KUR’AN’I TERSİNDEN OKUMAK
Bünyamin ZERAN
28-10-2010 22:00
İslam, insanın zihninin her vakit diri olmasını gerekli kılar. Diri bir zihinle yapılabilecek onca iş vardır. İnsan yaratılış amacına odaklanarak yaşamayı tecih ederse zihnini de birtek şeye adapte etmiş olur. Allah, insanın yaratılış amacının kendisine kulluk etmek olduğunu beyan etmiştir. Öyleyse zihin kulluğun gereğini yerine getirmenin dışında başka şeylere adapte olmamalıdır. Eğer ki insan tüm hayatını cennet karşılığında Allah’a sunmuşsa zihninin başka şeylerle meşgul olması söz konusu bile olamaz. Son dönemlerde müslümanların kafası karışık durumda gözüküyor. Liberal olmakla olmamak, demokrat takılmakla takılmamak arasında gidip geliyorlar. Bir bütünü göz önüne alarak hareket etmektense bütünün ayrıntılarında boğulup kalıyorlar.
Görülüyor ki böyle olunca zihin diri olmaktan uzaklaşarak karmakarışık bir ruh haline bürünüyor. Karışık bir zihinden sağlam bir kulluk beklemek hayal kurmaktan öteye geçmiyor.
Kur’an herşeyden önce insana iman etmesi gerekliliğini öğretiyor. Eğer ki kişi iman ederse Allah’tan başka hiçbir güce tenezzül etmeyeceğini, yalnızca ondan korkacağını, yaptığı işlerin karşılığını yalnızca ondan bekleyeceğini, Allah’ı gazaplandıracak dünyadaki hiçbir maddi, askeri, siyasi ve ırki güce yaslanmayacağını da deklare etmiş olmaktadır. Öyleyse temel çıkış noktaları tevhit olan bu insanların yolları aşındırdıkça yol ayrımı yaşamalarının sebepleri nedir?
Kur’an insanların düşüncelerini onaylayan değil insanlara Allah’ın mesajlarını hatırlatan bir kitaptır. Ne var ki insanoğlu okumayı tersinden yapmayı sevmektedir. Yani Allah’ın Adem’den bugüne vahyettiği mesajı anlamak yerine mesajı kendi düşünsel değişimine dayanak yapmayı tercih etmektedir. Allah, yeryüzünde din Allah’ın oluncaya kadar kafirlerle mücadeleyi emrederken kimileri tevhidi talepleri yumuşatmayı vaaz etmektedir. Allah, azıcık elçinin sözünden alan azıcıkta kendi nefsinden katan liberal kent dindarlarını lanetlerken kimileri kent dindarı olabilmek için vahyi kendince dayanak yapmaktadır. Allah, adaleti tesis etmenin ancak vahiyle mümkün olacağını haykırırken birileri Allah’sızda bir adaletin varolabileceğini ve bu adaleti tesis edene itaat edilebileceğini söylenip durmaktadır. En önemli bir diğer mesele de vahyi bizzat birey olarak tefekkür edip yaşadığı topluma dair çözümleme getirmekle sorumlu bireyler bu çözümlemeleri hep başkalarının üzerine atarak yalnızca tabii olmayı, verimsiz kalmayı kendine yol edinmiş olmalarıdır. Vahyi ağabeylerin gözüyle okumak herzaman insanı doğru noktalara taşımaz. İnsan ağabeylerine saygısızlık yapmadan da vahyin üzerinde yoğunlaşıp doğru tahiller vücuda getirebilir. Ama görünen o ki kimi ağabeylerin yanlış tanımlamaları ve sisteme ulanmaları karşısında kimi tabiiler teba olarak kalmayı ve sorumluluğu ağabeylerine bırakarak zihinlerini bomboş bırakmayı tercih etmektedirler. Oysa Allah herkesi teker teker bu kitaptan sorumlu tuttuğunu ve tek tek hesap vereceklerini beyan etmektedir. Allah, elçiye itaati mutlak surette şart koşarken aynı zamanda eğer zulmedenlere elçi meyledecek olursa şah damarının koparılacağı uyarısında da bulunmaktadır. Elçinin bir insan olduğu ölebileceği veya öldürülebileceği vurgusu yapılarak esas itaatin Allah’a ait olduğunu açıklamaktadır. Kısacası islam bir aile olmayı, millet olmayı, ümmet olmayı gerekli ve hatta zaruri görmekteyken diğer yandan eğer bu ümmet vahyi alaya alan ve uzlaşmacı bir topluluk olacaksa İbrahim gibi tek başına bir ümmet olmayı tercih edeceğini de ifadelendirmektedir.
