EY ÖRTÜSÜNE BÜRÜNENLER! GENÇLİK ELDEN GİDİYOR
Mehmed MAKSUT
15-09-2012 12:13
"Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, iyiliği emredenler, kötülükten alıkoymaya çalışırlar. Hayırlı işlerde ellerini çabuk tutarlar. İşte onlar Salihlerdir." (Âl-i İmran 114)
Eylül ayıyla birlikte Türkiye’de eğitim ve öğretim süreci tüm alanlarda olduğu gibi üniversitelerde de başlamıştır. Her tarafımız küfrün ifsadına duçar olmuş iken mevcut üniversitelerin hali İslami acıdan ve daha da beter bir durumdadır. Bu yeni sezona girerken gençliğe karşı İslami duyarlılığımızı tekrardan gözden geçirmenin faydalı olacağını ifade etmeliyiz. Bu kokuşmuş yapının içerisinde İslam’a eğitimli kadrolar kazandıracak bir üniversite çalışması İslami kesimin günümüzdeki en önemli sorumluluk ayağını teşkil etmelidir. Açık bir hakikattir ki yıllardan beri üzerinde en çok plan yapılan ve oyun oynanılan kesim, gençliktir. Gençlik, bir toplumun en dinamik unsuru olmasının yanında toplumun bugününü yarına ve geleceğe taşıyan emanetçileri ifade etmektedir. Gençliğini donatabilenler yarınlara kalabilir, yarınlara dair umutlar besleyebilirler.
Elbette ki bu meselenin birçok müsebbibi vardır. Sistem, medya, eğitim, çevresel faktörler, ideolojiler vb… Daha birçok faktör sayılabilir. Lakin tüm bunların varlığını kabul etmekle beraber en büyük eksiğin Müslüman davetçilerde olduğunu söylersek herhalde abartmış olmayız. Yaşadığımız coğrafyada İslam'ın şahitliğini hakkıyla yapan insanların yokluğu, azlığı veya bireyselciliği toplumun bozulmasında en büyük etkendir diyebiliriz.
Kendi dönemlerinde tutulacak bir el bekleyen genç nesiller, ya yanlış ellere sarılarak ya da boşlukta kalarak hanemize vebal olarak yazılmaktadır. Fedakârane duygularla, cihad söylemleriyle, farklı coğrafyaların kurtuluşuyla ilgilenen Müslümanlar, etrafındaki nesillerle adeta bağını koparmış durumdadır. Bu bağın kopmasının sonuçlarını bugün görmekle birlikte gelecekte çok daha bariz göreceğimizi belirtmemiz gerekir. Çünkü gençleri olmayan bir davanın geleceği risk altındadır.
Bu süreçe girerken “Çok çalıştık ama olmadı!” “Ne yapsak nafile!” cümlesini tamamen dağarcığımızdan çıkarmalıyız. Hiçbirimizin bu bahanenin ardına gizlenmeye hakkı yoktur. Geçmişte bu alanda yaşanılan bazı olumsuzluklardan dolayı bu alanı sorunlu görmek veya bu alanda yapılması gerekenler konuşulduğunda olumsuzlukları gündemleştirmektense bu alandaki sorumluklarımızı konuşmamız yarınlarımız için daha makuldür. Bu noktada sorumluluklarımız çoktur. İslam’ı kimliğiyle bütünleşmiş, dava bilinci ile kuşanmış, iman amel bütünlüğünü sağlamış, tevhidi bilince sahip, gündemi okuyabilen bir gençliğin İslami mücadeleye katacağı çok şeyi vardır. İslami mücadelenin üniversite ayağını önemsemeliyiz ve bu konuda neler yapılmalı üzerinde durmalıyız. Kur’ani topluma ulaşmanın büyük bir mücadele, sabır, fedakârlık istediğini unutmamalıyız.
