ÜNİVERSİTELERDEKİ İSLAMİ ÇABALAR ÜZERİNE HASBİHAL
Mehmed MAKSUT
01-10-2010 17:45
Yaşadığımız çografyada İslam'ın şahitliğini hakkıyla yapan insanların yokluğu, azlığı veya bireyselciliği toplumumuzun hızla bozulmasında en büyük etkendir diyebiliriz. Din tercihinde bulunan insanların, tercih ettiklerini hayata taşımaması veya taşırken yanlış taşıması sonucunda birçok sıkıntılı söylemler din için söylenilir duruma gelmiştir. Bu sıkıntılar yer yer insanları İslam'a karşı önyargılı kılmış, yer yer insanları İslam'dan uzaklaştırmıştır. Ve bu uzaklaşma özellikle yeni nesillerin hayatında zirve yapmıştır.
Maalesef etrafımızda büyüyen yeni nesiller zehirli fikirlerle ve zehirli ürünlerle her yeri sarıp sarmalamakta. Özelliklede eğitim yoluyla gençliğe empoze edilen bilgi ve görüşler gençliği bir yok oluş girdabına adeta sokmuş; kendini, geleceğini düşünemeyen bir insanlar yığınını ortaya çıkarmıştır. Bu yığınlar, haktan hakikatten yoksun bir şekilde kurtuluşu İlahi olanda aramayıp beşeri birçok şeye kurtuluş diye sarılmıştır. Bu sarılış denize düşen kişinin ahtapota sarılmasına benzemiş. Denizin dalgalarına karşı kendini yeterince hazırla(ya)mayan insan, denizde ki canavarı kurtuluş olarak telaki edip, onunla kurtuluşa ereceğini zannederek var gücüyle sarılmaya başlamıştır. Ve nice kurtuluş zannedilen birçok sığınak, insanı koyu bir yok oluşa sürüklemiştir.
Tüm bu sıkıntılar ve yanlış kurtuluş arayışları karşısında gerçek kurtuluş kitabının mensubu olan tevhidi bilince sahip Müslümanlar acaba bu manzaralar karşısında nasıl bir halet-i ruhiye içindedir? Söylemine sahip oldukları hakikatlerin eylemini acaba ne kadar gerçekleştirmektedirler? Bunların sorgulanması lazımdır.
Her platform ve gündemde, nesillerin gidişatı hakkında olumsuzluklarını dillendirenlerin neler yaptığını aslında hep merak etmişimdir. Acaba söylemi güzel; lakin eylemi olmayanlardan mı yoksa hem eylemi hemde söylemi hakikatten örtüşenlerden midir bu ağabeylerimiz? Maalesef şunu rahatlıkla söyleye biliriz ki etrafımızdaki birçok insan, söylemi güzel; eylemi olmayan bir duruma sahiptir. Tabii ki istisnalar vardır ve onlar bizim nazarımızda birer değerdir.
Yeni insanlara ulaşma veya yeni insanlara İslam'ı ulaştırma hassasiyetini kaybeden Müslümanlar, gelecek için yarınlara iyi bir umut aşılayamayacaklardır. Tebliğ ve davetin bazı sıkıntılarına katlanmamak için bahanelere sarılmak, aslında Müslümanlara yakışmayan bir durumdur ki bu gün en çok gördüğümüz durum da budur. Gerçek hayatla çok az ilişki kurup davasını sanal alemde yaşamaya çalışanlar, Mehmet Akif’in ifadesiyle "Asrın idrakine Kur'an'ı söyletebilmeli" ve artık hayata hakikatleriyle inebilmeli. Ve etrafındaki İslam'a ihtiyacı olan insanların bu ihtiyacına bir nebze olsun cevap vermelidir. Kendisi yapabildiği halde sorumluluklarını sürekli başkalarına yükleyen insanlar, gün gelir kendilerinde var olan değerleri de süreç içersisinde kaybedebilir.
Bu minvalde, Müslümanların tekrar bir tebliğ ve davet sürecine her şeyleriyle girmeleri artık kaçınılmazdır. Bu sürece salt araçlarını koyup kendilerini koymamak olmamalıdır. Şu şöyledir, bu böyledir, şurada olmaz, burada olmaz, bu şartlarda zor, sonra yaparım, başkaları yapıyor, yaptım olmadı, bana göre değil vb basit bahanelerin zihinlerimizde atılma zamanı artık gelmiştir. Mevcudiyetimizde var olan güçlerimizi tekrar harekete geçirmemiz lazımdır.
