KİMLİĞİN İNŞASI
Mehmed MAKSUT
08-07-2010 19:40
Biz kimiz, neyi ve kimleri temsil ediyoruz, kendimizi kimlerden sayıyoruz, hangi pencereden hayata bakıyoruz, kimleri kendimize rehber ve önder kabul ediyoruz, olmazsa olmazlarımız nedir, kaygılarımız sevinçlerimiz nelerdir vb sorular insan kimliğinin oluşumunda ve tanımlanmasında önemli sorulardır.
Sözlükte kimlik; toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan özelliklerin bütünü olarak ifadelendirilmektedir.
Kimlik, insanın kim olduğuna dair verdiği cevaplardan oluşur. Kimlik, varlığın kendisini algılaması ve tanımlamasıdır. Kimlik bir aidiyet meselesidir. Kimlik elbise değiştirir gibi değiştirilecek bir şey olmadığı gibi şartların değişmesiyle değişen şeylere de kimlik denilmemeli.
Kişilerin kimliği olduğu gibi toplumların, topulukların, grupların, milletlerin, cemaatlerin, devletlerinde de kimliği vardır. Ve var olan her yapı öncelikli olarak kendisine bir kimlik bulur ve bu kimlik üzerine düşüncelerini fiiliyata geçirir.
Yaşadığımız dönemde acı bir kimlik yozlaşmasıyla üzüntü duyarak karşı karşıyayız. Bu yozlaşma herkesi etkilemektedir. Bu etkinin en fazla görüldüğü insanlar ise maalesef bize göre Müslümanlardır. Müslümanlar modernizm ve geleneğin ağır etkisiyle, vahiy dışı güçlerin baskısıyla bir kimlik bunalımı ve değişimine sürüklenmektedir.
Burada şunun altını çizmemiz gerekir ki Müslümanlarda var olan kimlik krizi fıtri değildir arızidir. Meydana gelen kriz İslam’ın kendisinden değil, müslümanım diyen insanların Kuranı, Dini, Peygamberi, hayatı algılamasından kaynaklanmaktadır. Zira İslam insanlara doğru bir kimlik kazandırma için birçok öğüt vermiş ve örnek peygamber ( Ahzab 21- Mümtehine 4) göstermiştir. Bu konuda emrolundugunuz gibi dosdoğru olun uyarılarını peygamberlerden bile kuran esirgememiştir.( Hud 112)
Kimlik yozlaşması dediğimiz şey aslında bir bakıma imanın yozlaşmasının canlı bir tezahürüdür. Çünkü müslümanın asıl kimliğini oluşturan inandığı değerlerdir. İman, hayatın nasıl yaşanılacağını; nelerin kabul, nelerin red edileceğini, kimlerin dost kimlerin düşman olarak belleneceği, kimlerin sevileceği kimlerin sevilmeyeceğine dair Allaha verilen sözün açılımıdır da. Dolayısıyla iman unsuru kimlik unsurunun beklide en önemli mihenk taşıdır.
“Ben Müslüman” diyerek kimliğindeki asıl olanı belirleyen insan; bu kimliğe uygun tavırlar ortaya koymak zorundadır. Bu da Allahın razı olmadığı kimliklerden ayrışmayı ve netleşmeyi beraberinde getirecektir. Sağlıklı ve geçerli bir imanla kurulacak olan bir kimlik inşası; zorluklara, zorbalara, konjoktürel durumlara göre kendini değiştirmeyecektir.
İnsan kimlerden olduğunu belirlerken, kimlerden olmadığını da belirlemelidir. Kişinin kimliği kimi zaman karşı olduğu, sevmediği şeylerden bile anlaşılır. Bu bağlamda tagutları ve onların düşüncelerini, bize dayattıkları kimliklerini red etmek İslami kimliğin ruhunu oluşturur. Kelimeyi Tevhid sözleşmesiyle gerçekleşen ve ilkeleşen bir kimliktir Allahın kulundan istediği. Kendilerini evrensel kabullere ve redlere alabildiğine açık tutanlar kimlik krizine uğramaktan kendilerini alamamaktadırlar.
Yanlış eğitim ve bilgi ile insanın fıtratında var olan temel İslami kimliği değiştirilmekte. Değiş(tiril)en kimlikte; liberal tonların, demokratik argümanların, hümanist duyguların baskın olduğu, ılımlı ve uyumlu bir İslami kimlik amaçlanmaktadır. Bunun için birçok güç, cemaat, kurum, kitap yazar-çizer devreye konulmuştur ve de konulmaktadır. Bu arzuladıkları kimlikleri yaygınlaştırabilmek için kıtalar ötesine okullar açılmakta, konferanslar verilmekte, basın yayın yoluyla insanlar teşvik edilmekte. Tabi oluşturulmak istenen bu yeni, homojen kimliğe “İslami” sıfatını vermemiz ne kadar doğrudur. Bu tartışılır.
İslami kimliğin değişimine yönelik araçlar, taktikler ve üsluplar her zaman aynı kalmamakta; asra, zamana ve zemine göre farklılık arz etmekte ise de amaç; küfre, zulme, taguta, ifsada dur diyecek potansiyele sahip olan İslami kimliğin yok edilmesi, yok edilemiyorsa da etkisizleştirilmesi arzulanmaktadır.
