ EN ETKİLİ VE YAYGIN KANDIRMA BİÇİMİ: ‘ALLAH İLE ALDATMA’
- 17-03-2019 ŞEYTANIN, SIRÂT-I MÜSTAKÎM ÜZERİNE OTURUP DÖRT YÖNDEN YAKLAŞARAK İNSANLARI SAPTIRMASI
- 09-03-2019 'YENİ 28 ŞUBAT'A RAĞMEN ALLAH YOLUNDA SABIRLA YÜRÜMELİ VE ASLA KORKUP SİNMEMELİYİZ
- 02-03-2019 “ESKİ 28 ŞUBAT”IN 22. YIL DÖNÜMÜNDE “YENİ 28 ŞUBAT”IN 3. YILI YAŞANIYOR
- 28-02-2019 ŞEYTANLAR, SADECE AZGINLARI SAPTIRIRLAR, ALLAH’IN İHLÂSLI KULLARINI...
- 17-02-2019 ŞEYTAN VE İNSAN İLİŞKİSİNDE ÜÇ KATEGORİ
- 09-02-2019 ŞEYTANIN VELİSİ VE HİZBİ OLMAKTAN DA, SAPTIRMASINDAN DA ALLAH'A SIĞINMALIYIZ!
- 02-02-2019 İBLİS'İN ŞEYTANLAŞMASI VE İNSANLARI SAPTIRMASINA DAİR SERÜVENİ
- 27-01-2019 ALLAH, KULLARINI DARLIK VE ZORLUKLARLA DA, BOLLUK VE RAHATLIKLA DA İMTİHAN EDER
- 21-01-2019 SADECE ALLAH’A KULLUKLA MÜKELLEF OLAN MÜ’MİN, ŞEYTANIN OYUN VE TUZAKLARINDAN KORUNMALIDIR
- 13-01-2019 İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAYANLAR YAŞADIĞI GİBİ İNANMAYA BAŞLAR
- 04-01-2019 ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA AZALDI, GELİN HÂLİMİZİ SORGULAYALIM!
- 25-12-2018 “YENİ 28 ŞUBAT”A VE YAYGIN SEKÜLERLEŞMEYE, BÜYÜK YOZLAŞMAYA KARŞI İTTİFAK OLUŞTURMALIYIZ
- 05-12-2018 İMAN ETTİKTEN SONRA, GÜNAHIN KUŞATMASINDAN VE İMANA ŞİRK BULAŞTIRMAKTAN KORUNMAK
- 21-11-2018 MÜSLÜMANLARIN BÂTIL OLANA BENZEMESİ, HANGİ SÜREÇLERDE VE NASIL GERÇEKLEŞMEKTEDİR?
- 13-11-2018 VAHİYLE YÖNLENDİRİLEN RASÛLÜN MÜCADELE SÜNNETİNİ...
- 04-11-2018 KUR’AN VE SÜNNETE DAYALI SAHİH İSLAM ANLAYIŞINI, HER ŞARTTA TAVİZ VERMEDEN SÜRDÜRMEK İMANÎ SORUMLULUKTUR
- 28-10-2018 MÜ’MİNLERİN, AMELLER, HAYAT TARZI VE İTAAT ALANINDA BÂTIL OLANDAN AYRIŞMA SORUMLULUĞU VARDIR
- 21-10-2018 ALLAH’IN RAHMETİNE VE KURTULUŞA, ANCAK KUR’AN’A UYGUN YAŞAYIP TAKVAYI KUŞANANLAR ULAŞABİLİR
- 14-10-2018 KUR’AN’IN TAMAMINI HAYATIN TAMAMINA HAKİM KILMA ÇABASI GÖSTERMEK, ONA İMANIN TEMEL ŞARTIDIR
- 07-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – II-
- 01-10-2018 İMANINI İSPAT EDEN TUTARLI MÜ’MİNLER VE VAHYİN ŞAHİDİ “MÜSLİMLER” OLMAK – I
- 20-09-2018 ŞİİSİYLE SÜNNİSİYE BÜTÜN EKOLLER, BÜYÜK ORANDA TARİHSEL SÜREÇTE ÜRETİLENLERİ DİNLEŞTİRMİŞLERDİR
- 15-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -II-
- 03-09-2018 KUR'AN'DA MÜSLİM OLMANIN TEMEL ŞARTLARI -I-
- 25-08-2018 EY "MÜSLÜMAN"LAR! GELİN "MÜSLİM" OLALIM
- 20-08-2018 KALPLER, ANCAK ALLAH’IN ZİKRİYLE (KUR’AN’LA) MUTMAİN OLUR
- 06-08-2018 UMUTSUZLUK YOK, MÜCADELEYE DEVAM
- 22-06-2018 TÜRKİYE ULUS DEVLETİNDE, ESKİ VE YENİ STATÜKOLARIN DİN ALGISI VE MÜSLÜMANLAR
- 02-06-2018 SUUD VE İRAN ÖZELİNDE, ULUS DEVLETLER DÖNEMİNDEKİ STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 23-05-2018 SALTANAT DÖNEMİNDE OLUŞTURULAN STATÜKO DİNLERİ VE MÜSLÜMANLAR
- 19-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -II-
- 11-04-2018 TARİH BOYUNCA TEVHİD DİNİ'NİN KARŞISINA HEP "STATÜKONUN DİNİ" ÇIKARILMIŞTIR -I-
- 27-03-2018 ESARET ALTINDA PARÇALANMIŞ ZİHİNLER, ÖZGÜN VE BÜTÜNCÜL İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜRETEMEZ
- 01-09-2017 KUR'AN'DA ZİKREDİLEN ANA-BABAYA KARŞI SORUMLULUKLAR
- 21-07-2017 DARBELERE KARŞI ÇIKMAK KADAR, NE ADINA KARŞI ÇIKILDIĞI DA ÖNEMSENMELİDİR
- 10-04-2017 MAZLUM-DER GERÇEKTEN "FABRİKA AYARLARINA" DÖNÜYOR MU?