İslam'ın insanlığa verdiği değerleri tekrar topluma kazandırma hareketine, samimiyetle girmemiz artık elzem bir duruma gelmiştir. Özelliklede sistemin eğitim yoluyla pak nesillere enjekte ettiği virüslü bilgilere karşı tertemiz vahiy bilgisini gençlere aktarmalıyız. Maalesef bugün tevhidi bilince sahip insanların en yakınlarındakiler bile bu virüslü bilgilerin içerisinde korunaksız bir şekilde dolaşmaktadır. Ki burası bizi en çok ilgilendiren mesele olmalıdır…
Yeni bir eğitim ve öğretim süreciyle birlikte tekrar döndüğümüz üniversitede, her geçen gün artan imansızlığa, ahlaksızlığa, değersizliğe ve hayasızlığa karşı durabilmek için Müslümanların tekrardan bu alanlara cılız bir ciddiyetle değil de; ciddi bir ciddiyetle yönelmesi lazımdır. Hakkıyla şahitlik edenlerin olmayışından, olanların da az ve destekten yoksun olmasından dolayı bu önemli potansiyele sahip yerlerde tevhidi bilinç canlanamamakta, canlandırılamamaktadır. Aslında İslami camiaların, kendi kurumlarının temsiliyeti için değil de; İslam'ın ve hakkın temsiliyeti için buralara daha donanımlı bir şekilde eğilmeleri gerekir.
Buralarda kendi gayretleriyle çalışmalar yapan gençlerin sahiplenilmesi, onların maddi ve manevi noktalarda donatılması gençlik üzerinden geleceğe yapacağımız en büyük yatırımdır. Bazı üniversitelerde kendi kısıtlı imkânlarıyla bir şeyler yapan Mümin kardeşlerimi ben burada tebrik etmek istiyorum.(Bil-hassa maddi imkânsızlıklarına rağmen her türlü fedakârlıkta bulunan Şahin Özilice'ye hassaten teşekkürü bir borç bilirim.) Çünkü onların ahval-ı hallerini az çok biliyor ve yaşıyorum. Türkiye gibi dünyevi kaygıların her geçen gün artığı bir ülkede- ki kendileri de bu kaygıları yaşamakla birlikte- dava ve inanç kaygılarını ortaya koyan bu gençlerin, inşallah Allah'ın gölgesinde gölgelenen gençlerden olacağına bi-iznillah inanıyorum. Her ne kadar sayıları az da olsa bu kardeşlerimiz, bizim için karanlığa karşı birer umut ışığıdırlar.
İstisnalar hariç olmak üzere sırf kendi dernek veya vakıfları adına hareket etmeyen, salt davayı dert edinen gençlerin tabela kaygısından dolayı bazı desteklerden mahrum bırakılması, ötekileştirilmesi veya farklı muamelelere tabi tutulmasının hiç de iyi bir tavır olmadığını ifade etmemiz gerekir. Bu tutum, halen ümmet bilincine ulaşamadığımızın bence ayrı bir göstergesidir.
Rabbimiz! Bizleri, senin yolundan hiçbir zaman alıkoyma… Senin için yaşamayıp ölmeyi bizlere nasip et… Kendi zafiyetlerimizle bizi baş başa bırakma… İslam'i yaşantımıza, doğudan ve batıdan gelen yanlışları bulaştırma… Sürekli seni hatırlayan bir akıl, senin anan bir kalp ve hakkı söyle bir dil bize bahşet… Bize Kur'an'la kendimizi ve yolumuzu bulmayı bahşet… Hayırlı işlerimizde bize yardım et ve ayaklarımızı, aklımız, gönlümüzü, hayatımızı, tercihlerimizi senin dinin üzerinde sabit kıl…
Rabbimiz! Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz… Bizi dosdoğru yola ilet; kendilerine nimet verdiklerini yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil…
SELAM VE DUA İLE
- 27-12-2024 "İRAN-TÜRKİYE-SURİYE" HATTINDA SAVAŞ MI SAĞDUYU MU?
- 20-12-2012 SURİYE’DE KAZANAN YOK KAYBEDEN ÇOK
- 24-11-2012 ÖNCELİĞİ DOĞRU KAVRAMAK
- 06-10-2012 “SELAM YÜREKLİ DOSTUM”A MEKTUP
- 15-09-2012 EY ÖRTÜSÜNE BÜRÜNENLER! GENÇLİK ELDEN GİDİYOR
- 03-09-2012 HAYATI ISKALAYAN BİR İSLAMİ MÜCADELE OLABİLİR Mİ?
- 16-06-2012 UZUN VADELİ DEĞERLERİ, KISA VADELİ KAZANIMLARA KURBAN ETMEK!
- 01-06-2012 NE YAPIYORUZ, NEYİ TALEP EDİYORUZ?
