AHLAK, İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASINA ENGELDİR
Bünyamin ZERAN
01-02-2010 08:47
Her insan yaşadığı evrende kendi konumunu sorgulayarak hayata bakmasını bilmelidir. Popüler kültürün yoğun bombardımanına tutulmuş birey içerikten yoksun bilgilendirmelerle, sistemin belirlediği gündemlere takılarak asıl olması gerekenden uzaklaşmaktadır. Sistemler bir bütün olarak ilahi olmaktan uzaksa insanı kendine yabancılaştırmakla uğraşırlar. İnsan, kendine yabancılaştıkça varlık sorununu da sorgulamayı bir yana bırakır. Kendine yabancılaşan insan yaşadığı evrende iki ayak üzerinde mi yoksa dört ayak üzerinde mi yaşadığını fark edemez.
İnsan, eşrefi mahlukat olarak yaşamayı seçecekse eğer, elbette ahlaki kuşanmışlığıyla birlikte, bilgi birikimini de azığına katmış olması gerekmektedir. Ahlak her zaman bilgiden önce gelir. Zira ahlaksız bir bilgi, kötü insanların elinde güçlü bir fitneye dönüşebilir. Bilgisiz bir ahlakta bilgili ahlaksızların kötü yönetimlerine maruz kalabilir. Böyle bir durumda da değerini yitirmeye ve yozlaşmaya başlar. Öyleyse önce ahlak ve beraberinde de bilgi mümin için olmazsa olmaz koşullardandır. Özellikle sanayi devriminden sonraki İslami hareketler dikkatle incelendiğinde birçok düşünür içinde bulunduğu toplumsal yapıya bağlı kalarak kimi kuramlar geliştirmişlerdir. Tüm bu hareketler incelendiğinde karşımıza çıkan şey bilgi ve ahlakın birlikte yürütülememe sorununun varlığıdır. Tabii ki bütün hareketler için söylediklerimiz geçerli değildir. Kuran, bir dünya görüşü olan ve hayat rehberi olan kitaptır. Kuran, pratik edilmeden anlaşılmayan bir kitaptır. Kitabın kendisini okuyucuya açması ancak okuyucunun O’na iman etmesi ve saf bir zihinle teslim olmasıyla mümkündür. Öyleyse Kur’an, sözlerinin bir vücutta şekillenmesini beklemektedir. Örneğin mearic suresindeki şu ayetler gibi: “Ancak, namaz kılanlar başka. Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir. Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz. Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar. Kim bunun ötesini isterse, işte onlar sınırı aşan kimselerdir. Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. Onlar, şahitliklerini dosdoğru yapan kimselerdir. Onlar namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir. İşte onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.” (70/22-35)
Yukarıdaki ayetlerde bir müminin mümin olabilmesi için üzerinde barındırması gereken kimi özellikler sıralanmıştır. Bu ve bunun benzeri daha birçok ayetler vardır. Çeşitli konulmuş yasaklar vardır. Şahitliği dosdoğru yaparak yaşanabilen bir dindir İslam.
Öyleyse ahlakı bir kenara koymadan ahlaki zaaflarımızı tespit ederek vahyi kuşanan müminler olma yükümlülüğümüz vardır. Ahlakı kuşanmak, basit sıradan bir iş gibi durabilir. Her Kur’an okuyan kendini ahlaklanmış sayabilir ama şeytanın Allah’a söylediği gibi dosdoğru yolun üzerinde oturup insanlara her türlü zaaflarından yaklaşarak insanları yoldan çıkarabilir. Eğer ahlaki kuşanmışlığı yapabilirsek dedikodu üretmeyiz, birbirimizin ardından kılıç çekmeyiz, yapılabilecek her türlü işi gönülden ve sonucuna razı olarak yaparız. Kin, nefret, haset duygularından, hırslardan arınarak yolumuza devam ederiz ki Allah kuşkusuz bu yolu bereketlendirir. En doğruyu söylediğimiz iddiasıyla hareket etmeyiz. Bizim doğrularımızdan daha doğruların çıkabileceğini kabul ederek ve en doğruyu Allah’ın bildiğine şüphesiz iman ederek yaşarız. En doğru olan bizim cemaattir, bizim düşüncemizdir demeyiz. Ahlaki kuşanmışlık bize olgunluk ve tevazuyu kazandırır. Ahlaki kuşanmışlık bize yeryüzünde iki ayak üzerinde yürüme erdemini kazandırır. Kur’an ahlakı ve o’nun dairesinde elde edilen insanı kemale erdirecek tüm bilgiler bize yeryüzünün hükümranlığını kazandırır. İnsanın kendisine yabancılaşmasının önüne geçer.
