KUNDAK VE KEFEN
Yasin AYDOĞAN
14-03-2010 14:56
Doğarken insanı sarıp sarmaladıkları bir bez parçası var buna kundak diyoruz.
Ölürken de yine bir bez parçasına sarıp-sarmalayıp defnediyorlar ki buna da kefen diyoruz.
Kundak ve kefen bir çok noktada ortak özelliklere sahipler.
Ikisi de beyaz, ikisi de sade.
Kundak, dünyayı teşrifimizde ilk elbisemiz, kefen ise dünyayı terkedişimizde son elbisemizdir.
Kundak 1 metre, kefen ise 3-4 metre, boyutları değişiyor sadece.
Büyüyoruz, gelişiyoruz ya! hayat boyunca neler yapıyor, neler edip eyliyoruz.
Bizim ebadımızın değişmesi kefeninde değişmesini haliyle celbediyor.
Bu iki kıyafetin taşıdığı bir mana var.
Doğarken kundaklısın-kundaktasın, rütben yok, kariyerin yok, sınıfın yok, özel statün yok, makamın yok, etkin yok, yetkin yok, etiketin yok, isminin ne önünde ne arkasında hiç bir sıfatın yok.
Ölürken de aynı.
Ikisi de beyaz. Ikisi de tüm statü ve ayrıcalıkları sıfırlıyor.
Ölürken kefenlisin-kefendesin, rütbe, kariyer, sınıf, statü, etki, yetki, etiket, sıfat hiç para etmiyor.
Bakınız her ölen, aynı üniforma (kefen) ile tebdili mekan eyliyor. Tahta arabanın (tabut) biraz albenili aksesuarlı olması pekte anlam ifade etmiyor, çünkü tahta araba gerisin geri dönüyor. Bizim sosyal statümüzü, kariyerimizi yakınlarımız tahta araba vesilesiyle ya da merasimle şişirmeye-süslemeye çaba gösterseler de durum değişmiyor kefenle defnediyorlar sonuçta.
Doğarken de mekan değişiyor karanlık bir mekandan (anne karnı) aydınlık dünyaya, ölürken de aydınlık bir mekandan karanlık bir mezara-kabre göçerek mekan değiştiriyoruz.
Toprak belki de bize analık ediyor-yeni bir ana gibi, yeniden rahmine girmemize izin verip ortalığa kokmamıza mani oluyor.
Bu iki üniforma çok şey anlatıyor bize.
Sizi yaratan var!
Şımarmayın!
O var etmeseydi olmazdınız!
Kibre kapılmayın!
Kundağa sarılınca kulağınıza, sizi yaratanı hatırlatan bir ezan okundu, kefenlenince de gideceğiniz Rabbinize yolcularken namazınız kılınacak. Ezan ve namaz arası bir hayat, yaşadığınız hepsi bu!
Kundak ve kefen arası hayatınızı Allah’a borçlusunuz! O sizi kendi hükümlerine uyar bir hayatı yaşamanız için var etti ve kendi yoluna çağırdı, itaat edin başka ilahlar edinmeyin!
Birbirinize caka satmayın, tafra yapmayın, üstünlük taslamayın, her biriniz kundakla doğup kefenle göçtünüz! Tek üniforma ile hayata start verip aynı üniforma ile bitirdiniz!
Dünyada elde ettiğiniz bir takım statüleri zulme vasıta kılmayın. Adaletten şaşmayın!
Elde ettiklerinizi kendinizin bilmeyin, emanet olduğunu unutmayın!
Hayat ve ölüm arasını Allah’a adayın, O’na teslim edin. Allah’tan kopmayın, Allah’la bağınızı koparmayın!
Kundağı unutmayın, kefeni sık sık anın!
Ölümü asla unutmayın, yeni bir hayata doğacak ve hesaba çekileceksiniz gaflete kapılmayın!
Sömürerek, insanların tepelerine binerek bir yere varamazsınız, ilerde pişman olacak işler yapmayın!
Zulme, ğadre, isyana, tuğyana dalıp hayatı hovardaca harcamayın!
“De ki : Benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, HAYATIM ve ÖLÜMÜM alemlerin Rabbi olan Allah’a armağan olsun!” (En’am 162)
Bu ayette buyurulan hayatım ve ölümüm ifadelerine dikkat edelim, kundak ve kefen arasını işaret ediyor kanaatimce.
Kundağa sarıldınız, bu acziyetinizi ifade eden bir durumdu, acizdiniz, muhtaçtınız, bakılmaya, korunmaya ihtiyaç duyan bir, yeni doğmuş bebektiniz. Bu zamanları unutmayın.