Tüm bu değişimlerin, dönüşümlerin ve kimlik krizlerinin gerçekleşmesinin en büyük sebebi bizde var olan eksikliklerin önemli bir yeri vardır. Maalesef biz Müslümanlar, çağımızı ve etrafımız değiştireceğimize ne acı ki gelinen noktada tam tersi bir seyir izlemekteyiz. Müslümanlar yer yer kendilerini bireysel olarak bile muhafaza edememekte.
Burada yürütülen propaganda, baskı veya sağdan yanaşma taktikleri Müslümanları kimlik kırılmalarına sürüklemektedir. Ama bunlardan da öte kanaatim kimlik kırılmalarının birçoğu dünyevi kaygılardan ve kurani kavramların yerli yerince hayata taşınmamasından kaynaklanmaktadır. Özellikle temel kavramlarımız olan; tewhid, tagut, şirk, küfür, ilah, rab, hükümranlık, devlet, ümmet, münafık, mümin, müşrik gibi temel kavramları çokça gündemde tutmamamız ve olayları bu kavramların içeriğine uygun bir dil ve tavır degerlendirmememız kimlik yozlaşmasını daha da artırmaktadır.
Yaşadıkları birçok sıkıntıya yeterli donanımlarla, bilinçli, tevhidi duruş sergileyemeyen Müslümanlar birçok noktada sıkıntılara düşmüş ve düştüğü yerde kimlik değişimine uğrayarak tekrar toplumun önüne çıkmıştır. Öyle ki birçok insan değişime uğramasına rağmen kendisinde var olan değişimin farkına bile varamamışlar. Bu kardeşlerimiz sürekli kendilerini değiştirerek başkalarının yanında meşruiyet kaygısına girişmeyi bile başardılar. Oysaki kimliğimizin meşruiyeti İslam’dır ve İslam’ın meşruiyetine ters olan şeylerden ve yerlerden, kimlik onaylatma meşgalesine girmek İslami kimliğin zedelenmesine kapı aralamıştır. Yaşadıkları farkı süreçler içerisinde kırılmalara uğramışlardır. Oysa hayat içerisinde bazı şeyler değişse de değişmeyecek bazı şeylere iman etmiştik. Ama maalesef yolun uzun ve çileli olmasından dolayı bazıları erken daldılar suya ve sonrası malumumuz…
Evet kardeşler, hayatımızı, İslami kimliğimizden, temel sabitelerimizden feragat ederek kuramayız, sürdüremeyiz. Tercihlerimizi kimliğimizden soyutlanarak yapamayız. Kimliğimizi duygusallığa, Kuran’dan uzak iyimserliğe feda edemeyiz. Konjöktürün, sürecin, reel politikaların kimliğimizi, İslami algımızı ve kişiliğimizi bölüp parçalamasına müsaade etmemeliyiz. Bu tür söylemlerin ahirette Rabbimizin yanında geçmediğini bilmeliyiz. Bu tarz bahanelerle kendimizi düze çıkarma arayışlarına son vermeliyiz. Bizim görevimiz, Allahın belirlediği renge kimliğimizin bürümek ve onu hayata aksettirmektir. Yoksa yeni bir kimlik ortaya koymak bizim işimiz değildir.
“Mü'minler Calut ve ordusuna karşı meydana çıktıklarında dediler ki: Rabbimiz üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara 250)
“Şüphesiz kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra geri küfre dönenleri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.” (Muhammed 25)
“De: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, ölümüm ve hayatım âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum.” (En'am 162)
Emrolundugun gibi dosdoğru ol. Ve azıtmayın. Çünkü Allah yaptıklarınızı görendir. Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allahtan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” (Hud 112–113)
DUAMIZ: Rabbimiz üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. Yakin gelinceye kadar senin dinin üzerinde sana ibadet edebilmeyi bizlere lütfet. Rabbim senin bize verdiğin kimliğin şahitliğini yapabilme şerefini bizlere lütfet bu lütuf bizlere tüm dünya lüksünden daha değerlidir…
Selam ve dua ile
- 27-12-2024 "İRAN-TÜRKİYE-SURİYE" HATTINDA SAVAŞ MI SAĞDUYU MU?
- 20-12-2012 SURİYE’DE KAZANAN YOK KAYBEDEN ÇOK
- 24-11-2012 ÖNCELİĞİ DOĞRU KAVRAMAK
- 06-10-2012 “SELAM YÜREKLİ DOSTUM”A MEKTUP
- 15-09-2012 EY ÖRTÜSÜNE BÜRÜNENLER! GENÇLİK ELDEN GİDİYOR
- 03-09-2012 HAYATI ISKALAYAN BİR İSLAMİ MÜCADELE OLABİLİR Mİ?
- 16-06-2012 UZUN VADELİ DEĞERLERİ, KISA VADELİ KAZANIMLARA KURBAN ETMEK!
- 01-06-2012 NE YAPIYORUZ, NEYİ TALEP EDİYORUZ?