Emperyalist sistemler insanların fark etme duygularını ellerinden alarak onların köleleşmesini sağlarlar. Bunun için din dahil her türlü argümanı kullanmaktan çekinmezler. Birçok bilgiye vakıf ama hiçbir bilgiyi yeterince derinlemesine bilmeyen ve bunu da önemsemeyen bir nesil inşa etmek ister ki böylesi bir topluluğu idare etmek kolay olsun. Hazcılık, pragmatizm, oportünizm seküler bir düzen içinde yükselen değer haline gelir. Sekülerizm giderek profan toplumları çoğaltmaya başlar. Böylelikle efendilerin insanlığı idare etmesi bir o kadar kolaylaşır. İsmet Özel’in dediği gibi “başkalarının aşkıyla başlar hayatımız ve başkalarının hınçlarıyla devam eder” işte İslam, hayatı; insanda olması gereken aşkla başlatır ve aynı aşkla bitirir. Emperyalizm insanı köleleştirip aşağılarken; İslam, insanı vahyin ahlakıyla yoğurup ona varlık bilincini sürekli hatırlatarak onu eşrefi mahlukat seviyesine çıkarır.
Yeryüzünde Ahlaki kuşanmışlık ve çağını tanıyarak oluşmuş hiçbir hareket olmasın ki bugün belleklerde hala saygıyla anılmıyor olsun. Eğer bugün bir inkılap yapılacaksa müminlerin bunu öncelikle vicdanlarında yapmaları şarttır. Seyyid Kutub’un da üzerinde durduğu şey aynen bu idi. Niçin bugün örnek bir Kur’an nesli oluşmuyor sorusunu sorarken karşılığında verdiği cevap ahlaki bir duruşla ve teslimiyetle Kur’ana yaklaşılmadığıydı. Gerçekler basittir ve tüm hareketler basit bilgiler üzerinde yükselir. Ahlak karmaşık bir şey değildir. Basit ve anlaşılabilirdir. Birçok felsefi düşünceyi anlamaya harcanan çaba biraz da Kur’an ahlakını üzerimizde bulundurup bulundurmadığımızı tefekküre harcanmalıdır. Bu bize fark etme duygusu kazandıracaktır. Bu bize aşkı yükleyecektir, bu bize uzun bir yolculuğun meşakkatlerine dayanma gücü ve tehlikelerine karşı uyanık kalma basireti verecektir. Bize bilincimizi bağışlayacaktır.
- 15-08-2024 YA EYYÜHEL MÜZZEMMİL
- 16-03-2024 SAHİP ÇIKILASI KELİMELERE TUTUNULMALI
- 09-12-2023 BEN FİLİSTİNİM
- 30-06-2023 HAYAL İL KURGU ARASINDA
- 01-12-2022 İNSANIN ALLAH'A OLAN YOLCULUĞU
- 03-08-2022 İNSANIN, ALLAH İLE OLAN İLİŞKİSİ
- 11-03-2022 İSLAM, TESLİM OLAN DEĞİL TESLİM ALAN BİR DİNDİR
- 01-05-2021 FEMİNİZM -II-
- 20-04-2021 FEMİNİZM -I-
- 27-06-2018 İSLAMİ DURUŞTAN TRANSEKSÜEL İSLAMCILIĞA GEÇİŞ
- 10-04-2017 İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DENEME
- 16-03-2017 KORKU CUMHURİYETİ
- 02-09-2016 İSLAM OLMAK NE DEMEKTİR?
- 20-02-2015 BİZLERİ İNŞA EDEN TERBİYE KİME AİT?
- 16-03-2014 RACHEL CORRİE
- 31-12-2013 İSLAMİ MUHALEFET GELENEĞİNE DUYULAN İHTİYAÇ
- 04-11-2013 "ORTADOĞU"DAKİ OLAYLAR VE MÜSLÜMANLAR
- 08-09-2013 SAFLARI KARIŞTIRMADAN NEREDE DURDUĞUNU BİLMEK GEREK
- 30-04-2013 MODERNİTENİN TÜKETTİĞİ İNSAN
- 04-02-2013 ÇAĞA TANIK OLMAK AMA HANGİ BİLGİ TEMELİNDE!