- 04-03-2017 GÜNEŞİN DE, DEVLETİN DE DİNİ VARDIR
- 09-08-2016 DARBECİLİĞİN PATENTİ ATATÜRKÇÜ, LAİK, ULUSALCI SUBAYLARA AİTTİR
- 07-06-2016 KUR'AN AYI RAMAZAN'DA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 10-09-2015 TÜRKÇÜLÜK DE KÜRTÇÜLÜK DE ZULÜMDÜR, ADALET İSLAM'DADIR
- 13-07-2015 FİLİSTİN, KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA NASIL KURTULUR?
- 04-07-2015 ÇİN ZULMÜNÜ PROTESTO VESİLESİYLE ÜMMETİN HALİ VE ÜMMETE ÇAĞRI
- 11-06-2015 ÖNCÜ ŞAHSİYETLERİN, BATIL SİYASETE DESTEK ÇAĞRILARI VAHİMDİR
- 02-06-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -II-
- 25-05-2015 MISIR DARBESİ VE İDAM KARARLARI KARŞISINDA İSLAMİ DURUŞUMUZ -I-
- 25-04-2015 ERMENİ "SOYKIRIMI" YA DA "KATLİAMI"NIN FAİLİ MÜSLÜMANLAR DEĞİLDİ
- 06-07-2014 ERTELENEMEZ ve TERK EDİLEMEZ SORUMLULUĞUMUZ
- 26-12-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR - VIII
- 11-11-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VII-
- 30-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -VI-
- 23-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -V-
- 16-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -IV-
- 08-10-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -III-
- 30-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -II-
- 23-09-2013 ÜLKEDE VE BÖLGEDE DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR -I-
- 04-07-2013 KUR'AN AYI RAMAZAN'A GİRERKEN
- 24-04-2013 KUR'AN'A DAVETİN YAYGINLAŞTIRILMASI GEREKEN BİR SÜREÇTEYİZ
- 22-12-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 19-09-2012 İSLAM'A YÖNELİK HAKARETLER, EMPERYALİST PROJELERİN PARÇASI VE SEKÜLER ZİHNİN ÜRÜNÜDÜR
- 11-09-2012 ÇOCUK ZİHİNLERE YÖNELİK İDEOLOJİK İŞGAL SÜRÜYOR
- 16-07-2012 ORTADOĞU VE SURİYE'DE YAŞANANLAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 13-05-2012 MODERN PUTPERESTLİK: FUTBOL FANATİZMİ
- 03-03-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -II-
- 21-02-2012 HAYAT; İMAN, İBADET, CİHAD ve ŞEHADETTİR -I-
- 20-01-2012 HRANT DİNK'İ KATLEDEN ZİHNİYET
- 24-12-2011 ERMENİLERİ DE, MÜSLÜMAN HALKLARI DA KATLEDEN AYNI ZİHNİYETTİR
- 28-11-2011 SİSTEM İÇİ GÜNDEMLERE ENDEKSLİ AŞIRI SİYASALLAŞMA, SAVRULMALARA YOL AÇMAKTADIR
- 09-10-2011 MHP KURUCU GENEL BAŞKANLIĞINDAN İSLAMİ KİMLİĞE
- 06-09-2011 İSLAM, ŞİDDETİ DEĞİL GÖNÜLLÜ TOPLUMSAL DEĞİŞİMİ ESAS ALIR
- 16-08-2011 KUR'AN AYINDA HALİMİZİ KUR'AN'LA ISLAH ETMELİYİZ
- 08-08-2011 RAMAZAN AYINI KUR'ANİ BİR İNKILABIN VESİLESİ KILMALIYIZ
- 05-07-2011 KÜRT SORUNU NASIL OLUŞTU?
- 05-06-2011 SİYASAL DEĞİŞİM SOSYAL DEĞİŞİMİN SONUCUDUR
- 24-05-2011 GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MESAJLAR
- 12-04-2011 HAK YOLDA "MARJİNALLİK" ŞEREFTİR
- 11-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -III-
- 08-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -II-
- 01-03-2011 HİCRETTEN 28 ŞUBAT ŞİİRLERİ -I-
- 05-02-2011 MÜSLÜMAN HALKLARA...
- 23-01-2011 Kürt Kemalistler, Kürt halkını sekülerleştiriyor
- 06-12-2010 HİCRET, İMANİ VE İBÂDİ BİR SORUMLULUKTUR
Makaleler
Hava Durumu