Yeni insanlara ulaşma veya yeni insanlara İslam'ı ulaştırma hassasiyetini kaybeden Müslümanlar, gelecek için yarınlara iyi bir umut aşılayamayacaklardır. Tebliğ ve davetin bazı sıkıntılarına katlanmamak için bahanelere sarılmak, aslında Müslümanlara yakışmayan bir durumdur. Gerçek hayatla çok az ilişki kurup davasını sanal alemde yaşamaya çalışanlar, Mehmet Akif’in ifadesiyle "Asrın idrakine Kur'an'ı söyletebilmeli" ve artık hayata hakikatleriyle inebilmeli. Ve etrafındaki İslam'a ihtiyacı olan insanların bu ihtiyacına bir nebze olsun cevap vermelidir. Bu minvalde, Müslümanların tekrar bir tebliğ ve davet sürecine her şeyleriyle girmeleri artık kaçınılmazdır. Bu sürece salt araçlarını koyup kendilerini koymamak olmamalıdır. “Şu şöyledir, bu böyledir, şurada olmaz, burada olmaz, bu şartlarda zor, sonra yaparım, başkaları yapıyor, yaptım olmadı, bana göre değil” vb basit bahanelerin zihinlerimizde atılma zamanı artık gelmiştir. Kuran Nesli; hayatın farklı alanlarında insanların gündemleriyle irtibat kurarak ve Allah'ın mesajını toplumsallaştıracak pratiklerle ortaya çıkacaktır.
Yeni bir eğitim ve öğretim süreciyle birlikte tekrar döndüğümüz üniversitede, her geçen gün artan imansızlığa, ahlaksızlığa, değersizliğe ve hayâsızlığa karşı durabilmek için Müslümanların tekrardan bu alanlara ciddiyetle yönelmesi lazımdır. Hakkıyla şahitlik edenlerin olmayışından, olanların da az ve destekten yoksun olmasından dolayı bu önemli potansiyele sahip yerlerde tevhidi bilinç canlanamamakta, canlandırılamamaktadır. Buralarda kendi gayretleriyle çalışmalar yapan gençlerin sahiplenilmesi, onların maddi ve manevi noktalarda donatılması gençlik üzerinden geleceğe yapacağımız en büyük yatırımdır. Her ne kadar sayıları az da olsa bu kardeşlerimiz, bizim için karanlığa karşı birer umut ışığıdırlar.
Burada Müslüman gençlik şunu iyi bilmelidir; olduğu ortamı tebliğ çalışmaları için çok iyi kullanmalıdır. Üniversite Müslüman genç için bir yatma yeri değil yatırım yapma yeri olmalıdır. Müslüman öğrenciler olarak, dışımızda bulunan insanlarla soyut ve faydasız tartışmalar yerine somut çözüm önerileri sunmalıyız. Yersiz ve gündem dışı tartışmalardan kaçınmalıyız. Her yönden elimiz kolumuz bağlı bile olsa tekil şahsiyetlerle geliştirmemiz gereken bir tebliğ ilişkisi muhakkak olmalıdır. Bu anlamıyla bedeli ne kadar ağır olursa olsun, sahip olduğumuz iman ve sevdayla, ortaya koyacağımız sahih eylem ve çalışmalarla; harcı direniş, kararlılık ve cesaretle yoğrulan, özünde sabrı ve fedakârlığı barındıran bu mirası omuzlamak zorundayız. Bunu yaparken hayat bulmamış, içi boş anlayışlardan ve sloganlardan uzak kalmalıyız.
Gelin yaratılış amacını unutarak mustazaf ve mağdur olmuş bu mazlum insanlara ulaşmak için bir hidayet seferberliğine girelim. İnsanlar cehenneme doğru süratli bir yol almış iken gelin ihtilaflarımızı, teferruatlarımızı, hayatımızın olmazsa olmazı haline gelmiş aşırı siyasi söylemlerimizi bir tarafa bırakarak bir hidayet sancısına tutunalım. Gelin bilgiyi sosyalleştirelim. Gelin dostlar, kaybettiklerimizi tekrar kazanmak adına bırakalım sadece sanal ortamlardaki mücahitliği.