Öldüğünüzde de acizsiniz, muhtaçsınız, defn için birilerine ihtiyaç duyan zavallı bir kulsunuz.
“Er kişi niyetine Allahu ekber”
Neee er mi?
Itiraz etsek namazı kıldıran şahsa, “Bir dakika bu ölen er değildi, ağaydı, paşaydı, beydi, padişahtı, hükümdardı, zengindi, aydındı, şuydu, buydu………”
Ne derler duyanlar?
Doğarken belli değildi, kundak giydi.
Yaşarken her ne idiyse, o artık bitti.
Ölünce de sadece, kefenle gitti.
- 07-01-2018 SORMAK SORUMLULUKTUR
- 14-11-2017 ARZ’IMIZ IRZ’IMIZDIR
- 06-11-2016 MESCİD-İ AKSA
- 26-10-2016 KUDÜS VE BİZ
- 04-10-2016 NEBEVİ HAREKETE DAİR ÇIKARIMLAR
- 22-05-2016 DİN GÖREVLİSİ YOK, İSLAM'IN İNSANI VAR
- 10-02-2016 AHLAK
- 15-09-2015 SINAV/İMTİHAN ÖLÜNCE BİTER
- 29-08-2015 FANATİZM
- 28-02-2014 KRİZ, FAİZİN ÇOCUĞUDUR
- 08-12-2013 MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU?
- 02-05-2013 ÖZELEŞTİRİ
- 27-04-2013 PEYGAMBERLİK MİSYONU
- 13-02-2013 BÜYÜME HIRSI
- 13-01-2013 SİLAH SESİ
- 20-09-2011 HACCA DOĞRU
- 15-07-2011 TESETTÜR, KADININ DIŞARIDAKİ EVİDİR
- 06-06-2011 GERÇEK TERÖR
- 15-05-2011 HALİS DİN`E MUZAHREFAT KARIŞTIRMAYALIM
- 05-05-2010 ÂLEMLERE RAHMET BİR DİN
- 22-04-2010 DİN’İN EGEMENLİK İDDİASI YOK MU?
- 15-04-2010 TELKİN
- 14-03-2010 KUNDAK VE KEFEN
- 16-02-2010 HUZUR AMA NEREDE?
- 12-02-2010 FESAD VE FESADCILAR
- 23-11-2009 KANUN’SUZ TOPLUM, AHLAK’SIZ KANUN, DİN’SİZ AHLAK OLMAZ
- 11-11-2009 TE’LİF HAKKI
- 30-09-2009 DİN GÖREVLİSİ YOK İSLAM’IN İNSANI VAR
- 29-08-2009 SEYAHAT İBADETTİR: İRAN İZLENİMLERİ
- 28-05-2009 ARKAMIZA BAKMAYALIM
- 10-05-2009 EL VE KALEM
- 27-04-2009 BİZ MÜSLÜMANIZ
- 30-03-2009 KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLER
- 09-03-2009 BORÇ HUKUKU
- 02-03-2009 KANAAT EN BÜYÜK ZENGİNLİKTİR
- 20-01-2009 GAZZE: REMZ-UL İZZE
- 03-01-2009 YIPRATMA KAMPANYASI NEYE HİZMET EDİYOR
- 24-12-2008 BİZ MİNA'DA, MUNTAZAR IRAK'TA...
- 20-11-2008 KRİZ FAİZİN ÇOCUĞUDUR
- 14-11-2008 BAŞARILI OLMAK
- 25-10-2008 DİN; VERMEKTİR
- 14-05-2008 "ANNELER GÜNÜ"
- 20-03-2008 VİLADET-İ RASUL
- 18-02-2008 MÜCADELE EDİLMESİ GEREKEN, ÖRTÜ DEĞİL ÖRTÜSÜZLÜKTÜR
- 07-02-2008 PEYGAMBERLİK MİSYONU
- 25-01-2008 BİR KALP HASTALIĞI: HASED
- 08-01-2008 MUHARREM AYI
- 26-12-2007 KURBAN
- 13-11-2007 TİCARETE BAKIŞ
- 29-10-2007 ÜCRETİMİZ ALLAH'TAN
- 18-10-2007 ASHAB-I SEFİNE'DEN OLMAK
- 18-07-2007 NAMAZ HEM 'DİN'LENDİRİR, HEM DE DİNLENDİRİR
- 16-04-2007 MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU?
- 06-04-2007 ROMANYA GEZİSİNDEN NOTLAR
- 21-02-2007 EY İNSAN!
- 03-02-2007 ARKADAŞ OLMAK
- 22-01-2007 HACC ÜZERİNE
Makaleler
Hava Durumu