Allah, kullarının diri bir zihinle kendisine kulluk etmesini istiyor derken zihnin boş olmasını, boş olarak kalmasını da istemez. Ne zihnin başka ideolojilerle kirletilmesini ne tevhide aykırı geleneksel sünni islamla kirletilmesini ne abicilik tapınmasıyla kirletilemesini ve ne de hiç gelişmemiş bir şekilde bomboş bırakılmasını istemez. İslam, sürekli yükselen grafikle zihni daha fazla tefekkür, daha fazla gayret, daha fazla mücadeleyle doldurmak ister. Kur’anı tersinden okuyanlar için bu elbette zordur. Çünkü islama geçerken cahiliye kalıntılarını terkederek gelmek yerine cahiliye kalıntılarına Kur’an’ı dayanak yaparak yollarına devam etmişlerdir. Hem namaz kılan aynı zamanda zina yapan, hem namaz kılan hem faiz yiyen, hem namaz kılan hem ölçüyü tartıyı tam tutmayan, hem namaz kılan hem de arkasındaki inanan topluluğu sisteme angaje eden sözümona müslüman tipler olarak yaşamayı seçmişlerdir. Ekonomik anlamda sıkıntı çıkarmayacak, küresel sermayenin dolaşımına halel getirmeyecek her türlü ahlaksızlığı seberst ilan eden, sınırsız tüketimin karşısındaki İslamı ve kar anlayışından ziyade ölçü ve tartıdaki adaleti ön plana çıkaran islamı kendine hasım ilan eden, kendine düşman bilen liberalizmi savunma gafletine düşecek kadar kafası karışanlar var. Öyleyse kitabı okuma yöntemimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bu ciddi bir sorumluluktur.
Vahiy, insanın uykularını kaçırır, onu daha az uyutur daha fazla eyleme iter. Şahitlik gibi bir sorumluluğu şahsiyetin üzerine yükler ki bu yaşamsal örneklik olmadan anlatılacak bir şey değildir. İnsanın tüm yaşamını yalnızca alemlerin Rabbi için adaması aslında zor değildir. Zor olan yalnızca insanın kısa vadeli olası kazançlarını uzun vadeli bir kazanca tercih etmesidir.Geleceği şüpheli olan bir güne karşın kazanabileceklerinden vazgeçmek akıllı bir iş olarak gözükmemektedir. Zihin eğer bu duygularla meşgul olmamış olsa, dipdiri olsa koşulsuz bir teslimiyetle Allah’a bağlı kalacak ve sonsuz bir güvenle vahyi takip etmeyi kendine en büyük şeref bilecektir. Ama insan bu, zamanla şeref anlayışı, izzet anlayışı da değişmektedir. Bugün küfre karşı daha dik, daha onurlu olunması gereken gündür.
Kendine güvenini kaybetmemiş, her yere düşürüldüğünde tekrar silkinip kalkan ve yere düşürülüş sebebiyle hesaplaşan ve yoluna devam etmeyi beceren bir zihinle Allah’a doğru yürümek zorunda olduğumuz gündür. Böylesi günlerde Kur’an’ı Allah’ın muradına uygun bir şekilde okuyarak ancak bunları yapabilriz. Tersinden okumalar bizi tağutun önünde küçültmekten ve tağuta besin kaynağı olmaktan başkaca bir işe yaramaz. Yalnızca tağutun ömrünün uzun olması için ona sunulan kurbanlar olarak izzetsizce yaşamaya devam ederiz. Marx’ın dediği gibi “Zincirlerimizden başkaca kaybedeceğimiz neyimiz var” ama karşılığında kazanacağımız izzet ve şerefimiz var. Onun içindir ki Allah’tan başkasına boyun eğmeden onun metodunu takip ederek bir ümmet olmayı becerebilmemiz şarttır. Sistemin her olta atışında oltanın ucundaki solucana kanarak sistemin ömrünü uzatan, onun besin kaynağı olan balıklar gibi olmamalıyız. Tağutu balıkçı konumundan alıp balık konumuna sokan dik bir duruş ve projeler inşa etmek zorundayız ki Allah’ın muradı gerçekleşmiş olsun.
- 15-08-2024 YA EYYÜHEL MÜZZEMMİL
- 16-03-2024 SAHİP ÇIKILASI KELİMELERE TUTUNULMALI
- 09-12-2023 BEN FİLİSTİNİM
- 30-06-2023 HAYAL İL KURGU ARASINDA
- 01-12-2022 İNSANIN ALLAH'A OLAN YOLCULUĞU
- 03-08-2022 İNSANIN, ALLAH İLE OLAN İLİŞKİSİ
- 11-03-2022 İSLAM, TESLİM OLAN DEĞİL TESLİM ALAN BİR DİNDİR
- 01-05-2021 FEMİNİZM -II-
- 20-04-2021 FEMİNİZM -I-
- 27-06-2018 İSLAMİ DURUŞTAN TRANSEKSÜEL İSLAMCILIĞA GEÇİŞ
- 10-04-2017 İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DENEME
- 16-03-2017 KORKU CUMHURİYETİ
- 02-09-2016 İSLAM OLMAK NE DEMEKTİR?
- 20-02-2015 BİZLERİ İNŞA EDEN TERBİYE KİME AİT?