- 12-05-2012 GEZİ VE MUHASEBE
- 19-04-2012 KUTLU DAVADAN KUTLU DOĞUMA
- 15-03-2012 NEFES ALMANIN ÖLÜM OLDUĞU YER: HALEPÇE
- 10-03-2012 ANNEME MEKTUP – PEPÛKÂ DAYÎKAN -I-
- 26-02-2012 İRAN’IN DIŞ SİYASETİ ve SURİYE’DEKİ OLAYLARA BAKIŞI
- 15-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -2-
- 09-02-2012 İRAN İZLENİMLERİ -1-
- 15-01-2012 MOLLA MANSUR GÜZELSOY'UN ARDINDAN...
- 09-01-2012 LÂ TURKİYYE, LÂ KURDİYYE, İSLÂMİYYE, İSLÂMİYYE!
- 30-12-2011 KATIRLARIN SIRTINDA UMUD'A KAN, TOPRAĞA CAN DÜŞTÜ...
- 20-12-2011 HURAFE- BİDAT’İN VAHİY VE AKILLA MÜCADELESİ
- 30-11-2011 BU NE DUYARSIZLIK, BU NE TUTARSIZLIK...
- 19-11-2011 ŞAHISLARI KUTSALLAŞTIRMA HASTALIĞI VE ELEŞTİRİ
- 06-11-2011 SENSİZLİK VE SESSİZLİK
- 03-11-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -SON-
- 31-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -3-
- 30-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ - 2
- 28-10-2011 DEPREM GÜNLÜĞÜ -1-
- 17-10-2011 DİN ADINA DİN ÜRETME SORUNU
- 13-09-2011 BİR RİSALE-İ NUR DERSİ İZLENİMLERİ
- 08-09-2011 KAYIP BİR FİDAN
- 02-09-2011 UMUDUN GÜCÜ
- 20-08-2011 KÜRESEL SALDIRILAR KARŞISINDA MÜSLÜMANLAR
- 12-08-2011 KUR'AN, RAMAZAN VE SAMİMİYET SINAVI
- 12-07-2011 ÜNİVERSİTEYE YÖNELİK İSLAMİ ÇALIŞMALARIN GEREKLİLİĞİ
- 23-06-2011 MÜSLÜMANLAR GENÇLERE SAHİP ÇIKMALI
- 11-06-2011 İSLAMİ KİTLELERİ AMACINDAN SAPTIRMA SİLAHI: DEMOKRASİ
- 31-05-2011 İZZET GÖMLEĞİNİ GİYMEK
- 08-05-2011 KÜRTLER, MUSTAZAF-DER, PKK VE SON OLAYLAR
- 25-04-2011 MİLLİYETÇİLİK TÜRLERİ VE TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK
- 12-04-2011 ÇOCUK VE TAŞ (ŞİİR)
- 02-04-2011 SORUN - SORU - SORUMLULUK ÜÇGENİ
- 03-03-2011 HAL-i PÜRMELALİMİZE DAİR HASBİHAL
- 02-02-2011 ŞEHADET BİR ÇAĞRIDIR...
- 28-12-2010 Dâvâ gençliksiz olmaz
- 09-12-2010 UZLAŞMA TEKLİFLERİ KARŞISINDA MUHAMMEDİ TAVIR
- 09-11-2010 İSLAMİ MÜCADELE ÜMİTSİZLİK GİRDABINA MAHKÛM EDİLMEMELİ
- 21-10-2010 SAVRULMALARIN SEBEBİ: SABIR EKSİKLİĞİ
- 01-10-2010 ÜNİVERSİTELERDEKİ İSLAMİ ÇABALAR ÜZERİNE HASBİHAL
- 11-09-2010 SABRA DAVET
- 26-08-2010 MESAJ KIVILCIMLARI
- 03-08-2010 LOKMAN (A.S.)'IN ÖĞÜTLERİNE KULAK VERMEK
- 08-07-2010 KİMLİĞİN İNŞASI
- 28-06-2010 YOL KONTROLU
- 10-06-2010 FİRAVUNİ BASKILARA KARŞI İHMAL ETTİĞİMİZ SIĞINAKLARIMIZ
- 20-05-2010 ALLAH KİMLERİ SEVMEZ?
- 02-05-2010 MARUFUN İNŞASI, MÜNKERİN İMHASI İÇİN
- 17-04-2010 KURTULUŞ FAKAT NASIL?
- 30-03-2010 OKU: HAYATI YENİDEN İNŞA İÇİN
- 11-03-2010 İSTİKAMETİ ŞAŞMAMAK
- 24-02-2010 KAYBIN EN BÜYÜĞÜNDEN SAKINMAK İÇİN
- 10-02-2010 KURTULUŞUMUZ DAVETİ DİRİLTMEKTE
- 29-01-2010 BİLEBİLMELİYİZ…
- 19-01-2010 GENÇLER EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZDİR
- 31-12-2009 BİRAZ DA KENDİMİZİ KONUŞALIM!
- 19-12-2009 BİZ VE SORUMLULUKLARIMIZA DAİR
Makaleler
Hava Durumu