Gelin dergimizin, gazetemizin, kitaplarımızın satış kaygısının yerine kaybettiğimiz insanların kaygısını dert edinelim. Gelin yeni tohumlar ekelim bu tarumar olmuş topraklara. Gelin elimizden geldiği kadar yüreğimizin genişliği kadar bir şeyler yapalım. Yakışmıyor bize bu halimiz. Etrafımızda ihmalkârlımız sonucu kaybettiğimiz insanlarımızın sancısını ne zaman yüreğimizde duyacağız? Gelin Filistin’deki insanlara acıdığımız gibi acıyalım etrafımızdaki insanlara. Gelin Filistin’e uzatamadığımız ellerimizi uzatalım en yakınımızdaki yönünü, yolunu, amacını kaybetmiş mazlumlara.Yarınları ihya edecek kişiler İslam ile inşa edilmiş gençler olacaktır.
Bizlere düşen yarının tecrübesi bugünün dinamiği olan nesli Kur'an ile inşa etmektir. Bu noktada aradığımız gücün kanlarımızda değil İnancımızda mevcut olduğunu hatırlatarak yazımıza son verelim.
Rabbimiz! Bizleri, senin yolundan hiçbir zaman alıkoyma… Senin için yaşayıp ölmeyi bizlere nasip et… Kendi zafiyetlerimizle bizi baş başa bırakma… Sürekli seni hatırlayan bir akıl, senin anan bir kalp ve hakkı söyle bir dil bize bahşet… Kur'an'la kendimizi ve yolumuzu bulmayı bahşet… Hayırlı işlerimizde bize yardım et ve ayaklarımızı, aklımız, gönlümüzü, hayatımızı, tercihlerimizi senin dinin üzerinde sabit kıl…
Rabbimiz! Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz… Bizi dosdoğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerini yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil…Festeqim kema umirte
- 27-12-2024 "İRAN-TÜRKİYE-SURİYE" HATTINDA SAVAŞ MI SAĞDUYU MU?
- 20-12-2012 SURİYE’DE KAZANAN YOK KAYBEDEN ÇOK
- 24-11-2012 ÖNCELİĞİ DOĞRU KAVRAMAK
- 06-10-2012 “SELAM YÜREKLİ DOSTUM”A MEKTUP
- 15-09-2012 EY ÖRTÜSÜNE BÜRÜNENLER! GENÇLİK ELDEN GİDİYOR
- 03-09-2012 HAYATI ISKALAYAN BİR İSLAMİ MÜCADELE OLABİLİR Mİ?
- 16-06-2012 UZUN VADELİ DEĞERLERİ, KISA VADELİ KAZANIMLARA KURBAN ETMEK!
- 01-06-2012 NE YAPIYORUZ, NEYİ TALEP EDİYORUZ?
- 12-05-2012 GEZİ VE MUHASEBE
- 19-04-2012 KUTLU DAVADAN KUTLU DOĞUMA
- 15-03-2012 NEFES ALMANIN ÖLÜM OLDUĞU YER: HALEPÇE
- 10-03-2012 ANNEME MEKTUP – PEPÛKÂ DAYÎKAN -I-
- 26-02-2012 İRAN’IN DIŞ SİYASETİ ve SURİYE’DEKİ OLAYLARA BAKIŞI
- 15-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -2-
- 09-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -1-
- 15-01-2012 MOLLA MANSUR GÜZELSOY'UN ARDINDAN...
- 09-01-2012 LÂ TURKİYYE, LÂ KURDİYYE, İSLÂMİYYE, İSLÂMİYYE!
- 30-12-2011 KATIRLARIN SIRTINDA UMUD'A KAN, TOPRAĞA CAN DÜŞTÜ...
- 20-12-2011 HURAFE- BİDAT’İN VAHİY VE AKILLA MÜCADELESİ
- 30-11-2011 BU NE DUYARSIZLIK, BU NE TUTARSIZLIK...