- 16-03-2014 RACHEL CORRİE
- 31-12-2013 İSLAMİ MUHALEFET GELENEĞİNE DUYULAN İHTİYAÇ
- 04-11-2013 "ORTADOĞU"DAKİ OLAYLAR VE MÜSLÜMANLAR
- 08-09-2013 SAFLARI KARIŞTIRMADAN NEREDE DURDUĞUNU BİLMEK GEREK
- 30-04-2013 MODERNİTENİN TÜKETTİĞİ İNSAN
- 04-02-2013 ÇAĞA TANIK OLMAK AMA HANGİ BİLGİ TEMELİNDE!
- 27-01-2013 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 24-12-2012 İHMAL EDİLMİŞ BİR TERİM OLARAK "İSLAMİ MÜCADELE"
- 01-12-2012 ÇAĞIN DİNAMİKLERİNE KARŞI DURUŞ
- 14-10-2012 TEVHİD SÖYLEMİMİZ NEDEN KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYOR?
- 14-09-2012 TÜKETİM TOPLUMUNDAN TÜKETİLEN TOPLUMA
- 24-06-2012 KELİMELERİN EDEBİ
- 16-05-2012 ALİM OLMAK MI ENTELEKTÜEL OLMAK MI?
- 12-04-2012 DÜŞÜNCE, KURUMLARDAN ÜSTÜN TUTULMALIDIR
- 15-03-2012 ÇAĞIN İLERİSİNDE VE GERİSİNDE OLMAK...
- 13-02-2012 MODERN DÜNYAYI İSLAM'LA YENİDEN TANIMLAMAK
- 13-01-2012 HAYATA RABB’İN ADIYLA BAKABİLMEK
- 22-11-2011 ÇAĞIN YENİ PUTÇULUĞU: MARKALAŞMA
- 04-11-2011 KUR’AN’DA İSİM KAVRAMI
- 26-10-2011 AÇLIK GÜNÜNDE YOKSULU DOYURMAK...
- 04-10-2011 BİR KUR'AN KAVRAMI OLARAK "İLİM"
- 05-09-2011 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 02-08-2011 MEKKE TOPLUMU VE YAŞADIĞIMIZ TOPLUM KARŞILAŞTIRMASI
- 20-06-2011 AKIL TOPLUMU
- 21-04-2011 MÜSLÜMANLARIN ZİHNİ SAVRULMALARINA DUR DENMELİDİR
- 24-12-2010 ÖLÜM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
- 30-11-2010 AHLAKI ALLAH’LA TEMELLENDİRMEK GEREK
- 28-10-2010 KUR’AN’I TERSİNDEN OKUMAK
- 07-10-2010 DÜŞÜNCEYİ DİRİ TUTABİLMEK GEREK
- 20-09-2010 ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACIMIZ VAR
- 23-08-2010 KULLUĞU ÖZGÜRLÜĞE TERCİH EDİYORUM
- 31-07-2010 ÇOCUKLAR NEYİN MİRASÇISIDIR?
- 15-07-2010 ZAMANIN FIRTINALARINDAN KORUNMAK GEREK
- 05-07-2010 NİTELİK Mİ NİCELİK Mİ?
- 21-06-2010 GÜNDEMLER GÜNDEM OLA
- 07-06-2010 GELİŞİM Mİ, BAŞKALAŞIM MI?
- 25-05-2010 MÜSLÜMAN OLMAK TARAF OLMAKTIR
- 11-05-2010 SALİH AMEL KÂFİRLERİ NİÇİN ÖFKELENDİRMELİDİR?
- 25-04-2010 NUH’UN GEMİSİNE BİNMEK
- 14-04-2010 SORULAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 30-03-2010 DOKUNULMAZLIKLARIMIZI KALDIRALIM
- 18-03-2010 HAYATA HİKMETLE DOKUNABİLMEK GEREK
- 25-02-2010 BİZ HANGİ SINIRLARIN ADAMIYIZ?
- 13-02-2010 BEN DEĞİŞMEDEN DÜNYA NE KADAR DEĞİŞİR?
- 05-02-2010 AÇILIMDAN YANA MIYIZ HİCRETTEN YANA MI?
- 01-02-2010 AHLAK, İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASINA ENGELDİR
- 17-01-2010 BİLİNCİME SAHİP MİYİM!
- 07-01-2010 FARK EDEBİLİYOR MUYUZ?
- 22-12-2009 UZUN BİR YOLCULUĞUN İMGELERİ
- 31-07-2009 İÇE DÖNÜK ŞAHİTLİK VE BİREY OLGUSU
- 04-02-2009 BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
- 18-01-2009 KUŞANMAK YA DA SLOGANLARLA DEŞARZ OLMAK
- 31-12-2008 GAZZE’DE GÖZÜ YAŞLI ÇOCUKLAR
- 29-11-2008 YAŞAMAYA DAİR...
- 16-11-2008 AYNADA KENDİMİZİ SEYRETMEK
- 03-11-2008 ŞEHADET ANCAK ŞAHİTLİK YAPANLARINDIR
- 07-10-2008 "VE SİZLER ÜÇ SINIF OLDUĞUNUZ ZAMAN..."
- 05-09-2008 KUR'AN "AYKIRI" BİR MESAJDIR
Makaleler
Hava Durumu