- 27-01-2013 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 24-12-2012 İHMAL EDİLMİŞ BİR TERİM OLARAK "İSLAMİ MÜCADELE"
- 01-12-2012 ÇAĞIN DİNAMİKLERİNE KARŞI DURUŞ
- 14-10-2012 TEVHİD SÖYLEMİMİZ NEDEN KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYOR?
- 14-09-2012 TÜKETİM TOPLUMUNDAN TÜKETİLEN TOPLUMA
- 24-06-2012 KELİMELERİN EDEBİ
- 16-05-2012 ALİM OLMAK MI ENTELEKTÜEL OLMAK MI?
- 12-04-2012 DÜŞÜNCE, KURUMLARDAN ÜSTÜN TUTULMALIDIR
- 15-03-2012 ÇAĞIN İLERİSİNDE VE GERİSİNDE OLMAK...
- 13-02-2012 MODERN DÜNYAYI İSLAM'LA YENİDEN TANIMLAMAK
- 13-01-2012 HAYATA RABB’İN ADIYLA BAKABİLMEK
- 22-11-2011 ÇAĞIN YENİ PUTÇULUĞU: MARKALAŞMA
- 04-11-2011 KUR’AN’DA İSİM KAVRAMI
- 26-10-2011 AÇLIK GÜNÜNDE YOKSULU DOYURMAK...
- 04-10-2011 BİR KUR'AN KAVRAMI OLARAK "İLİM"
- 05-09-2011 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 02-08-2011 MEKKE TOPLUMU VE YAŞADIĞIMIZ TOPLUM KARŞILAŞTIRMASI
- 20-06-2011 AKIL TOPLUMU
- 21-04-2011 MÜSLÜMANLARIN ZİHNİ SAVRULMALARINA DUR DENMELİDİR
- 24-12-2010 ÖLÜM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
- 30-11-2010 AHLAKI ALLAH’LA TEMELLENDİRMEK GEREK
- 28-10-2010 KUR’AN’I TERSİNDEN OKUMAK
- 07-10-2010 DÜŞÜNCEYİ DİRİ TUTABİLMEK GEREK
- 20-09-2010 ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACIMIZ VAR
- 23-08-2010 KULLUĞU ÖZGÜRLÜĞE TERCİH EDİYORUM
- 31-07-2010 ÇOCUKLAR NEYİN MİRASÇISIDIR?
- 15-07-2010 ZAMANIN FIRTINALARINDAN KORUNMAK GEREK
- 05-07-2010 NİTELİK Mİ NİCELİK Mİ?
- 21-06-2010 GÜNDEMLER GÜNDEM OLA
- 07-06-2010 GELİŞİM Mİ, BAŞKALAŞIM MI?
- 25-05-2010 MÜSLÜMAN OLMAK TARAF OLMAKTIR
- 11-05-2010 SALİH AMEL KÂFİRLERİ NİÇİN ÖFKELENDİRMELİDİR?
- 25-04-2010 NUH’UN GEMİSİNE BİNMEK
- 14-04-2010 SORULAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 30-03-2010 DOKUNULMAZLIKLARIMIZI KALDIRALIM
- 18-03-2010 HAYATA HİKMETLE DOKUNABİLMEK GEREK
- 25-02-2010 BİZ HANGİ SINIRLARIN ADAMIYIZ?
- 13-02-2010 BEN DEĞİŞMEDEN DÜNYA NE KADAR DEĞİŞİR?
- 05-02-2010 AÇILIMDAN YANA MIYIZ HİCRETTEN YANA MI?
- 01-02-2010 AHLAK, İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASINA ENGELDİR
- 17-01-2010 BİLİNCİME SAHİP MİYİM!
- 07-01-2010 FARK EDEBİLİYOR MUYUZ?
- 22-12-2009 UZUN BİR YOLCULUĞUN İMGELERİ
- 31-07-2009 İÇE DÖNÜK ŞAHİTLİK VE BİREY OLGUSU
- 04-02-2009 BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
- 18-01-2009 KUŞANMAK YA DA SLOGANLARLA DEŞARZ OLMAK
- 31-12-2008 GAZZE’DE GÖZÜ YAŞLI ÇOCUKLAR
- 29-11-2008 YAŞAMAYA DAİR...
- 16-11-2008 AYNADA KENDİMİZİ SEYRETMEK
- 03-11-2008 ŞEHADET ANCAK ŞAHİTLİK YAPANLARINDIR
- 07-10-2008 "VE SİZLER ÜÇ SINIF OLDUĞUNUZ ZAMAN..."
- 05-09-2008 KUR'AN "AYKIRI" BİR MESAJDIR
Makaleler
Hava Durumu