- 12-05-2012 GEZİ VE MUHASEBE
- 19-04-2012 KUTLU DAVADAN KUTLU DOĞUMA
- 15-03-2012 NEFES ALMANIN ÖLÜM OLDUĞU YER: HALEPÇE
- 10-03-2012 ANNEME MEKTUP – PEPÛKÂ DAYÎKAN -I-
- 26-02-2012 İRAN’IN DIŞ SİYASETİ ve SURİYE’DEKİ OLAYLARA BAKIŞI
- 15-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -2-
- 09-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -1-
- 15-01-2012 MOLLA MANSUR GÜZELSOY'UN ARDINDAN...
- 09-01-2012 LÂ TURKİYYE, LÂ KURDİYYE, İSLÂMİYYE, İSLÂMİYYE!
- 30-12-2011 KATIRLARIN SIRTINDA UMUD'A KAN, TOPRAĞA CAN DÜŞTÜ...
- 20-12-2011 HURAFE- BİDAT’İN VAHİY VE AKILLA MÜCADELESİ
- 30-11-2011 BU NE DUYARSIZLIK, BU NE TUTARSIZLIK...
- 19-11-2011 ŞAHISLARI KUTSALLAŞTIRMA HASTALIĞI VE ELEŞTİRİ
- 06-11-2011 SENSİZLİK VE SESSİZLİK
- 03-11-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -SON-
- 31-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -3-
- 30-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ - 2
- 28-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -1-
- 17-10-2011 DİN ADINA DİN ÜRETME SORUNU
- 13-09-2011 BİR RİSALE-İ NUR DERSİ İZLENİMLERİ
- 08-09-2011 KAYIP BİR FİDAN
- 02-09-2011 UMUDUN GÜCÜ
- 20-08-2011 KÜRESEL SALDIRILAR KARŞISINDA MÜSLÜMANLAR
- 12-08-2011 KUR'AN, RAMAZAN VE SAMİMİYET SINAVI
- 12-07-2011 ÜNİVERSİTEYE YÖNELİK İSLAMİ ÇALIŞMALARIN GEREKLİLİĞİ
- 23-06-2011 MÜSLÜMANLAR GENÇLERE SAHİP ÇIKMALI
- 11-06-2011 İSLAMİ KİTLELERİ AMACINDAN SAPTIRMA SİLAHI: DEMOKRASİ
- 31-05-2011 İZZET GÖMLEĞİNİ GİYMEK
- 08-05-2011 KÜRTLER, MUSTAZAF-DER, PKK VE SON OLAYLAR
- 25-04-2011 MİLLİYETÇİLİK TÜRLERİ VE TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK
- 12-04-2011 ÇOCUK VE TAŞ (ŞİİR)
- 02-04-2011 SORUN - SORU - SORUMLULUK ÜÇGENİ
- 03-03-2011 HAL-i PÜRMELALİMİZE DAİR HASBİHAL
- 02-02-2011 ŞEHADET BİR ÇAĞRIDIR...
- 28-12-2010 Dâvâ gençliksiz olmaz
- 09-12-2010 UZLAŞMA TEKLİFLERİ KARŞISINDA MUHAMMEDİ TAVIR
- 09-11-2010 İSLAMİ MÜCADELE ÜMİTSİZLİK GİRDABINA MAHKÛM EDİLMEMELİ
- 21-10-2010 SAVRULMALARIN SEBEBİ: SABIR EKSİKLİĞİ
- 01-10-2010 ÜNİVERSİTELERDEKİ İSLAMİ ÇABALAR ÜZERİNE HASBİHAL
- 11-09-2010 SABRA DAVET
- 26-08-2010 MESAJ KIVILCIMLARI
- 03-08-2010 LOKMAN (A.S.)'IN ÖĞÜTLERİNE KULAK VERMEK
- 08-07-2010 KİMLİĞİN İNŞASI
- 28-06-2010 YOL KONTROLU
- 10-06-2010 FİRAVUNİ BASKILARA KARŞI İHMAL ETTİĞİMİZ SIĞINAKLARIMIZ
- 20-05-2010 ALLAH KİMLERİ SEVMEZ?
- 02-05-2010 MARUFUN İNŞASI, MÜNKERİN İMHASI İÇİN
- 17-04-2010 KURTULUŞ FAKAT NASIL?
- 30-03-2010 OKU: HAYATI YENİDEN İNŞA İÇİN
- 11-03-2010 İSTİKAMETİ ŞAŞMAMAK
- 24-02-2010 KAYBIN EN BÜYÜĞÜNDEN SAKINMAK İÇİN
- 10-02-2010 KURTULUŞUMUZ DAVETİ DİRİLTMEKTE
- 29-01-2010 BİLEBİLMELİYİZ…
- 19-01-2010 GENÇLER EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZDİR
- 31-12-2009 BİRAZ DA KENDİMİZİ KONUŞALIM!
- 19-12-2009 BİZ VE SORUMLULUKLARIMIZA DAİR
Makaleler
Hava Durumu