- 19-11-2011 ŞAHISLARI KUTSALLAŞTIRMA HASTALIĞI VE ELEŞTİRİ
- 06-11-2011 SENSİZLİK VE SESSİZLİK
- 03-11-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -SON-
- 31-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -3-
- 30-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ - 2
- 28-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -1-
- 17-10-2011 DİN ADINA DİN ÜRETME SORUNU
- 13-09-2011 BİR RİSALE-İ NUR DERSİ İZLENİMLERİ
- 08-09-2011 KAYIP BİR FİDAN
- 02-09-2011 UMUDUN GÜCÜ
- 20-08-2011 KÜRESEL SALDIRILAR KARŞISINDA MÜSLÜMANLAR
- 12-08-2011 KUR'AN, RAMAZAN VE SAMİMİYET SINAVI
- 12-07-2011 ÜNİVERSİTEYE YÖNELİK İSLAMİ ÇALIŞMALARIN GEREKLİLİĞİ
- 23-06-2011 MÜSLÜMANLAR GENÇLERE SAHİP ÇIKMALI
- 11-06-2011 İSLAMİ KİTLELERİ AMACINDAN SAPTIRMA SİLAHI: DEMOKRASİ
- 31-05-2011 İZZET GÖMLEĞİNİ GİYMEK
- 08-05-2011 KÜRTLER, MUSTAZAF-DER, PKK VE SON OLAYLAR
- 25-04-2011 MİLLİYETÇİLİK TÜRLERİ VE TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK
- 12-04-2011 ÇOCUK VE TAŞ (ŞİİR)
- 02-04-2011 SORUN - SORU - SORUMLULUK ÜÇGENİ
- 03-03-2011 HAL-i PÜRMELALİMİZE DAİR HASBİHAL
- 02-02-2011 ŞEHADET BİR ÇAĞRIDIR...
- 28-12-2010 Dâvâ gençliksiz olmaz
- 09-12-2010 UZLAŞMA TEKLİFLERİ KARŞISINDA MUHAMMEDİ TAVIR
- 09-11-2010 İSLAMİ MÜCADELE ÜMİTSİZLİK GİRDABINA MAHKÛM EDİLMEMELİ
- 21-10-2010 SAVRULMALARIN SEBEBİ: SABIR EKSİKLİĞİ
- 01-10-2010 ÜNİVERSİTELERDEKİ İSLAMİ ÇABALAR ÜZERİNE HASBİHAL
- 11-09-2010 SABRA DAVET
- 26-08-2010 MESAJ KIVILCIMLARI
- 03-08-2010 LOKMAN (A.S.)'IN ÖĞÜTLERİNE KULAK VERMEK
- 08-07-2010 KİMLİĞİN İNŞASI
- 28-06-2010 YOL KONTROLU
- 10-06-2010 FİRAVUNİ BASKILARA KARŞI İHMAL ETTİĞİMİZ SIĞINAKLARIMIZ
- 20-05-2010 ALLAH KİMLERİ SEVMEZ?
- 02-05-2010 MARUFUN İNŞASI, MÜNKERİN İMHASI İÇİN
- 17-04-2010 KURTULUŞ FAKAT NASIL?
- 30-03-2010 OKU: HAYATI YENİDEN İNŞA İÇİN
- 11-03-2010 İSTİKAMETİ ŞAŞMAMAK
- 24-02-2010 KAYBIN EN BÜYÜĞÜNDEN SAKINMAK İÇİN
- 10-02-2010 KURTULUŞUMUZ DAVETİ DİRİLTMEKTE
- 29-01-2010 BİLEBİLMELİYİZ…
- 19-01-2010 GENÇLER EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZDİR
- 31-12-2009 BİRAZ DA KENDİMİZİ KONUŞALIM!
- 19-12-2009 BİZ VE SORUMLULUKLARIMIZA DAİR
Makaleler
Hava Durumu